(Madem sevdiğimizle vuslatımız gecikti, sigaranın son nefesini ve çayın son yudumunu buluşturalım, ölüm ve hayatın kesiştiği bu nokta bizim vuslatımız olsun. Madem ki ölüm var bizi bekliyor, beklemesin biz ona gidelim..)
Durmak... Öylece beklemek, can sıkıcı bir sonu bilerek beklemek, ölümden daha zor.Ölümü unutursun.. insan şuuraltının en değerli madeni haline getirir ölümü. Bundan dolayı ölüm hatırlamak güçtür saklandığı çukurdan çıkarmak güç. Onu unutmaksa çok basit. Hayatın akışına bırakır gidersin. Ama beklemek?! beklemek hafızayı her an tetikler, beklemeyi unutamazsınız. Belki bir an utanırsınız senelerdir birini bekliyor olmaktan ya da sonu bekliyor olmaktan ama beklemek, kurşunu bitmiş bir askerin hissiyatına sahip olmaktır.
Beklemenin en çaresiz olduğu an ise ne hazindir; sevdiğinize onu ne akdar çok sevdiğinizi hissettirdiğiniz an başlar ve onun size karşı aynı muhabbeti beslememesiyle şekillenir. Bu beklemenin nirvanaya ulaşmasıdır. Eğer sevdiğinizi hissettirme kozunu yanlış zamanda hunharca harcamışsanız ve elinizde başka koz kalmamışsa beklemek ızdırap üstüne hüsran, karanlık üstüne katran çekmek haline gelir.