son günlerde iyicene piyasa yapan bir cihazdır bu. tanıtım için eve gelen bir adamdan gördüm ben de bunu. önce iki bardak su istiyor. biri çeşme suyundan, diğeri de normal kullanılan temiz su. sonra bu adam elinde bir ölçer ile suyun ne kadar temiz olup olmadığını ölçüyor. sağlık bakanlığının tavsiye ettiği 060 ın altında olmasıymış. çeşme suyu 200 filan çıktı, diğeri ise 14 filan.
neyse. sonra bu pazarlamacı, ucunda 200w elektirik olan bir demir parçasını bu bardakta bulunan suların içerisine soktu. sonra dedi ki şimdi suyun içerisinde zararlı zararsız ne varsa suyun yüzeyine çıkacak. bir süre sonra suyun üzerine gerçekten de garip garip şeyler çıkmaya başladı. ben tabi dalgasındayım halen. pek de umurumda değil. ben de merak etmiş gibi biraz şaka yoluyla: ' tamam da şimdi hangisi zararlı hangisi zararsız nasıl ayırt etcez.' adam da salak gibi ciddiye aldı. ' bir dakika beyefendi şimdi onu da göstericem size' dedi. diğer temiz olan suyun içine de koydu bu demir parçasını. böyle sarımsı bir renk oluştu. işte bakın, dedi bu da suyun yararlığını gösteriyor. ben aslında lafı uzatı, diğer bardak içerisinde ki temiz olan şeyleri göstermesini isteyecektim ama sıkıldım çenesinden ve bu yüzden vazgeçtim.
velhasıl adam konuşmaya devam etti. işte dedi, içtiğimiz sular hep bu şekilde biz bu suyu içiyoruz. sonra adamla aramızda şöyle bir konuşma geçti:
- karanlık bir odaya tavandan vuran güneş ışığı vardır hiç gördün mü?
* gülerek, evet tabi bilmez miyim, dedi.
- o güneş ışığının vurduğu yerde hep acayip toz bulutları olur hatırlandı mı?
* evet.
- işte şu an bu odanın içerisi o toz bulutlarıyla dolu, ama biz yine de burada yaşıyoruz, eğer onları görebilseydik burada duramazdık, dakka başı hastalanacağımızı filan düşünürdük. sana verebilecğeim bununla ilgili pek çok örnek var. işte senin şu an bana bahsettiğin şey de bu. tüm yediğimiz, içtiğimiz şeyleri, aldığımız havayı bu kadar ince ayrıntısına kadar düşünebilseydik nasıl yaşayabilirdik ki. mesela ben hiç çeşme suyundan dolayı rahatsızlanan hastalarım var, diyen bir doktor görmedim.
adam biraz göt olmuş gibi sessiz sesiz dinledi sonra gülerek,
* bu yönden hiç bakmamıştım ama illa ki bu tür hastalıklar biz bilmesek de vardır, dedi.
- ne güzel işte bilmiyoruz, dedim. bilseydik tüm hayatımızı paranoyak olarak geçirirdik.
sonra pazarlamıcı arkadaş biraz güldü filan ben de güldüm. ve tekrar başladı tanıtımını kaldığı yerden tanıtmaya. anlattıklarının hiç birine cevap vermeden, karşılık vermeden öylece dinledim. adam en son baktı pek umursamıyorum kalktı gitti.
yani insanlar sürekli yaşam alanlarımızı kısıtlayacak, paranoyaklığımızı artıracak şeyler üretip duruyorlar. yok o kaka yok bu kaka. nedir lan bu. pazarlama hırsı ve çılgınlığı.
