çünkü kişiyi en iyi kendisi bilir, tanır. bizim gördüğümüz o kişi, kendi içinde öylesine mutsuz, umutsuzdur ki en ufak bir şeyle mutlu olur. keza tam tersi, öylesine güçsüzdür ki, bir ayrılık, bir kötü gelişmede yıkılır. bilemeyiz elbette, kimin hayatta esasında neye ihtiyacı var ve onu bulduğunda ya da kaybettiğinde neler hissediyor.
şimdi ben de yazsam hikayemi, ağlarsınız şerefsizim. siz yazın, ben de ağlarım. esasında önemli olan, sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanların acılarını ve mutluluklarını paylaşmak. "buna mı üzülüyon olm yaa", "hah o ne biçim çocuk, bula bula bunu mu buldun" demek kişiyle olan o en büyük paylaşıma ket vurmaktan başka bir boka yaramaz.
üzmeyin birbirinizi, kardeş kardeş oynayın canlar.