15 lira olan şeye %300'den fazla zam yapmışlar. 50 lira olmuş. pes doğrusu. umarım kabul edilmez bu teklif. ama edilecek gibi duruyor. yurtdışı çıkış harcı başlı başına rezil bir uygulamayken, bir de onu 50 liraya çıkarıyorlar. pes doğrusu. pes hakikaten.
entrymi bir şiirle bitiriyorum:
silkin efendiler, silkin,
bu han-ı iştiha sizin,
aksırtıncaya, anırtıncaya kadar silkin,
eğer doymazsanız,
biraz daha silkin,
çünkü biz doymuyoruz silkinmeye.
yıllar önce alınmış ve tarihi geçmiş prezervatifi duygusal sebeplerle kullanmaya kıyamama durumudur.
ihtiyaç olabilmesi malum bir durumdan önce "şu tekelden girem de kondom alam" deyip, "dur lan belki üzerimde vardır, boşuna para vermeyeyim" dememle cüzdanımda 4 yıllık bir prezervatif buldum.
sonra bu kondomun benimle beraber 4 yıl nereye gitsem yanımda olduğu gerçeği geldi aklıma. hep yanımdaydı. iyi günümü görmüştü, kötü günümü görmüştü. benimle beraber avrupaya, uzak doğuya, orta asyaya gitmişti. cüzdanı boşaltmayaydım nice yerlere gidecekti. dünyayı gezen bir kondomdu bu. "gezgin kondom" tabiri caizse.
bu beni derin düşüncelere soktu; bu kondomu biraz para vermemek uğruna kullanacak mıydım, yoksa cüzdanımda tutmaya devam mı edecektim?
ben ikinci şıkkı seçtim. böyle bir kondoma, sırf biraz para ödememek uğruna kıyılır mı?
edit: bahsi geçen prezervatif kullanılmış değil sevgili ulu sözlük yazarları. lütfen kendinize geliniz, o kadar manyak mı görünüyorum ben? *
bunu yapan kişi ya ciddiyetsiz bir abazadır, ya da özgüvensizdir. (yaptım oradan biliyorum)
bir zaman sonra bunun yanlış olduğunu anlıyorsunuz. çünkü yürünülen kişiden geri dönüş olsa bile bu boş bir ilişki oluyor. bir samimiyetsizlik, bir aptallık var bu işin içinde. bu şekilde bir kadın veya erkek karşı taraftan etkilenmemeli. bakın "etkilenmez" demiyorum. etkilenmemeli diyorum. bence...
sol frame'deki ardı ardına açılan "platonik aşk" konulu başlıklar ve oralara girilen entryleri gördükten sonra, gerektiğine inandığım tim.
bir insan 20 küsur yaşına gelip de hala platonik takılıp, uzaktan sevdiği kişiye açılamıyorsa ortada bir sorun vardır. yani, "hoş kız/çocuk" dersin, geçersin, konuşmazsın, anlarım. benim de "şu kız güzelmiş lan çok hoşuma gitti" dediğim ve daha sonra "ameeen, kim uğraşacak amk, masrafı çoktur bunun" dediğim oldu. ama bu kadar ölüp bitiyorsanız, arkasından hüzünlü entryler giriyorsanız, buna rağmen iki çift laf edemiyorsanız sıkıntı büyüktür aga.
ortadaki bu soruna müdahale ediyorum. gelin kardeşlerim, bu başlık altında bu çekingen, özgüven sorunu yaşayan gençlere kadın/erkek fark etmez, gaz verelim. hayatlarının şu en güzel dönemlerini platonik aşkla bok etmelerine izin vermeyelim. gerekirse reddedilsinler, ama içlerinde kalmasın.
insanı kahreden, "lan ben bundan hoşlanmıştım ama, hoşlanmasam mı acaba, zeka seviyesi biraz düşük gibi bunun" dedirten olay.
bir süredir hoşlandığım kızın twitter'ını buldum. omen tengrim! atarlı giderli sözler, hüzünlü arabesk paylaşımlar havada uçuşuyor. daha fazla kızdan soğumadan sağ üstteki çarpıya basıp chrome'u kapattım. laptop ekranını da yavaşça kapatıp, camı açtım. dışarıyı izleyip biraz düşündükten sonra pc'yi camdan aşağı attım. biraz yatıp uyudum. içimden "neden?" dedim sadece.
kişi kendi kendine sorar "kötü birisi miyim lan ben?", "hak etmiyor muyum ailemi? arkadaşlarımı?" "Gelecekte benle birlikte olacak kadına kötülük mü etmiş olurum o kişiyle birlikte olarak?" "yalnız mı ölmeliyim lan ben?"
bu soruları kendi kendinize soruyorsanız, kulübe hoş geldiniz.
cumhuriyetin bir tane mert düşmanı yok görüldüğü üzere. hepsi namert. hep yalan ve iftirayla saldırmaya çalışıyorlar. bu adamlar böyle. hamurları bozuk bunların. zaten hamuru bozuk olmayan adam cumhuriyet düşmanlığı neden yapsın?
bugün ekşi sözlükte gündem olan "kanocu ve şoför reis kavgası" başlığını görünce ciddi ciddi bunu düşünmeye başladım.
ülkede yobaz çomar bir kesim var, evet. ama bir de bizim daha sol görüşlü diye nitelendirdiğimiz kesimin içinde de kendini dünyanın merkezinde sanan çomarlar var.
şu an oturuduğum evin sokağına 6-7 tane genç (kızlı erkekli * ) arabalarını çekmiş son ses müzik açıp, bir yandan içip içip "yeaaah sokak partisi" diye çığırarak dans ediyorlar.
evet yobaz çomarlar var da, bizim elimizdeki gençlik de bunlar mı? saat gece 11 amk. etrafta milyon tane bar, gece kulübü var (eskişehir'de yaşıyorum). siktir git onlardan birine. fakirsen de git evinde takıl. ben gece gece senin gürültünü çekmek zorunda mıyım?
çok çektik kendini alemin kralı sanan bu heriflerden. yemin ediyorum. içleri dışları libido olmuş. libidodan beyne kan gitmiyor. kendilerini tanrı sanıyorlar.
ne olacak bu ülkenin hali...
edit: eğer buraya not geçmezsem beni çaktırmadan solcu kesimi eleştiren bir akpli sanabilirler. arkadaşlar, ben atatürkçü bir insanım. akp'yi günahım kadar sevmem. ama bizim kesimde de böyle çomarlar var. kendi kesimimiz için öz eleştiri yapamayacaksak, karşı taraftan ne farkımız kalır?
ayıptır, siklenmek onların enerji kaynağıdır. işsiz troller uludağ sözlük ovalarında kendilerini sikleyecek masum yazarları ararlar. aptal başlıklarıyla onları tuzağa düşürüp masum yazarlar tarafından doyasıya siklenirler. siklenmeye doyamazlar, hep daha fazlasını isterler.
lütfen bir troll siklemeden önce bir daha düşünün.
ben bu herifleri "donuz" listesine almaktan sıkıldım, siz bu şerefsizlere prim vermekten sıkılmadınız. ne kadar tahrik edici başlık açsalar da yazmayın şunların başlığına. ayıp lan. bırakın kendileri çalıp kendileri oynasınlar. yeter amk. siz sikledikçe şımarıyorlar.
başlığın tam açılımı "senle beraberken hesabı 'param yok, şu sıralar durumum kötü' diyerek sana kitleyen ama başkalarına karşı bonkörce davranan arkadaş"tır.
uzak durulması gereken, arkadaşlığı çok yanlış anlamış arkadaştır. hatta muhtemelen arkadaş değildir, asalaktır o.
böyle bir "arkadaş"a sahibim. adamla dışarı çıktığımda her zaman bir şekilde hesabı bana ödetmeye çalışıyor, işte "durumum çok kötü, ailemin durumları da kötü, sende çok para var zaten, arkadaşlık öldü mü" gibilerinden.
ben de salak gibi sürekli ödedim adamın çayını kahvesini. bir defa ödemedim, onda da düşmanıymışım gibi surat yaptı.
ama bu adam başkalarıyla takılırken, benim gözümün önünde millete "yemek ısmarlıyım mı?" diye teklif eden adam.
işte bu arkadaşa verilen değerdir. birini enayi yerine koyar, birine bonkör davranır.
buradaki "enayi" benim.
gerçekten arkadaş seçimi konusunda kötü olduğumu düşünmeye başladım.
şunu anladım; kötü arkadaşın olacağına, yalnız kal çok çok daha iyi...
hayattan bezdirirler sizi. devamlı aynı ortamda bulunmak durumunda kalırsınız. onun olduğu ortamdan kaçmaya çalışırsınız ama "acaba öbür arkadaşa ayıp oldu mu" diye düşünmeden edemezsiniz. arkadaşınızla tatlı bir muhabbetin ortasındayken ortama dalabilir ve etrafa kendi sikkoluğunu saçabilir.
işin daha da kötüsü, bu durumu arkadaşınıza açamazsınız. "bak ben senin şu arkadaşını var ya, görmeye tahammül edemiyorum, sevmiyorum" diyemiyorsunuz. arkadaşınız sizin onla iyi geçinmenizi bekliyor. çünkü ona göre o kişi sizin de arkadaşınız olmalı.
o sikko kişiden konu açıldığında yorum yapmadan arkadaşınızı dinlersiniz o yüzden. susup konu bitene kadar sabredersiniz. çünkü ağzınızı açarsanız kırıcı olursunuz. "sen böyle gerizekalıyla arkadaşlık yapacak adam mısın amk?" diyemezsiniz.
velhasıl hayattan soğutur bu insanlar sizi.
zaman zaman o samimi arkadaşlığımı bile bitirmeyi düşünmüyor değilim.
insanı isyanlara sürükleyen, hayattan soğutan, yaşama sevincini alan olay.
bir de kimlik bilgilerimin olduğu yer ıslanmış. çoh şükür her şey net ve okunuyor, sadece ıslandığı belli oluyor.
umarım sorun çıkmaz. siz siz olun, pasaportunuzu özel bir dolapta saklayın. benimki gibi sürekli masanın üzerinde, çantada vs. evin hep farklı bir noktasında olmasın...
sorgulayamıyoruz. site zaten aşırı ilgiden yavaşlamış durumda. bir de siteden indirilen java dosyaları açılmıyor.
velhasıl "bir işi doğru düzgün yapın be kardeşim" demek istiyorum. hadi yavaşlığı anladık. java dosyaları neden açılmıyor? açılmayacaksa neden böyle bir sistem belirlediniz?
her sorduğumda ailemizin geçmişiyle alakalı çok farklı şeyler söyleyen babamın hangi ortaya attığı tez doğru onu öğrenmek istiyorum. çok mu?
en başından o dostluğu hak etmeyen kişidir zannımca. yada o dostluk bitmemiş, çünkü zaten hiç başlamamıştır.
geçen yıl çok samimi olduğum, neredeyse yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez ayarında, 6 yıllık bir arkadaşlığım bitti.
sebebi ise biz bizeyken, adamın böbrek taşıyla ilgili bir espri yapmam. bu. yani aslında adamın ortaya attığı bahane bu.
benim espri yapmamdan sonra beni tüm sosyal medyadan engelliyor kendileri. whatsapp ve telefon aramaları dahil. bir kaç kere "kardeş kafayı mı yedin?" minvalinde sms atsam da (o sms'ler de ona ulaştı mı, yoksa o da engelleniyor mu bilmiyorum) cevap alamadım.
aradan belli bir süre geçtikten sonra bu konuyu bir ortak arkadaşımızla konuşmuş. orada daha sikko sebepler ortaya atmış. adam 6 yıllık arkadaşlık içinde abuk subuk, benim hatırlamadığım ne kadar ayrıntılı hatam varsa hepsini anlatmış. hatalarım da yine biz bizeyken yaptığım espriler. insan içinde yapsam gam yemeyeceğim.
"zamanında şunu dedi, zamanında şunu yaptı, 3 yıl önce böyle bir şaka yaptı, 4 yıl önce eniştem hakkında bunu dedi"
enişte kısmı şaka değil. adamın eniştesiyle alakalı bir şey demişim fi tarihinde. onu takmış.
daha sonra ben de saldım. ne yapalım yani, "delirdi herhalde" dedim.
aradan 1 yıl geçti. geçen gün başka bir ortak arkadaşımızla konuşurken yine benden konu açılmış. demiş ki "zurarda'yı hayatımdan çıkardım, rahatladım. artık başka arkadaşlarım var. onlarla takılıyorum, şimdi onlarla gezeceğim kadıköy'de" demiş. diğer arkadaş da "hangi arkadaşlar?" deyince o da "başka arkadaşlar işte" demiş. bunu diyen 23 yaşında bir adam yalnız.
yani şaşırdım yemin ediyorum. şöyle bir takıldım kaldım. yani burada "6 yıl mecburiyetten seninle arkadaş oldum" anlamı mı çıkıyor?
diye düşünmedim değil.
önce 6 yıl boyunca bu kafa yapısında biriyle arkadaşlık kurduğuma üzüldüm. daha sonra da bu eleman için üzüldüm; gerçekten hayatımda duyduğum en "loser" arkadaşlık anlayışı.
etrafımda böyle saçma sebeplerle bitirilen 10 yıllık, 20 yıllık arkadaşlıklar çok duyardım. ben de görmüş oldum.
bizim milletin bir kısmı araplara bayılıyor, aşklarından yanıp tutuşuyorlar. ama arapların bir kısmının da türkler için aynı şeyi hissettiğini sanmıyorum.
kendisini yıllardır instagram'dan takip ederim. bir tane müziğini dinlemişliğim yok. sesini bile bilmem. sadece çok hoj biri olduğu için takip ediyorum. evet. *
edit: şimdi youtube'da baktım. kendisi sadece çalıyormuş. söylemiyormuş. yıllar sonra sırf güzel diye takip ettiğim sanatçının aslında ne yaptığını öğrenmiş oldum. püüühhhh bana. *