sözlükler alemindeki ilk göz ağrımdır. 10 küsur sene önce üye olmuştum bu sözlüğe. sözlüğün altın çağlarıydı o zamanlar. bugünkü ekşiye yine rakip olamazdı belki ama kendi içinde bir kalitesi, eğlencesi vardı. sol frame akardı, yetişemezdik. sözlük yazar kaynardı.
şimdiki haline üzülerek bakıyorum. ama her güzel şeyin bir sonu vardır elbet. uludağ sözlüğün sonu da çok uzak değil gibi. ben de diğer bir çok yazar gibi ekşi'ye göç etmiş vaziyetteyim. sözlük aşkı hiç ülür mü?
yine de bu sözlüğe de arada çiziktirmeye karar verdim. ilk göz ağrım. beni sözlük dünyasıyla tanıştıran sözlük. bir de keşke eski hesabımı da geri alabilsem, orada zall reisle mesajlaşmalarımız vardı. *
her neyse, ara sıra uğrayacağım artık sana uluların ulusu.
şöyle bir miting görüntülerine, eline mikrofon alıp konuşanlara baktım da, üzülmemek elde değil. yine memleketteki hassas bir konu ve yine onu kullanmaya çalışan çıkar grupları. ülkede ciddi bir suriyeli nüfusu var ve bundan faydalanmaya çalışanların ortaya çıkacağı elbet belliydi. yine de bu kadar bariz olması üzücü.
bu insanlar (suriyeliler) kullanılıyorlar. bu miting suriyelilerin talebiyle oluşmuş bile değil. mitingi yapanlar özgürder diye bir islamcı grup. önce "kahrolsun ırkçılık, yaşasın kardeşlik" diye bağırıyorlar, daha sonra "allahu ekber" diye. lan bu konunun ne alakası var dinle imanla? bu bile mitingin amacını açık ve de seçik bir şekilde gösteriyor.
ben bu tarz grupların suriyelileri kendi saflarına çekebileceklerini sanmıyorum. boşa çabalıyorlar. boşa çabaladıkları gibi, halkın her kesiminde sempatileri azalıyor. kendi primlerini bitiriyorlar. yazık.
artık saçmalamış site. kesinlikle en uygun fiyatları göstermiyor. sizin yine havayolu firmalarının sitelerine girip teker teker kontrol etmeniz gerekiyor.
bu açıdan artık cazibesini bence kaybetmiştir. eskiden herhangi bir yere uçak bileti bakan olduğunda "skyscanner'a girip baksana" derdim, şimdi gideceği lokasyona göre "şu şu uçak firmasının sitesinden tarihleri kontrol et" diyorum.
zaten artık gösterdiği fiyatlarla, ödediğiniz fiyatlar birbirine hiç uymuyor. bazı uçak firmalarının çok daha ucuz uçuşları varken, aynı firmaların pahalı uçuşlarını gösteriyor.
velhasıl alacağı paraya göre yön biçiyor. tabii, bu firmaların da kar etmesi lazım. ama ben hiçbir gezgine artık bu siteyi önermiyorum.
önerim ne?
gideceğiniz ülkeye hangi havayolu firmaları türkiye'den sefer yapıyor bunları tek tek öğrenin ve o firmaların sitelerinden uçak biletlerine bakın. (çünkü skyscanner pek çok havayolu firmasına yer vermeyebiliyor)
çok zorda kalırsanız ucuzabilet veya aerobilet gibi siteleri de deşebilirsiniz.
ama skyscanner? yok canım, artık yollarımı ayırıyorum.
cumalara giden, inançlı olan, ramazanda oruç tutan, ama normal zamanda bar ortamlarından çıkmayan arkadaşlarım var. kimse onlara laf etmiyor, çünkü onlar erkek ve üzerlerinde dini görüşlerine dair bir işaret yok.
ama maalesef kadın olunca bu değişiyor. kadın muhafazakar bir kültürden geliyorsa, tamamen o şekilde davranmak zorundaymış gibi. erkek yapınca "erkekler böyle işte, eheheh", kadın yapınca "piyuuuuu, bir de türbanlı olacak".
sağcımız ayrı dert, solcumuz ayrı dert.
bir filozofun dediği gibi: "herkesin hayatına kimse karışamaz"
insanı sinirli ve agresiftir. liselerinde öğrencilerin silah taşıdığını falan duydum. en çok aklımda kalan 2012'de 7 günlüğüne gitmiştim ve o 7 gün içinde bir tane bile güzel kız görmemiş olmamdı. (mersinli arkadaşlar alınmasın ama özellikle baktım, yok yani, hem de sürekli gezme halindeydim)
bunun dışında güzel yer. astım mağarası, kız kalesi, cehennem çöküğü, yedi uyurlar vs.
cennet mağarası ise mükemmel bir yer. yolunuz mersine düşerse kesinlikle oraya gidin.
bir de ciğerci bahattin vardı. aman allah'ım! 2012'de yediğim ciğerin tadı hala damağımda. pahalı bir yer de değildi. yediğim en güzel yemeklerden biriydi.
sahilinde bicibici diye anlamsız bir tatlı yedim. aslen adana'ya has bir şeymiş. dediğim gibi, çok bir esprisi olan tatlı değil, serinletme maksatlı bir ürün. denenebilir.
cezerye zaten efsane bir şey. ama klasik olandan yiyin. şimdi jöleli möleli, renkli renkli türleri çıkmış. jelibon gibi tadı var onların. onlardan uzak durun. klasik, eski model cezerye iyidir. mersin dışında da zaten bulamazsınız. (ben istanbul'da çok aradım. yok.)
velhasıl mersin güzel, gezilesi, yemek yenilesi, ama kesinlikle yaşanılası bir şehir değildir.
ister sözlükte, ister başka bir yerde; defalarca reddedilen adam sapık ve takıntılıdır.
bir erkek, bir kadın tarafından bir defa reddedilir. sonra yoluna bakar, başkasında şansını dener. defalarca reddedilen adam gitsin bir psikoloğa gözüksün. var böyle tanıdıklarım. sapıklar mı? evet sapıklar.
şimdi insanların anlamadığı bir şey var: evet, bir kadın bir erkeğin ter kokusundan etkilenebilir (ya da tam tersi, erkek kadının ter kokusundan etkilenebilir). ama herkes, herkesin ter kokusundan etkilenmez. dahası, modern dünyada, parfümlerin ve deodorantların olduğu çağda, artık insanın kendi ten kokusuna çok rakip çıkmıştır. dolayısıyla günümüzde bu durum yavaş yavaş yok olmakta.
koku, kendimize en uygun eşi seçmemizi sağlar. dolayısıyla bir kişinin ter kokusundan etkilenmemizin ilk şartı, o kişiyle uyumlu hormonlar salgılamamızdır. bu da her zaman olmaz.
ayrıyeten, ter kokusu artık pislikle özdeşleştirildiği için, eğer uyumlu hormon salgılamıyorsanız, karşı taraf için bir eksi bile olabilir.
artık çeşit çeşit parfümler var. 500 liralık, 1000 liralık, içinde kadınlarda afrodizyak etkisi yaratan, geyiğin midesinin bilmem neresinden yapılan. bunların olduğu dünyada, terimizin içinde olan hormonlarımızın kokusu çok geri kalmaya başladı maalesef. zaten koku alma duyumuz da eskisine göre köreldi.
sonuç: evet tahrik olunur normal şartlar altında, ama kapitalist düzenin sunduğu parfüm ve deodorant endüstrisi sağ olsun, bu realite günden güne, hızlı bir şekilde yok olmaktadır.
vay be, "neden üretim yapmıyoruz? neden herşeyi 3 katı fiyatına alıyoruz?" demek provokasyon olmuş.
belki yukarıdaki arkadaş bilmiyor ama türkiye cumhuriyeti, adı üstünde bir cumhuriyettir. ülkenin başındaki kişi seçimle gelir ve halk seçer. dolayısıyla halk o kişiyi sorgulayabilir, eleştirebilir. size kalsa hiçbir şey eleştirilmesin, tamamen teslimiyet düzeni kurulsun. hatta beynimiz de olmasın, başkaları bizim yerimize düşünsün.
15 lira olan şeye %300'den fazla zam yapmışlar. 50 lira olmuş. pes doğrusu. umarım kabul edilmez bu teklif. ama edilecek gibi duruyor. yurtdışı çıkış harcı başlı başına rezil bir uygulamayken, bir de onu 50 liraya çıkarıyorlar. pes doğrusu. pes hakikaten.
entrymi bir şiirle bitiriyorum:
silkin efendiler, silkin,
bu han-ı iştiha sizin,
aksırtıncaya, anırtıncaya kadar silkin,
eğer doymazsanız,
biraz daha silkin,
çünkü biz doymuyoruz silkinmeye.
edit: bu kadar eksi verecek ne vardı? vurun daha ölmedim. *
tek gecenin, bir sonraki günü de var.
çok renkli bir cinsel hayatım hiçbir zaman olmadı. ama zaman zaman tek gecelik ilişkiler yaşadım ama bunlar o kişileri bir daha görmemin mümkün olmadığı ortamlarda oldu. ilk defa tam geçen hafta kendi yaşadığım şehirde bunu yaptım. arkadaşlarımın düzenli gittiği ve beni de düzenli götürmek istedikleri bir bara ikinci gidişimde tamamen tesadüfi olarak bir kızla tanıştım ve mekandan beraber çıktık. ben de uzun zamandır sevişmemiş biri olarak sonrasını düşünmeden kızı eve çağırdım.
kabul etti, eve geldik. biraz sohbet ettik. sonra kız artık uyuyalım dedi (saat gece 4 falandı). yatağa yattık (sanki uyuyacak gibi). daha sonra zaten malum olaylar cereyan etti.
dikkat ettiğim ilk şey, kızın bu konulardaki acemiliğiydi. dışarıdan son derece aktif görünen bu kız, yatakta son derece tecrübesizdi.
dikkat ettiğim diğer şey ise kızın seksten sonraki hal ve hareketlerinin çok romantik olduğuydu. sanki sevgiliymişiz gibi hareketler yapmaya başladı. "bir daha görüşelim" dedi.
daha sonra uyuduk. sabah apart topar giyiniyordu, o sırada ben de uyandım.
hemen gitmesi gerektiğini söyleyip apartopar çıktı gitti.
yadırgamadım, normal bir hareketti bu.
aradan bir hafta geçti, yine aynı bardaydık arkadaşlarla. oturup boş muhabbetin dibine koyarken kızı bir çocukla beraber gördüm. "aha lan, sevgilisi mi varmış, ohannes" dedim içimden. hani sevgili desem değil, flört desem o da değil. ama sadece arkadaş gibi de değiller. bilemedim. kız devamlı yanımdan geçip gidiyordu (tuvaletin yanında oturduğumuz için).
ama beni bir iplememek. hani öyle böyle değil. o kadar yokmuşum gibi davrandı ki, biran ben ikna olacaktım olmadığıma. hani bu durum beni rahatsız etmedi değil. bir selam vermemek, kafayla olur, gülümseyerek olur, ne bileyim.
insan içten içe "yanlış bir şey mi yaptım acaba?" tribine giriyor. sanki karşılıklı bir şey yapmamışız da, ben onu pişman olacağı bir şeye sürüklemişim gibi. sanki ben kötü adammışım gibi.
gün sonunda kızla ortak arkadaşlarımız olduğunu öğrendim ve benim arkadaşlar kızın bulunduğu ortama aktılar. el mahkum ben de onlarla gittim. ben gelince kız bir rahatsız oldu (sevgilisi mi flörtü mü olduğunu anlayamadığım çocuk ortalıklarda yoktu). hani bayağı bayağı "nereden çıktı şimdi bu çocuk" der gibi, etrafa bakmaya başladı. ben gelene kadar sohbetin içindeyken, ben gelince konuşmamaya başladı. zaten bu da çok uzun sürmedi.
telefonlarımızı almıştık benim eve gitmeden önce. acaba ilişkiden sonra onu aramadığım için mi bozuldu. yoksa biriyle görüşmeye başladığı için ve ciddi bir ilişkiye evrilme ihtimali olduğu için mi benimle muhatab olmak istemedi. ya da bütün bunlar değil, sadece utanmış da olabilir. bilemiyorum.
ama bu ilişki modelini yaşayacak insanlara tavsiyem, oturup 1 saat muhabbet ettiğiniz insanı bile görünce selam veriyorsunuz. yattığınız insana da arkadaşça bir selam verebilirsiniz bence. selam verin yani. kötü bir şey yapmadık ayol!
uzun zamandır planladığım sri lanka gezimi gerçekleştirmek için haftalardır uygun uçak bileti bakıyorum. en uygun uçuş daima fly dubai'den. dubai'de normal şartlar altında transit vize almanıza gerek yok. tabii aktarma süresi 8 saati geçmediği sürece. maşallah aktarma süresinin 12 saat olmadığı bir fly dubai uçuşu yok. transit vize ücreti ise 400 lira. nereden baksanız bir şengen vizesi ücreti.
hadi onu geçtim. ödenir ödenmesine ama normal bir vize alacakmış gibi o prosedürlere girmek benim çok sinirlerimi bozuyor. zaten sri lanka'dan vize alacağım. bir ülke seyahati için iki vize alacağım. bir de başka bir durumdan dolayı yine temmuz ayında italya vizesi alacağım. bir ay içinde 3 tane vize alacağım yani. 500 lira şengen, 400 lira bae, 200 lira sri lanka.
türk pasaportuyla gezmek böyle bir şey. hıaaamına...
Ekşi'yi bilmem amam uludağ hali hazırda zaten yahudi kontrolünde olan bir sözlüktür. ama bunun sıkıntısını hiç çekmedik şu ana kadar. demek buranın yahudisi daha liberal. *
artık döviz kurunu göstermiyor galiba. önceden arama yerine "dolar" , "euro" hatta alakasız bir para birimi (mesela "nepal rupisi" falan) yazmak yetiyordu, türk lirası karşılığını görebilmek için.
üzdü. hayat kurtaran bir uygulamaydı mobilde. şimdi döviz sitelerine girmek durumundayız.
sürü psikolojisi değildir. bunu yapan insanlar da keyiflerinden yapmıyorlar. cenaze gibi hassas durumların olduğu yerlerde aykırılık yapmanın lüzumu yok. nice ateist arkadaşımın cenaze namazı kıldığını gördüm.
burada ters bir şey varsa, o da inanmayan insanları bunu yapmaya iten toplum baskısıdır.
bu sorunun cevabı olabilecek bir film. ilk film nasıl 7,8'den fazlasını hakediyorsa, bu film de kesinlikle 6,8'den fazlasını hakediyor.
ilk film herşeyiyle tek bir filmdi. konu başladı, ilerledi, karakterler gelişimini tamamladı ve sonlandı. herhangi bir açıklık bırakılmadı. yani ikinci bir filme zemin hazırlamıyordu.
ancak lego durur mu? yapıştırdı ikinci filmi. açıkçası pek umutlu değildim ama film benim için çok şaşırtıcı oldu. bu film, ilk film için yapılabilecek en iyi devam filmi. daha iyisi olamazdı gerçekten.
bu sefer ortada bir sistem eleştirisi yok belki, ama yine toplumsal mesajlar var. hem de çok tatlı bir şekilde var. gayet de iyi anlatılmış, seyirciye hissettirilmiş. ilk filmden daha fazla aksiyon barındırıyor.
yine şu son yıllarda çıkan bir çok film gibi görsel şölen, patlayan ışıklar vs. barındırıyor. bana bu moda biraz hile gibi geliyor (yemeklerde çin tuzu kullanmak gibi). ama yine de görmezden gelebileceğim kadar kaliteli bir yapım olmuş.
sesler ve müzikler yine on numero olmuş. size filmden çok beğendiğim bir şarkıyla veda etmek istiyorum:
bu ve bunun gibi agresif, halktan kopuk muhaliflerden gına geldi artık. güzel şeyler oluyor memlekette, hükumetin kutuplaştırdığı kesimler arasında normalleşme sürecine doğru gidiyoruz. gerçekten çok hassas günler bunlar. ve bu adamın yaptığına bak.
sinirlenmemek elde değil. şimdi bu adamın yaptığının akit, misvak vb. oluşumların yaptığından ne farkı var? zaten "muhalif kesimden biri açık verse de prim yapsak" diye bekleyen bir troll grubu var internette. çok güzel ekmeklerine yağ sürüyorsunuz. aferin size.