"yahudilerin en çalışkan, en tutumlu ırk olması" diye değiştirilmesi gereken önerme.
yahudiler yıllarca kendilerine yurt * edinememişler ve ikamet ettikleri yerden çıkarılma korkusuyla paralarını, ev, eşya, kıyafet... gibi şeylere harcamamış çok tutumlu ve sade bir hayat sürmüş, yükte hafif pahada ağır şeyler biriktirmişlerdir. çok azimli olmaları da yadsınamaz bir gerçek tabi.
kısacası bir yahudi, bugün bakkal açar, beş on yıl sonra süpermarketler zincirinin sahibi olur.
bebek katilinin "atatürk türk tarihinin en küçük adamıdır" sözüne "evet, evet" diye onay veren, imralı canisiyle, pek bi sıkıfıkı olan yalçın küçük ün, ergenekon davasından dolayı tutuklanması üzerine, "hiç kimse yalçın küçük ün, haklı bir nedenden dolayı tutuklandığını söyleyemez" demiş ve safını belli etmiştir bu vatansever, atatürkçü, milletvekilimiz.
edit: merak edenler, ezberden konuşmak yerine, youtube dan ilgili videoyu izleyebilir.
edit 2: ne dediysek inandıramadık. buyurun canlarım.
söylediği çirkin sözlerden rahatsız olmayıp, aman kızlar duydu diye rahatsız olan insan söylemi. sen günlük hayatında, küfürlü konuşmayı, yaşam tarzı haline getirmişsen, küfür, cümlelerinde özne, yüklem... gibi olmazsa olmazsa, kibarlık olsun diye 'maske takmaya' gerek yok. zira kişinin önce kendine saygısı olmalı.
bize gelince ** küfrü, gerçekten hazzetmiyoruz ve iğreniyoruz vesselam.
edit: arkadaşım! sen küfretmeden duramıyorsan, o senin problemin. ben de ister iğrenirim, ister kusarım seni ilgilendirmez. bilmem anlatabiliyor mu ben? kızların da erkeklerin de küfürlü konuşmalarından hoşlanmıyorum, nokta!!! edep ya hu
elbetteki tarihi olaylar, o zamanın şartlarına değerlendirilmeli, yorumlanmalıdır. misal;
1. meşruyet, o dönem meclisteki mebuslarının büyük bir kısmı, yabancı asıllı olduğu için ve mecliste, hiçbir şekilde gizli bir karar alınamadığı için kapatılmıştır.
cumhuriyet ilan edildikten sonra osmanlı hanedanına mensup kişilerin türkiye ye girişi yasaklanmıştır. ( halkın cumhuriyete alışması için )
tamam. olayları bu günün şartlarına göre değerlendirelim. atatürk ü osmanlı düşmanı, 2. abdülhamit i halk düşmanı ilan edelim **... bu mudur?
isimlerin, karakter üzerine etkisini bilen insandır. eğer "ben ünlü olamadım kızım olsun" mantığında bir insan ise, bundan daha iyisi olamazdı. tebrikler... *
peygamber efendimizin, cennetle müjdelediği hanımlar; hz. hatice, hz. fatma, ümmü eymen vs birçoğu yukarıda yazılmış zaten. ayrıca cennetle müjdelenenlere, efendimiz direkt olarak sen cennetliksin dememiş, bunu ima edecek konuşmalar yapmıştır. yani aynı durum hanımlar içinde geçerlidir. *. bunun dışında, kuranda, ismini içindeki mevzudan alan surelerin hepsi, peygamberlerin isimleridir **** tek istisna meryem suresidir. bilmem anlatabildim mi?
dinden çıkanların veya din değiştirenlerin değil, islama, müslümanlara savaş açanların * katli vaciptir. asıl anlamıda budur. çarpıtmaya gerek yok.
ha bunu malum organlarından anlayıp, uygulayanlar yok mudur? vardır. ancak kişilerin çarpık kararları ve uygulamaları ne 'gerçek' müslümanları ne de 'islamı' enterese eder...
* allah, mahlukatı yaratmayı arzu ettiği zaman, nurunu * dört bölüme ayırdı ve ilk olarak kalemi yarattı.
* kuran ın ilk emri "oku" dur.
* "... hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? ... " (zümer 9)
.
.
.
ibn-i sina, harezmi, ibnül haysem, cabir bin hayyam... islam dini bilime destek verdiği için, bugün üzerinde çalışılan müsbet ilimlerin birçoğunun öncüleri, müslüman bilim adamlarıdır.
türkiye ye şeriat gelebilmesi için, anayasanın 1. 2. ve 3. maddelerinin değişmesi gerekir ki bunu yapmak imkansızdır. çünkü madde 4 derki; anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm, 2. maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesindeki hükümler değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. aslında bu kitlenin "şeriat gelir mi? " diye bir korkuları yok. maksat insanlara, kendi doğrularını empoze etmek, zatı hallerini cumhuriyetin bekçileri ilan edip olayları!? örtbas etmek.
... bilemedim, yüreğimizi yokluğun dehlizlerinden aşırıp, aşkın vadisine eriştirdiğini.
göremedim, her sabah yerin sukunetini, odamda ekmek gibi sımsıcak hazır ettiğini.
her akşam yastıkta unuttuğum bedenimi, sabah yeniden yanıma verdiğini göremedim.
beni her sabah yeniden ihya ettiğini, bedenimi her an yarattığını, varlığımı her an yokluktan geri getirdiğini göremedim.
göremedim rabbim, her günü ödünç verdiğini...
senai demirci
fazla söze ne hacet?
sadece devrimcilerin değil, iktidar partisine muhalif, özellikle 'aşırı' kesimlerin inanmak istemediği gerçek bir dava. ** ayrıca çıkan onca ses kaydı, video, telefon konuşmalarına rağmen inanmamak, taraflı bir yaklaşımdır ki, bu da cumhuriyetçiliğe aykırı bir tutumdur.
son olarak insan en yakınına bile kefil olamazken, neye dayanarak bu kadar emin konuşuluyor gerçekten anlamıyorum.
apoyla birlikte, teröristleri teftişe çıkan... muhterem vatansever, doğu perinçek in dergisinde, yazmaya başlamıştır bu şahsiyet.
demokrasi, sizin elinize kaldıysa vay bizim halimize...
kiliseye çevrilen el hakem camii, kurtuba camii, kara camii... dünyanın her yerinde olan bir durum. bu zamanda kabul edilmeyebilir belki ancak görünen o ki eskiden çok olağan bir eylemmiş.
asıl tartışmamız gereken kilisenin camiye, caminin kiliseye çevriliş şekli. bunların cevabını da 'tarih' veriyor zaten.
birbirlerinin görüşlerine saygı duydukları sürece * neden olmasın?
ayrıca 'gül gibi yaşayan müslüman ve hristiyan' 'gül gibi yaşayan müslüman ve yahudi' **** vardır. yeterki, arada insanlar arasına nifak sokan, karanlık odaklar olmasın. bu karanlık güçler var olduğu sürece, dünyanın neresine giderseniz gidin, dini çatışmalara tanık olursunuz.
seni sevenler, sen var olduktan sonra sevdi.
sevenler için, var olman gerekliydi.
yoksa nasıl severlerdi?
hatırla, bir zamanlar sen yoktun.
seni sevenler yoktu.
sen, kendi yokluğunun bile farkında değildin.
rabbin, seni yoklukta buldu ve yokken var etti.
seni, hiç yokken sevdi sevdiği için var etti.
başkaları, seni var olduğun için, rabbin ise seni sonsuz sevdi.
sevmesi için, var olman bile gerekmedi...