ergenlik çağında kendini gösterir. kişi toplumca anlaşılmadığı kanaatine varır. ergenlikten çıkınca da bazı bünyelerde devam eder. sürekli isyan halindedir bu durumu yaşadıklarını ileri süren insanlar. oysa bunu gerçekten ta içinde hissedenler çekilir köşelerine usulca izlerler hayatı, dahil olamadıkları hayatı. bunun farkındalarsa sıkılırlar kendilerinden bazen ve nereye kadar bu yalnızlık diyerekten ufak çaplı girişimlerde bulunurlar ve o an anlarlar ki buraya kadardır bu yalnızlık, herkes yalnızdır işte. ne gerek vardır mağarasından çıkmasına insanın.
umut sarıkaya ne satsa alırım diyen zihniyete sahip insanlaran biri olarak diyebilirim ki; dergi nefis olmuş. hele yiğit özgür' ün orada olabilirdim köşesi!! okumalı insan. engin günaydın da uğraşmış etmiş adam okuduk biz de napalım. bu dergi iş yapar. yaptırırız.
ne denirse densin patito' nun centro' nun tadını en kral migros ürününde bulamazsınız. bim' in hayatımda ayrı bir yeri vardır. le cola' sıyla dalga geçer patito almadan çıkmam. umut sarıkaya' nın bim insanı tespiti türkiye gerçeğidir. cuma günleri indirim günüdür bim' de. öyle bir gaza getiren indirimler olur ki. bu indirimden hiç gerek olmadığı ve hiç anlamdığım halde nevresim takımı almışlığım vardır. bim' e dizi çıkmış eşofmanla, annenin terliğiyle çamaşır suyu lekeli tişörtle gidebilirsiniz. ailecek hastasınız.
bir binen yaşlı amcaya bakarsınız bir de 'ulan bunu hangi sevmediğim insanın gençliğine benzetsem de yer vermesem' diye düşünürsünüz.
sonra otobüs gittikçe dolmaya başlar bu kez de binenlerin yaşlarını tahmin etmeye başlarsınız. 'bu 40 falandır ayakta dursun, bu amca yaşlı ama dinç! durabilir. ' yaşadığınız yerin küçük olmasından kelli akşam annene 'senin çocuk bugün yer vermedi kimseye' deme ihtimali yüksek insanlar da binince otobüse hiç kalkamayacağınız bir sıkışıklıkta oturmuş olmanıza rağmen bütün o kalabalığı aşıp buyrun böyle gelin deyip canhıraş bir şekilde alakasız bir durakta inersiniz.
ayakkabı sıkmalı hem de öyle bir sıkmalı ki ankara' da istanbul' da milyonlar bu sıkan ayakkabıyla, ayakkabıya karşı toplanmalı. ama ayakkabı nesne sonuçta araç yani anlamaz o sıkılan kalabalığı sıktığını. ısrar eder ki onu giyesiniz diye. ayakkabı sonuçta bu ne anlar ki sizin halinizden siz onu dama atana kadar. ama siz de dert çekmeye alışkınsınızdır ne kadar sıksa da vazgeçemezsiniz. daha pahalısını daha iyisini almaktan, yeniden korkasınız. ayaklarınız nasır tutar zaten bi yerden sonra anlamazsınız acıyı. *
ayrıca dizinin hapishanede pürdikkat izlendiğini dizi bittikten sonra da böle dizi mi olur aq! diye yorumlar yapıldığını da bu ortamda bulunmuş arkadaş tarafından öğrenmiş bulunuyorum. olsun. ah gülüm beyaz gülüm.
bir kere deli gibi lost konuşulan ortamda yeter artık manasını içeren lost neymiş acı hayat varken deme gefletinde bulunmuş, herkesce acı hayat fanatiği olarak bilinen bir insan damgası yamişliğim mevcuttur. olsun. ah gülüm beyaz gülüm. (bkz: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz)