Genç bir müzisyen.
Karadeniz horon videolarına bakarken karşıma çıktı."Görele Horonu" isimli müzik videosu ile youtube'da. piçoğlu osmangibi bir ustanın (ki bu usta kemençe dinlemeyi sevenlerin tamzara'nın üzümüile anıp bir saygı göstermeden geçemediği bir ustadır) çıktığı bir ilçedir Görele.
Yayla şenliklerinde kulağına daha bebeklikten kemençe "çalınmış" güzel ablalar ve yakışıklı abiler özellikle çok sevebilir. Katip Şadiden çok dinleyegeldiğimiz parçaya bambaşka bir ruh vermiş. Tabii biraz da Karadeniz bölgesinde hegemonya kurmuş kimi kemençe çalma biçimlerinden de sıkılmış diğer sesleri de duymaya hasret bizlere iyi geldi.
Darılmak zorunda kalacaktır çünküm daha bebeciklikten itibaren öğrenilmiş bu yer yer sertleşen hiç ummadık mimiklerle yumuşayabilen ve kimin gerçekte kazanabileceğini kestiremeyeceğiniz hesap ödeme yarışını bi lafla kazanamayacaktır.
--
tek tanrılı dinlerdeki iyilik ve kötülük kavramları üzerine düşündükten sonra döndü ve dedi ki:
benim rahmetli yenge de tarih mezunuydu -allah rahmet eylesin- ama atıp tutardı bu konuda. Bilmezdi ama iddia ederdi. Kör öldü badem gözlü oldu tabii... Neyse...
--
not: evet, berbat bir örnek ama başlığın altına yakıştı.
ilker aksum sebebi ile izlediğim dizidir. bizim büyük çaresizliğimiz aklıma geldi. Ama öte yandan bir de "halim" karakteri unutulur gibi değil! (bkz: canım ailem).
Yine konuşturmuş oyunculuğunu.
ama dizide tam tanımlayamadığım bir kopukluk var.
sanki kurguda küçük oynamalar işi çok değiştirebilir.
yoksa kimi karakterler karikatüre dönüştü dönüşecek -Misal necmettin başkan-
çamurlu suysa eğer sıçrayan, bol benekli bir gün sizi bekler.
el çabukluğu ile açılamayan şemsiyenin canı çıksın.
Şoförlere laf yok! Asla!
onlar her daim haklıdır.
her daim
her daim
her daim
ve daima önceliğe sahiptir.
sıkıyorsa arabadaki şoföre bir yaya su sıçratsın bakalım.
sizi inip dövmeye bile kalkabilir.
ama bir yaya ancak arabanın ardından bakabilir.
"o sonsuzdan bu sonsuza
misafirim ben misafir
kiminleyim kimim bilinmez
hayat bildik biz bu tadı
dünyaya geldik geleli
pervaneyiz biz, bilinmez"
not: (bkz: Erkan Oğur) (bkz: Bir sevda) yarın neye kulak veririm bilmem. Yarınki bana sormak gerekecek. hem hayat değişir ve sözler değişir. Daha doğrusu kulak verdiklerin değişir.
-ne kadar ayıp! tayt giyilir mi hiç! cık cık cık...
+ne kadar ayıp?
-bak şu kadar ayıp; bak elimle gösteriyorum elime bak...
+ne içtin sen Kemal abi?
-iki demlik çay içtim kafa yapıyo biliyon mu... Taytlar kaldırılsın istiyorum yerine fileli çorap giyilsin. Bir şeker versene... çay da buz kesmiş.
-iki satırlık adamları ömrüne musallat eden kızları çağırın bana! derhal! onlara bir iki kelam edeceğim nicedir!
+Yusuf abi... Yusuf abiiiiiii... Yusuf abi....
-hı?
+bak uyuyakalmışın çekyatta... Yusuf abi rüyanda ne görüyon abim? geç içeri rahat rahat uyu be abi.
-sana ilk görüşte aşık oldum benimle yatar mısın?
+bilemedim ki ne desem... ya hiç vaktim yok biliyon mu... kusura bakma. başka sefere diyelim.
-ne?
+bas bas; yaylan diyorum; yol ver!
Reklam, "sayemizde satış nedir, ürün çeşitliliği nedir, görüyorsunuz sayın şaşkın bayanlar; bize şükredin" der.
"Aferin bize" der...
Ama biz hiçbir zaman üzerinde yemek yenilen bir televizyon almamışızdır...
Büyük bir şirket her malı bir pazarlama stratejisi ile yine satmanın yolunu bulur bulmasına da; küçük esnafsanız küçü-cük çiziğe bile iskonto yapmak zorundasınızdır -"vesaire," "vesaire"...
türk kızı sabah akşam türk erkeği vızzzz vızzzz vızzzz'ına katlanmak zorundadır... (sinek vızıltısından esinlenilmiştir).
Latin kız ise rahattır:
çok seksi ol ama hem de çok namuslu ol lütfen diyen paradoksal bünyelerle ömrü geçmiyordur.
(Unutulmamalıdır ki Latin maçoluğu da bir yerde bizim sinek vızıltıları ile yarışabilir. Ataerkillik belli kıtalara özgü değil ne yazık ki).
Bu bazen bir oyuna dönüşür. Ne düşündüğümü bil oyunu da diyebiliriz.
Şey kelimeleri ile havalanan babanın ayaklarından tutup yakalamak gerekir. Onu şaşırtmak hem sizi gereksiz sıfatlardan ya da olası tartışmalardan uzaklaştırabilir. Tabii babanızın espri anlayışı var ise....
Bir örnek oynatmak gerekirse:
-bana şeyi getir...
+neyi?
-delirtme beni Esra, 3. çekmecede işte hadi...
+al baba 3. çekmeceyi getirdim. Neyse o şey al!
x-kırk kere söyledim bileti gişeden son anda almayalım diye! şimdi konseri karşıki parktan dinlersin.
y-o zaman şey yapalım...
x-Ne yapalım Kemal? Demiştim, demiştim, demiştim!
y-şey yapalım... ney yapalım affedersin?
-aklı fikri cinsellikte olanlar parmak kaldırsın!
+ama hocam... ayıboluyo...
-bu da geçer; hormon hormon... her şeyin suçlusu hormon. korkmayın! şurada bir kaç ay sonra mezun olacaksınız. işsiz kalınca bunların hepsi geçecek.
+bayıksınız ve çaresi olmaz bir derttesiniz hocam.
-sus bakiyim sen; al sana sıfır!