Gaziantep çocuk hastanesinde bugün gördüklerimi kısaca anlatayım: Çocuk hastanesinin her odasında dört çocuk kalıyor. Odalar çok küçük ve haliyle çocukların annelerinin de yanında kalmaları şart ama hastane yönetimi bu durumu düşünememiş olacak ki annelerin yatması veya dinlenmesi için değil bir koltuk, kanepe bir sandelye bile koymamış. Anneler ya çocuklarının yanında çömelmiş oturuyor ya da çocuklara göre yapılmış küçük yatağın kenarına kıvrılmış oturuyor. Ne yazık ki çocuklar durumlarına göre üç gün kalabiliyor bu odalarda. Annelere yapılan bu eziyetin bir açıklaması var mı? Bir sandalye veya koltuğun odaya konması çok mu zor sorusu akıllara geliyor.
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Ülkemizde kitap okuma oranının düşük olmasının en büyük nedenlerinden biridir. Okuyan bir ülke için; okuyun demek yetmez kitaplar ucuzlamalı ve öğrencilere büyük indirimler yapılmalıdır.
Tam anlamıyla saçmalıktır. bu kadar öğretmen boşta dolaşırken hangi mantıkla bu karar verilmiş anlamış değilim. Ayrıca bu yıl 200 puanla edebiyat fakültesine giden bir öğrencisinin öğretmen kalitesinin ne kadar olacağı düşünülmelidir.
An itibariyle başıma gelen durumdur. Lisede çok sevdiğim ve lise hayatımı onun için harcadığım sevdiğim şimdi beni seviyor ya da sadece sevdiğini söylüyor ama geçti borun pazarı sür eşeğini Niğdeye. Bu sözün doğruluğuna işte şimdi inandım.
Gelişim psikolojisinde görmekte olduğumuz konudur. Vandalizm olarak adlandırılan çevreye ve okula bilerek ve isteyerek zarar verme durumu sadece ergenlikle olmamakla birlikte sıklıkla ergenlerde görülen davranıştır. Sıraya sevgilisinin ismini yazan ergen bunun en güzel örneğidir.