iki yıl boyunca hiç bıkmadan dinleyip nasıl bir şekli şemali olduğunu, neye benzediğini neler yaptığını merak etmedim. o mabel matiz di ve gerçek kimliği önemli değildi. o beni matizleştirdi her dinleyişimde. melankolik bir halden bütün dünyayı tek başına yönetebilir, bütün herşeyle tek başıma savaşabilir hissi verir onun sesi, sözleri. o bir hayaldir. o bizim içimizde derinlerdeki bizdir. '' ki yalatır o sen tükürürsen'' bile.
'' acı çekmek istiyorum '' diye haykıran bir şarkı. klibi izlerken Yusuf Güney'in yüzündeki acı ifadenin içinize işlemesi ve yüzünüzün buruşması kaçınılmaz. ama bu buruşma tiksinmek buruşmasıdır. resmen acı çekmekten soğuyorsunuz. insanı mazoşistlikten soğutan parça.
kesinlikle rahat ve kendinden emin olunmalı. ukala değil ama burnu biraz dik olmalı. en önemlisi koşullar konuşulduktan sonra karşı taraftan önce '' ben biraz düşüneyim sizi tekrardan arayacağım '' denmeli. tabii sağlam referanslara sahip olunmalı bunu yaparken. denendi ve onaylandı.
çok fazla edebi roman ve şiire kendini kaptırmış yazardır. bu şekilde daha çok entel ve karizmatik olduğunu düşünür. tabir-i caizse karakalem çizmeden yağlı boya yapmayan başlayan bir çizer gibidir.
- hoca efendi biz 4 aile ateist olmaya karar verdik.
- niye 4 aile birden be adam?
- çünkü Allah'tan korkuyoruz. diyen karikatür tipindeki inançsızlığa inanan insan.
(bkz: saygı duyulmalı.)
cin çağırma seanslarında adı kirlenmiş ruhani denge bozan kokudur. vazgeçilmezdir, bağımlılık yapar. yanına bir de mum yakıldığında kendini nietzsche hissetme durumudur.
(bkz: şimdi hafifim, şimdi uçuyorum, şimdi kendimi kendi altımda görüyorum, şimdi bir tanrı dans edip geçiyor içimden.)