bir gece canım çok sıkılmıştı ve telefonumdan toplu mesaj attım dışarıda sabahlıyacak olan var mı diye? umut diye bir arkadaşım ''hastaneye anne anneme gideceğim sabah bu yüzden gelemem'' diye mesaj attı. oguzhan diye bir arkadaşım ''yarın sabah bergamaya gideceğim gelemem'' dedi. bir arkadaşta ''gecenin yarısında bir yere çıkamam yat uyu işte evinde'' dedi. fakat bir arkadaşım olumlu cevap vermişti. uğur diye bir arkadaş ''ben gelirim kardeşim ayıpsın'' dedi. bende kıyafetlerimi giymek için hazırlandım. tam çıkacağım sırada babam izin vermemişti. ama ben kararlıydım ve ''arkadaşım uğur'un babası hasta yanında olmam gerek arabayla hastaneye gidicem hepsi bu'' dedim. babam yinede izin vermek istemedi ve ''gece gece çıkma etraf çok berbat başına bir iş gelir olum allah korusun çıkma dışarı sabah gidersin'' dedi. ama ben kararlıydım ve bir şey olmaz diye attım kendimi dışarı. dışarı çıkarken bizim oralarda beton yol var uğurla orada buluşmaya karar verdik ve nihayetinde buluştuk. atatürk parkına yol almaya karar verdik. etraf sessizdi ve zifiri karanlıktı. uğur hafif sarhoştu aptal aptal gülüyordu. beton yolda bir tane kız gördü ve uğur laf atmaya başladı. sonradan mahalle arasından kızın tanıdığı biri çıktı bize ters ters baktı fakat bir şey yapmadı heralde iki kişiyiz diye karışmak istemedi. uğur'u uyardım ''yapma olum böyle bir şey düzgün dur'' dedim. uğur yine gülüp geçiyordu. atatürk parkına doğru ilerlerken yusuf diye bir arkadaşımıza plan yapmak istedik ve plan şöyleydi. yusuf, uğur arkadaşımı sevmeyen biri çünkü hep yusuf'la dalga geçiyor onu her ortamda aşşalıyor. ben bunalıma girme takliti yapıyordum ve acil buluşmak istedim. yusuf'ta ''tabi kardeşim gel her zaman kapım açık sana'' dedi. amacımız şöyleydi. ben bir sebep bulup ağlıcaktım ve ''uğur beni sattı en iyi arkadaşım dedik ama yanımızda olmadı'' dicektim ve yusuf'ta uğuru sevmediği için uğura küfürler etcekti. sonra uğur meydana çıkacaktı ''arkamdan ne konuşuyorsun ulen'' diyecekti ve yine yusufla dalgamızı gecicektik. planı yolda konuşa konuşa atatürk parkımıza geldik ve uğur karşımıza gelen iki kişiden sigara istedi. ama sigara yoktu. biraz daha ilerledik ve 20-25 kişilik bir grup gördük. jilet gibi giyinmişlerdi ve onlara doğru yöneldik. sigara istedik 2 tek sigara aldık ve yolumuza devam ettik. sonra sanaayi taraflarına geldiğimiz sırada o 20-25 kişilik grup 3 arabayla bizim olduğumuz yere doğru geliyorlardı. uğur ''şunları durduralım da bizi yusuf'un dükkanının oralara doğru bıraksın'' dedi ve arabaları durdurduk. arabadan biri indi ve atarlı atarlı uğurun üzerine yürüdü ve yumruk atmaya kalktı. uğur döveceklerini anlayınca kaçtı ve bana bağırarak ''kaaaaçç'' dedi. ben tam kaçacakken rahat 25 kişi bana girişmeye başladı birden. uğur kaçamadığımı görünce saanayi bekçilerinden yardım istedi fakat bekçiler karışmadı. uğur hemen geri dönerek bir kaç kişiyi kendilerine çekmeye çalıştı ve bağırarak hakaret ediyordu. bir kaç kişi uğurun peşinden koşarak yakaladı ve onuda dövmeye başladılar. öldüresiye dayak yemiştik beraber o gece ve bizi bıraktılar. dayak yediğim sırada babamın dışarı çımamı engellediği zaman aklıma geldi ve kendi kendime ''ailenin sözünü dinlemesen daha çok keşke'' dersin dedim. o gece öle bilirdik. çünkü öyle böyle değil çok feci dayak yemiştik. üst dudağım burnuma deyecek kadar şişmişti. o esnada kesin ölücem kurtuluşum yok dedim. ama kurtulduk allah'a şükür. adamlar alkollü olduğu için bizi hatırlamadılar iki dakka önce
izmirli kızlar güzeldir cümlesi sıkça duyulan bir cümledir. Aslında alakası yoktur. Fakat bunu söylemelerinde ki amaç izmirdeki kızların diğer yerlere göre giyinişlerinin çok abartılı olarak açık seçik giyinmeleridir. Açık seçik giyinildikçe ilgi çekmeye başlıyorlar ve böylelikle insanlara güzel ve çekici geliyor. Böylece bu cümleyi kullanıyorlar. Halbu ki hangi şehirde o kadar açık giyinilse insanlara güzel ve çekici gelir.
1.Hepimizin bildiği gibi çok sayıda inatçı ateistler vardır ve bazıları kendilerince müslüman insanların akıllarını karıştırarak saçma sapan, mantığa uymayan sorular yöneltirler. Bunlardan bazılarını inceliyecek olursak kendilerini farkında olmadan sorduğu sorularla komik duruma düşürdükleri apacık bellidir. Mesala bir kaçına örnek verelim:
1. Allah kaldıramıycağı taş yaratabilir mi (haşa)?
Bu soruyu sordukları zaman bazı insanlar ne diyeceğini bilemiyorlar ve şaşkınlık içerisine düşüyorlar. Aslında cevabı çok basit.
Yanıt: Soru mantığa uygun değil.
Yani konuyu biraz daha açarsak kaldırma eyleminin olduğu yerde yer çekimide olması gerekiyor. Bu sadece bize özgü bir kavramdır. Zaten soruda fark ettiyseniz bir ton çelişki vardır. Bu soru bir nevi şu soruya benzer ''hiç durdurulamayan bir tren yıkılmayan bir duvara çarpsa ne olur'' gibi. Soruda mantık namına bir şey bulunmamaktadır. Ayrıca bu soruyu soran kişiler büyüklük kavramını bilmeyen cahil insanlardır. Allah'ın büyüklüğü herhangi bir mahlukatla kıyas edilemez ki zaten bu soru sorulsun. Daha iyi anlamak açısından örnek verecek olursak şu şekilde açıklayabiliriz. Güneşin büyüklüğü kar zerrelerindeki tecellileriyle kıyasa girmez. Zira, bütün o tecelliler, parlaklıklarını o güneşten almaktadırlar. Nasıl onunla kıyasa girebilirler ki?
2. Allah herkesi yaratmışsa, Allah'ı kim yarattı, Allah'ı yaratanı kim yarattı, en son yaratıcıyı kim yarattı (haşa)?
Bu soruda ilk soru gibi saf ve iyi zihniyetleri köreltmek, şeytanlaşmış insanların salih insanları yoldan çıkarmak için akıl karıştıran sorulardan bir tanesidir. Bu soru peygamberimiz (asm) zamanında da sorulmuştur ve bu soru üzerine Cebrail (a. s) ihlas suresini cevap olarak getirmiştir. ihlas suresi zaten en güzel bir şekilde cevap veriyor. Efendimiz bu soruyu soran kişilere ihlas suresinden cevap vermemizi buyuruyor. Yüce Allah ihlas suresinde kendisini kullarına şu şekilde bildirmektedir:
"De 'ki O Allah'dır, Ehad'dir. Samed'dir. Doğurmadığı gibi, doğmamıştır da. Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir."
işte ateistlerin bu soruları sorma amaçları bir çok salih düşüncede olan insanların akıllarını karıştırmak, o iyi niyetli insanları kendilerine benzetmek, fitne ve fesat çıkartmaktır. Ama bizim için en önemli olan bu tuzağa asla düşmemek ve imanımızı bu şeytanlaşmış insanlara kaptırmamaktır. Bu konuyu üstad Bedüizzaman Said Nursi Hazretlerinin şu sözü ile noktamak istiyorum ''Böyle Dehşetli Bir Asırda insanın En Büyük Meselesi, imanını Kurtarmak yada Kaybetmek Davasıdır''
Üstadın hayatını anlatan mükemmel bir film gerçekten. Üstad yaşamı boyunca hep mahkemelik olmuştur. Adam vefat etti film'ini çektiler ve halende mahkemelik oldu işin garip yanı. Gerçekten çok başarılı bir film inşallah üstadımızın dizisinide çekerler.