Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akar suların çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halım kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluban yürürüm
O yari düşte görürüm
Uyanıp melül olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost elinde avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
şaka bi yana sözlükspotun kaşarlanmış yazarlarının boy gösterdiği trajikomik sözlük.
terör örgütü üyesi diye pkklı terörist şemdin sakık'ın tanıklığı ile hapse atılmış, cemaat tarafından iftiraya uğramış kişi. o çok naif olduğu için isimleri bile tam söyleyemedi. ama biz türk halkı olarak o hain köpekleri isimleriyle beynimize kazıdık. yaptıklarının cezasını çekecekler. intikam değil adalet bunu gerektiriyor
muhteşem grup, muhteşem ötesi-tenrısal gitarist mark knopfler...daha ne diyim...inanmayan sultans of swing'teki soloyu dinnesin yeter...bide where do you think you're goin'i manyak sewerim...
kişisel web sayfası devrinin farklı bir evrimi. blogger gerçekten insanlara imkan sunuyor. yazı yazmak isteyenlerin, içinde tuttuklarını dışa vurabilmesi için güzel oluşum. bazen bağımsız şekilde yazmak isteriz. bu istek arttığı zaman format kaygısı gütmeden yazılabilecek bir yer. uzun zamandır ayakta kalması ve google ile paralel yürümesi, çok fazla kolaylık sağlamaktadır. yazma isteği beyni bir yerden kemirirken, bunu bağımsız bir yerde ifade etmek büyük nimet. ben zamanımızdan memnunum. imkanlar 90'lardakinden çok daha ilerde ve ulaşım daha kolay. e-book olgusu bile yavaş yavaş yayılırken ve e-book okuyucuları piyasaya çıkarken, bloggerın olması fayda açısından çok önemli. imkanları değerlendirmek ve elde olanı kullanmak adına, çabaların anlamlı hale geldiği oluşum.
doğal sınırları olan bir söz sanatı. doğal sınırlar ise genelde toplumun kültürel yapısının etkisindedir ama kabaca sağ duyu tarafından belirlendiği söylenebilir. örneğin, ölümle ve hastalıkla ilgili konular hassastır ve bu yüzden bu konularda pek şaka yapmayız ulu orta. buna tabii kara mizahda diyebiliriz ve bazı halleri gerçekten hem komik hem hüzünlü olabilir, güzel mesajlar içeriyor olabilir ve hatta hayatı gereğinden fazla ciddiye aldığımız anlarda rahatlatıcı bir etkisi bile olabilir. ama işte, öyle incelikle yapılması gerek ki, insanın içinde bir yerlere dokunmasın, acıtmasın.
diyeceğim şu ki, o incelikte değilseniz bir mesaj vermek uğruna hastalık ve ölümü konu alarak ironi/kara mizah falan kasmayın. olmuyor çünkü, bir şey yapmaya çalışırken on şey yıkıyorsunuz.
tabii, o incelikte olmadığını fark etmek ve kendini bilmek de ayrı bir inceliktir ve maalesef ne zeka ne de eğitimle kazanılıyor.
kısacası, ironi adı altında yapılan mallığa 'ama ironiydi' diyenin züccaciye dükkanına giren filden farkı yok.
hayatımda bu kadar laubali ve isteksiz oynayan bir futbolcu daha görmedim. kaldı ki bu adam düpedüz yeteneksiz. ne 10 metre top sürebilir ne pas yapabilir ne de çalım atabilir. anca önüne top gelecek bu da boş alanda topu sürecek. sahadaki rezil hali yetmezmiş gibi oyundan alındığında direkt soyunma odasına gitmiyor mu işte beni asıl o delirtiyor. ağır bir para cezasının ardından kadro dışı bırakılıp devre arasında da ilk isteyene ittirilmeli.