iki türlü din öğretimi vardır. bunlardan biri, bir dini ya da dinleri bilimsel yöntemle inceler, öteki ise inanca dayanan bir din eğitimi ve öğretimidir. dinlerin bilimsel yöntemle incelenmesi işi, üniversitelerin çalışmaları arasına girer ve oldum olası yapılmaktadır. bizde imam-hatip okulları, müslümanlığın bilimsel yöntemle incelenmesi için kurulmuş okullar değildir; o okulların açılmasının nedeni, alaylı din adamları yerine okullu din adamları yetiştirmektir. başka türlü söylemek gerekirse, dinleri bir dinsiz de inceleyebilir. dinlerin bilimsel incelenmesinin amacı, inanan din adamı yetiştirmek değildir. oysa imam-hatip okulları'ndan müslümanlığa inanmayan bir imamın da çıkabileceğini düşünmek, o okulların kuruluş amacına aykırı olurdu, çünkü öylesi bir kişi toplumun din işlerinde görev almaz, alsa da arkasında namaz kıldıracak inanan bulamazdı. inanan din adamı yetiştirmek ise, ister istemez, dogmacı bir eğitimi gerekli kılar ve dinsel dogmacılık, batı uygarlığının temeli olan olumlu düşünce ve bilimsel yönteme karşıttır. ayrıca şunu da söylemeli, müslümanlık sadece bir tapınma biçimi değil, şeriattır da, imam-hatip okulları'nda, müslümanlığın tapınma yollarını şeriatından ayırmak gibi reformcu bir tutuma gidilmediğine göre, öğrenci orada yalnızca beş buyruğun nasıl yerine getirileceğini değil, dinin şeriatını da öğrenecek ve ister istemez ona inançla bağlanacaktır. oysa bu inanç, bizim laik öğretimimiz ve eğitimimizle, ayrıca anayasamızla, uygulama alanında bağdaşamaz.
bütün bunlar gösteriyor ki, imam-hatip okulları'nı açmak, devletin koruyuculuğunda ve önderliğinde şeriatçılık ve islamcılık akımını canlandırmak demektir. o şeriatçılık ve islamcılık akımı ise, en ileri kafalı önderlerinin elinde bile, batı'nın ancak tekniğini almak, onun uygarlık ilkelerini toplumumuza sokmamak biçiminde görülegelmiştir.
pablo aimar hiçbir zaman maç kazandıran futbolculardan olmadı. ama o mahallede her zaman en sevilen çocuktu. hani top oynarsınız da birilerini çağırmak istersiniz, aklınıza gelecek ilk isim hep aimar olur işte. sempatiktir çünkü. iyi niyetlidir. çirkef değildir. kavga gürültü çıkarmaz. "aimar, sen kaleye geç!" desen bile geçecek bir karaktere sahiptir. öyle bir adam aimar.
açıkçası maradona'nın "para verip izleyeceğim tek adam!" demesi beni fazla etkilemiyor. özellikle eski futbolculardan gelen bu tarz açıklamalar benim sinirimi bozuyor. örnek vereyim, pele son 10 yılda bir elin parmağı kadar futbolcu için "onda kendimi görüyorum!" demişti. misal ronaldo, ronaldinho, rivaldo, adriano ve en ama en acısı apaçi ruhlu robinho. bu oyuncuların hiçbirinin bir pele olamayacağını (ronaldo hariç, bu arada ronaldo, çingene olan değil gerçek ronaldo. corinthians'taki.) kendisi de çok iyi biliyordu. sadece futbola farklı bir tat, bu oyunculara da farklı bir statü belki de bir beklenti yüklemek istedi. maradona da aynısını yaptı. maradona sadece pablo aimar için mi para öder? tabiki de hayır. o da aimar'a gazı vermek istedi avrupadayken. aimar'ın fazla umrunda değildi ama.
aimar kariyerinin en iyi futbolunu 99 ve 2000 yıllarında river plate'de oynamıştı. valencia'daki ilk senesinde de river plate'deki performansını göstermiş ancak daha sonra kariyeri düşüşe geçmişti ki bunda bronşit rahatsızlığının çok büyük bir etkisi vardı. ama ben aimar'ı severim. sevme sebebim onun çok büyük bir futbolcu olmasından ileri gelmez. pablo aimar gerçekten de bizden birisidir. bu cümle çok klişe ama o gerçekten de sendir, bendir. bozulmamıştır. futbolu bıraktığında bazılarımızda bir anı olarak kalacaktır hep.
1981 tarihli street songs albümünden bir rick james şaheseri, rare groove. girişindeki saksofon solosuyla olsun, rick amcanın kadife sesiyle olsun, arkadaki "motown sağolsun" modundaki stringlerle olsun, kendimizi bir anda şarap kırmızısı duvarları olan, duvarlarında şamdanlar asılı bir odada buluyoruz. klasik.
bugün 13.30 seansında sinepopta festival sayesinde izlediğim,çok eksikleri olmasına rağmen,eğlenceli,bilinmeyen bir kaç şeyi kapmak için seyredilmesi gereken güzel bir belgeseldi.sam dunn isimli antropologumuz,ki kendisi 12 yaşından beri metal dinlemektedir,bu müziğe karşı neden durulduğu,neden türlere bölünmek istendiği vs hakkında,metal duayenleriyle röportajlar yaparak bir yerlere varmaya çalışıyor.diodan,bruce dickinsona,tom arayadan arch enemye,dorodan alice coopera cannibal corpsedan motörhead in lemmysine bir ton röportaj var.
3 aralık 1982 doğumlu ganalı futbolcu.18 kere milli olup milli maçlarda 4 golü bulunmaktadır. 2005 yılında 38 milyon euro karşılığında fransanın olympique lyon takımından ingilterenin chelsea takımına transfer oldu.