canı sıkılan sözlük yazarlarının net başında oynayabileceği basit oyun.
resminizi hızlı resime yükleyin, daha sonra son iki veya 3, 4 rakamı değiştirin. bakalım ne çıkcak?
korkmaması gereken insandır. Hele bazı abi swf'leri dolşaınca inci sözlükte... her abi ona benzemiyor aslında.
bu cemaatte ne abiler var bilseniz...
bir ara "abilere" gidiyordum, dersanedeyken. evet evet! gerçek!
ama benim abi o videodaki abiye hiiç benzemiyordu, o ayrı.
aklı fikri bilgisayar oyunları, karıkızda olan bir abiydi. bize de taktik verirdi.
sadece abiler değil.
hmm evet sanırım bu konuya biraz eğilmek gerekiyor.
ben, orta 1.2.3'ü özel okulda okudum. hem de kimin okullarıydı tahmin edin... her neyse, bu okul cemaatin okuluydu.
az ileride de başka bir özel okul var, o cemaatden değil ama, adı yavuz koleji.
bizim okul hakkında söyledikleri palavralar son derece şaşırtıcı...
okulda gece gece toplanıp hu çekmeler, böyle kafaları ileri geri sallayıp "alaah, allaah" diye bağırmalar... sınıfa çorapla giriyormuşuz... namaz kılmayanları kırbaçlıyorlarmış...
fakat şunu söylemeliyim ki, fetho'nun okullarında, hiç böyle şeyler yok.
süleymancılar daha katıymış, onu bilmem, hiç sevmiyorum onları zaten.
ama bizim okullarda, o kadar rahatsınız ki...
bir kere, namaz kıldırdıkları doğru. en üst katta, öğretmenlerin namaz kıldığı bir yerde, öğrenciler de namaz kılmaya çıkabiliyor. ama bunu bir adet haline getirmiş buranın öğrencileri: öğle teneffüslerinde, 10 dakika sınıf öğretmenleriyle namaza çıkıyorlar, (çıkıyorduk...) sonra da tüm öğle boş.
evet, dinle ilgili şeyler sadece bununla alakalı. ha, bir de haftada bir saat, rehberlik dersi altında, bize temel dini bilgileri veriyorlar. öyle aklınıza geldiği kadar ağır değil yani. ne yani öğrensen bir iki dua ölür müsün? günaha mı girersin? eksilemeyin hemen!
sonra, okulda kalmalara gelelim. bazı sınıf öğretmenleri, az önce bahsettiğim namaz kılma odasında, yatılıya kalıyorlar, orası da zaten aynı yurt gibi bir yer, no problem. yatak yastık yorgan var yani. ne mi yapıyoruz? oyun oynuyoruz mesela, öğretmen bize bilgisayar labaratuvarının anahtarını veriyor, biz de gidip sınıf erkeklerince counter strike yapıyoruz, internete giriyoruz.
başka? mesela futbol turnuvaları yapıyorduk, monopoly, tabu felan oynuyoruz. okuldaki aşçılar bizim için akşam yemeğini hazırlıyorlar zaten.
sonra yatsıyı rehber öğretmenimizin imamlığında kılıp yatıyoruz. beraber konuşuyoruz yatakta. bir şeyler yiyoruz, anılarımızı anlatıyoruz, porno izliyoruz (evet! biz değil ama diğer sınıflardan yapanlar vardı!)
böyle yani. sabah da okulun yemekhanesinde kahvaltı yapıp okula (!) gidiyoruz...
gelgelelim öğretmenlere.
öğretmenleri, bazı milli eğitim öğretmenlerine hiiç benzemez bir kere. hiçbir dersimiz öyle ders gibi geçmiyor yani. öğretmenler son derece espirili, entelektüel ve harika öğretmenler. mehmet acun diye bir hocamız vardı hatta... derste bizi eğlendirmek için, sosyal bilgileri öyle bir anlatırdı ki...
"osmanlıların geleceğini anlayan yunanlılar, yavaaşş yaavaaş; josııff, jooosssıııff jossııff etmeye başladılar..."
sınıfa girerdi ve:
"hadi bakalım, kaldırın kıçınızı..." daha sonra biraz hafifleştirdi bu lafını:
"hadi bakalım, kaldırın... bi yerlerinizi..."
"daha sonra fatih sultan mehmet, o kadar sinirlenmiş ki, bizanslılara ana avrat..."
sosyal açıdan da oldukça gelişmiş olan bu okullar, gayet de başarılı bireyler yetiştiriyor ders konusunda.
yani anlayacağınız, hiç de öyle korkulacak bir yer değil oralar.
ben gittim de ne oldu? ara sıra cuma namazlarına gidiyorum, tutabildiğim zamanlarda oruç bile tutuyorum, cünüp gezilmemesi gerektiğini biliyorum ve en önemlisi, ateist değilim.
saygılarımla.
Sözlükte büyük bir eleştiri yağmuruna tutulan yazardır. izlediği için kendini asmalıdır. Malum, troller'in aşağılayıcı entrylerinden utanmalıdır da.
(bkz: ben)
Bağırırkenki el kol haraketlerinden, tavırından ve ses tonundan dolayı aklıma düşen hal. gerçekten de küfür ediyor gibi konuşuyor?
izleyelim, anlayalım:
gereksiz sansür...
Aslında gerçekten, ve maalesef, tumblr gibi blog siteleri, facebooktan daha zevklidir.
Tumblr'da kendinize ait bir blogunuz oluyor, en iyisi de bu. şemanızı, renklerinizi, başlığınızı siz seçiyorsunuz. geri kalan çou şey de facebookla aynı sayılır zaten...
Son günlerde son derece itici ve takoz bulduğu nokia'yı bana sevdirmiştir. nokia ezelden beri telefonlarında symbian denen o bok gibi işletim sistemini kullanıyordu. Sonra meego ile ufak bir anlnaşma yaptı, sonra meego yu da bıraktı, microsoft ile anlaşma yaptı ve şu aralar windows phone adlı işletim sistemini kullanacak. ama bence enn iyisi meego.
"herhalde öyledir şu an." dediğim. zavallı zall, hehalde şu an korkuyordur. sölüğümü kapatırlar filan diye. içinden:
+ay n'olur dinle dalga geçmeyin canım yazarlarım, sizi çok seviyorum ben...
+Sözlüğümü çok seviyom ben. kıyamam ben ona. o daha çok genç.
arkadan bluevelve ve ekibi nara atıyor:
+Hahahaha! allah yok din yalan, Muhammed'i sevmiyoruz! muhammmed ----!!!
zall:
+susun n'olur yapmayın, nolursunuz susun!!! o daha çok genç.
korkma zall korkma, bizim en ateistimiz onların en şakirti. gönlünü ferah tut sen.
Araba kazası. evet evet biliyorum... çok üzgünüm... çarpan arabanın izi hala sürülüyor. Plakasının "34 zonker 666" olduğu biliniyor. Halla halla kim acaba? Neyse mühim olan ölmüş olması. Arkasından gomez "Aşkımm bir tanecik bebeğim" diye bağırdı. çok ağladı selena çok. böyle hüngür hüngür. Bu sabah yanıma geldi. dedi, zonker yardım et, ben çok üzülüyorum justine. dedim boşver, ölenle ölünmez. o da ölünür dedi çekti silahı vurdu kendini. polis geldi. beni tutukladı. o gece saatlerce karakolda bekledim. suçlu dediler bana. suratıma tükürdüler. Böyle bıyıklı bi polis, geldi kulağıma sinirli sinirli fısıldadı: "Eğer justin'imi öldürenle uzaktan yakından bir bağlantın varsa... bittin oğlum sen, bittin!" töbe töbe polis justin hayranı çıktı. döndü arkasını, justinin resmini çıkardı cüzdanından, baktı ona, sonra bir daha yerine koydu. "Atın bunu hücreye!..." dedi. sonra beni hücreye attılar. Baktım, yan tarafta barış manço. "Barış? sen ölmedin mi oğlum? zall sana arabayla çarpmıştı hani?" dedi ki: "Yok lan yok. Seda sayan'a tecavüz ettim diye beni içeri attılar. ben de öldüm diye kandırdım sizi." "Ulan ede ede ona mı tecaüz eetin?" "Yok be oğlum, etmedim. o geldi istedi, ben yok diyince silahla zorladı. ben de... yaptım..." "Noldu sonra?" "N'olcak, o gece doğurdu psikopat karı. Hem de 3'üz. Açlıktan çocukların ikisini yedi. bi tane kaldı, onuda yiiyecekti ki ben kol kanat gerdim çocuğa. dedim yiyemezsin onu. o beni çocuğum. Adını justin koydum." "Ne yani çocuğunun adı justin mi?" "Yaa, evvet. Sonra pencereden aşağı fırlattım onu bu deli kadın yemesin diye. sonra öğrendim, alt arafta deniz varmış, orada amerikaya giden bir gemiye düşmüş, amerikaya kadar gitmiş, orada da bir aile bulmuş onu evlat edinmiş." "Şşeey, ailenin soyadı ne peki?" "Yaauuvv, ne bileim, bieber mi, bieaber mi öyle bir şey." dedi. ben sustum. şok oldum. justin barış mançonun oğluymuş. başımı öne eğdim. gözümden yaş geldi. yaş yere düştü. barış bana baktı. sordu bana nooldu diye.
-Barış... Ben senin oğlunu öldürdüm...
+Justini mi?
-E heralde başka oğlun mu var?
Barış manço sinirli sinirli bana baktı. sonra bıyıklarıyla oynamaya başladı. gülpembeyi söyledi.
Ertesi sabah, polisler benim aynı zamanda justine çarpan adam olduğumu öğrendiler. 10 yıl ordan: bir de selenayı öldürdüm sandılar, 5 yıl da oradan, 15 yıl hapis cezası aldım ben. Beni hapishaneye götürdüler. daha 19 yaşında ben, bıyıklı bıyıklı adamların arasında kalakaldım. karşıda 52 ekran bir televizyon var. number one açık televizyonda. Justin bieberin beybi klibi geldi. Herkes böyle bir nara attı görseniz!
"Aslanımm bee" "Bebeğimm yürrüü bee!" adamlar bıyıklı ama gey çıktı. ben korktum. benim bilmiyolar justin katili olduğumu. ellerinde de silah felan var ben bir korktum. Sonra alt yazı geçti number one'da: "Justin bieberin katili zonker, yakalandı, 15 yıl hapis cezası alan zonker, şuan 18 mart cezaevinde bulunuyor..."
+Ulan zonkerin z'sini küçük yapmış ipneler... diye bağırdım. adamlar bana baktı. "Sen zonker misin lan?"
-Yok abi değilim, tanımıyorum...
Adam bana doğru yürümeye başladı.
+Seni çok pis yaparım ulan. çok pis yaparım ulan çok piiss!
Adam bana saldırdı. bir iki yumruk attı. diğerleri de üzerime çullandılar. biraz dövdüler. ama sonra içlerindeki reis:
durun lan durun! diyerek arkalardan çıkıverdi.
+Bumu öldürmüş justin'i?
+++Evet AAbbbii...
adam yanıma yaklaştı. suratıma bir yumruk patlattı.
+Akşama saklayınbunu. Fazla hırpalamayın burada... adamlar hep bir ağızdan gülüşmeye başladılar. "akşama saklama" söyleminin anlamını o akşama kadar bilmiyordum.
bunların dilinde ipnelik yapmakmış anlayın işte.
o gece bir şey oldu hatırlamıyorum ben o geceyi. ama sabah uyandım g't deliğimde bir acı. çırılçıplak bir sandalyeye bağlanmışım. sandalyeyi itekleye itekleye kapının oraya gidip gardyanı çağırdım. o da geldi, gardiyan bayan.
+Ne var lan. Hiiii!
(beni çıplak görünceki şoku)
-Kurtar beni noolur!
+Iııy, metrosexüeler...
Kapıyı açtı. Kalkın ulan kalkın diye bağırdı. uyandılar. beni gördüler öyle, yanımda gardiyanı, müebbet alanlardan birisi çıkardı silahı bana ateş etti. ayağımı vurdu ben bir bağırmışım. uf çok acımıştı. beni apar topar hastaneye götürdüler. gözlerimi açtığımda baktım, burası neresi, hastane. bn sedyede uzanmışım, tek kişilik bir odadayım. önümde mini etekli sarı saçlı bir hemşire, arkası dönük. önüne bir döndü, anam o ne?!?! Lady Gaga!
-Haayy Beyybiiii! (Hi Baby diyo anladınız dimi)
+Sen, Gaga?
Beni sakat koltuğun oturtturdu, kapıyı açtı, hızla acil çıkışa yöneldi, cil çıkış kapısını açtı. anam o nei rihanna! aralarında bir şeyler fısıldaştılar.
+Yes, this is he...
-Oh may god? justin killer?
+Oh yes... Look at him... he is very cute and sexxyy!!!
-And he is the killer of Justin! So i love it...
Anladığım kadarrıyla onlar da justinden nefret ediyorlar. beni aşağı indirip siyah bir arabaya bindirdiler. bastılar gaza, güvenlik müvenlik demeden kapıyı kırarak hastaneden çıktılar. Lady gaga bağırdı:
+SSoorrryyy...
yolda beyocé'yi de aldılar, beni bir otele götürdüler, beraber içtik biraz. eğlendik sohbet ettik justinin ölümü hakkında. onlar da hiç sevmiyorlarmış justini. uzun uzun öldürme planları yapıyorlarmış ama bir türlü başarılı olamıyorlarmış. ne hoş, ben öldürdüm diye beni alkışladılar.
ertesi sabah bir uçakla amerikaya gittik. daha doğrusu gidemedik. yolda uçak arıza yaptı aşağı düştük. bir adaya düştük merak etmeyin 56 milyonda bir ihtimal zaten bir adaya düşmemiz. adada kim vardı tahmin edin? Michael jackson. Ağladım gittim boynuna sarıldım kırık bacağımla. Zavallı adam bembeyaz olmuş. bana şöyle dedi tercüme edersek:
"Dünyadan bıkan ben, şanı, ünü, parayı, şöhreti bırakıp bu adaya geldim. ve bu adada ne öğrendim biliyor musun? hiçbir zaman yeterli vakit ve para yoktur. şimdi siktirin gidin buradan..."
Atv'de başlayacak olan yeni yarışma.
14 hafta sürecek olan bir kısa film yarışması.
Başlık açmamın sebebi ise ismimin komiğime gitmesi. "Çek bakalım."
+Ne çekiim?
-Ne olacak mal, 31.
"box robot" olarak da bilinen, 10-15 cm uzunluklarında, kolilere benzeyen minik kutulardan yapılmış maket insan önizlemesi. Amazon.com'un reklamı olarak kullnaılmış olup, çeşitli markaların da reklamlarında oynamıştır. bu sadece maket olmanın ötesinde, bir koleksiyon ögesi ve bir fotoğrafçılık dalıdı.
Arasında dağlar kadar fark olan eylemlerdir. Bir erkek olarak belki erkekliği savunacağım ama, geçerli sebeplerim var.
1-Dayamak çok eğlenceli. Cinsel ilişkide sürekli altta kalmak, sürekli masum görünmek, çok ezikçe.
2-Cinsel olarak kızlardan daha fazla isteğe sahibiz bu bizi zaman zaman zorlasa da, alınan zevke değiyor.
3-Ayakta tuvalet yapmak. işte bu konu tartışılmaz, şanslıyız.
4-Sürekli bir yerlerinizi saklama korkunuz yokturç ne kadar sosyete de olsanız, biri sizi izliyorsa, bunalırsınız, utanırsınız. Oysa bizde, isteyen kız istediği kadar baksın. Neremize bakmak istiyorsa. Bu bizim hoşumua bile gider.
5-4. maddeye ek olarak, mesela ıslanabileceğiniz bir yere beyaz bir t-şörtle gidebilirsiniz.
6-Sizin için bulgeler çok önemli değildir. yani şişkinlikler türkçesiyle. Her an, dolmuşta, evde, okulda, yan durmuş penisinizi rahatça düzeltebilirsiniz elinizle. isterseniz açın bi bakın, kimsenin pek dikkatini çekmez. Ama eğer kızsanız, diyelim göğüsünüz mü kaşınıyor, poponuzu kaşıyasınız mı geldi, imkansız rezil olmadan kaşıyamazsınız, gizli bir yere gidin öyle kaşıyın. Erkekler olarak kıçımızı da sikimii de çok rahat kaşırız. Bakana da "ne bakıyon lan, göt?" deriz.
7-31 çekebilmek. oysa kızlar için 52 pek popüler değil, riskli. sonuçta kızlığın bozulma riski var.
8-Aylık kanama sorunu. şu yumurtalıklar. Bizde gece boşalması o kadar sorun çıkarmaz, zaten sürekli 31 çeken bir erkeğin, bu sorunu da pek olmayacaktır. zaten kan pek iç açıcı bir şey değil, korkutucu. sperm ise çok hoş ve hipnotize edici bir kokusu var.
sonuç olarak, hayat boş pompala coş, veya, kızlığın gözü çıksın, erkek olmayanın canı çıksın.
yabancı fotoğraf sektöründeki bir fotoğraf türü. Tuvalete yerleştirilen kameralar, 20 30 tane fotoğraf karesini bir araya getirirler.
Gizli kameralar her zaman iyi değildir. Şayet, ben tuvaletleri boşaltım yapmak içn kullanırım her zaman; hiçbir zaman Sex için kullanmm.sex için uygun ışık, uygun ortam ve uygun sıcaklık gerekir. Oysa boşaltım her yerde yapılabilir. "Boşaltım"" dan kastımın çiş olduğunu biliyorsunuz, mastürbasyon değil. Ha zaten o tür boşalmalar için çok çok özel zaman dilimleri ve mekanlar gereklidir... https://galeri.uludagsozluk.com/r/141388/+
"beş dakka ayrıldık, hemen sarsmışsınız canım ülkemi alçaklaaar, şerefsizleer!"
şeklindedir. Evet, sadece istanbul ve kütahya diil, ada da sallanmıştır.
Deprem kaç şiddetinde oldu? 5.9. noktayı at oradan. kaldı mı 59? bugün ayın kaçı? 19. çıkar 59'dan 19'u; 40 yapar, ve milliyetçi hareket partisiniiiaaaaaooa!
Deyip enkaz altında kalmıştır. Yaşıyordur illa ki korkmayın.
(bkz: nicki mouse)
Sözlüğü bi harbi seve yazardır. Deprem altında sözlüktekilerle entry girmek uğruna, 5. kattan aşağı atlayıp hayatını kaybetmiştir. Bir daha da bulamamıştır. Hayatı sözlüktür çünkü, leptop kırılınca tabi enkaz altında ara dur şimdi.
renkli, orijinal.
Bir etten elbise giydi diye onca dalga geçenlere sesleniyorum: Orijinal fikirlere saygınız olsun. rihannanın kostümlerini de gördük. Allah bilir lc waikikiden almadır.