ilk duyduğumdan beri ne denir acaba diye düşünüyorum. Kim suçlu? Kim haklı? Haklı var mı?
Çok canım acıyor. Kadın ya da erkek değil iNSAN olmayı başaramadığımız için!!! Bir insana, bir hayvana, bir bitkiye yani bir cana kıymet vermeyi ne zaman öğreneceğiz? Sadece bir canlı olduğu için herhangi bir varlığa saygı ve sevgi duymayı nasıl öğreneceğiz?
Hayat bize istediğimizi vermediğinde kırıp dökmeyi, can almayı bize kim öğretti? Nereden öğrendik bu kadar acımasız olmayı?
Birey yetiştirirken nerede hata yapıyoruz? Hep kendimizi haklı görmeyi bize annemiz mi babamız mı öğretti?
Sevginin yok etmek değil;yaşatmak, çoğaltmak ve korumak olduğunu nasıl öğreneceğiz?
Hepimizin söyleyecek çok sözü olsa da yitirilen canları asla yerine koyamayacağız.
ÇOCUKLARIMIZA SEVGiYi ÖĞRETMEMiZ LAZIM. GERÇEK SEVGiYi!!!
Binaların içine sıkışıp kaldığımız yaşamlarımızda,yağmurlu havalarda azıcıkta olsa içimize çekebildiğimiz toprak kokusu için mutlaka balkona koşmak gerekir.
Cok klasık olucak ama bir de sıcacık bir kahve ya da çay varsa gerçekten çok keyifli olur.
Öğretmenlik mesleğinin geldiği içler acısı durumu gösteren akıl almaz olaydır. Neden olduğunu niçin olduğunu sorgulayan, yapmışsa bir sebebi vardır diyen insanlar var hala.
Bir eğitimci olarak mesleğimi aşağılayan onlarca cümle işittim. Ama insanların baktıkları pencereleri artık değiştirmeleri lazım. Bizler daha aydınlık bir gelecek için çabalayan insanlarız.
Bu olayın haberlerde 1-2 dakikalık bir haber olarak gösterilmesi aslında insan hayatına verilen önemin bir göstergesidir. Büyükşehir dediğimiz bir ilimizde , eğitimli dediğimiz ve canımızı emanet ettiğimiz bir insan tarafından okul koridorunda kovalanarak vurulan iki eğitimci...
Ve bu kargaşanın yaşandığı okulda diğer öğrencileri sakinleştirmeye ve koruyan çalışan yine o beğenmediğiniz öğretmenlerdir.
Sadece şunu merak ediyorum. Acaba bu yaralama olayı gerçekleştiren veliye nasıl bir yaptırım uygulanacak ve ne kadar ceza alacak?
Duvarımda çok güzel bir tasarımı asılı. Duvarında aksesuar seven herkesin mutlaka siteye bir göz atması gerektiğini düşünüyorum.
Bir süre acaba ne hediye alsam derdimi resmen ortadan kaldırdı. Bu yıl hediyeler metalden yapılan duvar tabloları.
"sen bilirsin" en sevdiğim cevaptır. Tüm sorumluluğu senin üzerinden alır. Yani ben karışmıyorum demenin kibar halidir. Sen yap sonu kötü olursa ben yağ gibi üste çıkarım.
Evimize hırsız girmesi yeterli olur diye düşünüyorum. Ama yeterli değilmiş bir de eve ulaşmaya çalışırken Allah'ın unuttuğu bir yerde araba bozuldu. Saatlerce çekici bekledikten sonra bir şekilde eve ulaştık ve o muhteşem manzara... Ağzımı bozmak istemiyorum ama o ev nasıl o hale getirilir. Kardeşim sen ruh hastası mısın ? Ki bu çok saçma bir soru çünkü aklı yerinde olsa eve girip hırsızlık yapmaz!!!
Birde bizim evin ufaklığının kumbarasındaki bütün paraları götürmüş. Utanmaz ufacık çocuğun hayallerini çaldın. Kuzum nasıl üzüldü.
Gece gece haraket etmek istemiyorum ama pislik!!!
Tabi arabada çekici ile sanayiye gitti. Birde bunca yorgunluğun üzerine yarın araba peşinden koşulcak.
Herşeye rağmen başımıza gelecek varmış böyle atlattık diye kendimi avutuyorum.
Hayatımın ızdırabı oldu. Tam 7 yıldır ayda en az 2 kere olmak üzere yaptığım ve artık her valiz hazırlayışımda işkence haline dönüşmeye başlayan olaydır.
insanlar neden yerleşik yaşama geçmiş artık çok iyi anlayabiliyorum. Allahım duy sesimi yerleşik hayata geçmek istiyorum. Mesela çantamın içinde bir sürü anahtar olmasın. Sadece bir tanecik anahtarım olsun ve kendi evimin kapısını açıp gireyim.
Çocuklarına put gibi tapmalarıdır. Tamam bizim evladımız yok sizleri anlayamıyor olabiliriz ama şunu görebiliyoruz: Dünyadaki tek çocuk sizinki değil.
Elinizde olsa cam fanusa kapatacaksınız çocukları. Bu kadar ağızlarının içine düşüp her dediklerini yapmayın.
Tupperware denilen zımbırtıların içine koyuyoruz artık suyumuzu. Ne yapayım her allahın günü suya o kadar para versem evin yolunu bulamam. Hatta o şişeyle yetinmeyip iş yerinde bittiğinde tekrardan doldurabilmek için 5litrelik su bile götürüyorum. Manyağım sanırım.
Ne dinliyorum diye bir özellik vardı. Ordan tavırda yapardık,tripte,aşkımızı da ilan ederdik. Nelerle uğraşıyormuşuz. Ne eziyetler çekmişiz. iletilerimize az mı özlü sözler yazdık. Valla acıdım şu an halimize. Ama yandan bir anda çevrimiçi diye bir kutu çıkardı ya o beklediğin saatleri unuttururdu.
Birde "msn den yılmazı sileceksin." var tabi. O çok ayrı bir konu.
O kadar çok şey birikti ki aslında içimde son bir kaç gündür. 5 yıldır hayalini kurduğum şey avuçlarımın içinde resmen. Ama ben elimin tersiyle onu itmek üzereyim.
Aslında kararımı verdim fakat ilerde geriye dönüp baktığım zaman "keşke" demekten korkuyorum.
Bazı şeyleri çok istersek gerçek oluyor. imkansız dediğim olay şu an önümde bir çok seçenekle duruyor. Amaaaaaaa...
Hayatımız verdiğimiz kararların bize yansımasıdır. Yol ayrımlarına geldiğimiz zaman aldığımız kararlar önümüzde bir sürü yeni kapılar açar. Şu an hangi yoldan gidersem en doğru kararı vereceğim emin olamıyorum.
Bir tarafta bu şehre adım attığım ilk andan beri hayalini kurduğum tek şey duruyor. Kaçıp kurtulabilmek.
Diğer tarafta ise bu şehirde kalmaya devam etmek adına hiç bir şey yapmamak.
Bazen nefes alamadığım,ben buraya ait değilim dediğim,her fırsatta kaçıp kurtulmaya çalıştığım bu yerden gitmek için atmam gereken adımı atamıyorum.
Aslında içten içe farkettiğim şey ağır geliyor. Memleketimi bırakıp bu şehre geldiğim gün arkamda çok şey bırakmıştım ve artık hiç bir şey bıraktığım gibi değil.
Bu şehirden kurtulma hayallerimin üzerine kendi ellerimle kocaman bir çizgi çektim.
Umarım pişman olmam ve keşke demem.
Hevesle kurtulmak için deli gibi dualar ettiğin yer var ya oranın kıymetini bil. Ve yol yakınken aldığın tüm kararları elinin tersiyle it. Hayal ettiğin o hayat seni beklemiyor. Hani daha bir kaç ay önce birisi sana sen yapamazsın,oralarda mutlu olamazsın dediğinde gülerek sen çok biliyorsun demiştin ya gerçekten biliyormuş.
Mutluluğun için başkalarına güvenme. ilk önce kendini mutlu etmeyi öğren. inan ondan sonra önünde açılacak kapılara şaşırıp kalacaksın.
Bir de sana emin misin diye soranlara evet eminim diyorsun ya şimdi orda olabilsem ağzına kürekle vururdum.
Her allahın günü 200 km yol yapmaktır. Yemin ederim dünyayı dolaşsam daha az yorulurdum. Bir insan evladının işe gitmesi bu kadar zor olmamalı. Az kaldı kendime uçak alacağım. Acaba gidip uçak için kredi istesem verirler mi?