başlığı görünce anıları yad ettim ,duygulandım efenim. şimdi olay şöyle:
lise ikideydim sanırım bir gün derste hocanın biri * beni yanına çağırdı, öğretmenler odasına gönderdi bir şey getirmem için * buraya kadar her şey normaldi, ben tam kapıyı açıp sınıftan çıkacam kapıyı çaldım, inanır mısın sözlük resmen sınıftan çıkarken kapıyı çaldım *. anında anladım yaptığım rezilliği reaksiyon almadan, daha sınıftakiler ne yapıyo la bu kız diye düşünürken arkama bile bakmadan çıktım resmen kaçtım, kimbilir arkamdan ne tepki vermişlerdir. ne rezillikti, yarım saat geri gelmedim sonra geldim sanki hiç bir şey olmamış, biraz önceki geyiklere konu olmamışım gibi pişkin pişkin oturdum.
katılmayı planlamamış olsam da aniden gelişen olaylarla kendimi içinde bulduğum zirve. sabaha kadar uykusuz kalındı ama değdi, güzel insanlarla tanışıldı, güzel sohbetler edildi efenim. geceyi çekilir kılan herkese teşekkürler, devamını bekliyoruz.
vicdansız ve nankör insanlardır kesinlikle. senin üzülüp üzülmemen, emeklerin, düşüncelerin, feda ettiklerin, harcadığın zaman para değer vs. hiçbirinin önemi yoktur onların gözünde; ağzına eder ve giderler.
birine sonsuz güvenmek nedir bilir misin? yalan söylediğini bile bile inanmaktır onun ağzından çıkan her söze, yara alacağını bile bile ayrılmamaktır bildiğin yoldan. ondan gelecek her zorluğa göğüs germek, başkasının olduğunu bile bile düşünmeden kendinden verebilmektir. belki bazılarına göre bu düpedüz salaklık ama birine sonsuz güvenmek ondan gelen mutsuzluğu başkasından gelecek mutluluğa tercih etmektir ki herkes bu kadar büyük sevemez sevebilene ne mutlu. onlar kaybeden değildir aksine yüreklerinde bu duyguyu barındırdıkları için dünyanın en yüce insanlarıdır ve bu insanların sevgi ve güvenlerine sahip olanlar onların değerini bilse iyi olur.