zaten bu kanıya varmak için "normal bir insanın" hiç tape okunmaması, türk televizyonu izlememesi, hiç türk gazetesi okumaması, hatta survavor da yarışçı olması lazım.
yabancı firmaların paskalya bayramına özel indirim yapılmasıdır. hatta üye olduğum oyun sitesi üç tane pahalı oyunu paskalyaya özel ücretsiz verdi. o kadar pahalı şeyler o kadar ucuz oluyor ki, Müslüman kafasıyla anlamak mümkün olmuyor. evet maalesef Müslüman kafasıyla anlamak mümkün olmuyor. bayram arefelerinde, ramazan ayında "fırsattan istifade" fiyatlar arttıkça artıyor. belkide Müslümanlar bu yüzden bu kadar geri.
bir gurbetçinin almana dediği gibi; Sizin dininiz var bizim işimiz gibi, Bizim işimiz var sizin dininiz gibi.
dr. devlet bahçeli nin açıklaması. tam olarak şöyle demiştir; "türkiye de üretilen bütün deterjanlar bir havuza dökülmeli, hükümet bu havuzda yıkanmalıdır. "
yakında biri öbürüne "köprü altı cam cam, öpsün seni chp amcan" diyecek, öbürüde "köprü altı boy boy koysun sana akp kovboy" bende size , "bu laflar bayır aşşa götünüze girsin dinazor daşşağı"diyorum. bu ne arkadaş. biraz saygı, biraz seviye lütfen.
fenerbahçe spor kulübü gibi nadide bir takımın avrupa kupalarında neden olmadığını irdeleyen durumdur.
halbuki geçtiğimiz sezon ikinci olmuştu. ayrıca türkiye kupasını da almıştı. şaşırtıcı bir şekilde avrupa kupalarında oynamıyor. garip ve içinden çıkılamaz bir durum. normalde şike şike... pardon sike sike oynaması lazım. garip.
10-12 yıl kadar önce karşılaştığım icat. gözümle görmeseydim inanmazdım. ege üniversitesi hastanesi acilindeyim. ev arkadaşıma anahtarı bırakacaktım. bir hasta geçti yanımdan. sedyede doğum yapmakta olan kadın pozüsyonunda yatıyor. acil odasına soktular. pişkin pişkin gülmesi dikkatimi çekmişti. ambulans görevlilerinin yüzünde hafif yadırgar ve muzip bir sırıtma var. arkasından el hareketleri yapıp sırıtıyorlar. çokta sallamadım durumu. o arada pratisyen olan ev arkadaşım geldi ve anahtarı verip gittim.
bomba ertesi günün akşamı patladı. ev arkadaşımla buluşunca benim orda gördüğüm adamı anlatmaya başladı. meğer o adam 31 düzeneği yapmış. düzenek üst üste iki tane halkadan oluşuyormuş. alttaki halkayı bir kere yukarı kaldırınca üstteki halka hem yukarı hem aşşağı gidiyormuş. alttaki halkayı aşşağıya indirince de aynısı oluyormuş. ama adamın dalgası nasıl olmuşsa düzenekteki halkalar arasına sıkışmış ve olay hastanede sonuçlanmış. herifle baya bir kafa bulmuşlar. sonrada düzeneği eline verip yollamışlar.
türkiye deki alış veriş merkezlerinin çoğunu yapan kişi. özellikle forum diye başlayan (forum istanbul, forum Bornova vb..) alış veriş merkezlerinin hepsini bu şahıs yaptırmıştır.
bu şahsın esas dikkat çeken kısmı ise emek sinemasını yıkıp yerine avm dikecek kişi olması.
demedi demeyin, gezi parkındaki alış veriş merkezini de bu adam yapar.
akp genel başkan yardımcısı hüseyin çelik in akp binası ve adalet bakanlığındaki patlamalar ile alakalı yorumu.
1-türkiye nin başkenti olan ankara da birileri adalet bakanlığına bomba atabiliyor. ve bizim devlet görevlimiz olayı pkk gibi türk tarihinin en kanlı terör örgütü ile yapılan müzakerelere bağlıyor. birilerinin bu adamlara pkk nın terör örgütü olduğunu hatırlatmasını istiyorum. galiba pkk yı güçlü bir ülke zannetmeye başladılar. vay arkadaş.. düştüğümüz hallere yanıyorum.
2-eğer bu eylemi pkk yaptı ise, daha fazla imtiyaz için yapıyordur.
eğer başka bir örgüt yaptı ise, onlarda bir şeyler istiyordur. maalesef hükümetin terör karşısındaki genel politikası bu. ne kadar eylem, ne kadar katliam o kadar imtiyaz. vur eline al ekmeğini. bu kafa ile devam ederlerse bu tür olaylara alışmak gerekir.
metrobüste yolculuk yapan zencilere bir kişi tarafından verilen ayardır.
işe giderken metrobüsü kullanan kişilerdenim. bilen bilir. metrobüste özellikle mesai saatlerinde iğne atsan yere düşmez. o iğne gerçektende yere düşmez. bu tabiri mecaz anlamı ile değil, gerçek anlamıyla kullanıyorum. o günlerden birisiydi.
ilk duraktan binmenin avantajını kullanıp arkadaki L biçimindeki koltukta oturuyordum. durakların birisinde araca üç tane zenci bindi.
istanbul da yaşayan çok insanda olduğu gibi, benimde gözümdeki zenci imajı bellidir. çoğu saat satan, bir kısmı ise * torbacılık yapar vs.
izlediğim amerikan filimleri dışında haklarında çok şey bilmem. bir tanesi zencilerin topluluk içinde kendilerine bakılmasından hoşlanmadıkları. bunu bir yerlerden duymuştum. birde ntv de türkiye deki zenciler hakkında bir belgesel yapılmıştı. o kadar.
araca binen zenciler hemen önümde dikildiler. en az iki metre boyları vardı. gözümdeki tipik imajlarının tersine, gayet şık giyinimli, marka saatleri olan tiplerdi. * neyse. bir durak sonra araca 55-60 yaşlarında bir amca girdi. amcamın doğu karadeniz taraflarından olduğu yüz metre öteden belliydi. kerenti burun, hafif önde çene, cin gibi bakışlar. neyse. amcanın arkasından birkaç kişi daha binince amca sıkıştı heralde, bu üç izbanduttan kulaklıklı olanına eliyle kolidoru gösterip "go go" dedi. zenci amcaya tuhaf bir şekilde bağırıp amcayı koluyla ittirdi. kimsede ses yok. aslında her kes zaten suskundu ama bana o zenci o hareketi yaptıktan sonra herkes dahada sustu gibi geldi. herkes bir anda oraya baktı ve sonra kafaları başka yöne çevirdi. şapkalı, 1.70-1.75 boylarında, orta yaşlı bir kişi hariç. koridordaydı ve zencilerle arasında 2-3 tane genç vardı. gençlere sertçe çekilin bakim dedi ve hareketi yapan zencinin karşısına dikildi. üç zencinin arasında konsere gitmiş çocuk gibi duruyordu. hemen önümde olmasına rağmen zor görüyordum herifi.
neyse şapkalı adam zenciye benim anlamadığım bir şeyler dedi. zenci hiç hareket etmiyordu. birşeylerde demiyordu. şapkalı adam aynı şeyleri bir daha söyledi. zenci gene tınmadı. şapkalı adam kollarını kaldırıp sert bir şekilde zencinin kulaklıklarını çıkardı. aynı şeyleri bir daha söyledi. zenci anlamıyorum anlamında kafa salladı. adam türkçe biliyormusun dedi. zenci evet dedi. adam fransızmısınız dedi. zenci hayır dedi. adam başladı anlatmaya. bak dedi. bu üstünden geçtiğimiz yer haliç. bu şehrin adı istanbul. bu ülke türkiye. burada yaşlı başlı adamlara artislik yapamazsın. buralar başka ülkelere benzemez. burada artislik yapan adamı öperler. adam gibi hareket et seni öpmeyelim. ben kimim biliyormusun? ben yabancılar şube polisiyim. şimdi sana bir tutanak tutarım, hoop airport. geçmiş olsun.
zenci cebinden t.c. kimliğini çıkarıp polis olduğunu anladığımız adamın burnuna soktu. polis önce şaşırdı. bende şaşırdım. zenci ben türk vatandaşıyım dedi. polis olabilir dedi. vatandaşlığı aldığın andan itibaren 5 sene hiçbir vukuatın olmaması gerekir, ben sana 3 cümlelik bir tutanak tutarım ve sen hooop gene airport. akıllı olun dedi ve yerine döndü.
bu olaydan sonra metrobüste herkes güldü. yaşlı amca özellikle polisin yanına gitti, şapkasını çıkardı ve alnından öptü. helal olsun abi diyenler oldu vs.
bu olay benim birkaç şey öğrenmeme neden oldu.
birincisi polis her zaman olaydan sonra gelmiyormuş, bazende suç üstü yapıyormuş
ikincisi türkiye de boyuna postuna güvenipte artislik yapmak bazen ters tepebiliyormuş.
üçüncüsü yaşlılara saygısızlık yapan kim olursa olsun, türkiye içinde nerde olursa olsun ayarı yiyormuş.
ege üniversitesi fen fakültesi biyoloji bölümü botanik ana bilim dalında profesördür kendisi. aynı zamanda botanik bahçesinden sorumlu müdürdür.
tanıdığım hocalar arasında en iyi ders anlatan kişidir. ege biyolojide okuyanların ortak görüşüdür bu. dersini geçmek biraz zordur ama dersin hakkını verdiği için kimse kendisine kızmaz.
osmanlının en güçlü olduğu dönemlerde yaşama arzusudur.
tahmin ederim ki birçok gencin böyle bir hayali vardır.ergenliğin verdiği savaşmak,üstün gelmek duyguları ile tarihi sevme duyguları karışınca ortaya çıkan düşüncedir. ama ben olsaydım kurtuluş savaşı döneminde yaşamak isterdim. güçlüyü en kötü anında dize getirmek bana daha büyük bir haz verir.
antalya, bodrum gibi tatil semtlerinde bulunan bazı otel-restoran gibi yerlerde karşılaşılan durum.
işin ilginç yanı en güzel sahilleri, en güzel plajları bu oteller kapatmıştır. çalışanlar türk, müşterilerin tamamı turistdir.
en başta anayasayı çiğner bu adamlar. zira sahiller halkın ortak malıdır. ama günümüz türkiyesinde sadece turistlerin kullanabildiği sahillerdir bu sahiller.
halka açık olup, türklerin giremediği türk topraklarından bahsediyorum. çok aşşağılayıcı bir durum. dedelerimiz canını versin, torunları üç kuruş para için türk vatandaşlarını bazı yerlere almıyorlar.
oralarda hiçmi devlet yetkilisi yok, bu durumdan hiçmi rahatsız olan adam yok, merak ediyorum.
işsiz gençtir. veya askari ücretle özel sektörde inim inim inleyen gençtir. ve maalesef türkiye'nin bir gerçeğidir.dilenciler, anlının teriyle para kazanmaya çalışan gençlerin çoğundan çok daha iyi para kazanmaktadır. 10 senedir karşıya geçecek(karşı=avrupa yakası ise anadolu yakası, anadolu yakasında ise avrupa yakası) parası olmayan, her gün binlerce insandan karşıya geçmek için para toplayıp bir sürü gayrimenkul sahibi olan dilenciler, karşıya geçecek parası gerçekten olmayıp karşıya yürüyen gençlerden çok daha zengindir.
istanbul'un gerçeklerinden birisidir. arabayla seyahat ederken bir anda trafikteki başka bir adam tarafından sırf bir anlık gıcık olunma nedeniyle vurulunabilir, istiklal caddesi gibi kalabalık yerlerde yanlışlıkla omuzuna çarpılan kişi tarafından bıçaklanılabilir, içmiş yada haplanmış birileri tarafından her an öldürülünebilinir. veya kaldırımda yüyrürken fireni patlayan bir kamyon tarafından ezilinebilinir.veya bir maç ardından evinin içinde kim vurduya gidilinebilir. bu ve buna benzer olaylar istanbul da defalarca yaşanmışmıştır ve yaşanmaya malesef devam edecektir ve biz istanbullular çocuklarımızı okul çağına gelinceye kaadar korkudan dışarıya salamayacağız, liseye kadar okul kapısından alıp, okulun kapısına bırakacağız.
ayşe arman ın yeni yazı dizisi. kendisi tesettür giyip nişantaşı gibi yerlerde, mini etek giyip fatih gibi yerlerde gezmiş. maksadı mahalle baskısını ölçmek.