Bir trabzon Sürmene li olarak açıklığa kavuşturam gereken bazı karanlık noktalar var.
1-Orası yayla değil. Zira yaylalar ağaçların bittiği yerde başlar. 800 metreye kadar meşe, 800-2000 metre arası Çamlık alan olur. 2000 metrenin üzerinde ağaç olmaz. Yaylalar burdan sonra başlar.
2-Resime bakılırsa, çam ağaçları görülmekte. Yani en az 800 metre yükseklikte. Bu kadar yüksekteki köyler genellikle eskiden Sürmene ye bağlı olan, şimdi ilçe olan Köprübaşı ilçesine bağlıdır.
3- bizim oralarda toprak şifai olarak bölünür. Bura benim olsun, şurası senin olsun gibi bir paylaşım olur. Ama resmiyete dökülmez. Bir bakarsın, benim dediğin yerin 60-70 tane varisi bulunur. Şu sıralar bu konular ciddi problemlere neden olmakta. Bu apartmanın dikilen nedeni bu sikko durum olabilir. Bütün varislere bir ev hesabı.
4-Beton Karadenize hiç Yakışmaz. Benim köy eski bir rum köyü. Büyük babam taşınmış. Yaylam da sürmene nin eskiden en güzel yaylalarındandı. Çocukken köyümdeki evlerin çok büyük çoğunluğu eski rum eviydi. Ahşaptı. Köyün camiini yıktıkları kilisenin taşlarından inşaa etmişler. Kilisenin yerine de köy okulu yapmışlar.Tek beton yapılar bunlardı. Anlatamayacağım kadar guzel bir yapısı vardı köyümün. O ahşap evleri yıkıp hemen hepsinin yerine beton ev yaptılar. Resmen anası bellendi köyün. Hiç bir çekiciliği kalmadı. Yaylamizda aynı şekilde göte geldi. 100 yıllık ahşap hanı, ahşap evleri, her evin 2-3 tane ineği, Madur isimli dağı ile cennet parçasıydı. Zamanla beton villalar yaptılar. O kadar çok villa yapıldı ki, şehir dışındaki villa kentlere döndü. Bu villa kentler şehir dışında güzel olabilir. Ama yaylada at sikine sinek konmuş gibi duruyor. Bu villalarda kalanlar hayvancılık yapmıyorlar zaten. Senede maksimum 15 gün geliyorlar.Velhasıl yaylada mahvolmuş durumda. Bir zamanlar tepeden baktığım yaylalara imrenir Haldeyim. Bu binada bulunduğu köyü mahvetmiş durumda. Efkarlandım sözlük.
1. kimsenin korktuğu morktuğu yok. sadece kimse siklemiyor oraları. amerika tarafından yıllardır şişirilen bir takım gruplar(yeni ırak ordusu, barzani, talabani, pyd,pkk vb.) kumdan kale gibi çöktü. kim karşısında? işıt gibi 8-10 bin kişilik boktan bir terör örgütü karşısında. hemde ovada. hemde hava gücü yokken. hemde havadan sürekli ateş altındayken.
2. gerilla değil o. terörist. öyle bir terörist ki, gücü 3 aylık bebeklere, sivil vatandaşa ve tepki vermiyeceğini bildiği polise-askere yeter. işıd gibi anladığı dilden konuşan grupları görünce götüne baka baka kaçan terörist.
3. destan yazmak karakter ister, karakter. en ufak bir zorluğu görünce dünyadan yardım dilenen sünepe tipler destan yazamaz.
bütün yazıları okudum, hiçbirisinde bu şiirin hikayesi anlatılmıyor efendim. anlatayım.
nazım hikmet hayatının büyük bir çoğunluğunda olduğu gibi kanun kaçağıdır. (bkz: düşünce suçu)
yurt dışından gizlice gelir ve sevgilisiyle gülhane parkında gizlice buluşmak ister. amma velakin polisde bu randevudan haberdar olmuştur ve pusuya yatmıştır. nazım durumu hemen çakozlar ve bir ceviz ağacına çıkarak saklanır. ceviz ağacının üstünde bu şiiri yazar.
serdar ortaç dır. zaten bir basın toplantısında gezeteci bu konuyu sordu serdar ortaç a. serdar ortaç da ''müzikte 7 tane nota var zaten, daha fazla ne yapılabilir ki'' minvalinde bir cevap vermişti. ömrüm boyunca müzikle ilgilenmedim. doğru dürüst müzik bile dinlemem. ben bile böyle bir cevap vermezdim.
100 yıl öncesinin mantığıyla maden sistemlerine bakacak olursak, madenlerde 7-8 yaşında çocukları kullanmamız gerekir. zira o yıllarda özellikle ingilizler madenlerde çok küçük yaşta çocukları kullanırdı. sebebi ise küçük olmaları ve dar tünellerde daha rahat hareket etmeleri idi. söylenecek çok şey var ama neyse...
Amerika menfaati doğrultusunda her kesin arkasındadır. taki menfaati bitene kadar. açıklamayı yapan yavşağın arkasında sanki başka bir ülke var amk. bu yavşağın kullandığı silah bile m16.
hırsıza hırsız, yolsuza yolsuz, şikeciye şikeci diyen basındır. o yüzden bazıları tarafınan eleştirilirler ve sevilmezler.
ekleme: bu yazıyı yazalı 5 dakika olmamış, üç eksi almış. vay arkadaş... ne kadar şikeci, yolsuz varmış. böyle bir ortamda yolsuzların yüzde elli oy almasına şaşırmamak gerekir.
gülmekten kıçım yırtılıyordu. son yıllardaki türk komedi filmlerinin çok üzerine çıkmış bir komedi filmi. oyunculuk, kurgu, senoryo... alayı harika olmuş. verdiğim paranın bir kuruşuna acımadım. yapanlara helal olsun.
millet olarak entelektüel deyilizde ondan. günlük muhabbetlerimizi bir düşünelim.
karı-kız ve futbol mhabbetlerimizin önemli bir kısmını oluşturmuyomu?
kukla-ürolog
protest sanayici-melek yüksek okulu makina bölümü
teflon:metalurji ve malzeme mühendisi.
kromozomcusizofren: molküler biyoloji ve genetik terk.
tilki:5 yıldır liseli.
izaale i şuya ya verilir ve zall ın torunları arasında pay edilir. buralar entrika pazarına döner. yok şu varis sözlüğü gerçek hak eden kişidir, yok bu varisin kaseti patladı gibi.
resmen vatandaşı tehdit ettiği konuşma. bu kadar düştüler işte. her şey elimizde nidaları... şimdi derin bir nefes alıyor ve sakin bir şekilde yazmaya çalışıyorum. bu ülke muz cumhuriyeti değil. birileri gitti diye kimseye bir şey olmaz. allemi cihan olsan ne yazar... zamanında dünya üstümüze geldide bir bok olmadı. sen kimsin? biraz aç türk tarihi oku. bizim kaç yüz yıllık devlet geleneğimiz var bir bak. bizi meraklısı olduğun arap kabileleri ile karıştırdın heralde. sen gidersen sen gitmiş olursun. korkma bize bir şey olmaz. ayrıca bu tehditleri bırakta tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemenin hesabını ver.
yalakalık, kaypaklık ve yandaşlık konusunda mirvanaya ulaşmış medyadır maalesef. bu gün bir seçim bürosunu bastılar. hemde ülkemizin en kalabalık şehrinin bir ilçesinde ve 1 şehit var ortada. 1 saattir bütün haber kanallarını geziyorum ama bir tanesinde bile bir haber yok. bu kadarmı kapadınız ulan gözlerinizi? eğer basılıp taranan seçim bürosu bdp li hainlerin seçim bürosu olsaydı ve pkk lı bir piç öldürülseydi bu kadar gözünüzü yumarmıydınız acaba? bu kadarmı acizsiniz? yazık yazık. taşıdığınız kaleme yazık. sözlükler olmasa bunlardan bile haberimiz olmayacak.