dünyaca ünlü ekonomistlerden biri.
türkiye ve türkiye ekonmisi hakkındaki görüşleri manidar.
ekonomimiz çok iyi ekonomimiz süper, bizden korkuyorlar diye çığırtkanlık yapanların, bir de tarafsız ve dışarıdan bakan birinin gözünden yapılan değerlendirmeleri görmeleri, gerçekten bir fikir sahibi olunması açısından yararlı olabilir. http://www.wsj.com.tr/art...04579320472678763790.html
-edit- 5 dakika ayıramayıp, okumayanlar için özeti şu, türkiye ekonomisi yapay büyüyen bir ekonomi, cari açığı çok fazla(sanayi üretimi ve ihracatı, ithalatın çok altında), bizim büyüme veya gelişme diye algıladığımız şey kurlarla ve faiz oranları ile ilgili olarak, yabancı yatırımcıların belli bir dönem türkiye ve benzeri ülkeleri terih etmesi.
türkiye hala kur politikası ve iç dinamikleri sağlam bir temele oturtmak için girişimde bulunmuyor, yalnızca belirtilen fırsatlar nedeni ile yapay bir "ekonomi iyi" algısı var, ya da birileri bize bunu böyle göstermek için çırpınıyor.
adamlar yemedi, içmedi, gezmedi tozmadı, az ile yetindi, yeri geldi açlıktan boğazları koktu, yeri geldi kirayı zor ödedler, yeri geldi hastane kapılarında süründüler, ama sonunda tüpü yaptırdılar, hala yaranamıyorlar bu millete.
sanki babasının parasıyla yapıyor herfiler, 5,5 milyar doları babasından aldı tabi, ne kadar övünseler az.
çoğunluğu büyük ihtimalle evlenmemiş olan , evli kişilerin özel hayatına umarsızca dadanan , kendileri evlendiklerinde neler yapacakları merak edilen yazarlar ve onların açtıkları başlıklar bütünüdür .
bir defa ; yok karısına şunu bunu yaptıran , ona buna izin veren içerikli yazılar yazan kişilerin tümünde , başkalarının karısına ve namusuna gözdikme olgusu vardır bu kesin .
ikincisi herkes evlilik içerisinde kendi ortamına , sosyal statüsüne , eğitimine ve kendi ahlak kurallarına göre bir düzen oluşturabilir , burada irdelenen konu iki evli kişinin kendi aralarındaki iletişim ve karşılıklı yaklaşımlarsa bu sadece o iki kişiyi ilgilendirir .
bu tür başlıklar açan kişilerin söz hakkı da , kendi evliklerinde ve kendi ilişkilerinde geçerlidir , uygulama kısmında ( evlilik dönemlerinde) ne isterlerse yapabilirler .
anne kafası annenin boynu üstünde duran şey değildir , anne kafası ; lise son sınıf öğrencisi oğlu ile , ( ben oluyorum ) ortaokul son sınıf öğrencisi kızının öğle arasında eve gelip önceki akşamdan hazırlanmış yemeği ısıtmaktan aciz davranmalarına aldırmadan ve bunu hiç sorgulamadan , sırf evdeki iki evladına yardım edebilmek için tüm okul sezonu boyunca evi ile okulu arasındaki ( buradaki anne öğretmendir. ) yaklaşık 4 kilometre yolu hergün yürüyerek gelmesi , ( bahsedilen dönemde yaşanılan yer küçük bir kasabadır - gönen - ve şehir içi toplu ulaşım denen şey neredeyse yoktur . ) yemekleri ısıtıp sofrayı hazırlaması ve kar , kış , soğuk , sıcak demeden bunu sürekli yapmasıdır.
anne kafası normal insan kafası değildir. doğuştan ya da anne olduktan sonra da olabilir , ama muhakkak o kafada başka bir madde dolaşmaktadır .
hele hele bizim neslimiz gibi karşılıksız ve çıkarsız neredeyse hiçbirşey yapmayan bir nesile aitseniz , anne kafasını çoktan ayırt etmişsinizdir .
bunun gibi bin tane örnek sayılabilir , anne kafası çok acaip birşeydir .
henüz izmir de öğrenciyken , liseden en yakın arkadaşım olan şahsın , tekirdağ daki öğrenci evine misafir olarak gittiğimde karşılaştığım olaydır .
olay şöyle gelişmiştir : gece saat iki civarı tekirdağ a inilir , hava gayet güzeldir ve geç saat olmasına rağmen bir sürü öğrenci sokaklarda dolaşmakta , herkes birilerini içmeye davet etmektedir (ismini tam hatırlamıyorum aklımda kaldığı kadarıyla değirmenaltı denilen , öğrencilerle dolu bu yer ; okul zamanı hep şenşakrak hep kalabalık olmasıyla ünlüymüş zaten). normalde arkadaşımın beni karşılaması gerekmektedir , ancak kendisi bir türlü gelmemektedir , ortamın sıcaklığından cesaretle , sağda solda görülen insanlara arkadaşın ismi cismi anlatılır ve tam bir imece usulüyle evi bulunur , arkadaş iyice kalaylandıktan sonra yol yorgunluğunu atmak için biralar açılır , bir süre sonra tuvalete gidilir ve tam klozetin yanında , uzun zaman unutamayacağım "şoför yavaş" tabelası görülür , sabaha kadar gülünür .
sonradan öğrendim ki arkadaşım ve ev arkadaşı ben gelmeden önce bayağı uzun bir süre içmişler ve dışarıda yol yapım çalışmasının yarattığı karmaşadan da faydalanarak bir adet bank (evet bildiğin bank , üzerinde halk bankası yazıyor ) ve bu malum tabelayı getirmişler , tabelanın yeri için tuvaleti seçmeleri oldukça manidar olmamış mı ? bence olmuş .
şu anda askerliğinin son bir ayına yakalaşan , tam bir görev adamı , bir taktisyen , süper mühendis ...
boşversene ya bu adam dünyadaki en iyi arkadaşımdır .
gel lan artık , bekliyoruz olm mangal hazır ...
