2003'ün bi dönemi çok güzeldi. o aralar ne yaptısam artık birinin ahını fena almışım. 14 sene geçti hala toparlayacaz diye uğraşıyom ama giderek daha beter oluyo. sen de artık helal et hakkını, uzatma kardeşim.
Ateş etti, saate baktı: On dört dakika otuz saniye, dünyadan, otuz
saniyelik bir kısacık süreden öte bir isteği yoktu artık, otuz saniye,
şu kiliseye doğru koşan güzel, mağrur subaya ateş etmesine yetecek
otuz saniye; güzel, mağrur subaya ateş etti, yeryüzündeki bütün
güzelliklere, sokağa, çiçeklere, bahçelere, sevdiği, sevmiş olduğu
her şeye. Güzellik, hayasız bir sıçramayla uçtu. Ateş etti: Tertemizdi
şimdi, tertemizdi, Tanrı kadar güçlüydü, özgürdü.
On beş dakika. jean paul sartre- tükeniş.
Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız...Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık...Bizim savaşımız ruhani savaş... Ve bunalımımız kendi hayatlarımız...
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık... *
vazgeçmek değilde soğumaya başlarsın. ufak da olsa büyük de olsa çözülebilecek bir anlaşmazlık büyüdükçe büyür, dağ olur önünde. ağza alınmayacak sözler duyarsın. kırıp dökülmeye başlar ortalık. yinede yaşanan güzel günlerin hatırına her şeyin eskisi gibi olabileceğine inanırsın. Ama olmaz. Şartların uymuyorsa çekip gidemezsin de bir daha sevemezsin de.
- canın tv izlemek isterse izlersin kimse seni bu diziyi seyredelim diye zorlamaz
- kitap mı okumak istiyorsun al oku kimse başından kaldıramaz
- gezmek mi istedin çık gez şu saatte evde olacaksın diye bir dert yok istediğin saatte dön evine
- sevdiğin yemekleri yapar yersin
- istediğin arkadaşını eve çağır ben onu istemiyorum diyen yok