zifiri gece
95 (enerjik)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 3.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    dununu bugunu bilmeyen insan

    1.
  1. kemalizmi beğenmeyenlere, özgürlükleriyle yetinemeyenlere ithafen yapılan tanımdır, iyi okunsundur:
    lafım en başta kendi aralarında birbirine taban taban zıt * ve aynı zamanda kurtuluş savaşı' ndan çıkmış, yorgun bir milletin devrimle kurduğu cumhuriyet' e ya da bu cumhuriyet' in devrimlerine muhalefet etmek ortaklığında bulunan iki düşünce fraksiyonuna. sözüm ilk sosyalist geçinen marksistler, lenin ve troçki' yi savunup, devrimi öyle kolay bir şey zannedenlere. ey marksistler, diyorum ki burjuva devrimi deyip küçümsediğiniz bu büyük cumhuriyet devrimi o günün koşullarında yapılması mümkün olan en iyi devrimdi. tabandan işçi devrimi dediğiniz o devrimler için bir işçi,emekçi kitlesi bile yoktu canım anadolu'mda. rusya' da ya da avrupa' nın başka yerlerinde fabrikaların açılmasıyla sanayi devrimi sonrası işçilerin zor koşullarda çalışması ve bunun getirdiği hakkını arama bilinciyle yapılan devrimler benim savaştan savaşa bihitap düşmüş, geçimini zanaatla ya da çiftçilikle sağlamaya çalışan, yüzyıllarca saltanatın ve hilafetin gölgesinde büyümüş halkım tarafından mı yapılacaktı? sorarım.
    ikinci kitle yani şeriatı savunan yurdum insanı, sözüm şimdi sana.sen kiislamiyet der durursun, ben de müslümanım. beğenmediğin, taş kemal dediğin bu ulu önderin olmasaydı sen en ala hırıstiyan, en ala jack olacaktın bilesin. amerika, ingiltere seni himayesine alacaktı, hatırlatırım o günleri.

    işte yukarda kısaca bahsi geçen olayları hatırlamak istemeyen ya da bunları analiz edemeyen, günümüzde yaşananlarla bağdaştıramayan kimselerdir dününü bugününü bilmeyenler. bugünü görebilmek, dünü bilmeyi gerektirir.
    insan tarihini bilmezse kendini bilmez. bilmemek değil öğrenmemek ayıptır.
    ey yazar:

    ilim ilim bilmektir,
    ilim kendin bilmektir,
    sen kendin bilmezsen
    ya nice okumaktır.
    0 ...
  2. bloglasmalar ve kisir donguler

    1.
  3. sol framee bakınca bile görebileceğiniz birbirini esir almış iki kavram. birileri kendine ve ötekine bir etiket yapıştırma çabasındayken kaçınılmaz bir tartışmanın sürüp gitmesine yol açan, biri diğerinin varlığını körükleyen iki olgu.
    kimlik tartışması değildir yaptığım, aidiyeti sorgulamak hiç değil. bu bazı gerçekleri, kendimizi ve diğerini olduğu gibi kabul edemeyişimizin sorgulamasıdır, hazımsızlığıdır. sen doğuysan ben batıysam dünya yuvarlak değil midir *..
    0 ...
  4. allah in insanlara bakip bakip kederlenmesi

    1.
  5. şu dünyaya bakıp, insanların birbirine böylesine zulmetmesini birbirlerini gırtlaklamasını, para denen illet uğruna açlığa, kötülüğe ve ölüme göz yummalarını izlerken yaratan olarak kullarına acıması durumu. eğer eğleniyorsa elbette kederlenecektir de. her şey tersiyle vardır.
    (bkz: allah ın insanlara bakıp bakıp eğlenmesi)
    0 ...
  6. dusunce uzerine kaotik soylemler

    1.
  7. belli bir düşünceyi benimsemiş yazar arkadaşın, benimsemekle dikte ettirmek arasındaki eylem ve anlam farkını idrak edememesi ya da idrak etse dahi hayata geçirememesi sonucunda ortaya koyduğu entrylerin içerdiği dikte mantıklı dolayısıyl tartışma zeminli söylemlerdir.
    *
    0 ...
  8. zamanlarin en iyisiydi zamanlarin en kotusuydu

    1.
  9. chales dickens' ın a tale of two cities adlı romanının giriş cümlesidir. edebiyat tarihinde, william shakespeare' in olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu sözü gibi bir üne sahip sözdür.
    0 ...
  10. sono pazzo di iris blond

    1.
  11. türkçe'ye iris blond'a bayılıyorum olarak çevrilmiş, dün gece cnbc-e' nin sinema kuşağında yayımlanmış filmdir.
    başrollerinde, filmin yönetmenliğini de yapmış olan carlo verdone ile claudia gerininin * oynadığı romantik komedidir.
    film 1996 yapımıdır ve hem italyanca hem de fransızca olarak çekilmiştir.
    (bkz: i'm crazy about iris blond)

    komedi filmi çekmek gerçekten yetenek gerektiren bir iş. ateşli italyanca'sıyla verdone, sıradan hayatın ironik hallerini daha bir canlı, daha bir alaylı hicivlemiş. en başararılı sahnelerden biri de iris' in trene binip romeo'yu dımdızlak bıraktığı sahnedir. *
    0 ...
  12. piyon insanlar

    1.
  13. koskoca evrende bir şekilde bir hengameye kaptırmış giden, çoğunun etkisiz eleman gibi kırılıp geçtiği *,nadiren birilerinin büyük işler başardığı* amaçsız ya da küçük işlere, tartışmalara takılıp kalmış insancıklar.
    * * * *
    2 ...
  14. maltali olmak

    ?.
  15. aslına bakarsanız bir türk, bir ingiliz ya da bir fransız olmaktan çok da bir farkı yokmuş gibi görünse de sıcak iklimi,sempatik yaşam ve ulaşım tarzı dışında * * * * * maltalı olmanın en önemli ayrıcalığı hem maltese dilini yani yarı latinceyi yarı arapçayı *,hem ingilizce'yi * hem de italyanca' yı * otomatikman öğrenmenebilmenizdir.
    eğer dillere biraz yetenekliyseniz italyanca' dan ve latince'den istifade ederek ispanyolca ve fransızca' yı da çat pat öğrenmeniz işten bile değildir.
    velhasıl dil zengini bir bölgede doğmak, yaşamak demektir maltalı olmak.
    0 ...
  16. seslerin otesindeki sessiz cigliklar

    ?.
  17. hayatın hengamesinde duyduğumuz ve bizzat yarattığımız seslerin ötesinde var olan ama duyamadığımız ya da aslında kulak tıkadığımız feryatlardır bunlar.
    milyonlarca çocuk çalıştırılmaya zorlanırken,kadınlar, çocuklar şiddete maruz kalırken, savaşlar, ihtilaflar, hesaplaşmalar sürüp giderken her yeri kaplayan ama bir türlü işitilemeyen çığlıklardır.
    bazen kulağımıza cılız bir ses çalınır ama sonra bu rahatsız edici sesi bir sinek vızıltısını uzaklaştırır gibi savuştururuz elimizle.
    2 ...
  18. insanlara bir seyleri dikte ettirmek

    ?.
  19. her gün medyanın özellikle de televizyonların vasıtasıyla sürekli bir şeyleri almaya, dinlemeye, kabul etmeye mecbur bırakılmamızdır.
    gündemi onlar belirler.
    derbilerin galyanına gelen kitleler stadyumdaki tv ekibine bağlanan spikeri pür dikkat dinlerken alt yazıda geçen zam haberlerini, ölüm haberlerini hiçe sayarak yaşamlarına devam ederken, her on dakikada bir kredi kartlarının yaptığı taksitlerden bahseden reklamlar sizi, beni daha çok harcamaya çağırırken, tüm günlerini hayvanat bahçesinde hapsedilmiş hayvanlar gibi bir eve hapsedilmiş bir grup insanın yaptıkları ve söyledikleri üzerine kritik yaparak geçirmeye itilen ev hanımları orada tam karşımızda dururken alenen yaşadığımız, maruz bırakıldığımız diktedir.

    kitleleri uyutmak sanıldığından çok daha kolaydır yani.
    3 ...
  20. amerikalılarla avrupalılar arasındaki fark

    ?.
  21. bu dahil tüm genellemeler yanlıştır genellemesini bir kenara bırakarak ve istisnalar kaideyi bozmaz diyerek yapılan tanım:
    amerikalılar * tarihten, genel kültürden pek anlamazlar. zaten ilgi alanları da değildir.
    avrupalılar' dan çok daha az politiklerdir.
    genel olarak kızlar zengin bir koca, erkekler de zengin olma ve güzel bir maniyatı kapma derdindedir.
    avrupalılar'da ise gençler ve genel olarak halk tarihle ve genel kültürle daha ilgilidir ve bu konularda daha bilgilidir. hatta tarihi bazı olaylar adamlarda o kadar takıntı yapmıştır ki 'the other' kavramı ortaya çıkmıştır.
    amerikalılar'da hareketsiz hayat tarzının getirisi olarak couch potato kavramı ve obezite sorunları ciddi şekilde boy göstermiştir.
    oysa avrupalılar amerikalılar'a göre daha hareketli bir hayat tarzına sahiptir. amerikalılar' ın aksine her yere özel arabalarıyla gitmek yerine toplu taşıma araçlarını ve bisikleti yaygın olarak kullanırlar.
    bir de sanırım, en temel özelliği dengesini çok zor yitirmesi olan bir araçtan düşmeyi başaran ya da tüm dünyanın tepkisini çeken kararları ardı ardına alan bir başkanı ısrarla seçmeyecek olan kesimdir avrupalılar.
    * *
    2 ...
  22. © 2025 uludağ sözlük