bireysel gerilimlerin en uç noktası gibi görülebilir lakin bu bir yanılgıdır. intihar fikri anlık bir duygu patlamasından ziyade kümülatif fikirlerin doğurduğu sancılı bir sürecin sonucudur. sürece çeşitli psikolojik rahatsızlıklar veya kişilik bozuklukları da eşlik ederse acı eşiğinizi öğrenebilirsiniz. isteksizlikten ziyade vazgeçişler silsilesi olduğunun köprüden önce son çıkışta farkına varabilirsiniz en iyi ihtimalle. en kötü ihtimalle ne köprü vardır ne de çıkış, zira siz de yoksunuzdur. ama iyisiyle kötüsüyle her şey aynı ama hiçbir şey eskisi gibi değil diyorsanız daha yeni başlıyorsunuzdur. ya yeniden doğ ve bir anlam arayıp kendini oyala ya da üç kuruş etmeyen çabalarının yaşam enflasyonunda eriyişini kendi gözlerinle görme fırsatı yakala.
sapancalı hakkı ile leşi en fazla olan fedailerdendi. hayatı herzelerle doludur. doğduğu yenibahçe mahallesinde "casustur" diye kedi bırakmadığı rivayet edilmekteydi. bingazi cephesinde ise bandırmalı şükrü diye bilinen zenci bir mülazım-ı evvel'i durduk yerde güpegündüz kafasına ateş ederek öldürmüş, "n'aptın lan yakup? niye yaptın" diye soranlara "tipini beğenmedim, casus olabilir" diye cevap vermişti. harp ve darp olmayan yerde pek bulunmaz, ruhu daralırdı.
öncelikle sacha baron ve mantzukas ikilisi gayet iyi iş çıkarmıştır. oyuncu kadrosu da beğenilmeyecek gibi değil. diğer abd filmleri gibi değil, mizah yönünden özellikle ortadoğulu izleyiciye hitap ettiğini söylemek yanlış olmaz. araplarla alenen dalga geçmiş, yetmemiş batılı aktivistlerle dalga geçmiş, yetmemiş hollywood ve çin rejimine sallamış, o da yetmemiş amerikan demokrasisine de giydirmiş. ırkçı biriyseniz 70 dakika boyunca sıkılmayacağınızı garanti ediyorum, değilseniz de filmde geçireceğiniz 70 dakika hayatınızın en ırkçı 70 dakikası olacak. ticari bir filmde ciddi mesajlar vermesiyle de işi ayrı bir seviyeye çıkarıyor. ayrıca film müziklerini falan da beğendim. 70 dakika bunu izleyip ne yapıcam lan diyenler varsa da yaklaşık olarak çeyrek asırdır buna benzer bir filmin içindesiniz. o yüzden çok da şeyapmayın. son olarak aladin madafaka.
führerbunker'deki son günleri anlatan, aksiyondan ziyade bize hitler'in ve yönetim takımının psikolojik durumunu ve yaşananlara tepkisini gözler önüne seren ve ganz'ın hitler'i harika oynadığı bir film.
ii. dünya savaşı'nı daha aksiyon odaklı seyreylemek isteyenler varsa a bridge too far'ı izleyebilir. oyuncu kadrosu tam anlamıyla creme de la creme. saving private ryan da iyidir hoştur da buram buram abd sermayesi kokan propagandalar var filmde, elekten geçire geçire izlemek şartıyla iyidir, şayet normandiya çıkarması'nı izleyiciye daha iyi sunan bir film görmedim eğer gözümden kaçmadıysa. stalingrad cephesi'ni anlatan enemy at the gates de kesinlikle izlenebilir, izlenir. savaş var, aşk var hatta iki tane de sniper var. öyle yani.
benedetta. hayatım boyunca izlediğim hiçbir filmde dakika başına düşen meme oranı bu kadar fazla olmadı, kolay kolay da olmaz galiba. her neyse film fena değil ama hikayesi özgün de değil. portrait of a lady on fire'a göz kırpıyor. efira'ya diyecek bir şey yok, kadın taş gibi çıkıp oynamış. ama 17. yy.da o kadar güzel gacı nasıl olur, olmaz işte, o yüzden bazı noktalarda noksanlık olmuş. film müzikleri daha güzel olabilirdi. kostümler falan gıcır gıcır. bundan olsa gerek yer yer tiyatro oyunu izliyormuş hissine de kapılmadım değil lakin kısa sürdü. filmde din var, seks var, lezbiyenler var, veba var. var yani. izlenir izlenmesine de minik isa'yı oraya buraya sokmayalardı iyiydi.
einsamkeit tek kişilik buruk bir yalnızlık durumunu ifade eder. zweisamkeit ise iki kişinin tek bir bütün olması, iki başınalık veya diğer bir tabirle iki kişilik yalnızlık.
orwell tarafından ortaya atılan iki zıt fikrin, inanışın benimsenmesini ele alan teori, çiftdüşün.
aynı zamanda diyalektik kavramına bir göndermedir think twice.