Yeni kurulmuş, Ayvalık menşeili pop rock grubu. Sağlam çalıyorlar.
Vokal: Name Olpak
Saksafon: Volkan Güleç
Gitar: Alper Sarıoğlu
Bas Gitar: Uygar Tür
Davul: Ender Erin / Umut Öner
" Eh HES'e hayır, termik santrale hayır, madene hayır, nükleer santrale hayır, ona hayır buna hayır... Eh peki bu memlekete enerji lazım değil mi para lazım değil mi? "
Şeklinde her ekoloji mücadelesi verenin duyduğu şeylerdir bunlar. Çeşitlendirilir ve geliştirilir.
Çevreciler de salaktır ya kafaları basmaz ya bu konulara...
Memlekete enerji lazım, para lazım tabi ya!
Bursa'daki tekstil ve otomotiv sanayine, Eskişehir'deki makine sanayine, istanbul'daki saçma sapan kalabalığa, askeri sanayiye, madenciliğe... kısacası "devlete" para ve enerji lazım.
Yakın Artvin'i!
Kurutun Rize'yi!
Yıkın Sinop'u
Yağmalayın Mersin/Akkuyu'yu!
Otlak mera bırakmayın köylerde
Yollar yapın tesislerinize
O yollar geçsin ormandan yayladan hatta denizden
Ne olacak ki üç beş ağaç işte
Enerji lazım, para lazım...
Neden?
Emrinde asgari ücretle çalıştığın patronun yeni fabrika açsın ki senin amca oğlu, hala kızı da orada asgari ücretle iş tutsun, istihdam olsun diye.
Hadi boş ver malik olduğun şeyleri ya kuşlar? ya tilkiler? ya kediler, köpekler, ayılar, danalar, domuzlar, yarasalar, kaplumbağalar...
Bak güzel kardeşim ben sana bir şey söyleyeyim
O senin başındaki oy verip de seçtiklerin ve onların atadıkları, "elinden ekmek yiyorum" dediğin patronun ya da patronun arkadaşları...
Onların hiçbiri senin derenden su içmedi, gölünde yüzmedi, yaylanda koşmadı, ağacına salıncak kurup sallanmadı, denizinde dalmadı, kumsalında güneşlenmedi, onların hiçbiri bizim gibi gökyüzüne bakıp "oh beee" demedi.
Demez de bundan sonra...
Onlar için ortalama 60 yıllık ömürlerinde sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi daha fazla kar yapıp ceplerini doldurmaktan daha önemli hiçbir şey yok.
Gel güzel kardeşim sen de biliyorsun ki enerji tüketildiği için, para da sen paylaşmadığın için gerekli. Sen enerjini düzgün tüket, paranı malını paylaş bak o zaman gerek kalıyor mu bunlara?..
Artvin'de direnen insanlar kimseye saldırmıyor, kimseye sataşmıyor. Onlar var olanı; ağaçları, ormanı, doğayı koruyorlar. Orada saldıranlar, enerjiye ve paraya ihtiyaç duyanlar...
Senin nefes almaktan başka hiçbir şeye ihtiyacın yok.
Cerattepe'yi rahat bırakın, Artvin'i de Artvin Halkı'na bırakın ...
5 Haziran - 2 Temmuz 2014 tarihleri arasında sermayeye, devlete karşı verilen çevre mücadelelerine destek, bir sanat siperi olabilmek için Mersin, Antalya, izmir, Bursa, Çanakkale, istanbul, Zonguldak, Bartın, Sinop, Samsun, Ordu, Rize, Van, Diyarbakır, Tunceli, Hatay'a gitti il, ilçe, köy gezdi; 30 etkinlik yaptı. Konser verdi, pantomim sergiledi, çocuklarla beraber eğlendi ve tüm sunumları meddah yaptı. Ekip; orkestra, pantomimciler, meddah, çocuklardan sorumlular, görüntü ve sosyal medya sorumlusundan, tam 12 kişiden oluşuyordu.
Kervan, sponsor kullanmadı. Gittiği yerlerdeki halk destek oldu. Aracın deposunu doldurdu, patlak lastiği tamir etti, kervancıların karnını doyurdu, sıcak yatak verdi... bu sayede ayakta kaldı ve bir başka diyara ulaştı kervan.
Asıl amaç sanatla destekti direnen, mücadele veren ya da kazanmış halka... Kendiliğinden oluşan diğer bir şey de ulaklık oldu. Sinop'un Mersin'den, Hatay'ın Çanakkale'den haberi oldu... Halklar, kim olursa olsun dili, dini, ulusu ne olursa olsun aynı şeyle uğraştığını anladı. Fındıklı'nın derelerinin de, Mordoğan'ın tarlalarının da, keçilerinin de, Sinop'un ağaçlarının da başında hep aynı bela var olduğunu gösterdi halklara.
Öyle sahneymiş,salonmuş aramadı kervan. Her yer sahneydi çünkü... Sokak, köy meydanı, şehir meydanı, okul bahçesi, pazar yeri... Kurdu çalgıları, boyadı yüzünü beyaza, çıkardı kuklasını, giydi kavuğunu, cübbesini, şişirdi balonlarını başladı halka anlatmaya; sermaye ne istiyor, isteklerini ne yaparak karşılıyor, oraya Hes kurulursa, buraya Res kurulursa, şuraya Nükleer Santral kurulursa neler olacağını anlattı. Her gün başka bir diyarda anlattı, usanmadan anlattı, yılmadan anlattı, oynayarak anlattı, söyleyerek anlattı, sessizce anlattı...
Fındıklı'da 98 yaşındaki Cevriye Nine anlatmış kervana; "oğlum ben her gece uyanıyorum, pencereden kulağımı uzatıyorum, Derenin sesini duyunca oh çekip geri yatıyorum"
Kimin hakkı var ki 98 yaşındaki bir kadının uykusunu bölmeye?..
Praksis adlı politik rock yapan müzik hareketinin dün itibariyle çıkan ilk albümüdür. öyle müzik marketlerde falan değil, öyle kim çalmış, kim yapmış falan önemli değil. Anonimlik hareketinin başlangıcı bir albüm.
Şu şekilde paylaşıyorlar albümü;
--spoiler--
Praksis - SOKAKLARDA iSYAN VAR (2014) http://bit.ly/1gyvymo (indirme bağlantısı) Ve nihayet albümümüz çıktı. Raflarda ya da seçkin
kitapçılarda değil.
Burda.
Biz kimdik, hatırlatalım:
Mersin'deki Gezi isyanı eylemlerinde çalgılarımızla
yer aldığımızdan "Gitar çalarak, saksafon çalarak, davul çalarak topluluğu dinamik tutmak" suçuyla
yargılanmıştık.
Kadıköy'de ve Taksim'de devletin gazına,
TOMA'sına ve plastik mermisine karşı saksafon
kullanan bizdik.
Boğazpınar'da HES mücadelesi veren köylülerin çocuklarıyla koro yapıp, "HES yapma boşuna,
Yıkacağız Başına" şarkısını besteleyen de.
Sömürü devam ediyor. Baskı, zulüm ve savaşlar
devam ediyor. Ezilenlere kalanın yalnızca
umutsuzluk olduğu zannedilirken sokaklar
doluyor taşıyor isyanla. işte şarkılarımız da bu isyanın bazen eşlikçisi
bazen öncüsü.
Albüm BURADAN iner. Albümdeki şarkıların tüm
hakları, başta Mustafa Suphi'lerden Deniz'lere
Mahir'lere ve nihayet Ethem'lere Ali ismail'lere
Berkin'lere... "isyan-devrim-özgürlük" diyalektiğinde ölümsüzleşenler olmak üzere, tüm
sömürülenlere ve ezilenlere aittir.
Küresel sömürücüleri yakacak isyan ateşlerinin
şerefine...
Sokaklarda isyan Var
Li ku Çeyan Serhildan
--spoiler--
Başbakanın, aynen şu cümleleri söylediği grup toplantısıdır.
" Ortada mağdur bir kadın var, darp edilmiş bir bebek var."
"2 hafta sonra 8 Mart; siz nasıl kadın haklarını savunacaksınız?"
"Siz hala nasıl bu olayların olmadığını kanıtlamaya çalışıyorsunuz?"
"Oradaki kadının türbanlı olmasından kaynaklı oluyor tüm bunlar."
Ortada mağdur olan biri varsa zaten hükumet yüzünden mağdurdur. Hala daha erkini, yalan ve üçkağıt üzerine kullanan bir hükumetimiz var.
izmir Alsancak'da Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yer yer sokak müzisyenleri görürsünüz. Son bir aydır. bu müzisyenlere hem zabıta hem de polis baskısı olmakta. Enstrumanlarına el koyulmakta, 1500 tl de ceza kesilmektedir. işte buna tepki olarak da izmir Müzisyenler Derneği'nin yaptığı çarıyla 2 Şubat Pazar günü Saat 16.00'da Sevinç Pastanesi önünde çalabilenler çalgısıyla, çalamayanlar onuruyla olacaklar.
Zerre'nin notu: Oldum olası anlamadım bu kafayı. Arkadaş sokaklara belediyeler koca koca tabelalar asıyorlar " verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz " diye ve "güm bam tan tun" sesler çıkararak haybeye kaldırım yapıyorlar. Ve aynı belediye eline almış gitarını, santurunu, sazını, defini... müzik yapan adama ceza kesiyor, dilenci muamelesi yapıyor. Yahu keşke bıraksak bu işleri de hep beraber müzik yapsak.
Türk televizyon tarihinin en berbat formatıdır. Gelin, kaynana ve Damat üçlemesinden oluşan ailelerin birbirleriyle yarışması esasına dayanıyor program. Ayrıca reyting için de kişiler birbirlerini yerin dibine sokuyorlar, laftan döküyorlar. Seda Sayan'ın da samimiyetsizliği ve altoyu falan aşmış tenor hatta bariton sesiyle iyice zıvanadan çıkıyor program.
Ancak insan merak da etmiyor değil tabi; bu program yayına girmeden önce nasıl bir araştırma yapıldı nasıl bir fizibilite çalışması yapıldı ki programın yayına girmesi onaylandı. Yani demek istediğim şu "kim izliyor olm bu programı?" reklam veren şirket olsam yemin ederim Kanal D'den çekerim tüm reklamlarımı.
Praksis, politik sözlü rock müzik şeklinde tanımlayabileceğimiz bir tarza sahiptir. Kendi şarkılarını sokaklara söylüyorlar. Sokakların özgürlük mücadelesindeki önemini biliyorlar.
Grup, kolektif bir organizasyon. Her sahnede değişik kişiler görüyoruz.
Kendilerini şöyle tanıtıyorlar:
Praksis, tez + antitez= sentez denkleminden sonraki "eee?" sorusunun takipçisidir.
Praksis, için içe sığmama, sığlığa da tahammül edememe etkinliğidir.
Praksis, "Aslolan değiştirmektir'e selamla sürekli devinen ve devindirendir. Ve nihayet Praksis, emperyalist-kapitaliste atılan ayakkabı, sömürücünün ceketinde izi kalan
yumurta, tacizcinin sırtında patlayan şemsiye,
işçinin yumruğundaki grev, evini yıkmak
isteyenlere fırlatılan arı kovanı, dört yanda yanan
ateşin harı, ispanya çiftçisinin direniş ruhu,
Filistinli'nin elinde sapan, Bir Kürdün ağzındaki "Biji Aşiti"dir. Praksis, bir özgürleşme provası, dar bir elek, Promete'den Mahir'lere ve bugünün güncel
devrimci/direnişçi mücadelelerine çizilen, "Sakın ha yılmayın, dünü bugüne, bugünü yarına bağlayın" çizgilerdir ve "işte ucu göründü, ha gayret yoldaşlar" dedirten bir gelecek. Ve şarkılarımız da buna eşlik edecek.
Anlamadığım bir sevişme stilidir. yahu fetiş desen değil, fantezi desen değil... Hani saygım sonsuz da şişmekadınla sevişir gibi oluyor. Biraz daha katılımcı bir sevişme olsa herkes daha mutlu olacak!
leyla ile mecnun isimli dizinin gezi'ye destek veren oyunculara sahip olduğu için yayından kaldırılacağı üzerine yapılan ismail abi'nin yolundan sempatik bir protestodur.
--spoiler--
Gezi eylemlerine destek verdiği için TRT yönetimi tarafından gözden çıkarıldığı iddia edilen ve Ali Atay, Serkan Keskin ve Cengiz Bozkurt'un başrollerini üstlendiği TRT'nin popüler dizisi Leyla ile Mecnun dizisinin hayranları Twitter üzerinden kampanya başlattı. "Leyla ile Mecnun'a Cevap Ver TRT" hashtag'inin kısa süre içerisinde gündeme yerleştiği Twitter'da, hayranları dizinin geleceği ile ilgili bir açıklama beklediklerini dile getiren paylaşımlarda bulunuyor.
--spoiler-- *
Bu yaz tabiri caizse hayvan gibi bir atağa kalkan Ayvalık Muhabbet Sokağındaki samimiyet timsali bardır. Gencay Kıymaz, Emirhan üçkardaş, Ertunç savga isimli müzisyenden oluşan trio ile klasik rock, blues, funk gibi müzik tarzlarını dinleyip bu tarzlarda göbek atabilirsiniz.
Ayrıca bu mekanda Jam session etkinliği düzenlenmekte ve allah sizi inandırsın bugüne kadar gördüğüm kötü çalanın çıkmadığı tek jam session etkinliğidir. (her perşembe olmakta)
Alınan son haberlere göre de 5. yıl kutlamaları çerçevesinde 17 Ağustos'ta direc-t konseri de varmış.
9 eylulde yatan yakınım için acil 0 rh +
kana ihtiyaç var ama trombosit değerleri
için bir ay içinde ilaç kullanmamış olması
gerekiyor. irtibat : 05076096765-05545311517
izmie Dokuz eylul'de yatan yakınım için acil 0 rh +
kana ihtiyaç var ama trombosit değerleri
için bir ay içinde ilaç kullanmamış olması
gerekiyor. irtibat : 05076096765-05545311517
izmir Dokuz eylulde yatan yakınım için acil 0 rh +
kana ihtiyaç var ama trombosit değerleri
için bir ay içinde ilaç kullanmamış olması
gerekiyor. irtibat : 05076096765-05545311517
Yukarıdaki linkte görüleceği üzere ilginç bir yaklaşım var. Bir kadın diyor ki "ben istersem çıplak gezerim ama sen bana dokunamazsın." diğer bir kadın diyor ki "sen açarsan oranı buranı sana dokunan suçsuzdur, suçlu sensin."
Tesettürlü bir kadın, mahrem sayılan her yerini kapatmıştır. ama bu durumdan tahrik olan sayısı azımsanmayacak kadar çok adam var.
şimdi bir denklem kuralım.
Çırılçıplak gezen kadından tahrik olup işi tecavüze kadar götüren bir adam suçsuzsa eğer, türbandan tahrik olan bir adam tesettürlü bir kadına tecavüz ettiğinde ne olur?
sanırım suçlu olur.
zerre'nin notu:
Ben burada türbanlı türbansız ayrımı yapmıyorum. Benim söylemek istediğim, bir kadın sadece erkekleri tahrik etmek için yaratılmamıştır. Öyle bile olsa nefsine hakim olamayan insanın insanlığına sıçayım!
Cehalet kadar kötü bir felaket yoktur insan oğlunun üzerinde. içgüdülerine yenilmiş, etrafındaki insanların hareketleri ve düşünceleriyle yaşar tüm bu cahil insanlar.
Hande Yener'in bu yaza damga vuracağı şarkıdır. Söz ve müziği Berksan'a aittir. Şarkı son 20 yıllık Türk POP müziğinin tam bir kolaj çalışması olmuş. Nakaratta 90'lar, köprü bölümünde 2000'ler ve şarkı genel sound olarak da 2010 müziğinin nadide bir örneği olmuş.
Şimdi dersiniz ki bu adam reklam yapıyor.
Ne reklamı lan?
Artistlik yapmayın!
Şarkıyı beğendim.
Tamamen erkek bünyenin kahraman olma ihtiyacı yüzündendir bu durum. Zaten hikayeler de öyle değil midir? ama böyle olsundur. Yoksa muhabbet tıkanınca ne konuşulur ki erkekler arasında? ya da bir erkek kendi özgüvenini başka nasıl koruyabilir?
Arkadaş ne leş geyikmiş bu tamlama. Haftada 7 gün var, aylarda ortalama 30 gün ve yılda da 365 gün lakin bu geyik sayesinde sadece haftada 365 gün oluyor.
Yok efendim neymiş; o günün önemini vurgulamak içinmiş.
Bugün günlerden iş-güç
Bugün günlerden zıbıdık idman yurdu
Bugün günlerden Abdurrahman Çelebi...
not: "zıbıdık" kelimesi burda vekil kelimedir. Orada olması gereken sayısız kelimeyi temsil eder.
Bu soru, türkçe'nin en genel sorularından biridir. bir sürü neden için kullanılabilir. Ancak kadınların kullandığı bir durum vardır ki erkek için tam bir fiyaskodur.
Düşün bak şimdi. Bir kıza asılıyorsun ve baya yakınlaşmışsınız. kendi kendine diyorsun ki "tamam oldu bu iş, öpebilirim artık" ve akabinde cesaretini topluyorsun hafiften öpüyorsun ve işte o tokat gibi soru geliyor...
Kaş'ta bu meyhane. Muhteşemin ötesinde bir mutfak anlayışına sahip olduğu söyleniyor. Daha tecrübe edemesem de en kısa zamanda gidip tahlilden geçirecem. Levraki * kesinlikle denenmeli diye duydum.
Ses rengine hasta olduğumun kızı! Uzun zamandır orjinal bir sesle tanışmamıştım. Taktir ettim! Sanırım tarz açısından da Amy winehouse yeni bir beden buldu kendine. *