her ne kadar eski heyacanı olmasada, Kanal D ekibinden yönetmen Reyhan dışında pek kimse kalmasada Okan Bayülgen'in kendini bir şekilde izlettirdiği programdır. ayrıca bugün ki programda iki efsanevi an yaşandı. ilki telefonla bağlanan izleyicinin Okan'a neredeyse Okan Amca demesi. Tevizyon Çocuğu, Zaga, Makina derken Okan'da bizde yaşlandık galiba. ikincisi'de Saba Tümer ile aralarındaki diyalog;
OB: Bu kadın ne zaman şarkı söylemeye başladı, ben hemen kaçtım.
ST: demek o yüzden...
Bu cümleden sonra insanın aklına garip şeyler gelimiyor değil... *
bu geceden itibaren, ayın 12'side vatani görevini yapmak üzere, *jandarma lojistik komutanlığına gidecek ve yaklaşık 6 ay kadar sevdiklerinden uzak kalacak kısa dönem er / yazardır.
sınav sonuçlarının açıklanma saati yaklaştıkça, ailelerini hafiften bir heyecan basan yazarlardır. öyle ki annem odama zırt pırt girip "oğlum, baksana belki açıklanmıştır!" diyor. helak oldum her seferinde "anne gece 23:59'dan önce açıklanmaz." demekten. *
bugün itibari ile koalisyon güçlerinin afganistanda 9 yıllık işgalleri süresince kaybettiği asker sayısı, 1355'i abd, 341'i ingiliz, 480 diğer milletlerden olmak üzere topam da 2176'dir. 2001'yılından beri ABD'nin açıkladığı yaralı sayısı ise 7266. görülüğü üzere, işgal koalisyon güçlerine pahalıya mal olmaktadır.
sivil kayıplar açısından net bir kaynak bulmak zor. ancak 14000 ile 34000 arasında olduğu tahmin ediliyor. uyuşturucu, doğal felaketler, aşırı dinci baskılar, işgal altında afgan halkını gün geçtikçe eziyor. halkın %40'ı işsiz, %61'u kronik açlık çekiyor. daha açık söylemek gerekirse, halkın %61 o gün yemek yiyip yiyemeyeceğini bilmiyor. iş yok, aş yok, gelecek yok, ölümün nereden geleceği belli değil. bir gün sel felaketi derme çatma evlerinde insanları vuruyor. diğer gün okullar, camiler, düğün konvoylarına saldırılar düzenleniyor. insansız uçaklar, sokakta , işyerinde, tarlada, hatta evlerinde insanları sinek gibi avlıyor. bizede evlerimizden; televizyon ve internet vasıtasıyla, seyehat hakkı, ibadet etme özgürlüğü, yaşama hakkı elinde ne varsa alınan ve geleceği ekonomisi, doğal kaynakları sömürülen bir halkı izlemek düşüyor.
Bu efsane şarkının başında Erkin Koray'ın gitarı* çığlık atar; 2:20'den sonra aynı ses ve tonda bu sefer Erkin Baba'nın kendisi çığlık atar. Erkin Koray çok büyük adamdır...*
60'lı yılların Türkiye'sin de çok güzel işlere imza atmış rock grubu. Bir yerlerde altın mikrofon kayıtlarına denk gelinirse, Mesut Aytunca'nın gitarda kullandığı ilginç efektler, Hank Marvin etkisi bariz bir şekilde görülebilir.
olurda bir yerlerde* bu şarkının 70'lerdeki konser kaydına denk gelirseniz,* Erkin Koray'ın bu arabesk şarkıyı, canlı performansında nasıl hard rock'a dönüştürdüğüne görür bir kez daha babanın eline öpersiniz...
bilinen versiyonları dışında 60'larden kalma iki versiyonu daha vardır. Birincisi 1966 yapılan altın mikrofon yarışmasında Siluetler çalmıştır. Mesut Aytunca'nın gitarda the shadows vari efektler kullancığı bu versiyonu ile yarışamda ikincilik elde etmiştir.*
ikinci versiyonu ise Moğollar döneminde kaydedilmiştir ki, burada da Murat Ses klavyede çoşmakta, org'u adeta zurnaya çevirmektedir.
Thalia'nın son albümü. aynı zamanda konser kayıtlarından oluşan ilk albümü olma özelliğini taşır. Geçtiğimiz temmuz ayında Florida ve Miamide verdiği konserlerin kayıtlarından oluşan albümün track listi şu şekilde:
1. Cosiéndome El Corazón
2. Enséñame A Vivir
3. Qué Será de Ti
4. Cómo
5. El Próximo Viernes
6. Medley
7. Estoy Enamorado
8. Equivocada
9. Brindis
10.Con La Duda
11.Cuando Te Beso
12.Ya Lo Sabía
13.Mujeres
insanı durduk yerde, bunalıma sürükleyen erkin koray eseri...özellikle 1972 yılında kaydedilen fuzz gitarların deli gibi çalındığı versiyonu tavsiye edilir. hepsi bir yana sözleri için bile yüzlerce kez dinlense azdır. o nasıl aşktır, nasıl bir sevgilidir ki gidişiyle; "bulutlar seyrini unutuyor" "esen rüzgarın nefesi kesiliyor" , "çoşkun dalgaların sesi çıkmıyor" , "gökte ne ay kalıyor, ne de yıldız"...
Muhtemelen okan bayülgen'in oldukça iyi bir moduna denk geldiği için, dün akşam ki program çok güzel geçti. Gözlerden kaçması muhtemel iki küçük ayrıntıyı burda sizlerle paylaşmak isterim.
Okan Bayülgen bir anda namus belasını söylemeye başladı. "ana baba, bacı, kardaş, dar gününde el olur" diye girdi sözlere. orkestrada ardından şarkının introsunu çalmaya başladı. o sırada okan bayülgen'de müzisyen arkadaşlara benim gibi the doors hayranlarını mutlu edecek şu cümleyi söyledi. "Dikkat edelim, Doors gibi çalmayalım".
bilenlen bilir the doors'un Roadhouse Blues şarkısının introsu ile namus belasının introsu neredeyse aynıdır. okan bayülgenin bu ayrıntıyı kaçırmaması beni ayrıca mutlu etti.
***
birde programa konuk olan bayanlardan biriyle ilgili "sexy midir", "değil midir" şeklinde bir muhabbet dönerken, Okan bayülgen "gel buraya bir bakayım" dedi. o sırada Hakkı Devrim'den bir bomba geldi ama sanırsam kimse duymadı. "Dur bakalım, nasıl bakacak?". Ses tonuyla sanki, "yıllar sonra yeni bir şey öğreneceğim" der gibiydi.
geçenlerde youtube'da kendisinin akıllara zarar bir performansına denk geldim. buradan sizinle paylaşmak isterim. Ölümden Korkmuyorum isimli filmde, garip bir dansı vardır. bir zenci tarafından kırbaçlanmasıyla açılan video, akabinde oryantal ile headbang karışımı kıvrak dans figürleri, arka planda gitarı çalıyormuş gibi yapma gereği bile duymayan bir figüran, parmak uçlarını dahi oynatmadan sahneye bakan ağır abiler...sanırım yönetmenin bad trip anına denk gelmiş, tam bir Psychedelic sahne olmuş...
bonus: arka planda çalan şarkı erkin koray - çiçek dağı .
Erkin Koray'ın pek bilinmeyen, güzel bir şarkısı. bu şarkı erkin korayın fazla popüler olmamış Çukulatam Benim albümünde olduğu için, bir çok erkin koray hayranı bile böyle bir şarkının valığından haberdar değildir. aşağıdaki linkten güzel bir canlı performansına ulaşılabilir.
çok ilginç bir adam. islamiyet gibi dünyada milyonlarca inananı bulununan bir dinin, kutsal kitabı olan kuran-kerim'de şifreler bulunduğunu, dolayısıyla 1500 yıldır fark edilmediğini ya da çözülemediğini ve kendisinin bu şifreyi çözdüğünü iddia ediyor. fakat bu iddiayı kanıtlarla destekleyemediği gibi, yıllardır geri adım da atmıyor.( evet, dedikleri çıkmamasına rağmen ). bunu yapan başka biri olsa, mesela medyum memiş;
- ey insan oğlu 2006'da kıyamet kopacak, olmadı mı? 2008'de kesin kopacak!... dese ve kıyamet kopması, medya önünde ne medyumluğu kalır, ne de bir daha insan içine çıkabilir. ama bakıyorum, hala ülkenin en çok izlenen kanallarında, ülkenin din ve tarih konusundaki en önemli uzmanları ile saatlerce program yaptırılıyor. sanırım bunda birazda doktor olmasının, bir üniversite bitirmiş olmasının etkisi var. üstelik televizyon ekranında izlediğim kadarıyla samimi olmadığı söylemek güç. en azından kendisi kesinlikle inanıyor söylediklerine. dediğim gibi çok ilginç.
zall'ı şahsen hiç tanımayan ontv'yi şimdiye kadar hiç izlememiş biri olarak izlediğim ve bittiğinde, üç yıl evvel uludağ sözlük'e üye olarak ne kadar doğru bir iş yaptığıma karar verdiğim röportaj olmuştur. tabi üç yılda sözlüğün geldiği aşamayı göstermeside açısından güzel oldu.
Erkin koray'ın 70'li yıllara ait bilinen tek konser kaydı. kayıt son derece boğuk ve kötü olmasına rağmen, erkin babanın muhteşem performansını gölgeliyemiyor. Meğer Nazilli gibi yerde, hemde yetmişlerde böyle konserler verilirmiş, Psychedelic Rock nağmeleri havada uçur, gitarlar solo atmak için bir biri ile yarışırmış...
Erkin Baba'nın bu konserdeki mesafeler performansına aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
eğer rock müziğe ilgi duyuyorsanız, hele yetmişli yılların türk rock müziği klasiklerini seviyorsanız, ne yapın edin erkin babanın nazillide 1974'de verdiği konserin kaydını edinin ve erkin koray hakkında başka söze gerek olmadığını bir kez daha görün.
dün gece yaptığı avrupa şampiyonluğu ünvan maçında, Jackson Osei Bonsu'yu 9. raundda nakavt ederek, kıtalar arası kemerinin yanına, birde avrupa şampiyonluğu ekleyen orta siklet boksörümüz. şimdiye kadar yaptığı 19 maçın 15'ini nakavt ile kazanan ve profösyönel boksta yenilgi yüzü görmeyen boksörümüzün önünde, dünya şampiyonluğu için sadece bir maç kaldı.
not: maç sonu selçuk'un boynuna sarılan annesi ve akrabaları ile poz vermesi; selçuk'un kırık burnuna rağmen ringde omuzlarda dakikalarca dolaştırılması,Jackson'ın nakavttan sonra selçuk'un yanına gelip sportmence elini sıkması ise güzel ayrıntılardı.
the doors'un ilk albümünden, gece yolculuklarında dinlenmesi insana ayrıca keyif veren, güzel bir şarkı. basit kelimelerle çok şey anlatma, akılda kalıcı melodiler, insanı bir yerden, bir ruh halinden alıp bambaşka yerlere götürme gibi the doors'un karakteristik tüm özelliklerini gösterir.
take the highway to the end of the night
end of the night, end of the night
take a journey to the bright midnight
end of the night, end of the night
realms of bliss, realms of light
some are born to sweet delight
some are born to sweet delight
some are born to the endless night
end of the night, end of the night
end of the night, end of the night
realms of bliss, realms of light
some are born to sweet delight
some are born to sweet delight
some are born to the endless night
end of the night, end of the night x2