Mayalardan ve Babillilerden kalan bilgilere bakılırsa kayıp gezegen Marduk 2012′de dünyaya yaklaşacak ve her şeyi alt üst edecek.
Siz siz olun 23 Aralık 2012 günü kimselere randevu vermeyin. Çünkü o gün eski uygarlıkların “Tanrıların gezegeni” dediği Marduk, 3661 yılda bir yaklaştığı dünyaya yeniden yaklaşacak ve kıyamet kopacak.
inanışa göre dünyamızda ünlü Nuh tufanından önce bambaşka bir uygarlık var olmuş ve Marduk’un dünyaya çarpması sonucu ortadan kalkmış.
Marduk dünyadan çok daha büyük, kızıl renkli bir
3661 yılda bir geliyor, Jupiter ile Mars arasında bulunan ‘asteroid kuşağı’ bölgesine sokuluyor, oradan dönüp gidiyor. Bize fazla yaklaşmıyor.
Fakat kütlesi çok büyük olduğu için, çekim gücü her seferinde bizim burada (yani dünya gezegeninde) amansız depremlere, yanardağ patlamalarına, tsunamilere, sel baskınlarına yol açıyor. 3661 yılda bir geliyor ama pir geliyor, bizi mahvedip gidiyor.
işte ünlü Nuh tufanına da bu gezegen yol açmış ve dünyamızda daha önce varolan başka bir uygarlık böylece ortadan kalkmış.
Bu iddiayı ortaya ilk atan Zecharia Sitchin… iddiasını ise Mezopotamya yazıtlarına dayandırıyor.
‘12. Gezegen Marduk’ kitabıyla tanınan Zecharia Sitchin Marduk’un 2012 yılında dünyanın yakınından geçeceğini ve bu esnada yeni bir ‘Nuh Tufanı’nın’ yaşanacağını iddia ediyor.
Sümerler tarafından ‘Nibiru’ olarak adlandırılan gezegenin, bugüne kadar sadece 1983 yılında IRAS kızılötesi teleskopu sayesinde görülebildiği iddia ediliyor.
Bu gezegen, daha doğrusu bunun uydularından biri, eski geçişlerinden birinde, asteroid kuşağının yerinde evvelce bulunan bir başka gezegene çarpmış, kopan büyük parça bir süre serseri mayın gibi dolaşa dolaşa bugün bildiğimiz Venüs’ü oluşturmuş, geri kalan toz toprak da işte o asteroidleri, yani küçük parçacıkları…
Türkiye’de ise araştırmacı Burak Eldem “2012: Marduk’la Randevu” adlı kitabında bütün ayrıntılarıyla bu iddiayı ele alıyor…
Ona göre mesele basit olarak şu; dünyada büyük felaketler uygarlıkların başını ve sonunu belirliyor. Ve dünyanın dört bir yanındaki eski uygarlıkların kalıntılarında izi sürülen Marduk adlı gezegen bu felaketlerle yakından ilişkili.
“Onuncu gezegen” olarak bilinen Marduk, 3661 yıllık bir yörünge periyoduna sahip. Ve özellikle Mayaların şaşırtıcı astronomik bilgilerine bakılırsa bu periyodlardan birinde Marduk 2012 yılında dünyaya yaklaşacak.
Bu büyüklükte bir kütlenin etkisi ise geçmişten biliniyor: Sel felaketleri, volkanik patlamalar ve bu patlamalarla tetiklenen depremler.
Tıpkı Milattan Önce 1649 yılında olduğu gibi
Ege’deki volkanın patlamasıyla yaşanan felaket pek çok uygarlığın ortadan kalkmasına yol açmış. Sülfürün kızıla boyadığı nehirler ve dumanlar yüzünden “gökyüzünün kararması” gibi olaylar mitolojide ve kutsal kitaplardaki anlatılarda aynı biçimde yer alıyor.
Ürpertici olan 1649 ile 2012 yılı arasında tam 3661 yılın, yani Marduk’un yörünge süresinin bulunması.
Burak Eldem bu güne kadar başka hiçbir araştırmacının yapamadığı bir şeyi yaparak şeytanın rakamı olarak bilinen 666′nın öyküsünü de Babillilere ve Marduk’a kadar sürüyor.
Bu simge 60′lık rakam sistemi kullanan Babillilerde 3661 rakamını gösteriyor. Yani Marduk’un yörünge zamanı. Aynı zamanda hem “Şar” yani kral anlamına geliyor, hem de “döngü”, “yıkım”, “tamamlanma” gibi anlamlara geliyor.
Burak Eldem, Kudüs’ün talan edilmesi sırasında bu rakamın 666 olarak algılandığını söylüyor.
“Marduk” simgesi rakam yerine harflerin kullanıldığı ibranicede de üç tane W harfine karşılık geliyor. Yine bu harflerin rakam karşılığı 666. Eldem “Neresinden baksan bunun bir şekilde altı ve altmışla bağlantılı olduğunu düşünmüşler ve bu rakam aslında 3661 olduğu halde ona 666 yani şeytanın rakamı demişler. 666 aslında Marduk’un şifresi” diyor
özentilik eylemi olup olmadığı tartışılır ancak söylemek için çok çaba sarfetmek gerektiği anlaşılır. ev ortamında yapılıyorsa birilerini etkilemek içindir.
linux dağıtımlarında arama yapabilen ve karışık bir sonuç sayfasıyla karşılaşılmasın diye tüm dağıtım sonuçları için özel ilaveten motor ekli arama motoru sayfasıdır. ek müzik hizmetiyle neşelendire bilir. her dağıtımın ismi search kelimesiyle kısaltılarak yazılmıştır. linux dağıtımlarından biri hakkında birşeyler öğrenmek için bire birdir.
insanları sormadan iğrenç bir hayatın içine atıp başımıza ne felaket gelirse gelsin daha kötüsü gelmedi diyerek kendisine şükretmemizi bekleyen. real bir gün dayanamayacak olan. kullarını cehennem korkusuyla secdeye kapatan ve daha da iğrenci zamanında şeytanı da kullarına secde etmediği için yakan ve ne kadar merhametli olduğunu ant içe içe kitabında övünerek anlatan ve sizin sonunuzda secde etmez iseniz böyle olur diyerek hepimizi kendine secde etmeye zorlayan varlıktır. ve öyledir ki 40 secde değil 40 bin secde bile etseniz gökten bir cumhuriyet altını düşürmez. ananı babanı sağlıklı kıldım buna şükret deyip nasılsın diye sorulduğunda bile ahmak kullarının "allaha şükür" demelerine neden olmuş olan varlıktır. varlığına %100 inandığım halde adaletine merhametine ve bonkörlüğüne inanmadığım ayrıca kirlendiğinde yenilenebilir bir dünya bırakmayarak ilk insanın yaptığı pisliğin günahını 21. yy de çekmemizi sağlayan ve herşeyden öte ısrafın en büyük günah olduğunu zırvaladığı halde sırf kullarını etkilemek için evrende milyarlarca gereksiz gezegeni yaratarak ısrafın ağlasını yaptığını düşündüğüm. kullarını kendine kenetleyerek uğrumda ölen cennetliktir diyerek intihar bombacılarının artmasına neden olmuş sözde kullarını çok seven varlıktır. dua etmemizi istesede hiçbir duanın somut karşılığını vermeyen varlıktır.ayrıca yarattığı insanla övünürken o insanların hiç birine sahip çıkmayarak tüm insanların 1 insan yüzünden mahfolma ihtimalini doğruan (bkz: apo,bush,recep tayyip) gözümde sıfır olan varlıktır. daha beteri ise özgür fikirlere saygı duymayan milyar küsür kulu bir fikir bir inkar veya bir dışlama gördüğünde aşşalamaya kalkar.
21. yy da din olgusunun sıfıra vurduğu ve artık dinin yavaş yavaş yok olduğunu anlamak istemeyen insanların geri kafalıların geçmişteki deyü deyü akan sulara takılan musluklardan bir haber olan ahmakların bu dünyaya sadece iki büklüm olmaya geldik sananların zırvasıdır. nice insanlar var ki ölümün kıyısında yaşarlar ve bu insanlar var ki 5 vakit namaz kılandan daha çok inanırlar.
istanbul'da, Ayasofya Müzesi'nin yanındaki ve topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayun, denilen kapısı önündeki meydanı bir sebil süsler.
Bu sebil, dört cephesinde yer alan süslemeleri ve talik yazılarıyla Türk sanatnın bir şaheseridir.
+mod olmak istermisin
-hayır
+neden?
-istemem için sebep yok
+milleti denetlersin işte
-sen ne bok yapcan o zaman
+ben sizin önderinizim
-önden git öyleyse biz sana yetişiriz
...
Ahilik, anadoluda XIII yüzyıl'da, selçuklu devletinin yıkılma döneminde ortaya çıkan bir örgüttür. gerçekte bir beylik olmamasıyla birlikte toplum düzeninin korunmasında ve osmanlı nın kurulmasında büyük destekler sağlamışlardır.
fouro (ofuro), Japonların geleneksel banyosudur. en zenginden en orta hallisine kadar her japon evinde, taştan veya tahtadan yapılmış büyük bir banyo teknesi bulunur. Her akşam bütün ailenin aynı anda bu banyoda yıkanması, sanki bir tören havası taşır. Tekne sürekli alttan ısıtılır ve çok sıcak bir banyodur. genelde su minarelli veya kükürtlüdür. fouro'nun kaynar suyu insanın derisini haşlar ve kan dolaşımını hızlandırır. bu şekilde daha uzun bir ömre sahip olduklarını söyleyen japonlar günümüzdede bu geleneği sürdürmektedir.
And Cordillerası'nın doğu yamaçlarında, amazon nehrinin kıyılarında uzanan balta girmemiş ekvator ormanlarında yaşayan öldürdükleri insanların kafa taslarını akıl almaz şekilde küçülten vahşi kızılderili ırktır.
Milattan 800 yıl önce italya (toskana veya etruria), Sardinya ve balear adalarına yerleşen Etrüskler'in nereden geldikleri tartışma konusudur.
Bazı tarihçiler italya'nın yerlisi olduklarını bazıları ise anadoludan geldiklerini söyler.
Tebeşir devrinde, yani 300 milyon yıl önce yaşayan bu balığın çok uzun süreden beri soyu tükendiği sanılırken, 1983 de Madagaskar yakınlarındaki Mozambik Kanalın da balıkçılar, bu fosil hayvanın canlı bir örneğini yakaladılar.