arkadaşların gazına gelip gittik. "para veriyosun ama cidden eğlendiriyoooo" filan dediler. ızdırap oldu o saatler benim için. aldanmayın, bir halt değil.
yokluktandır. birini bulmuşken muhtemelen tüm sosyal medya şifrelerini, telefon şifresini her şeyini tam anlamıyla teslim eder. düşüşü de erken olur böylelerinin. kankaları olarak toparlaması da bir o kadar sıkıcı ve ızdırap verici.
allah yazdıysa bozsun. en çok kendini dindar ilan edenlerden korkarım bu hayatta. kitabına uydurup her türlü kandırırlar. ensarları, diri diri gömülen kızları, çocuk gelinleri gördü bu gözler. daha da unutmaz. dev bir ateş olsa da kendini inançlı olarak belirtenler aynı anda yansa, yine de su serpilmez yüreğime.
yıkanmak istemeyen cocuk; uğur mumcu'nun güzel bi sözü var: bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz diye. fikrini bilmediğin kişilerin zikrini de bilemezsin. büyü de gel çocuk.
ayrıca, vücut çalışanları eleştirmek değil bu. bunu hayatının merkezi yapıp da beklentiye girenler eleştirdiğim. beyinle ilgili yazdığın kısımda sana verecek cevabım yok. çünkü; bendeki zekanın onda biri sende olsa idi, hakkında bir gram bilgisi olmadığın biriyle ilgili hüküm vermemen gerektiğini bilir, ona göre yaklaşırdın. hadi kıps.
üç-beş ayda vücut yapmak için ağır kullandığınız o multivitaminler, aminoasitler, protein tozları sizi erkek yapıyor sanıyorsunuz ciddi ciddi değil mi?
performası 10 saniyeyi geçse, mutluluktan kendi fotoğrafını tablo yaptırıp evine asacak tipler, gelmiş burada kadınlara laf söylüyor, aforizmalar kasıyor.
vücut önemli ama sağlıklı vücut önemli. size spor salonunu tanıtan o şaklabanlar "3 ayda tüm kızlar seni kesiyor olacak yeaa" dediğinde sizin salyalar saçmanız, gereksiz bir özgüven getiriyor size. bunu kabul edin artık.
sözlüğü birebir size tahsil edilmiş oyun bahçeniz gibi düşünmek yerine; özellikle uyum sorununuzu aşabilmek adına bolca kitap okumanızı, kendinizce psikolojik tedbirler almanızı, rehabilitasyon sürecine başlamanızı öneririm. elinizin altında internet var. insanların fikirleri, alışkanlıkları, alışveriş biçimleri, tüketim alışkanlıkları bile değişiyor. 50 küsür yıllık devasa firmalar bile bunu göz önünde bulundurup, yeni jenerasyonu ve trendi yakalamak adına dünyanın yatırımlarını yapıyor. siz ise ağlamayı tercih ediyorsunuz. yazık size.
sürekli "yeni nesil bitmiş" diyen 70'lik amcalardan bir farkınız olsun yahu. şikayet etmek yerine gözlemlemeyi, ağlamak yerine kabul etmeyi öğrenin.
gerçi 20'li yaşlarının başındaki birinden akıl almayı bile siz kendinizce "ukalalık" veya "hadsizlik" olarak yorumlayacağınız için duvara konuşuyorum sanırım.
siz erkekler seviştiğiniz kadınların çetelesini tutuyorsunuz, ballandıra ballandıra muhabbetini yapıyorsunuz sıkıntı yok ama kadınların kendi içinde yaptıkları/yapmış olabilecekleri muhabbetler başlık oluyor. oh ne ala.
siz hala cinselliği; kadının, erkeğin kölesi olduğu bir paylaşım zannetmeye devam edin.
ham, basiretsiz, kişiliği tam oturmamış, ne istediğini bilmeyen bir erkek yerine kendi ayaklarının üstünde duran ve ciddi duruş sergileyen bir erkek isteyen kadınların yaptığı eylemdir. kimse ahlak bekçiliği kasmasın. adam sonuçta evli değildir, mübahtır. parsellenmiş gözüyle bakmak nasıl bir mantıktır yahu, kendinize gelin beyler. o yüzden bunu yapan arkadaşlarıma da kızamıyorum.
ha ben yapar mıyım, yapmam. orası ayrı. ben fırsatçıyım. *
tüm dünya görüşü barış, greenpeace, çiçekler, böcekler üzerine kurulu olacak. sana kaliteli bir hayat sunamadığı gibi seni de dibe çekecek. kalsın mümkünse. bir de böylelerine "ayy çok cool" diyenleri gördükçe kadınlığımdan tiksiniyorum.
bisiklet yaka atlet giyen erkekler ve bir andan sonra hala sohbet etmeye çalışanlar. *
"tamam, bitti sohbet, gel hadi." de diyemiyorsun. kıvama gelmişsin, ambiyans güzel, romantizm dorukta adam hala dünyanın evrendeki yerini sorguluyor. yapmayın. karşınızdakini tavlamak için bu kadar zorlamayın. hep tuğla örmeyin, bırakın dağınık kalsın bazen. neyse sabah sabah şeettirmeyin beni.
kalite algısı semt pazarı olan birinin deri kalitesine bok attığı marka. her şey sadece dış görünüşünden ibaret olsaydı 3d yazıcıyla aynısından çıkarttırıp kullanırdı tüm dünya.
çin'de, sahip olduğun telefonunun birebir aynısını 100 liraya yapıyorlar. ama marka algısı kastığın için 20 katını vermeyi biliyorsun. kadın ürünlerine gelince salya saçmaya gerek yok.
dipnot: orospu çocuğuyum demek için başlık açıp sataşmaya gerek yok. "ben orospu çocuğuyum." yaz millet alkışlar medeni cesaretinden dolayı zaten. kasma yani bu kadar. kıps.
aksesuar olarak veriliyor türkiye'de. dolayısı ile uygun bir ücrettir. kitap okumaktan ziyade, okuyormuş gibi yapmak daha moda. giydiği kıyafete uyumlu kapağı olan kitaplar bakanlar var. bakın, bu bir dramdır.
kanada'dan memleket ziyaretine gelen akrabalarımın ta geçen sene harçlık olarak verdikleri 100 doları hala bozdurmaya üşenmiş olduğumdan dolayı değerlenmesi gözlerimi parıldatıyor.
beğendiğim bir prada çanta var. o fiyata gelene kadar elimde tutacağım.
yetinmesini bilen ortalama bir türk kızından bahsediyorsak güven, sadakat, geçim sağlayabilecek sigortalı iş, az bir şey de eli ayağı düzgün olsun yeter.
benim için ise daha fazlası. bu kriterler belki başlangıç referans noktam olabilir ama asla yetineceğimi sanmıyorum. en azından hırslı olsun, her zaman daha fazlasını arzulasın ki kamçılansın. kaybetme korkusu olsun.
ucuza kaçmış ama olsun ince düşünmüş. takdir ettim *
her ne kadar saçma sapan biri olarak algı yaratmış olsa da türk insanının zekasını bilip ona göre yontan, eğlendirmesini bilen ve türk insanının parasını çok güzel avuçlayan sanatçı.