zend
-2 (düz adam)
üçüncü nesil yazar 2 takipçi 6.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    negatif com

    1.
  1. tck 301

    38.
  2. bu maddenin kaldırılmasını istemeyenlerin hemen hemen hepsi kemal kerincsiz gibi şovenist, ogun samast, yasin hayal gibi kukla *beslemele tiplerden olup. savunmasız insanları katletmeyi ve linç kültürünü pek bi severler.
    1 ...
  3. newroz ateşi

    1.
  4. orta doğu ve orta asya halklarının yıllardan beridir kutladığı newroz'un kendisiyle özdeşleşen ateşi, birliğin, barışın, kardeşliğin simgesi olup, Zulme ve Haksızlığa karşı gösterilen başkaldırı ve bir isyandır. kawa'nın zalim dehak'ı öldürdüğü gün yaktığı bu ateş, günümüzün çağdaş[!] dehaklarına inat 21 mart'ta hep yanacak ve yanan ateş ertafında insanlar dirilişin halayını çekip gökyüzünü zılgıtları ile innetecek.
    (bkz: newroz piroz be)
    4 ...
  5. bedirhan

    1.
  6. cemal kutay

    7.
  7. kürdlerin büyük aşiretlerinden biri olan Bedirhan Ailesi'nin torunlarından birisidir.
    bir diğeri için;
    (bkz: halide edip adıvar)
    0 ...
  8. markasız

    3.
  9. guney amerika'ya ozgu bir akbaba turu olan kondorun diskisina verilen addir. yazıldığı gibi de okunur.
    1 ...
  10. okuma oyunu

    1.
  11. tiyatro koşullarını gözönüne almayan, retoriği ön plana çıkaran ve belirli bir şiir anlayışını dramatik uygulamaya yeğ tutan oyunlardır.
    0 ...
  12. dersim

    8.
  13. dersim toprağı kırmızıya, sarıya, mora çalan, yamaçları meşe ağaçlarıyla kaplı, iri yalçın dağlarla çevrelenmiş, içinde Munzur ve Harçik adında iki ırmak birleşen, üç isimli bir kasabadır: Mameki, Kalan, dersim. *

    Yıl otuz sekizdi dağlarda
    iri ceviz ağaçları ve atım vardı
    Güneş ve sular ülkesinde orda
    Orda ki eski bir öyküdür Dersim.

    *
    5 ...
  14. kabuki

    2.
  15. Japonya'da, soyluların tiyatrosu olan No tiyatrosu karşısında, günlük yaşama dönük halk tiyatrosudur.
    3 ...
  16. abare tiyatrosu

    1.
  17. siyasal konuları, toplumsal ve kültürel gündelik yaşamdaki yozlukları, toplum eleştirisi yaparak, acı ve iğneleyici bir dille anlatan, oyuncular ile izleyicinin içli dışlı olduğu tiyatro türü.
    0 ...
  18. internethaber com

    5.
  19. üretimden yoksun bazı sözlük yazarlarının tıkandıkları noktada sürekli başvurdukları dürüst habercilik anlayışından yoksun site.
    3 ...
  20. diyonsos

    43.
  21. sözlükte sürekli milliyetçi yazarlar tarafından kendisi hakkında olumsuz ifadelere yer verilmiş yazar kişisi.
    ülkü ocağına yeni giden liseli talebelerin söylemleriyle aynı doğrultuda ülkeyi (ancak)sanal ortmada müdafa etmeye çalışan yazar arkadaşlar, nedense siyasetin sadece tek taraflı yapılmayacağını anlayamamışlar, karşıt düşüncelerin varlığıyla ancak bir bütün siyaset yapılabileceğini kavrayamamışlar. hani klasik bir söylem vardır "benim düşüncemi beğenmeyebilirsin ama saygı göstermek zorundasın" diye umarım bu ilkeyi hayat felsefeleri yaparlar ve birkaç şukela için attıkları hamasi nutuklardan kendilerini arındırırlar...
    bu da klasik olacak ama kendisini tanımam, etmem. sabır dilemekten başka çare de yok gibi...
    6 ...
  22. nevroz batman

    1.
  23. roj

    1.
  24. kürtçede "gün" anlamına gelen kelime. ayrıca Avusturya'da çıkarılmakta olan kürt birası.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=173865
    1 ...
  25. zazaki

    1.
  26. tunceli ye dersim diyen kişi

    6.
  27. baskılara ve zorlamara rağmen özlüklerini kaybetmek istemeyen, atalarına saygısızlık ve haksızlık etmeyen kişilerin kullandığı ifade.
    (bkz: seyit rıza)
    (bkz: dersim)
    28 ...
  28. turkiye de kavramlara takilma sorunsali

    1.
  29. türkiye'nin yıllardan beri aşamadığı sorundur.
    birbirinden değerli kişilerce ülkede barış adına bir konferans yapılır, söylenebilecekler, yapılması gerekenler tartışılır, günlerce konuşulur "kan akmaması" için neler yapabiliriz diye prof.lar, aydınlar, sivil toplum örgütleri kafa yorarlar ama üç beş provakatör çıkıp ülkeyi kurtarmak adına sözde kahramanlık yaparcasına "vay efendim bunlar teröriste gerilla dedi" diyerek önce taraflı medyada sonra halk arasında bir kışkırtma, memleket elden gidiyor diyerek insanları milliyetçilik kisvesi altında gaza getirme, vuralım, kıralım, yaşatmayalım... gibi küçük, alçaltıcı hareketlere başvuruyor. ulan adamlar orada günlerce barışı tartışıyor, insanlar ölmesin acaba ne yapabiliriz diye can güvenliğinin olmadığını bile bile konuşuyor ama tüm konferansta söylenenlerin, yapılması gerekenlerin ne olduğunu anlamadan, dinlemeden bir "kelimeye takılıp" ülke yararına bir adım bile atılmasını engeleyip farklı yönlere çekilmeye çalışılıyor.
    yakın zamandan bir örnek verelim, sözlüğümüze de bulaşan "hepimiz" kavramı evet "hepimiz ermeniyiz" ya da "kürdüz" yerine göre de "türküz" ne var bunda, yani ben ermeniyim dediğim zaman din mi değiştirmiş oluyorum veya ben kürdüm dediğim zaman ülke mi bölünüyor ya da bu ülke için can verenlerin kemiklerini mi sızlatmış oluyorum onu bırakın bu ülkeyle hiç alakası olmayan biri için biz hepimiz eto'yuz bile diyebiliyoruz neden peki? çünkü ezilmiş bir insanın arkasında olduğumuzu göstermek için, ezilen, hor görülen kişi ya da topluma ne olursa olsun sahip çıkmak insanlık görevidir*. bugun sana yarın bana ama sen kalkıp "hep bana" dersen de olmaz işte asıl o zaman bu ülkeyi bölmeye çalışan sen olursun...
    hele birde sözlükte "halkların kardeşliğini" tanımını yapmış arkadaşları gördümde açıkcası utandım... yani bu kavramı pkk ile özdeşleştiren mi dersin yok bu cümleyle ülkeyi bölmek istiyorlar mı dersin neler neler... içinde buram buram kardeşlik kokan bir kelimeyi ne hallere getirmişler ama şunu unutmamak lazım bu kavram evrenseldir ve almanya'da, bulgaristan'da veya türklerin yaşadığı herhangi bir ülkede bile sıklıkla söylenmektedir acaba onlarda mı pkk'li yoksa yaşadıkları ülkedeki halka, birlikte mutlu ve huzurlu yaşayabiliriz uyarısını mı yapıyorlar.
    malum son olarak bu ülkede bir düşünce adamı ağzından çıkan "zehirli kan" kelimesiyle hem yargılandı hemde öldürüldü anlatmak istediklerinden farklı algılandı ya da algılanmak istendi...sonuçta birini daha kavramlar yüzünden kaybettik.
    konunun dağıldığının farkındayım kısacası kelimelere takılmak yerine içindeki derin mahiyeti gerçekçi olarak anlamak, bilmek lazım ve yıllardır kavramlarla uyutulmaya çalışılmış bir toplumdan çıkıp geniş anlamda bazı şeyleri çözmek ve vurgulanmak istenen bu kavramları da kötü niyetle değil de tamamen insanlığa dayalı benimsemek ve uygulamak lazım. *
    3 ...
  30. 29 ocak 2007 karşıyaka diyarbakır maçı

    9.
  31. öncelikle bu iki takımı da tutmamakla birlikte sporla ilgili entry girme adetim de yoktur ama gözlemlediğim kadarıyla "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok", "PKK dışarı", "PKK sizinle gurur duyuyor" şeklinde slogan atan Karşıyakalı taraftarların özellikle olay çıkartmak istedikleri ve başardıkları maçtır. ülke bütünlüğünü ancak atacakları sloganlarla koruyabilen bir güruhun bütünleştirmek için mi yoksa bölmek için mi? bu sloganı attığını da bilmek lazım...

    edit: sporun geneliyle pek bir alakam olmadığı için şimdi beni göztepeli olarak düşünenler varsa yanılırlar burada amaç olayın siyasi yönünü eleştirmek.
    4 ...
  32. şivan perwer

    9.
  33. memleket hasreti çeken dünya sanatçısı.

    "köyümün doğal renk ve parfüm senfonisini özledim. Çeşmeden akan buz gibi suyu, bol kokulu ve tadına doyulmaz nar ve karpuzu özledim. Daldan tek tek kopararak dut yemeyi özledim. Kavunu taşa vurup parçalayarak yemeyi, dağların doğal akustiğini özledim. Babamın kavalını, annemin toprağını okşamayı özledim. Ve elbette, sevdiklerimi kucaklamayı özledim."

    (bkz: sivan perwer in diyarbakir da konser vermesi)*

    http://hurarsiv.hurriyet..../haber.aspx?viewid=118087
    5 ...
  34. şivan perwer in diyarbakır da konser vermesi

    6.
  35. ülkesinden 30 yıl boyunca uzak kalmış bir sanatçının ve özellikle milyonlara hitap eden dünya sanatçısının kendi topraklarında konser vermesi "sıradan değil olağan üstü" bir durumdur. uzun yıllardır kürt halkının ciğerini yürekten okşayan ezgilerin sahibini görmek ve canlı canlı sesini diyarbakır surları etrafından dinlemek her ne kadar bazılarını rahatsız etse bile milyonlarca insanın büyük bir coşkuyla beklediği ve yaşamak istediği büyük bir olaydır.
    7 ...
  36. fasistlere inat kardesimsin hrant

    1.
  37. yaşar kemal

    35.
  38. --spoiler--
    Bundan yıllarca önce ben, "Demokrasi Kürt sorunundan geçer" demiştim. "Sen milyonlarca vatandaşının dilini yasakla," kendi diliyle yazacak okuyacak okulu da yasakla, kendi dilini araştıracak geliştirecek üniversiteyi de yasakla... Kürtler Lozan'dan azınlık olarak çıkmadı. iyi ki azınlık değilmiş. Nerdeyse Kürtlere yasaklanmayacak hiçbir şey bırakılmayacakmış.

    Malazgirt'ten bu yana kardeş oldukları, Kurtuluş Savaşı'nda ülkelerinin kurtuluşu için birlikte çarpıştıkları, zaferde birlikte sevindikleri kardeşleri, onları nasıl bir azınlık sayabilirdi? Kürtler kendilerini hiçbir zaman azınlık saymadılar. Hiçbir Kürt hiçbir zaman kendini azınlık saymadı. insanlıktan mahrum kılındığı halde kendini azınlık saymadı. Sürgüne, aşağılanmaya, dilinin uydurma bir dil, "kart-kurt" dili olduğunu söyleyenlere bile "Biz azınlığız" demedi. Çünkü onlar azınlık değil kardeştiler. Hiç kimse onları kardeşlikten ayıramaz. Bin yılın adı var.

    Bu seksen yıldır yasaklar olmasaydı, Kürtlerin kardeşliği unutulmasaydı, yasaklara boğulmasalardı, bugün böyle konuşmak aklımıza gelmezdi. Türk halkı kardeşliği unutmadı. Kürtler aleyhine korkunç propagandalar yapıldı. Kürtler, linçlere, sürgünken geldikleri bölgelere tekrar sürgüne uğradılar. Birileri iç savaşı tetiklemeye çok uğraştılar. işte bu topraklarda birlikte yaşayanlar, bu kışkırtmalara izin vermediler. Bu, sevinç ve umut verici bir tutumdur. Bundan önce çok fırtınalar atlattık, bundan sonra varacağımız yere kısa yoldan varacağız.

    Bir de Kürt dili yok diyenler var, türlü uydurmalara başvurarak... Kürtçe çok şiveli bir dilmiş! Ya bilmiyorlar, ya pişmiş aşa su katıyorlar. Kürt dili zengin bir dildir. Zengin dillerin çok şivesi olur. Her bölgede, her yörede değişir.

    Kürt dilinin zengin bir edebiyatı vardır. Yazılı edebiyatı olan diller, yaşamını uzun zaman sürdürür. Kürt dilinin büyük eski destanları vardır. Bugünkü dengbêjler, köy köy dolaşarak destanlarını söylüyorlar. Yeni destanlar da yaratıyorlar. Eski destancılardan Ebdalê Zeynikî, daha dillerde... Hem büyük bir destan anlatıcısı hem de büyük bir şair...

    "Feqîyê Teyran" da bir dengbêjdir. On dördüncü yüzyılda yaşamış Müküs Emiri'nin oğlu. Divanları var. Eldeki ve daha denbêjlerin söyledikleri şiirleri daha dilden dile dolaşıyor. Şiirlerin çoğu kuşlar üstüne. Ona Türkçeye çevirirsek, 'Kuşların Fakisi' ya da 'Kuşların destancısı' diyorlar. Bütün ömrü kuşlarla geçmiş.

    Bugün dünyada yaşayan destancılar, Kırgızistan'da, daha dillerde... Destancılara "Manasçılar" diyorlar. Bu yüzyıla kadar irlanda destancıları vardı. irlanda'da daha çok folklor çalışmaları var.

    Çağımızda kültür sorunu yaşanıyor. Özellikle son yıllarda kültürler üzerine çok çalışmalar yapılıyor. Kültür sorunları ülkelerin baş sorunları. Özellikle Avrupa ülkelerinde... Dünyanın kültüre gittikçe daha önem vermesi boşuna değildir. insanı insan yapan kültürdür.

    Dünya binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin bir rengi, bir kokusu vardır. insanlık, her kültürün üstüne titremelidir. Binlerce kültür çiçeği, birini koparırsak, insanlık bir kokudan, bir renkten yoksun kalır.

    Emperyalizme kadar kültürler birbirlerini aşılamış, birbirlerini beslemişlerdir. Uygarlıklar da öyle. Tek başına kendini geliştirmiş ne bir kültür vardır dünyamızda, ne de bir uygarlık.

    Ülkemizin, kendini bilim adamlarından, aydınlardan sayan bir takım kişiler, çok kültürlülük olamaz diye kendilerini yırtıyorlar. Onlar büyük kültürlerin beşiği olan Anadolu'da böyle konuşuyor. Bu insanlar için konuşmak bize düşmez.

    Emperyalizme kadar kültürler, ister istemez birbirlerini aşılıyordu. Emperyalizm, Rönesans'tan miras iki sözcüğü sahiplendi. "ilkel ve üstün insan" Ve emperyalistler, kendilerini haklı sayarak ilkel insanlara kültür ve uygarlık götürdüler.

    Anadolu'ya gerçek bir demokrasiyi getirebilirsek, Anadolu kültürleri gene birbirlerini aşılayacak. Anadolu'nun gene eski zamanlardaki gibi insanlık kültürüne zengin katkısı olacak.

    Bir ülke insanları insanca yaşamayı, mutluluğu güzelliği seçecekse, bu önce evrensel insan haklarından, sonra da evrensel sınırsız düşünce özgürlüğünden geçer. Buna karşı çıkmış ülkelerin insanları da yirmi birinci yüzyılda onurunu yitirmiş, insanlığın yüzüne bakamayacak durumlara düşmüş insanlar olarak yaşarlar.

    Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde...

    "Ya gerçek bir demokrasi, ya da hiç..."

    --spoiler--
    2 ...
  39. yaşar kemal

    34.
  40. --spoiler--

    Dünya bizim kadar, bizim durumumuzu gözlüyor. Gerillanın adını terörist koyduk, bundan da bir umut bekledik. Sözcükler her zaman her koşulda değişebilir ve bir gün işe yaramaz olur. dışarıda, önceleri, dağa çıkanların çıkmalarının sebebini bilmiyorlar, biraz da gerilla maceraları sanıyorlardı. Dağa çıkanların bir kısmı üniversitelerde okuyanlardı, üniversiteyi bitirenlerdi. Aşağı yukarı dağa çıkanların hepsi okur-yazardı. Avrupa basını da buna önem vermiyordu. Artık bugün ise dünya basını her şeyimizi biliyor. Dünyanın gözüne baka baka sürdürülecek bir savaş, bir ülkeyi çürütecek savaştır.

    Bir de bu savaşa yüz milyon dolar gitti diyorlar. istedikleri kadar desinler doğru değildir. Giden para daha çok dolardır. Ya başka kayıplar? Onların altından çok ülke kalkamaz.

    Dünyadaki büyük uygarlıkların ana sebebini soracak olursak, yeşerdikleri toprakların, dünyanın en verimli, iklim olarak yaşamaya en uygun topraklar olduğunu görürüz. Örneğin Mısır toprakları, Batı Anadolu, Mezopotamya toprakları... Doğu Anadolu toprakları, Güney Anadolu toprakları da bu toprakların içindedir. Batı Anadolu da Doğu Anadolu da bir çok uygarlığın beşiğidir. Doğu Anadolu topraklarının bir çok uygarlığın beşiği olduğu gereğince bilinmiyor. Doğu Anadolu toprakları, Mezopotamya uygarlıklarına yardım etmiştir. Fırat'ın, Dicle'nin yaptığı gibi...

    Mezopotamya, adını bu iki ırmaktan alır. Bu toprakları, Urartu, Huri gibi daha bir çok uygarlıklara beşiklik etmiştir. Şimdi bu toprakların insanları yoksulluk içinde kıvranıyor. Bu savaştan, önce bu toprakların insanları, her şeye karşın böyle yoksul, böyle ekmeğe muhtaç değillerdi. Savaşta sürülen köylülerin toprakları boşta kaldı. Hayvancılık bitti. Bahçeler kurudu. Arı kovanları boş kaldı. Korucular köylerde geriye ne kalmışsa talan ettiler. Korucularla korucu olmayan arasında onulmayacak bir düşmanlık ortaya çıktı. Sürülmeyen köylere de yaşam zehir edildi.

    Bir bölge nasıl her şeyiyle yokluğa mahkum edildi? Otlu yaylalar, bereketli topraklar boş kaldı. Kodesinler Kel Ali'nin bağı var. Devletimiz savaş yapıyor, halkı sürüp toprakları boş koymak... Sürgünleri de aç sefil koyarak, sürgünlerin aç sefil çocuklarını da ister istemez dağlara yollamak... Dağlara ne kadar delikanlı gitmiş, sayısını biliyor mu hükümet?

    Bir de bu tutumdan Türkiye'nin ne kadar zararı oldu, biliyor mu devlet? Bu şiddetin bu savaşın Türkiye'ye ne kadar zararı oldu biliyorlar mı sayın savaşsever milliyetçilerimiz? Bu savaşla günler geçtikçe ne kadar tükendiğimizi, tükeneceğimizi, Allah için bir düşünen var mı, bu gidişle nereye gidiyoruz bir bilen var mı?

    Bir insana ne yaparsanız yapın, bir insanın bir halkın onuruyla oynamayın!. Bu benim gençliğimden bu yana dilime pelesenk ettiğim sözümdür. Bizim yöneticiler bunun tersini yaptılar. Halka etmediklerini bırakmadılar. Yöneticilerin, onlardan bağımsız korucuların halka yapmadıkları kalmadı. O kadar zulümler yaptılar ki, söylemeye dilim varmıyor.

    Ülkemizde milliyetçi kisvesine bürünmüş ırkçılar var. Onların dillerine pelesenk ettikleri bir sözleri var: "Türkün Türkten başka dostu yok." Bir ülke halkına bundan daha korkunç bir söz edilmez. Hele Kürtlere böyle sözler etmemelisin. Kürtler sana gücenir. Sevgili milliyetçi dostlara söyleyeyim ki sevinsinler, rahat etsinler. "Türkün Türkten başka dostu var". Gizli saklı değil. Malazgirt'ten bu yana Kürtler Türklerle dost. Bu, Kurtuluş Savaşı'na kadar sürmüş. Kimileri yazıyorlar, söylüyorlar ki, Kürtler Kurtuluş Savaşı'nda Türklerle birlikte olmasaydı, bu savaş zordu.

    Mustafa Kemal Paşa'nın büyük zekası, bu zorluğu alt etti. Samsun'a çıktıktan sonra niçin kongreyi karadenizde, haydi oralar deniz kıyısıdır, uygun değildir diyelim, Amasya'da, Ankara'da yapmadı. Niçin yapmadı? O büyük zekanın başka sağlam bir düşüncesi olmalıydı. Erzurum'da ordu müfettişinin emrinde olması gereken bir ordu vardı. Ordunun Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, ordu müfettişinin çağrısına geldi, "Emrinizdeyim Paşam" dedi, bundan sonra ordu müfettişinin yanında bir güç daha vardı: O da Kürtlerdi.

    Erzurum'da ona, Kürtlerin mümessili olaraktan Hacı Musa geldi. Onunla bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma kayıplara karışmış durumda.

    Ellili yıllardı, Nurullah Ataç, arkadaşı Cevdet Dursunoğlu ile beni de yemeğe çağırmıştı. Konuşurken, söz Hacı Musa Ağa'ya gitti. Yemekte bir arkadaş, Erzurum kongresi Üyesi Dursunoğlu'na "Paşa'nın Hacı Musa Ağa ile anlaştığı doğru mu" diye sordu. Dursunoğlu, iyi ki Mustafa Kemal o anlaşmayı yaptı. Koçgirî isyanını bu anlaşma sona erdirdi dedi. O zaman Millet Meclisi'nde doksan üç Kürdistan Mebusu var. O doksan üç mebus bir bildiri yayımlıyor. "Savaş bitinceye kadar Mustafa Kemal Paşa'nın emrindeyiz" diyorlar.

    Bir de Lozan Konferansı var. Kürtler Türkiye'yi değil de ingilizleri tutsalardı, bugünkü durumlar böyle mi olurdu. Bir de Sovyet ihtilali'nden önce Kürtlerin bir kısmı Rus Kürtleri ile birleşmişler. Çoğunluk Osmanlılara kalmış. Kürtler Osmanlılarla kalmayıp Rus Kürtlerine gitselerdi, sonradan gelen Sovyetler bu büyük kitleyi bir Sovyet devleti yapmaz mıydı? Öyle ise bu kadar acıyı, yalnızlığı niçin kabul ettiler? Kürtler dünyadan habersiz miydiler? Bu devlet politikasına bakarsak, onlar aptal oğlu aptallardı.

    Bizim devlet büyüklerimiz, gazetecilerimiz, "Irak'ta Kürtler bağımsız olurlarsa, bu, savaş sebebi sayılmalı" diyorlar. Niçin? Irak'taki Kürtlerden size ne? Kim ne sanarsa sansın, ey milliyetçi ırkçılarımız, dünyada bir tane dostunuz varsa diyelim, o da güneyimizde, petrol kuyularının üstünde oturan Irak Kürtleridir.

    Böyle bir dostun olması, bir çok dosta bedeldir. Ne yazık ki onlar dostlarından o kadar kötek yemişler ki, yoğurdu üfleyerek içiyorlar. Irak Kürtleri Kuzey Irak'ta bağımsızlık istemiyorlar. Çünkü bağımsızlık onların çıkarına değil. Can-ı yürekten federasyon istiyorlar. Federe bir devlet içinde olmak, onları daha işine geliyor.

    Kimi insanlar, devlet, basın, hepsi birden, "Kürtler Türkiye'yi bölecek de bölecek." Belki de bir bildikleri var. Belki de onlar kimsenin bilmediği bir şeyleri biliyor. Belki bu şiddetin bitip eksilmeyeceğini biliyorlar, bilmiyorlarsa da istiyorlar. Ya da bu savaşın hiç bitmeyeceğini biliyorlar, ya da istiyorlar. Belki de hiç kimse hiçbir şey bilmiyor.

    Bir savaş ne kadar düşük yoğunlukta da olsa, gene savaştır. Savaşın sürmesini isteyen devlet çok güçlü de olsa, gene kayıplar verir, yıpranır. Boşu boşuna savaş sürdürenlerin güçlerinin çok işe yaramadığını görüyoruz. Savaşın acısı herkesin yüreğindedir.

    Kürtler barış istiyorlar. Onların bu istekleri candan yürekten değilse, bir oyunsa, çok çabuk anlaşılır. Kürtleri dışlayan milliyetçi, ırkçılarımız var. Her şeyi konuşmakta özgürdürler. Bu insanlar dünyadan, yurdunun insanlarından habersizlerdir. Halkımız demokrasiye can attığı halde, demokrasinin nimetine kavuşamadılar. Böyle giderse biz demokrasinin nimetine kavuşamayacağız. Çağımızda bir ülkenin demokrasiye kavuşması o ülkenin onurudur.
    --spoiler--
    2 ...
  41. yaşar kemal

    33.
  42. türkiye'de yıllardan beri barış özlemi içinde yanıp tutuşan büyük yazar.
    Türkiye barışını arıyor konferansında yaptığı konuşmanın tam metni.

    --spoiler--

    Binaenaleyh başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu mucibince, zaten bir nevi muhtarlıklar teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise, onlar kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı mevzuibahis olurken, onları da beraber ifade (etmek) lazımdır. ifade olunmadıkları zaman bundan kendi kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daimi varittir...'

    Gazi Mustafa Kemal, 1923'te izmit'te yaptığı basın toplantısından...

    20'inci yüzyıl, insan soyuna yakışmayan olayların yaşandığı bir yüzyıldır. Kanlı iki dünya savaşı bu yüzyılda çıktı, büyük soykırımlar bu yüzyılda yapıldı. Korkunç bir yüzyılı arkamızda bıraktık.

    Birinci Dünya Savaşı'ndan geriye kalan insanlar, savaştan önceki insanlar değildi. Korkulara teslim olmuş, kendine güveni kalmamış, yaratıcılığı, kişiliği zedelenmiş, umutsuz... ikinci Dünya Savaşından kalanlar daha beter durumda. Hele Üçüncü Dünya Savaşı, yani Soğuk Savaş, insanlarımızın canına okuyan bu... insanlık, bu savaşların yıkımından bütünüyle kurtuldu diyemeyiz. Bir de dünyayı bir ateş yumağı edecek atom savaşını beklemek... Savaşın ne zaman çıkacağını beklemek, ölümü beklemek gibidir.

    Bütün kötülükleri yanlış savaşların sırtına mı yüklüyorsun diyeceksiniz. Elbette insanları mutsuz edenlerin hepsini savaşın sırtına yükleyecek değilim. Ama çoğu savaşların işi... Savaşlar insanların ölüm fermanıdır. Savaşlar, üstünde yaşadığımız toprakların, doğamızın ölüm fermanıdır.

    Bir yüzyılı arkamızda korkular içinde bıraktık, acılar içinde, ölümleri kanıtsayarak... Ama bu yüzyılda insanlığımızı onurlandıran işler de yapıldı. Bu işler, insanların yüzünü ağartan işlerdir. insanlık, yüzyılımızın yaptıklarıyla da övünebilir.

    Avrupa, gittikçe üç büyük savaşın etkilerinden kurtulmaya çalışıyor. Kurtulacaktır. Bu kadar çaba boşuna gidecek değil. Avrupa Birliği boşuna kurulmadı. Ölümsüz barışlar için, kültürlerin birbirini aşılaması, birbirlerini beslemesi için kuruldu. Savaşsız, mutlu bir dünya olsun diye kuruldu. Barışa, güzelliğe, insana saygıya, insanın insanı aşağılamaması, sömürmemesine yollar açmak için kuruldu.

    Bu söylediklerim bir temenni değil. Avrupa Birliğinin kurulmasının başlıca sebebi barıştır. 9'lar Avrupası, 1973'te yayımladığı bildirgede şöyle diyordu: 'Yenildiklerini hissedenlerin, yasal, siyasal ve manevi değerlerine saygıyı güvence altına almanın heyecanı... Ve geliştirilmiş bir toplum yaratma isteğiyle kurulan Avrupa, kendi kimliğini oluşturan temel ögeler olan temsili demokrasi, hukukun üstünlüğü, ekonomik ilerlemenin sosyal adalet amaçlı gerçekleşmesi ve insan haklarına saygı ilkelerini koruma umudunu taşır.'

    işte Avrupa Topluluğu bu umuda sarılmıştı. Çünkü üç korkunç, insanlığı yok edebilecek savaştan geçmişti.

    Savaşa girmeyen ülkeler de neredeyse giren ülkeler kadar savaştan etkilenmiş durumda. Bu üç dünya savaşı, dünyayı perişan eyledi. Tarih boyunca her savaş bir yıkım olmuştur. Yenenler de yenilenler de, savaşların dışında kalanlar da aynı yıkımdan kurtulamamışlardır.

    Bizim yirmi beş yıldır süren düşük yoğunluklu çatışmalar denilen light savaşımıza gelince, birkaç kez tek taraflı ateşkes olmasına karşın, bu savaşımız bir türlü bitmiyor. Nasıl, niçin bitmiyor? Bunda kimsenin bilmediği bir keramet olsa gerek. Birinci dünya savaşı dört yıl, ikinci dünya savaşı altı yıl sürdü. Bizim yirmi beş yıllık savaşımız ne kadar sürecek belli değil.

    Ülkemiz bu savaştan büyük zarara, kötülüğe uğradı. Savaşanlardan otuz bin kişi öldü. "Korucu dedikleri sayısı yetmiş bini geçmiş sivil savaşçılar" bulaştı ülkenin vicdanına. Beş bin köyün bir çoğunun evleri yakıldı. insanları ülkenin bir çok yerine dağıldı. Bir kısmı açlıktan, yoksulluktan kırıldı. Faili meçhul cinayetler olağanlaştı, savaşın bir parçası oldu. Kürtlerin seçkin kişileri seçildi, faili meçhule kurban edildi. Devletin kurumlarının bir kısmı yozlaştırıldı. ikinci dünya savaşına girseydik, bundan daha mı kötü olacaktı?

    Bu savaş Türkiye'nin belini kırdı. Kendi halkıyla savaşan bir ülke olduk. Gittikçe insanlık gözünde durumumuz kötüleşiyor. Hiçbir koşulda bize hak verilmiyor.

    --spoiler--
    3 ...
  43. berxwedan jiyan e

    2.
  44. özellikle halay çekerken söylenen coşkulu "şivan perwer" ezgisi.
    nakaratı;
    Serhildan, berxwedan,
    Serhildan jiyan e hêy hêy
    Berxwedan jiyan e...
    8 ...
  45. kürt sorunu yoktur sorunlu kürt vardır

    5.
  46. gayet yerinde olmayan bir sosyal tespit. buna tespit demek bile başlı başına bir yanılgı ve yanlışlıktır. kürt sorununun "80 yıldır" bu ülkenin en temel sorunlarından biri olduğunu daha anlayamamış "güzide tespitçilerimizin" aslında bu sorunun kendilerinden kaynaklandığını kendi içlerinde kabul ettikleri belli, fakat bunu açıkca kendi üstlerine almaktansa kürt halkının geneline yüklediklerini görmek aciziyetten doğmuş bir zihniyetin ürünü olduğunu gösteriyor.
    bu ülkede dağa çıkan herkesin cahillikten çıktıgını, ekonomik koşullardan tc'ye karşı geldiklerini belirten muhterem tespitçilerimiz bazı şeylerin farkında olmadıkları çok açık. kurtlar vadisinden, magazin programlarından vakit bularak gerçek ve yalansız basını takip ettiklerinde en azından bazı şeyleri tarafsız okumaya çalıştıklarında ülke genelinde ne olup olmadığını çok iyi anlar ve yapmak istedikleri, kendilerini kastıkları bu tespiti daha doğru ve akla mantığa uygun bir şekilde yapmış olurlar. yaklaşık bir sene önce bir anda "540" üniversite öğrencisi aynı anda pkk saflarına katıldı acaba bunu sorgulayabilirmisiniz muhterem tespitçilerimiz neden niçin ve hangi yürekle.... 540 tane üniversite öğrencisi diyorum dikkat edin aralarında tıp, hukuk, mühendislikte... okuyan bir çok öğrenci var. bunlar önlerinde oluşabilcek bir geleceği silahlı mücadeleye tercih etmiş kişiler ve şu durumdan emin olabilirsiniz ki belki aralarında en uzun yaşayacak kişi en fazla 1 ya da 2 sene yaşar. evet şimdi diyebilirsiniz ki efendim tc. bunlara aş vermiş, iş vermiş, egitim vermiş eee bitti mi peki sen adamın dilini, kültürünü, ve tc. içinde sahip olması gereken özgürlüklerini hiçe sayarsan görmezden gelirsen ne kadar ekonomik özgürlüğünü de sağlasan bu adam dağa gitmeyipte ne yapacak. "almayanda anadil ile eğitim konusunda son zamanlarda türkçenin okullardan kaldırılacağı konuşuluyor" haberin var mı ne yaptı almanyadaki türkler buna en demokratik haklarıyla karşı çıktı ya da sen yıllarca bulgaristanla uğraştın aman türklerin isimlerini bulgarca yapıyorlar diye peki kürtlerin suçu ne bu ülkede neden nüfus müdürlüklerinde kürtçe isim verilmiyor bulgarlar seni asimile edince vay efendim onları keserim, silerim bu dünyadan ama kürtlere gelince aynı özveriyi göstermiyorsun kesmekle yetiniyorsun. sorun kürtlerde değil sorun kendini türk milliyetçiliğine adamış kişilerin despot ve faşist tutumlarında. ve böyle bir başlığı tespit diye ortaya sunanlarda... *
    8 ...
  47. halkların kardeşliği

    1.
  48. barışın ve insanlığın ne olduğunu bilmeyecek kadar aciz kuş beyinlilerin anlamakta zorluk çekeceği düşüncedir*. sağda solda duyduğu bir kaç cümleyle işin derinliğine ve toplumsal duyarlılığına bakmadan, neyin ne olduğunu "takım elbiseli" reislerinden öğrenen liseli gençlerden bile kötü, ucuz siyasi anlayışa sahip olan kişilerin ağzına alamayacağı kadar büyük[başka tarafını bilemem] ! ve nefesini boğazına tıkayacak kadar derin manalar taşıyan iki kelimeden oluşur.
    bu iki kelimenin açılımı "halk" ve "kardeşliktir". ananın, babanın, dostlarının ve sevdiklerinin senin ters olan görüşlerine bile saygı duyan insanların yaşadığı savaşsız, sömürüsüz, demokratik ve özgür bir ülke ve bu ülke içinde herkesin birbiriyle iyiniyet ve sağduyu içinde yaşamansını öngörür.
    inadına yaşasın halkların kardeşliği.
    inadına tam bağımsız ve özgür türkiye.
    17 ...
  49. 49

    7.
  50. audio fact

    1.
  51. Cengiz Baysal*, Ryan Woodward*, Roberto Castillo*, Fernando Huergo*, Onur Türkmen*, Mehmet Ali Sanlıkol* tarafından kurulan, başarılı caz grubu. "Black Spot" ve "asitane" adlı iki güzel albümleri vardır.
    0 ...
  52. yaşar kemal

    22.
  53. yıllardır aynı düşüncelerle yazıp-düşünen bir yazarken "barış" adına söylediği bir kaç kelimeyle akla mantığa alınmayan eleştirilere maruz kalmış, dünyanın sayılı edebiyatçılarından biri hatta en iyisidir. dünyanın türk edebiyatını tanımasına vesile olan yaşar kemal'in, türklerin dünya üzerinde bir dostunun bulunduğunu belirtmesi, sebebi anlaşılamamış bir şekilde tepkiye neden olmuş, peki "turkün en büyük düşmanı kürttür" dese daha mı rahatlayacaktınız ya da "turkten dost olmaz" diyerek mi gururlanacaktınız. yani asagi tukurse sakal yukari tukurse biyik... adam söylenebilecek en mantıklı ve insancıl görüşünü dostane bir şekilde dile getirirken sen onu vatan haini yapıyorsun. peki şimdi kim bölmeye çalışıyor bu ülkeyi sen mi yaşar kemal mi? nobel almak için söylediğini bile yazanlar var ki bunları yaşar kemal'i tanımaya davet etmekten başka çare yok. en azından bir kitabını alıp okusunlar. kısacası görünen şudur ki kürt kelimesinin geçtiği her yerde tahammülsüzlük diz boyu. yaşar kemal'de bundan nasibini alanlardan. bu ilk değil bu kafayla da son olacağı muamma.
    11 ...
  54. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük