mühendislik mimarlık fakültesinde başlayarak iletişim bilimleri fakültesi ve ardından konservatuara yayılan daha da yayılası olan; fakülte kantinlerinin fiyatlarından, sağlıksızlığından, çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan memnuniyetsizliklerini duyurma ve bu yolda siyasi amaç gütmeden bütün öğrencilerin desteğini almaya çalışarak ilerlemeye çalışan boykottur.
boykot 3. haftasında ve oldukça istikrarlı görünüyor
eğer yolunuz mmf'den geçerse okulda içebileceğiniz en iyi çayı boykot masalarından içebilirsiniz.
sikik sistemdir efenim bu. henüz kayıt günüm gelmemiş olmasına rağmen istemediğim halde elime 2 adet ders vermiş -ki bi tanesi geçtiğim bir derstir- dersleri üst üste bindirmiş ve böyle bir açıklama yapılmamıştır.
eğer ki yarın kayıtlarda bu dersleri silemezsem sikeyim böyle sistemi der gider uğraşırım yine yok derslerse paşa paşa çakışan ders alacağım. nasıl olacaksa artık o iş.
hatalı zamanda olması planlanan zirve. şöyle tarih bir hafta sonraya alınsa ekle-sil haftasında eskişehir'e gelme ihtiyacı duymayan bünyeler de gelmiş olsa, zirve mekanında 3 kişi değil 13 kişi olsa. ne dersiniz, hoş olmaz mı?
gecesi ile gündüzü karışmış insan evladını o gece yine uyku tutmamıştır. salak salak işlerle uğraşmış, poker oynamış, bir şeyler karalamış, sohbet etmiş sonunda yine sabah etmiştir.
bunları yapmadan önce düşünmüştür ki "ulen yarın ders var kalkıp gitmezsem kalacam erken yatayım bari." düşünceleri yalan olmaya yüz tutmuştur ama yine de içinde bir ümit vardır "ben istediğim zaman uyanabilirim" mantığına sahiptir.
sabaha karşı uyur sonunda dayanamaz. bir kaç saat içerisinde geriye kalmak zorundadır yoksa derse gidemeyecektir ve bu onun bir dönem boyunca aldığı dersten devamsızlık yüzünden kalmasına sebep olacaktır.
sabah 8 sularında uyanır genç arkadaş derse gitmek için hazırlanmak ümidiyle. tuvalete gider gerekli işlemleri yapar. yüzünü yıkar. tuvaletten çıkar ve odasına döner. sanki robot misali yatağına geri girer üstünü örter ve öğlene doğru kalkar.
bu arada da gitmesi gereken ders yalan olmuştur yanınada transkriptine yazacak bir adet DZ'si olmuştur.
yurdumun güzel öğrencilerinden bir topluluğun evinde o gün tüp bitmiştir. dolapta ise yiyebilecekleri hiçbir şey yoktur. düşünürler "acaba tüpe gerek olmadan marketten alıp yapılabilecek olan bir yemek çeşidir var mıdır?". sonuç olarak bir şey bulamazlar. çevrelerinden yardım isterler çünkü bir yerlerden bir şeyler sipariş vermek istemezler. sonuçta o kadar paraları olsa gider tüp alırlar can kardeşler.
gerizekalı facebook uygulamalarının son bombası olarak piyasa sürülmüş saçmalık.
bütün herkes mi aynı şeyi yapmaya çalışır soktuğumun facebook'unda. arkadaş yaptığınız bir şeyi paylaşmamanız için ne yapmak gerekiyor anlayamadım ki. ya senin isminin gizli anlamını afedersin ama götüme mi sokayım? kendin öğrensene ya. birileri yapıyor diye illa kitle olarak mı hareket edeceksiniz. yahu sen öğrenmeyiver adının gizli anlamını.
o değil öğrenince mutlu mu oluyorsun onu da anlamadım. ne geçiyor ki eline. hadi bak n'olur yeter. gerek yok artık o uygulamayı yapmanıza nasıl olsa bir kaç güne etkisi geçecek o zaman biraz daha erken gelse fena mı olur? biz de rahat nefes alırız. olmaz mı? illa acı mı çektirteceksin bize?
engellemekte istemiyordur seni insanlar ama zorluyorsun be canım kardeşim çok zorluyorsun hem de.
12 haziran 2009'da efsane grup savatage'nin ankara'da vereceği konserdir. henüz mekan, saat veya ücret kesinleşmemiştir fakat kaynak sağlam olduğu için kısa sürede onların da açıklanacağı aşikardır.
not: ayrıyetten 13 haziran'da istanbul'da da bir konser vereceklerdir. *
gerizekalıdır. şu facebook yeni haline döndü insanlar çıldırdı efendim. ne bileyim bir test çılgınlığıdır, bir video gönderme çılgınlığıdır aldı başını gidiyor.
o değil aralıksız olarak gerçekleştiriyor insanlar bu eylemi. bu kadar mı sıkılmış insanlar sosyal yaşantılarından ki sonucu anlamsız olduğunu bildikleri testleri dahi çatur çutur çözüyorlar. yalansam yamulayım da o kadar testi öss'ye hazırlanırken çözseydiniz hepiniz şimdi bulunduğunuzdan daha yüksek yerde olurdunuz bak garantisi benden. deneyin olmazsanız benim yerime geçersiniz.
tamam siz de insansınız ben de insanım ama bir fark var! birazcık dahi olsa düşünebiliyorum. oysa ki siz önünüze gelen herşeyi neden yapmak zorunda olduğunuzu düşünüyorsunuz ki? birazcık kafanızın içindeki şeyi kullansanız. çok değil bakın birazcık. insanların sizin yaptığınız şeyleri görmeyi o kadar da çok istemediğini farkedebilirsiniz. bırakın ya azıcık rahat olun.
yok hangi üniversitede olmalıymışım, yok götüm ne kadar büyükmüş, yok alev sana verecek miymiş. ulen zigot! o çözdüğün saçma salak testlerin hepsini senden çok farkı olmayan sadece birazcık daha fazla düşünebilen başka bir insan evladı hazırlamış! hem de hiç bir dayanağı olmadan. fütursuzca.
adam nasıl da seviniyor şimdi sen o testi çözünce. sanıyor musun ki o test gerçek. bilmiyor musun o adam sen o testi çözünce "aha mallara bak habire çözüyolar" dediğini?
n'olur bak kalk şimdi o bilgisayarın başından al eline bi kitap onu oku veya test kitabı al bi iki test çöz. bak benimde vizem var canım sıkkın, birde eskişehir yendi sinirlerim bozuk. kalk artık yahu oradan.
canın istemiyorsa da o testlerin hepsi içinde patlasın emi!
sözlük için son derece gerekli olan kişi. böyle özel gün ve haftalarda moderasyondan hiç kimse kalmayınca ortalıkta dolaşan canlar için gerekli olan kişidir. 4 tane moderatör var bir tanesini bırakın nöbetçi kalsın işte.
tehlikeli olan sitelerin google'de "bu site bilgisayarınıza zarar verebilir" statüsü altında incelendiği düşünüldüğünde israil'in sitesinin bu zararlı sitelerden biri olduğunu göstermesidir. erdoğan bile demiş google mi demeyecek.
Kenner oyuncak şirketi tarafından yapılan, tasarımcısı Allison Katzman olan, 1972 tarihinde piyasaya çıkmış sadece 1 yıl boyunca satılmış olan oyuncak bebeklerdir. Bebekler yapıldıktan yaklaşık 30 yıl sonra ünlenmeye başlamışlardır. iki çeşit blythe bebek vardır birisi 28 cm boyunda olan NEO bebekler diğeri ise 11,2 cm'lik Petit Blythe. NEO'ların özelliği gözlerinin renk değiştirebilir olmasıdır. Birde çok tatlılar yahu bunlar, insanın keşke gerçek olsada mıncırsam diyesi geliyor. *
shpongle'nin tales of the inexpressible adlı albümündeki en iyi parça. başlarında tempo yavaştır insanı ritmin içine alır ve öyle ilerler, ilerledikçe daha çok içine girersiniz birde bir ses "dönülmez akşamın ufkundayım" diye girer şok olursunuz. bu da ne böyle dersiniz ama o kadar güzel söylemiştir ki helal olsun dersiniz ritm hızlanır tutunamazsınız bitmesin dersiniz ama 11 dakika sonunda sonu gelir veda edersiniz.
' And we can take this huge universe and put it inside a very tiny head: you fold it.
Hara Hara Mahadeva Shambho. Kashi Vishwanatha Gange.
Ex Maria pie jesu
Ex Maria virgine qui tolis
pie domine domine
pie'
Shpongle'nin are you shpongled? albümünden yardırmış bir parça. bildiğin uzaylıları anlatır bizlere en güzel şekilde.
sözleri şöyle:
"...crashed spacecraft.An explanation that folks, sentient, extra terrestrial enitities are somehow active on Earth. But certainly there is a vast quantity of documentation on the phenomena of unidentified flying objects."
"We can not rule out the possibility that creatures, who may well be superior to us, are interested in what is happening on our Earth. These unidentified flying objects that appear to display unique characteristics, such as their speed, their rapid manouvering and so on, must be studied in the interest of mankind."
"It's 3 o'clock. What may well be the most important afternoon in the history of this world. Humanity's first contact with an extra terrestrial species."
"We're receiving a transmission. We're seeing some sort of vapour. I don't know, gas or something? Wait - something is happening !"
Dün itibariyle kullanıcıların indirmesine olanak sağlayan daha önceleri sadece kısıtlı sayıdaki beta tester'lere gönderilen artık bütün kullanıcıların indirebildiği kararlı sürümden önce çıkmaya devam edecek betalardan bir tanesi. birde windows 7 üzerine kurulamıyor deniyor ama kim bilir belki değildir.
türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkani Abdullah Gül'ün görev yaptığı dönem boyunca gitmiş olduğu ülkeler, bu ülkelerde yaptığı görüşmeler ile ilgili video ve fotoğrafların bulunduğu google maps altyapısını kullanan websitesi. şöyle bir sorun var ki kıbrıs cyprus olarak, KKTC ve Kıbrıs Rum Kesimi olarak ayrılmamış sadece ingilizce verilmiştir. Çankaya'dan yapılan açıklama google maps üzerinde kayıtlı olan isimlerin değiştirilemediğidir. Madem öyle koca cumhurbaşkanlığı bir resmi yazı ile google'ye yaptırım uygulatamaz mı yani?
çok işimize yarayacak ya nereye gitmiş cumhurbaşkanı. beni de yanına al, götür nolur.
embriyolojik dönem sırasında intrakranyal bölge içerisinde kalan ektodermal hücrelerden köken alan, iyi huylu ve yavaş büyüyen düzgün konturlu kitle lezyonlarıdır.
http://www.gamegum.com/game/1372/pocket-emo/ adresinden ulaşabileceğiniz besleyebileceğiniz, oynatabileceğiniz, eline bir jilet verip kendisini kestirebileceğiniz, günlüğünü okutup hüzünlenmesini sağlayabileceğiniz bir yandan müzik dinletebileceğiniz kişisel emonuzdur kendileri fakat dikkat etmek lazım ki emodur sonuçta mutlu etmek zordur kendilerini.
Hepsini bırakmış Ahmet Necdet Sezer... Kendisine verilen 1243 parça hediyenin, tümünü de bırakmış...
Götürmemiş.
*
Bu benim cumhurbaşkanım olamaz...
*
Zaten, kırmızı ışıkta durmasından belliydi... Kimse durmuyor ki, o niye duruyor?
isveç mi burası?
*
Bakıyorum gazetelere... 94 parça gümüş, 22 vazo, 9 takı, 27 hatıra para, 4 tabanca, 83 parça değerli süs eşyası, 55 tablo, 86 porselen, 7 madalyon, 4 saat... insanın içi gidiyor!
Al, götür di mi...
Bırakmış, gidiyor.
*
Üstelik, liste eksik...
Kendisine tahsis edilen "kafana göre harca" denilen ödeneği de harcamadı.
Hediyeleri bıraktığı gibi...
Papelleri de bıraktı.
46 trilyon liracık!
Ye, yemedi... Gez, gezmedi.
O zaman bırak biz yiyelim...
Ona da izin vermedi.
"Yetim hakkıdır" dedi, görevi boyunca tasarruf ettiği 46 trilyonu, Maliye ye iade etti...
Kemal Abi ye.
*
Çocukları hálá memur... First Lady desen... Bi Atıl Kutoğlu nu bile tanımıyor... Belediyeler, bizim paramızla simitçilere Cemil ipekçi den köstüm hazırlattı; o hálá kendi cebinden giyiniyor.
*
Aşçıyı, garsonu azalttı. "Suyla çalışmıyor bunlar" dedi, 14 makam aracını geri verdi. Okluk taki yazlık köşke hiç gitmedi. Oğlunu evlendirdi, elektrik parasına kadar cebinden ödedi. Eşi düştü, bileğini kırdı; hastaneye sivil araçla götürdü, röntgen için kuyruğa girdi, sıra bekledi. Annesi vefat etti, gene sivil plakayla gitti; flap flap flap, fors yapmadı... Resmi yemekler hariç, kimseye davet vermedi. Mutfakta yerli ürün kullandırttı.