o özgüven zekadan geliyor olabilir, yaşamaktan aldığı hazdan geliyor olabilir ya da mutlu olduğu için olabilir. belki de güzel ama aptal, yakışıklı ama boşbeyin olmadığı için şükrediyordur. ve biliyordur ki çirkin ama özgüvenli/zeki birinin güzel ama aptal birinden daha mutlu olduğunu.
aslında aynen de filmlerdeki gibidir. ama biz fark etmeyiz. üzüldüğümüzde, kahrolduğumuzda, sevindiğimizde, korktuğumuzda duruma uygun müzikler çalsa, sağdan soldan efektler gelse aynı film gibi olacak hayatımız. biz farkında değiliz, hepimiz birer filmiz.
az önce yediğim, yanında mis gibi hafif acı biber turşusu ve mor kuru soğanla birlikte yayık ayranla mideye indirdiğim yemektir. çomar mı yiyor, sosyete mi, hayvan yemi mi umrumda değil. foodporn sonuçta.
ülkemi eskisi kadar sevmiyorum. eskiden vatan çok önemliydi benim için. şimdi 3 yılımın dolmasını bekliyorum avrupaya yerleşme hakkına sahip olmak için. arkama bakmadan gideceğim. bundan sonra da türkiye benim için sadece yüzüp, güneşlenip kebap yiyebileceğim bir ülke olarak kalacak.
ikive3: baba burdan bişey istiyor musun ne getirim? (Almanya)
baba: yok kızım bir şey istemiyorum. (ala ala )
ikive3: iyi tamam.
baba: yani bi litrelik Jack getir işte free shoptan al.
ikive3: tamam.
baba: bi de yoğurt çilekli çikolata
ikive3: ok.
baba: hindistan cevizli de getir ama beyaz olmasın , bi de after eight.
ikive3: baba taksit taksit söylemesene . başka?
baba: başka yok bu kadar.
ikive3: tamam , hadi annem istiyor telefonu.
baba: dur dur, lakritzi unutma.
ikive3: iyi ki bir şey istemiyorsun ha!
baba: iyi o zaman bana o dediğim paletleri de getir.
ikive3: ya baba oha o çok yer kaplar.
baba: getir. hadi iyi yolculuklar.
nefreti zarara dönüşse de dönüşmese de kötü kalpli insandır. hayvan sevmemek tanrı tanımazlığa benzemez çünkü o kişiseldir, anarşizme benzemez çünkü eyleme döküldüğünde karşındaki kendini savunur. hayvan sevmeyen dünyayı , insanı, kendini hiçbir şeyi sevemez. her an birilerine zarar verebilir.