proscar asıl olarak bir prostat ilacıdır.
aynı zamanda 5/1 oranında gündelik kullanıldığında saç dökülmesine iyi geldiği görülmüştür. tabii haliyle saç ekiminden sonra doktorlarca hastalarına yazılmış olan ilaçtır.
ama jinekomasti(erkekte meme büyümesi), libidoda azalma, impotans, ejekülasyon bozukluğu gibi yan etkileri var olan tehlikeli bir ilaçtır.
saç ekiminden sonra hemen reçetelere yazılır hale gelmiştir ama iktidarsızlığa , menide incelmeye kadar uzayan yan etkileri bayağı bir insanı tedirgin etmiştir.
tipik mahsun kırmızıgül davranışıdır.
duyarsız , umursamaz takıldığı halkının acılarının üzerinden para kazanmak.
bir kaç yıl sonra kalkıp gezi filmi çekip müziklerini de sezen aksuya yaptırır ve başrolde de necati şaşmazı oynatırsa şaşırmam.
Canlı yayında Kanal D muhabiri Cem Tekel'in elinden mikrofonu almak isteyen eylemci, "Polis kendi saldırıyor çocuklarını öldürüyor. Yalan söylemeyi bırakın artık polis kendi halkına saldırıyor, bacak kadar çocukları öldürüyor. Gerçeği söyleyin polis kendi halkına saldırıyor. Bunu söyleyin bir sürü yalan söylüyorsunuz." diyerek tepkisini gösterdi
halkın sanatçısıdır.
sırf bu yüzden bile bir kamyon "klavye silahşörleri"nin tweet kurşunlarına maruz kalmıştır.
"Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi?
Veyahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın..."
ıssız adam filminde alperin , adadan ayrıldıktan sonra bir sabah ona ait tokayı bulması.
aşk acısına gark olmuş insanlar bilir ki sadece toka isimli cisimle göz göze gelmiş olmaktan öte bir durumdur. sevdiğinizi zaten özlersiniz her gün \"haah iste bugün unuttum\" dersiniz ama halbuki yılmaz güneyinumutsuzlar filmindeki \" sen gideli çok oldu çiğdem, sen gideli 467 gün oldu. her gün resmine bir kurşun sıktım. 467 gün seni her gün kurşunladım ama seni öldüremedim. en son kursunu dün sabah alnında denedim. öldüremedim ve anladım ki sensiz olmazmış!\" haykırışından farklı bir durum değildir yaşanılan.
ortak şarkınızın ansızın bir yerde çaldığında ne yapacağınızı bilememeniz decabasıdır.
çok mu duygusallaştım ne!
olsun be gülüm olsun bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun *
e.ç: hdp, bdp'nin türkiye'lileşme hareketidir.
s.s: ifadeniz dökülüyor! biz nereliyiz ki türkiye'lileşeceğiz??
s.s: biz 3 aylık bir partiyiz.
e.ç: parti yeni ama aktörler eski.
s.s: napalım uzaydan adam mi getirelim!
e.ç: hdp'ye girmenizi sevmedim. kurt ağırlıklı bir parti.
s.s: sizin sevmemeniz ne kadar doğru bir yerde durduğumu hatırlattı.
e.ç: hep şiddeti on plana çıkarıyorsunuz oysa toplumun sükunete ihtiyacı var.
s.s: ne demek efendim sükunet siz vurdunuz da biz ölmedik mi?
e.ç: peki başörtüsü konusunda...
s.s: başörtüsü konusunda meclise ilk biz önerge verdik, başbakan bize "hadi ordan zerdüştler" dedi.
akif beki: chp'yle ilgili ne düşünüyorsunuz. sarıgül'ü sevmediğinizi biliyoruz.
s.s: bu saatten sonra benim ağzımdan chp ile ilgili negatif bir cümle alamazsınız. hele ki sizin yanınızda.
e.ç: chp'yle ittifak kurabiliriz diyorsunuz, ama nasıl olur?
s.s: yahu biz devletle, akp'yle bile görüşüyoruz, chp'yle haydı haydı görüşürüz.
a.b: size mitingde biri tezahürat etmeyince "tenekeden durma" diyor musunuz?
s.s: size söyledim mustafa sarıgül hakkında konuşmayacağım.
a.b: ama milleti fırçalıyor.
s.s: ohooo başbakanın fırçalarının yanında sarıgül'ünkü çerez kalır.
e.ç: peki projeleriniz neler?
s.s: proje de proje. ananızın karnından projeyle mi doğdunuz?
e.ç: ama projeler önemli.
s.s: şu proje fetişinden bir kurtulsanız.
e.ç: ama nasıl olur havaalanı gerekiyor.
s.s: havaalanını kadir topbaş yapıyor sanıyor.
e.ç: ben rötar yapmak istemiyorum.
s.s: gören de pegasus'un sahibi sanır.
a.b: ama projelerin olması lazım. mesela ulaşım ve şu bedava diyorsunuz. kaynak nereden bulunacak?
s.s: sanırsın kadir topbaş bütün projeleri kendi cebinden ödüyor.
a.b: ama sonuçta bunlar nasıl mümkün olacak?
s.s: bu hükumet döneminde çalınan çırpılan paralar bunlara aktarılsa nasıl bedava olacağını görürdünüz.
a.b: çalınanları tam bilmiyoruz da. belediyenin bir bütçesi var. bedava ulaşımın maliyeti ne olur?
s.s: ben size sistem bu yağmayı daha fazla kaldırmaz diyorum. bir gün evden dışarı çıktık hiçbir araç yok. kimse gideceği yere gidemiyor. bunun maliyeti nedir? bunun maliyeti mi olur?
e.ç: ama çözüm süreci için hükumete teşekkür etmiyor musunuz?
s.s: teşekkür edecek ne var, en temel insan hakları için mi teşekkür edeceğiz? kimin hakkini kime veriyorsun!
e.ç: ama çözüm sürecini başlattılar.
s.s: ne alakası var? çözüm süreci çok önce başladı. diğer hükumetlerle de görüşüldü.
e.ç: ama bu hükumet daha bir...?
s.s: roboski olduğunda iktidarda ecevit mi vardı?
e.ç: kürtçe propaganda yapabiliyor muydunuz daha önce?
s.s: yapıyorduk. bedelini de ödüyorduk. bedelini ödeyen herkes özgürdür.
a.b: ülke son 10 yılda demokratikleşmedi mi?
s.s: ben paralel evrende mi yaşıyorum? hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? yargıyı yürütmeye bağlamışsınız demokrasi diyorsunuz. aman darbe ona bir tıpa, aman darbe buna bir tıpa, interneti yasakla, kendine için yaşa çıkar, yolsuzluğa izin ver böyle demokrasi mi olur?
aponun, şeyh said'çi dindar kürtler ile lgbt/eşcinsel kürtleri-türkleri kaynaştırıp, aynı eylemlerde kol kola yürüyeceklerini zannettiği ama aslında birbirlerine hiç tahammül edemediklerini , birbirlerini dibine kadar ötekileştirdiklerini göz ardı ettiği parti. bir bakıma partiden de öte aponun kendi kafasında yaşadığı ütopyanın parti halidir.
bir kış günü çekmişim arabayı sağa, gelecek arkadaşı bekliyorum otobüsten inecek beraber devam edeceğiz. nerde kaldı bu götlek diye mırıl mırıl homurdanırken cam tıklanıyor. dışarıya bakıyorum ama gecenin bir yarısı,karanlık görmüyorum hiç bir şey. aralıyorum iki parmak, gencecik bir yüz yaklaşıyor cama, "hah" diyorum, "bir sen eksiktin". sonrasında gelişen diyalog:
b: canım, hiç gereği yok, sana iyi geceler.
t: abi o yüzden değil, çok soğuk dışarısı, arabada biraz ısınabilir miyim?
b: çantanı aç göster bakalım. (çantada bıçak, jilet vs. var ise diye)
t çantayı açar, biraz para ve bir dolu prezervatif poşeti vardır içinde. b önce çaktırmadan sol kapı içine gizlenmiş silahın emniyetini sonra sağ kapının kilidini açar, içeriye bu buz gibi havada kısa şort ve file çorap giymiş bir travesti girer.
t: sağol abi, allah razı olsun.
b: sorun değil, ama çok kalmıycam. (açık açık yalan söylemekteyim, şöför hala kabinde uyuyor çünkü)
t: kaldığın kadar abi. dondum valla.
t bir süre ellerini ovuşturur. neredeyse buz tutmuş olduğu her halinden bellidir. işin güzel tarafı herhangi bir şekilde rahatsız etmiyor, sadece ısınmaya çalışıyordur.
b: harbi harbi üşümüşsün ya, kaç saattir burdasın?
t: 2 saati geçti, lokantaya almıyorlar beni, daha 3 saat kalmam lazım.
b: neden kalman lazım?
t: pezevenge para lazım abi. toparlayamazsam döver valla.
b: e kaçsana, veya ne bileyim şikayet etsene polise filan.
t: abi, polis bizi dinler mi hiç? karakola gitsen siktir eder, sokakta görsen alır ekip arabasına götürür ıssıza çöker üstüne.
b: e kaç o zaman.
t: nereye kaçayım abi, ailem reddetti beni, arkadaşlarım sokakta görse tanımaz zaten.
b: yaşında kaç senin?
t: 23 abi.
b: nereye kadar böyle peki?
t: gittiği yere kadar abi. bir çok arkadaşımız dayanamıyor, intihar ediyor. ya da pezevengi, müşterisi, aşığı öldürüyor. kimsenin umursadığı yok bizi.
öncesinde ısınsın diye arabaya aldığım bir travestiyle geçirdiğim yaklaşık yarım saatlik diyaloğun girişi bu şekildeydi.
daha on, on bir yaşında iken bir şeylerin farklı olduğunu anladığını, babasının hissetmesi üzerine çok dayak yediğini, lisede aşık olduğu çocuğu ve onun alaylarını, askerde uğradığı sayısız tecavüzü, sonrasında geçirdiği ameliyatları ve eline düşüp, denize düşen yılana sarılır mottosuyla sarıldığı pezevenginin onu nasıl sattığını ve hor gördüğünü anlattı da anlattı.
asla homofobik bir insan değildim, ama travesti cenahına da sempati duyduğum söylenemezdi. o gece hayatımda ön yargılarımdan birini daha kırdığım bir gece oldu. henüz 23 yaşında, bir çok insanın 70 yılda yaşamayacağı hayat deneyiminin tamamını yaşamış bir insandı o gece arabamdaki. insan. üşüyordu. belki dışarıdaki soğuktan, belki de toplumun onu ötekileştirmesinden. ama üşüyordu.
gerçek adı olduğunu söylediği melih, sahne ismiyle iclal şu anda nerededir, ne yapmaktadır bilmiyorum. ama umarım iyidir ve hayatta bir çıkış yolunu bulabilmiştir. artık üşümüyordur.
akp rize milletvekili metin külünk sayesinde haberdar olduğumuz özgürlük.bu da demek oluyor ki herkes istediği haltı yiyip sonra "ben günah işleme özgürlüğümü kullandım" diyebilir.
Yiğit bulut'un yalakalığından ötürü danışmanlığa terfi ettirilmesinden sonra "tırşıkçılığın" türkiye'de meslek haline gelmesini düşünmeme sebep olmuş ergen başlığıdır.
"Sana söyleyeceğim en güzel söz henüz sana söylemediğimdir."
diyip arkasından nazımdan devam etmektir;
" Söyleyesebilseydim eğer;
Hayatım değişirdi belki,
Son sözümü söyleyebilseydim eğer;
Son sözün ardından,
Belki tüm kalp kırıkları rüzgarla savrulurdu ,
Belki geçip giden bir sevda yerini, yeni bir sevgiye bırakırdı.
Her solan çiçeğin ardından toprakta yeni bir çiçeğin filizlenmesi gibi,
Belki yeniden bir fidan açardı yüreğimde,
Belki ümit kokardı üzerine bastığım topraklar,
Belki doğan güneş,
Belki geceyi aydınlatan yıldızlar ,
Göz kırpardı bana her gün umut verircesine.
Belki adına yaşam denilen bu geçici durağı anlamlandırırdım,
Yeni bir boşluğu değil ,
Sadece seni doldururdum kalbime.
son dönemlerde aponun ve şahin radikallerin saldırısına maruz kalmış kürtlerden daha çok kürtlere değer verip yıllarca bu uğurda (totalde) 30 yıla yakın ceza yatan ve buna rağmen aponun (kanun hükmünde olan) dudaklarından dökülen bir çift sözüyle ahmaklarca eleştirebilen insan oğlu insandır.
beşikçi hoca candır.
faşistlere gün doğuran videodur.
hurra hayden vurun bel altı, ne hırsızlıkları , ne sapıklıkları , ne keş oldukları , ne bölücü oldukları , ne ıgghh pis kaka kürt oldukları kalmasın aman aman!
çağırın ne kadar konu komşu varsa beraber ırkçılık , kafatasçılık oynarsınız izlerken. ama nefret , kin dolu enrtylerinizi yazarken salyalarınızı silerek yazın ki damlamasın nefret akıttığınız klavyelerinize.