samimiyetsizlerdir zira ne vahşice sokak ortasında katledilen yasin börü umurlarındadır ne de burak can karamanoğlu nu bilirler. halbuki bu iki genç ali ismail den daha da küçüktüler.
şimdi soruyorum ali ismail i savunanlar bu iki çocuğa geldi mi neden üç maymunu oynuyorlar.
sonrada kalkmışlar, vicdandan adaletten insan hakalarından bahsediyorlar.
siz kimi kandırıyorsunuz lan?
yıllarca alışmışsınız hukuku fahişeniz gibi kullanmaya dilediğinizi içeri tıktırmaya şimdi de aynı şeyleri yapmak istiyorsunuz.
o yüzden döktüğünüz yaşlara ve adalet nutklarına inanmıyoruz. inanmayacağız. zira samimi olsanız o iki çocuğun katledilişine de sesinizi çıkartırdınız.
bu kadar basit.
ne zamanki ali ismail korkmaz ile birlikte diğer katledilen çocukları da sahiplenirsiniz işte o zaman samimiyetinize inanacağız.
ali ismail korkmaz eğer gerçekten bu insanlar tarafından öldürüldüyse en ağır cezalar verilsin. ben bunu samimiyetle söylüyorum.
lakin sizden aynı samimiyeti göremiyoruz. işte bu yüzden inanmıyoruz...
müslümanlar yeryüzünün en iptidai insanları; hep birbirlerini boğazlıyor diyen dangalaklar, haysiyet fukarası yavşaklar, seciye ve ahlak fukarası kubur faresi kılıklılar, topyekun hristiyanlık aleminin tarihini ya bilmiyorlar ya görmezden geliyorlar.
hz isa nın 12 havarisinin bir çoğu dahil hiçbiri hz isa nın tebliğ ettiği dini yaşamamışlardır.
baştan aşağı saçma, baştan aşağı uydurulmuş bir din ortaya çıkarmışlar ve onu yaşamışlardır.
roma dan tutun, büyük britanya imparatorluğuna kadar, germenlerden tutun, ruslara kadar hristiyanlık aleminin tamamı hep birbirini yemiştir. birbirlerini boğazlamışlardır.
yetmemiş akıl hastalarını bile diri diri yakmışlardır. engizisyon mahkemeleri insanlık tarihinin en utanç verici işkencelerini yapmışlardır. engizisyon mahkemleriyle bu konuda yarışacak tek kurum kemalist diktanın istiklal mahkemeleridir. istiklal mahkemelerindeki şahısların da islamla bir alakası olmadığı gibi hepsi frenk mukallididir!
kendi aralarında yüzlerce yıl süren mezhep savaşlarını kastetmiyorum bile. ve yine birbirleri ile münasebetlerini bile sınıflar arası bir hiyerarşiyle uygulayan ve bunun sonucunda kendilerini kendi elleriyle boğazlamalarını ufak tarihsel tekamülde olur böyle şeyler diyerek geçiştirelim!
birinci dünya savaşı yine kendi aralarında, resmi rakamlara göre toplam yirmi beş milyon insan ölüyor.
yetmiyor ikinci dünya savaşını yapıyorlar. 45 milyona yakın insan da orda ölüyor.
demir perde ülkelerinin birbirilerini yemesini, amerikan ın vietnama girmesini, rusyanın gürcistan ın ırzına geçmesini ve yine rusya nın ukraynayı parçalamasını unutmamak gerekir.
hristiyan avrupa nın hristiyan afrika yı nasıl sömürdüğünü bilmek için allemei cihan olmaya gerek yok. bu konuya girmişken şuna da değinmeden geçemeyeceğim.
neymiş efendim ingiltere başbakanı metroyla işe gidiyormuş, şu ülkenin bakanı bisikletle seyahat ediyormuş falan filan. bizdeki özgürlük budalası farelerde methiyeler düzüyor bu zibidilere.
sonrada utanmadan kahrolsun emperyalizim diyor. lan sığır emperyalizmin babası metroda ayakta gidiyor diye övdüğün piç kurusunun ta kendisidir. bisikletle makamına gidiyor diye yere göğe sığdıramadığın haysiyet fukarasının ta kendisidir.
hep diyorum bizim sözde komünistler, ilerciler ve kemalistler kadar zavallı aciz, cahil, fikirsiz, çilesiz mahluklar yoktur. öyleki insana en yakın ara geçiş formudur. insan diyemeyeceğim.
islam ülkelerinde herkes birbirini yiyor demeden önce bunları bir bilmemiz ve idrak etmemiz gerekiyormuş.
bütün bunlara rağmen fikir beyan edecek kapasiteniz varsa ancak o zaman konuşun.
islam ülkelerinde iç karışıklıkla ölen toplam adam sayısı avrupalı gavatların bir günde engizisyonda astığı adam sayısına denk değildir!
mhp ile chp nin aynı çatı altına girmesinin tek nedeni seçim yenilgisinin faturasını birbirlerine kesme iştiyakidir.
lakin beş parti bir adaya karşı kaybettiğinde hiç mi eziklik hissetmeyecekler merak konusu.
ama yemezler.
mhp yi bilmem ama bu yenilgi kemal i koltuğundan edecek.
25 gün sonra türkiye tarihinde ilk defa, hatta sosyolojik bir bakış açısıyla ele alırsak türk tarihinde ilk defa halk bizatihi kendi başkanını seçecek ama en ufak bir heyecan yok, seçim havası yok.
nedeni malum. galibi şimdiden belli.
çatı partilerinin durumu, gana milli takımının baştan aşağı beyaz futbolcularla milli maça çıkmasına benziyor.
malumunuz gana en siyahi insanların yaşadığı ülkedir.
aday ne mhp yi yansıtıyor, ne chp yi, ne de diğer çatıya destek olsun diye alınmış kirişleri!
batılda olsa, bize göre yanlış da olsa bu yarışa girenler içerisinde en sağlam duruşu bdp göstermiştir. kendini yüzde yüz temsil eden bir aday çıkartmışlardır. bu yönleriyle bile taktire şayan.
neyse balkon konuşmasından sonra sağlam curcuna bizi bekliyor.
sırf kendi gibi düşünmüyor diye, bilmem ne kılı, koyun, cahil, vatan haini gibi söylemlerde bulunup yetmeyip ana bacı söven ne kadar piç varsa alayı orosbu çocuğudur.
bu orosbu evlatları, yer geldiğinde hümanist geçinir, farklılıklara saygı duymaktan dem vurur, öyleki farlılıklarımız diyerek eşcinsellere bile sahip çıkar.
ama söz konusu erdoğan sematizanlığıysa vebalı muamalesi gösterir.
kendisi, sözde direniş adı altında her türlü vandallığı yapıp kamu malına zarar verirken, kendisini desteklemeyen herkesi hedef tahtasına oturtmuş bu piçler; bugün kalkmış devletin kendilerini fişlediğin idda ediyor.
hiçbir anlamı ve önemi olmayan sosyal medyada dahi hangi sanatçı kime oy verdi diye fişleyip agza alınmayacak küfürler savuruyorlar.
hatta sıradan sözlük yazarlarını bile ak parti destekçisi, bilmem kimin trolleri diye fişleyecek kadar aşağılaşabiliyorlar.
daha dini sembollerin rahatça kullanılmasını bile hazmedemeyen bu piçler, ellerinden gelse yeniden ikna odası kuracak kadar orosbu tiynetli olan bu gavatlar; bügün kalkmışlar ötekileştirilmekten, yaşam tarzımıza karışılıyor diye dem vurmaktan bahsediyor. yetmiyor yakıp yıkıyor.
bir iç savaş çıkartmak için elinden geleni yapıyor. suriye nin durumu ortadayken, ukrayna nın durumu ortadayken bile bile yapıyor.
akıllı olun akıllı aklınız alınır neye uğradığınızı şaşarsınız. rüzgar eken fırtına biçer. yiyemeyeceğiniz yarrağın altına yatmamakta fayda var.
kimse siyasal tercihinden dolayı eleştirilemez. yeryüzünde en nefret ettiğim guruh kemalistlerdir. buna rağmen bile hakaret etmedim etmem de.
erdoğan ın davetine gidiyor diye akıl almaz hakaretler savuruyor.
lan piç senin davetine gelince iyi de oraya gidince mi kötü?
ez cümle lafım erdoğan ı sevmeyene değil, farklılıklar zenginliğimizdir. kastım erdoğan düşmanlığını yaşama haline getirmiş ve erdoğan destekçilerine her türlü küfrü ve hakareti reva gören orosbu evlatlarınadır.
şimdi yönetime sesleniyorum, hergün yüzlerce entry giriliyor. ve tamamı erdoğan ve destekçilerine ana bacı küfreden entryler.
buna rağmen onlşara dokunmayıp, benim entrymi silip üstüne birde ceza verirseniz zaten belli olan renginizi iyicie belli etmiş olursunuz.
tartafsız olacaksanız madem burdaki yazıya da sesinizi çıkartmayacaksınız. yok çıakrtacaksanız en az yüz bin hakaret ve küfür dolu entry de silmeye başlasanız iyi edersiniz.
21. yüzyıl kadına ve gizemine ait ne varsa sildi süpürdü. kadını bir hiç konumuna düşürdü.
modern toplum algısı kadına her şeyi verdi. ama en önemli değerini aldı. nedir o değer? kadınlık izzet ve şerefini.
bugun artık kadın o kadar sıradan bir yaratık haine geldiki, sıradan kelimesi bile daha bir önem arzeder konuma yükseldi.
kadın, bütün sırrını, gizemini köpek nefislere peşkeş çeker hale geldi. sokağa atılmış bir et parçası eşittir kadın.
ha kasabın çengelinde derisi yüzülmüş koyun, ha derisinden daha dar elbise giyen kadın.
yaratılış itibariyle irade ve idrak noksanı olan bu mahluk, 21. yüzyılın toplum mühendisleri tarafından öyle bir kandırıldıki endazesi kaydı.
bugün kadın aşağılık bir konumdaysa bunun tek nedeni kendisine özgürlük vadeden it sürülerine kanan kendi iradesidir.
evet onlar kadına özgürlük bahşediyordu yalan yok. o özgürlüğün altında kadını daha kolay yatağa atma özgürlüğü!
feminizm, dün ekmeğini evinde kazanan kadına bugun sokakta ekmek bulma bedbahtlığıdır. bulduğu ekmeği de daha güzel görünmelisin diye yine elinden alma hodbinliğidir.
kadın kapitalizmin cerahatı haline gelmiştir.
bu saatten sonra kadını düştüğü çukurdan erkekte kurtaramaz.
allah akıl fikir versin diyecem ama yaratılıştan noksan olan bir varlığa sonradan verilir mi bilemeyeceğim.
bütün bunlara rağmen, iffet ve asaletini bir bayrak misali gibi edebin zirvelerinde dalgalandırmayı varoluş amacı bilmiş, namus timsali annelerimize, bacılarımıza, yarenlerimize bin selam olsun! kastımın onlar olmadığı aşikardır ama belirtmek istedim.
zira sıkar. yanlış anlaşılmasın devlet engeller yahut başka birşey olur değil.
bizzati tepesinde bulunduğu çatı engeller. zira ekmel in adaylığı daha chp li ve mhp li vekiller tarafından sindirilmiş değil. özellikle chp içinde ciddi muhalefet var.
düşünenize, chp, mhp, dsp, ve btp bir arada miting yapıyor.
yemin len birbirlerini yerler. chp liler faşizme karşı omuz omuza diye bağırır, mhp liler dalar, türk solu irticaya geçit yok der btp liler dalar. al sana curcuna. bize de seyretmek düşer.
işte bunu çok iyi bildikleri için miting düzenleyemiyorlar.
görünen o ki, ekmel bey beş partinin toplam oy oranından daha az oy alacak.
zerre kadar tv lerde görunmuyor, projelerini açıklamıyor, sadece azgın azınlığa gül dağıtacak söylemlerde bulunuyor.
10 agustostan sonra muhtemelen gündeme gelecektir.
o değil de erdoğan ın 2000 koruması var diye kendini paralayanlar ölmüş adamı koanunla koruyorlar. ilginç.
babaları belirsiz bir ton piç, erdoğan ı öldürmek isterken yirmi kişiyle mi korusun lan kendini? o hep kendinize yonttuğunuz keserin sapı götünüze kaçsın.
öncelikle belirteyim başlık karakter sınırlamasına takıldı. doğrusu: kadın cinayetlerinde ve tecavüzlerde salt erkeği suçlamak olacaktı.
neyse konumuza dönelim. rusya ve kanada gibi ülkelerde mini etek yasaklanmıştır. sebebi malum. aşırı derecede tahrik ediyor olması.
bir kadının üzerinde bu elbise varken tecavüze uğruyorsa ciddi bir indirime gidiliyor bu ülkelerde.
bakıyorsun kadınlar öyle bir giyiniyor ki, tecavüze kapı aralıyorlar. tabi bu şu demek asla değil, bir kadın isterse çıplak gezsin asla tecavüzü hak etmez. şahsi fikrim tecavüzcülerin her ne sebebten olura olsun direk recm edilmeleridir. sorgusuz sualsiz.
ama aynı mahkemenin kadına da bir ceza kesmesi gerektiğini düşünenlerdenim. net.
tekrar ediyorum tecavüzün asla bahanesi olamaz. kim tecavüz etmişse recm edilsin. ama kadınlarda tecavüze kapı aralamasın.
ben giyinirim tahrik olmasın demek, bu iş eğitimle çözülür demek sosyolojik bir alt yapıdan mahrumiyetin ve bencilliğin göstergesidir.
tecavüz ve kadına şiddet olaylarının en fazla eğitimli kesimde görüldüğünü biliyor olmalısınız.
gelelim kadın cinayetleri meselesine. sanki ak parti hükümeti döneminde artmış gibi kasıtlı olarak yayınlar yapılıyor.
bu cinayetler önceden de vardı. hatta daha fazla vardı. ama duyulmuyordu. zira bilgiye erişim bu kadar basit değildi. hele ki sosyal medyanın haber üzerindeki gücünü idrak ederseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
ilginçti kadına şiddet yine en fazla kendini modern ve laik diye tanımlayan kadınlar üzerinde dönüyor.
sokaklara bakın dayak yiyen kadınların bir çoğu açık. bu çok ilginç.
çok nadirdir kapalı bir kadının dayak yediği yahut kocası yahut sevgilisi!!! tarafından öldürüldüğü.
şunu da peşinen ifade edeyim. kadına kim el kaldırıyorsa o el yine devlet tarafından kesilsin. ama salt erkeğe ceza verilmesin. araştırılsın neden oldu diye.
yani sivrisineklerle uğraşılmasın bataklık kurutulsun.
her iki taraftada hata varsa buna sebeb olacak etmenler giderilsin.
daha geçen gün haberlerde izlemişsinizdir, kız babası uyurken eve erkek alıyor. sabah babası kıza bir tokat vuruyor. kız mahkemeye gidiyor ve babaya ceza veriliyor. 18 yaşındaki bir kız babasıbnın gözü önünde zina yapıyor ve ceza yine babasına kesiliyor.
bu kız hasbel kadar babası tarafından öldürülseydi, medya muhtemelen kadın cinayeti diye camış tezeği büyüklüğünde harflerle servis edecekti. halbuki hatanın yüzde doksanı kadında.
gerçi ben ne kadar anlatsamda anlamayacak bir kemalist guruh var.
2004 yılıydı, kıbrısta okuduğum dönemlerde ilk defa ismini duymuştum; SALiH MiRZABEYOĞLU. sonra fotoğraflarında gördüm. heybetli, gözü kara, dava adamı denilen mefhumun ete kemiğe bürünmüş hali.
kendinden başka hiçbir mukaddesatı kalmamış ama dünyalık ne varsa hepsine sahip olmuş kubur faresi kılıklılara inat; inandığı değerler uğruna, hak uğruna hakikat uğruna ve topyekun ALLAH VE RESULU uğruna serden geçmeyi, zindanlarda çürümeyi göze almış bir babayiğit.
islami muhatap anlayışını bir diyalektik temele oturtan, yüzü güneşten gönlü ezelden yanık anadolu insanını tanımadan, mahvolmuş bir medeniyeti küllerinden yeniden doğurmadan hiçbir şeyin olmayacağını çok iyi idrak eden ve bu minval üzere beyninin atomlarını çatlatacak kadar düşünen, araştıran, sorgulayan ve hakiki imana ermenin çabasında olan; bütün bunlardan ziyade söylem ve eylemi de bir bünye de barındıran, kendi ifadesiyle 'fikirse fikir, kavgaysa kavga' diye bağıracak kadar gözü kara ve aksiyoner bir ruha sahip olan, tatlı su müslümanlarına inat, müslümanın sert ve heybetli olması gerektiğini dile getiren ve o sertliğinin altında bir serçenin bile gözyaşından ağlayacak kadar ince bir yüreğe sahip olunması gerektiğini ifade eden, 'müslümanlar dik durun karşınızda leşler var' diyerek bize muazzam bir fikir tokatı çarpıp kendimize gelmemizi sağlayan aslında müslümanların herşeyden ve herkeste yüce olduğunu idrak etmemize vesile olan, üstümüzdeki ölü toprağını atabilmemiz için uğraşıp bu yolda kendini feda eden, 'canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet saymış' gözü kara, yüreği şefkatli, beyni fikir çilelerinin en derunisini çekmiş ve çeken, 28 şubatın belkide en büyük mağdurlarından olup onca mağdurluğuna rağmen mağrur öfkesinden bir şey kaybetmeyen yiğit adam, seni seviyoruz ve aşk ile bir kez daha SALiH MiRZABEYOĞLU na özgürlük diye bağırıyoruz.
ve inanıyor ve umut ediyoruz ki, BÜYÜK USTA RECEP TAYYiP ERDOĞAN VE SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL bir an önce bu hukuksuzluğa son verip, 28 şubat denilen, ve müslümanların zihninde ve kalbinde derin yaralar açmış o lanetli dönemi sonsuza kadar kapatıp, MiRZABEYOĞLU na özgürlük yolunu açarlar. çünkü biz yiğidin halinden yiğitlerin anlayacağını biliriz. BÜYÜK USTA ERDOĞAN ın ve ABDULLAH GÜL ün de yiğitliğinden zerrece şüphemiz yok.
umarım bugünkü özgürlük haberi bir an önce gerçekleşir. rabbim cümle ehli islamın yar ve yardımcısı olsun.
görünen o ki kemalist şeref fukaralarıyla er ya da geç hesaplaşacağız.
hesaplaşmak mecburiyetindeyiz.
onlarda bunu istiyor. hal ve hareketleri hep bu minval üzere. lakin rüzgar ekenin fırtına biçeceğini bir türlü idrak edemiyorlar. idrak ettiklerinde hiçbir şey yerli yerinde olmayacak, kendileri bile.
iskilipli atıf hocalar, şeyh esad erbililer, menemen de asılan binlerce masum, sırf şapka takmadı diye darağacında sallandırılan yüzbinler... hepsinin kanı bu zihniyeti bozukların ellerinde.
ruhi kılıçkıranlar, süleyman özmenler, dursun önkuzulalar, metin yükseller, mustafa pehlivaoğulları nın kanı da vebali de bu cibilliyetsizlerin üstünde.
28 şubat döneminde başlayıp daha geçen seneye kadar hayatlarını kararttıkları milyonlarca gencin, üniversite kapılarında ağlattıkları yüzbinlerce iffet abidesi kızların, sırf alnı secdeye değiyor diye mesleğinden atılan ve perişan hale gelen erlerin vebali de bu meymenetsiz fikir fukaralarının boynunda.
muhteşem bir maziyi inkar edip pespaye bir atiye geçmenin adını medeniyet koyan bu insana en yakın mahluk sürüsü; ecdada sövmeyi ibadet kabul edecek kadar taassup sahibidir.
açık ve net ifade ediyorum ki, ebu cehiller, ebreheler, nemrutlar, firavunlar, şahlar bu insana benzeyen imitasyonlardan daha fazla iman sahibidir.
hangi hakaret ramiz kelime, hangi en adi betimleme bunları tanımlar inanın bilemiyorum.
hiçbir söylem bu insanlık dışı mahlukatlara olan kinimi tanımlamaya yetmiyor.
o günü bekliyorum, mahvolmuş bir medeniyetin evladı olarak, al-i osmanın bütünün kinini üzerinde taşıyan biri olarak, kemalist parazitlerle hesaplaşacağım günü bekliyorum.
sadece ben değil 'canların canı uğrunda can vermeyi cana minnnet sayan' ve yine üstadın ifadesiyle 'allah ve resulünün düşmanlarına kubur faresi muamelesi gösterecek' milyonlarca genç o günü bekliyor...
türkiye de kemalistler kadar yobaz, cahil, okumamış, alkolik zavallı bir kesim yoktur. buna rağmen kendilerinden başka herkese cahil diyerek kendi cehaletlerini gizlemekteler.
bir insan her seçim döneminde yenilir buna rağmen her seçim dönemi geldiğinde de saçma sapan bahanelere sarılıp umutlanırsa bu yobazlığın ve cahilliğin tezahürüdür.