"sorulduğunda 6 ay oldu cevabini verenlerdir; arada bir otobüse binenlerin yasamis oldugu 6 ay gibi bir süre zarfinda yikanmayan kişilerin diğerlerine yolculuk boyunca yasattigi işkence modelidir.
Osmanli'dan (ve dahi araplasmis islamiyetten) beri kulturun icine yerlesmis olan 'Biat gelenegi'nin bir baska tezahur sekli. Efendim, Muslumanlik oncesi turklerde de var olan bu biat kulturu, tum yetkiyi Gok Tengri'den alan yoneticiler ve dolayisiyla kendini "kut"lu, "kut"lamak gibi ozturkce sozcuklerle de gostererek gunumuze kadar olagelmistir. o kadar yerlesmistir ki icimize, her sehir meydaninda, okul onlerindeki ataturk bustleri ve fotograflari; neredeyse her sehir ve nahiyedeki dini lider ve seyhlere sunulan adak ve sadakalar (toplanan paralar) ve siyasi liderlere gosterilen hastalikli sevgi ve biat eylemleri... suphesiz ki bu toplumun parcasi olagelmistir. kendini sorgulayamayan birey, cevresini ve dis dunyayi da sorgulayamaz. hayvan ciftligindeki koyunlar gibi her an ciftcinin- yani efendinin- sozlerini yinelemek zorunda hisseder.. varligi o "ustun" sahsiyetin varligina ve dahi onayina baglidir. bu nedenle adeta biat etmek icin dunyaya geldiklerini sanirlar. falanca kisiyi ve bu hastalik derecesindeki biat eylemlerini irdelemek yerine, bu hastalikli zihniyete bakmak gerekir diye dusunmekteyim. biat ehli olan toplumlar asla kendileri var olamazlar. tenkid ve oz elestiri asla gelisemez. geri kalmisligin emmaresidir adeta..
Daha dogrusu, insan Tanri'yi kafasina gore yorumladi,' olabilecek soz. Efendim soyle ki, insan felsefesi nasil evrilmis gelismis ise insandaki Tanri olgusu da bir o kadar evrilmistir. dolayisiyla da Tanri.. Araplarin Tanrisi, Yunanlilarin Tanrisi, Yahudilerin Tanrisi... Ancak ne var ki, bir afrika yerlisinin tanrilari kadar sade, katiksiz kalamamistir.. icine insanoglunun ruhundan sizan bencillik, kibir vs. Tanrisina da yansimistir modern zamanda.
merakla sorulan sorudur;örnegin komşumun sorduğu bir soru. tr de onca açik insan varken siz türk`ler neden burada kapali geziyorsunuz. onlarda müslüman , türk, ayni neslin insanlari değilmisiniz? ayni dine mensup. neden bir kisminiz açik bir kisminiz kapali geziyor!. cevaben; siz hiristiyanmisiniz( evet),o halde "biz de insaniz".*
kendi benliğini kişiliğini sergileyemeyen insan tiplemesi de denilebilir,nihayetinde ne istediğini bilmeyen yada bilen ama uygulayamayan insanlarin sergilemis oldugu birtakim tutarsiz tavirlarda diyebiliriz.
deve ye sormuslar boynun neden eğri diye bu konuyla gündeme gelmek istemiyorum demis,sözüne muteakiben verecegim cevaptır..eksik yada fazla olup olmadığı, sayin seyircilerin duygu yüklü anlar yasadıklarının göstergesidir,sözlüge konulması, "bazen sevdiğin insanlarin sevdigin yerlerde yer almasi, sık sık yad etmeyi istediginden dolayidir...**
bu gün seni düşünüp daldım yine derine,
hüzün tahtını kurdum, mutluluğun yerine,
yillar geçti peş peşe, senden hala haber yok,
beyhude rastlanmıyor nedense benzerine...
unutmak kolay olsa, bunu herkez yapardı,
avunmak çare ise gönül bir pay kapardı,
silinmez izler mevcut,yüreğime nakşolmuş,
öyle olmamış olsa belki çoktan kopardı...
son yazdığın mektubu,tuttum,aldım elime,
okumayı istedim ondan bir kaç kelime,
olmadı yapamadım,yutkunduk ca yutkundum,
prangalar vuruldu,sanki bir an dilime...
insanin hayatı her yasam tarzına göre değişebilir sözüne müteakiben söyledigim sözdür.mesela; bir sözlük'te yer alırsın,ve sözlügün her açilan yeni başliklarını merakla okursun. her yazarın kendine has yazmiş oldugu, makale,yorum, şiir'lerini okudukca içinde bulundugun psikolojik duruma göre degişirsin,bazı yazarların yazmış oldugu şeylerin içerigi çok enteresandır,bazılarınaysa içinden hadi be sende buda birşeymi sen birde benim hayat hikayemi dinle diyesin gelir.zaman zamanda,hadi ya yok böyle bir sey abi resmen sallamış falan,ama en cok etkilendigim se, her düşüncenin her yazılanın kendine has bir güzelligi bir içerigi bulunmasi.tsk ederim "u,sözlük"seni tanıdım hayatım degisti.
henüz 10 yaşlarındayken hocamızın bize anlatımı üzere camiye arkadaşlarımla koşarak gittiğimiz, fakat içimizden de ya hocam ne zaman bitecek düşüncesine sahib olduğumuz namazdır. mubarek ramazan'ı serifin gelmesiyle icimize gelen sevinç ve bir okadar da manevi huzurun sardıgı çocuk'su duygu ve hevesle, "teravi namazını kılan cocuklar allah katinda cok mukafat alir" sözüne hitaben, aşina bir hevesle biri birimizi itekleyip güldürerek kilmis oldugumuz ve ardindan, yine muhabbetle gecmiş senelerdeki kilmiş oldugumuz namazlari da yad ederdik. eski günlerin cocuksu havasi olmasada hala ayni heves ve istekle mukafatini allahtan dileyerek kıldıgımiz namazdir.
yaptıgımız yanlışların karşıtıdır.nasıl desem bilmemki efendim söyle baslayayim söze; bir eniştemiz vardi, çok ama çok menfaat düşkünü her gittiği yerde cıkar arar her yaaptığı iste kendi karini düşünür her konuştugu kişinin maddiyatina bakardi, dostluğunu da zenginlerle alişverişini de yine zenginlerle yapardi.
efendim şimdi bu eniştemiz kızını köyün en zengin adamının ogluna yamadi afedersiniz,e tabi keyiften dört köşe ogluna da köyün en zengin ailesinin kızını da alınca keyfine diyecek yok. allahin işine bakın ki işleri tasarladığı gibi degil de tersine dönünce zengin olan fakir fakir olan zenginleşmeye başlayınca, bizim enişte bey yavaş yavaş selam vermedigi zenginleşen kimselere yaklaşmaya yön tuttu.
bu arada sari öküzüde vefat etti alaca inegide derken elde bir şey kalmadi. hal böyle olunca fakir olupta bir zamanlar saymadığı ne kızını verdigi nede ogluna layik gördügü, köylüsüne yanaşmaya başladıkca köylüsü; hayirdir birader senin pek bizlere eyvallahın olmazdi diyorlar.
eniştemiz se! aman efendim olurmu hiç , ayni köyün insani değilmiyiz deme triplerine giriyor. ya sormayin bizim kızın kayın pederi pekte cimriymiş zengin dedik herif cimrilikten çayi şekersiz iciyor.* gelinin se daha bir bardak çayi nasip degil içmeye, tam o sırada komsulardan birisi; ee komşucum ne oldum deme ne olacağim de. bak dünkü yedigin hurmalar bugün seni tirmalar.
şener şen'in kemal sunal'la birlike cevirmiş olduğu, gül yabani filminde ki "korkmayin aslanlarım arkanızda ben varım" kelimesinin içerigi. cesaret yüklü sözün bir okadar da altinda yatan korku tanımı, akillardan cikmayan güzel bir komedi sahnesidir.
anneler'in kızdıgı zamanlarda; bir evde iki çocuk olacağına biri orman'da çubuk olsaydı dedigi sözdür. tabi bu buhranlı zamanlarda söylenir. velasılı bir kardeşin yerini de hiç bir şey dolduramaz hani.*
atmamız gereken adımlar varsa ilahi zeka ne yapmamız gerektiğini bilir ve bize dogru yolu gösterir. bizi yaratan ihtiyacimiz olan tüm fikirlerin kaynağıdır, düşündüğümüz yerdedir. endişelenmemize gerek yok diye düşünmek gerek bence.
her gün nefes alip verdigimiz dünya hayatında nelerle karşılaşıyoruz? sorusunun yanıtıdır. bazı sıkıntı ve dertlerin kendimize yönelik bir uyarı olduğunun bilincini tasiyor bunlarin olmasi gerekir diye sorguluyormuyuz kendimizi?, yoksa keşke şunu şunu yapsaydım da olmasaydı'mi diyoruz.
oysaki asıl olan sey var oluşumuzdur. dert ve kederler sadece bir parca bizi bize bulduran eylemlerdir. sorunsuz bir hayat içerisinde yaşamak mümkün olmadığı gibi, sorunsuz bir yasam tarzıda bizlere "dogrunun ve yanlisin" ne oldugunu göstermez diye düsünmek gerek.
bir arkadaşim; yapilan her yanlışın bir adım doğruya yaklaşmak olduğunu söylerdi vede dogrular yanlislara bakilarak yönlendirilir derdi dogrumudur?. şöylede diyebiliriz! var oluşumuzun gayesi yanlışlardan süzülerek doğrularla bina kurmaktır. ve son olarak richart carlsonun şöyle bir yazısını okumuştum "yasami melodram görmeyin. *
aslinda ne mutlu nede mutsuz olan erkektir, duruma göre degisir. nerdenmi biliyorum! alt komşum kendisinden on yaş küçük olan biriyle evli ve gayette mutlular görünüşte. sorun şu ki, şarabin şişede durmadığı gibi kadin da ayni güzellikte durmuyor.
hal böyle olunca adam belli bir zaman sonra kendine yeni bir sevgili bulma derdine düşmüs halde alttan alttan. eşiyse altı ayini türkiye'de geçirip, bazen de izin zamani' gelip bir ay kalip esiyle beraber tatil yapiyor. kadinin kör olup olmadigini düsünüyorum! alti ayini türkiye de geçiren sonra eşinin yanina dönen birinin eşine olan itimat'ından olsa gerek onu yanliz birakmasi. şahsen icten ice kiziyorum kendisine yapilan ihanetin farkinda olmamasindan dolayi.
tabi bu her insan ve diger ilişkilerde söz konusu olmayabilir, bu kişinin kişiliğine kalmiş bir davraniş tarzi. umarim kadin olsun erkek olsun bazi seyleri göz önunde bulundurup, ister iliski "yasadiklari ask" , isterse evlilik olsun, insanin bir birine verebilecegi insani davranis ve degerlere itimat gösterirler yoksa hem kendilerini hemde karşisindaki şahsa yapmiş olduklari en büyük ayip diye düsününüyorum.
bazi geceler uykusu olmasına ragmen uyuyamayıp, kendini luzumsuz islerden alı koymak için arkadaşlarının entry'lerini okumayi tercih eden kişidir.
beğenip beğenmediğine ise "artı yada eksi" oy vermek kendi şahsına yönelik bir karardır saygı duymak gerekir.
"ben" beni seveni anlamayacak kadar kördüysem, sende beni sevdigini söylemeyecek kadar aptalmissin, sözüne verilecek cevabtir.eyy sevgi sen nelere şahitsin.
evet diyebildikleri eylemler arasinda yer alanlaridir. eger bir erkek "10 sey"e hayir diyemiyorsa,o erkek "10 sey"e de evet diyemez. bunlar hayir diyemediklerinin tersidir.
tam uykuya daldigin sira zilin calmasidir.
-buyur komsucum gece gece ne istemistin?
+ay uyuyormuydun
-ne münasebet efendim,sizin zili calmanizi bekliyordum..