değişik yönetmen Ari Aster'in, Joaquin Phoenix'i başrolde oynattığı son filmi. süresi uzun ve zaman zaman sıksa da, gerçek ve hayal arasındaki gelgitler merak uyandırıyor.
1942 senesinde, japonların çin'le savaşı sırısında, çin'de yaşanan muazzam kıtlığı konu alan film. uzun ancak sıkmayan anlatıma, meşhur aktörlerden Tim Robbins ve Adrien Brody de eklemişler ancak bunların rolleri kısa ve kenarda kalıyor.
bu parlamentonun en büyük özelliği, ülkenin kendi tarihine bağlılığına paralel olarak, sahip olduğu enteresan gelenekleridir. avuç kadar bir yer olan avam kamarasında, bunları ayan ve hatta beyan şekilde görürüz. tören gürzü, oturma düzeni, hitap şekilleri, renkli meclis yöneticisi hakkında derinlemesine malumat:
parti başkanlığını hem sofya belediye başkanlığı hem de defaatle başbakanlık yapmış olan boyko borisov'un yaptığı ve son yılların seçimlerinde ilk üçte yer edinen oluşumun adı.
ilginç bir hareketli çizimler yapma programı. herhangi bir beceri gerektirmiyor ve hayal gücü kullanılarak acayip şeyler çizme imkanı veriyor. mesela çok basit:
ücretsiz yedi günlük bir sürümü ve affiliate imkanı da var:
Japonlar taze balığı hep çok sevmişlerdir. Fakat, Japon sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır.
Talebi karşılayamayan balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için daha büyük tekneler yaptırıp, daha uzaklara açılmışlar. Balık için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur. Dönüş bir - iki günden daha uzarsa, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadır.
Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini sevmemişler. Bu problemi çözebilmek için, balıkçılar teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlar. Böylece istedikleri kadar uzağa gidip, tuttukları balıkları da soğuk hava deposunda dondurulmuş olarak saklayabileceklerdi.
Ancak, Japon halkı taze ile donmuş balık arasındaki lezzet farkını hissedebiliyor ve donmuş olanlara fazla para ödemek istemiyordu. Balıkçılar bu defa, teknelerine balık akvaryumları yaptırdılar. Balıklar içeride biraz fazla sıkışacaklardı, hatta, birbirlerine çarpa çarpa biraz da aptallaşacaklardı, ama yine de canlı kalabileceklerdi.
Japon halkı, canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyordu. Hareketsiz, uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balığın, canlı, diri, hareketli taze balığa göre lezzeti yine de etkilenmişti. Balıkçılar nasıl olacak da Japonya'ya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi?
Japonlar, balıkları yine teknelerindeki akvaryumlarda tuttular, ancak içine küçük bir de köpekbalığı attılar. Bir miktar balık köpekbalığı tarafından yutulmuştu ama geride kalanlar son derece hareketli ve taze idiler.
azot bilindiği gibi hava nın %78ini oluşturan gaz. yani elimizi şöyle yelpaze gibi savurduğumuzda elimize en çok çarpan şey azot! bu azot öyle bir şey ki, neredeyse bin litresi hergün ciğerlerimize kadar giriyor. bir de şunu biliyoruz, azot demek, aşağı-yukarı protein demek. protein de, aç olmamak, doymak, büyümek vs...demek. doymak demek ise, milyonlarca kişi için no problem demek! maalesef şunu da biliyoruz ki, her sene milyonlarca insan ve hayvan açlıktan (yani bir yerde azot eksikliği) ölüyor.
şimdi, bu azot denilen gaz, hergün ciğerlerimize giriyor, litrelerce surf yapıyor ve çekip gidiyor. oysa biz günlük sadece sekiz (rakamla 8) gramını yakalayabilsek, oksijen gibi alıp kan ımıza katabilsek, ne dert kalır ne tasa! bilindiği gibi dünyadaki savaş ların, saldırıların, katlimaların çoğu açlık yüzünden oluyor. bu insanlar, şuncağız azotlarını şöyle nefesle beraber alabilselerdi, savaş mı kalırdı?! yeryüzü cennet gibi olmaz mıydı?
ben, bu kadar savaşın, suçun, saldırının, sıkıntının esas failini buldum arkadaş! kim ne derse desin...artık bu alçak azotu kim göğsünde hapsedecek bir formül bulursa, ona bir değil bin artı feda olsun!
günde 250 vitamin, 10 bardak alkalinli su içip, 120 yıldan fazla yaşayacağını, nasıl olsa ölmeden evvel de ölümsüzlüğün iksirini bulacağı için, ölümsüzlüğün pek yakın olduğunu iddia eden...ama saçları dökülmeye yüz tutmuş amerikalı futurist!