Beni en çok etkileyen, sabah ezanıdır. eviniz bir kaç caminin sesine ortak noktada ise, sabah ezanı vakti onu dinlemekten daha güzel bir şey yoktur dünyada.
ayrıca baya baya içimi temizler, yüzüme masum bir tebessüm bırakır sabah ezanı. esselatu hayrun minen nevm.
dışarıdan bakınca dersin Uludağ sözlük belli bir seviyenin olduğu hiç olmazsa düşünebilen insanların yazdığı platform. şu maçta şaibe olduğunu hatta tarihin en büyük şaibelerinden biri oldu diyen tonla kütük var Uludağ sözlük'te.
Edit:sadece bir ironiydi bu. Anlamayacak kadar kütüksünüz.
yaklaşık 8 gündür yazarlık yaptığım sözlük. yazar profili genelde veletler üzerine kurulu. her şeyin sonuna "alenen, evet, enteresan" gibi eklemeler yapıyorlar. ama bu sözlükte beni çeken bir şey var. sanırım samimi. çok istisna da olsa kaliteli yazarlar mevcut.
cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
ey türk istikbalinin evladı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, türk istiklâl ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)
yazıklar olsun. Çoluğunuzdan çocuğunuzdan, sizden nemalanan, en ufak bir çıkarı olan herkesten çıksın aldığınız ahlar, incittiginiz kalpler, yediğiniz haklar. bu ramazan gününde dini kullanıp oylarını aldığınız insanların, karnını doyuramayan milyonların ahı üzerinizde olsun.
iptal kararının çıkmayacağı kararlardır; çünkü iptal için hiçbir gerekçe yoktur. bütün amaç, kendi kitlesine seçimi kaybetmedik, seçim hile ile elimizden alındı imajının verilmesiydi, bunda da başarılı oldular. bir istanbul büyükşehir belediyesi başkanlığı tartışması üzerinden, bütün türkiye'deki görünür kayıpların üstünü örttüler. kaybedilen; bir dolu büyükşehir, ve il belediyleriyle beraber, ülke ekonomisinin ve nüfusunun büyük bir kısmının kontrolüydü. bu kayıbı konuşturmadan, muhaliflerin bu zafere sevinmesine de engel olarak, kendi kitlesini rehabilite etti. ülkede, nasıl birçok insan hiç alakası yokken (bkz: meral akşener)'i "fetöcü", (bkz: kemal kılıçdaroğlu)'nu pkk-pyd ile işbirliği yapan bir "hain", (bkz: temel karamollaoğlu)'nu cami düşmanı olarak görüyorsa, şimdi (bkz: ekrem imamoğlu)'nu da "oy hırsızı" olarak görüyor.
post-truth için derslerde anlatılabilecek bir örnektir bu yaşananlar: ülke hırsızlığının ses kayıtları ortadayken, terörizmin önünün nasıl açıldığının fotoğrafları ortadayken, örneğin bank asya'yı, fetöcüleri kimin nasıl büyüttüğünün fotoğrafları, belgeleri, videoları ortadayken sizi olmayan bir gerçekliği savunma durumunda bırakıverirler. bir anda kendinizi, neden fetöcü olmadığınızı, neden pkk ile ilişkinizin olmadığını açıklmaya çalışırken buluverirsiniz. mafya kılıklı serserilerin ülkenin başına çorap örmeye çalıştığı bir koşulda, soysuzlara adalet anlatmaya çalışırsınız!
şimdi bir aydır olan biten her şey; onca insanın enerjisi, ülkenin çöpe giden 1 ayı, doların-euronun alıp başını gitmesi ve yaşanan bunca kayıplar hep bu "biz kaybetik" imajının verilmesi içindir. eğer az biraz hukuk kalıdysa bu ülkede, birilerinin kıçı kırık imajı ve aslında çoktan bitmiş olan gelecek tahayülleri uğruna ülkenin geleceği karartılmayacak, (bkz: ekrem imamoğlu)görevine kaldığı yerden devam edecektir.
ben çok kararsız bir kızımdır. bazen bir erkekle buluşacak oluyorum. sonra o erkekten soğuyorum. Samimiyetsiz buluyorum. böyle şeyler geliyor başıma. mesela kfc’de tavuk yemeyi çok severim. maaşımı aldığım zaman annemi kfc’de yemeğe çıkardım. evet koca kadını götüre götüre kfc’ye götürdüm. giderken iştahla kova söyleriz gittiğimizde falan gibi konuşuyordum. canım çekiyordu. oraya gittiğimde yeme isteğim kaçtı. zinger menü yedim. sonrasındaysa dayanamayarak buraya kadar gelmişken hamburger yemekle olmaz kutu yiyeyim bari diyerek kutu menülerden söyledim annemle yerim diye iki kişilik. kendimi zorlayarak onu da yedim. maaşallah obez olma yolunda ilerliyorum. yani demek istediğim, ruh halime göre hareket eden kararsızın biriyim.
kızım olursa güntülü, ya da Gökçe oğlum olursa kürşad, Timuçin, Metehan, ya da göktürk koymayı düşünüyorum.
kimi kaynaklarda güntülü ismi arapça kökenli olarak karşımıza çıkıyor lâkin atsız beğ yanılıyor olamaz diye düşünüyor ve kökeninin türkçe olduğuna ikna oluyorum.
aldığım her yeni kitabın ilk sayfasına o günün tarihi ile birlikte bulunduğum yeri yazacak şekilde küçük bir not düşerim. ardından da bu notun altına gelecek şekilde ruh halim, hissettiğim veya o anda düşündüklerimle ilgili şiirsel bir paragraf yazarım. böyle yaptığınız zaman yıllar sonra kitaplığınızdan o kitabı alıp ilk sayfasına baktığınızda o günü birebir hatırlıyorsunuz. benim daha dün iki sene öncesine gittiğim oldu. zaman makinası gibi.
var yok diyemeceğin bi şey hakkında var yok diyemezsin. hele hele varlık ve yokluk onun tarafından tanımlanmışsa. bak programcılar(eğer varsalar) hemen anladı ne demek istediğimi.
yazar kişinin hesabını kapatmasıyla sonlanabilecek azaptır. ayrıca bu utancı yaşayanlara sesleniyorum:
"Yahu alcatraz mı burası? hesabını bırak, gelme bir daha. hayret bir şey!"
* insanları fiziksel özellikleri nedeniyle aşağılayan, hor gören insanlar: şişkosun, kısasın, bacağın çarpık, gözün şaşı vs. beğenmiyorsanız bey oğlunuza almayın ama hor görmekten de vazgeçin. o insanların neler yaşadıklarını ben dinliyorum ve ben bile tahammül edemiyorum, onlar ne yapsın...
* kendilerine vazife olmayan kişisel konulara müdahil olanlar: bekarsın, evlilik ne zaman? evlendin, çocuk ne zaman? çocuğun var, kardeş ne zaman? annesisin, ince çocuğun üstü üşür, ice tea zararlı değil içsin. fenalık geçirtirler insana. sınır koyduğum için müdahil teyzeler tarafından 'domuz' klasmanına konulduğuma eminim.
* trafik ışıklarında beklerken sarı yanar yanmaz korna üzerinde şınav çeken şoförler: ananızın karnında nasıl durdunuz yahu!
* dönüş şeridinde beklemeyip soldan kaynak yapanlar: can düşmanımsınız. tek akıllı sizsiniz, biz hepimiz gerizekalı olduğumuz için bekliyoruz. bir keresinde adamı geçirtmemek için öyle bir mücadele verdim ki arkadaki dolmuş şoförü pencereden sarkıp 'helal be abla' diye bağırmıştı, madalya gibi saklarım bu anıyı zihnimde.
* kasiyere, garsona, tezgâhtara kaba davranan insanlar: o insanlar köle değil, hizmet veriyor sana. müteşekkir olman gerekirken, aşağılıyorsun. böyle bir hareketi can dostum yapsa bile affetmem, silerim. insanın tiyneti böyle durumlarda çıkar ortaya.
hayır anlamıyorum sen mi yanacaksın tutmayanın yerine? sen mi cennet bahçesinde gönlünce koşacaksın? sana ne? sen istediğini yap. başkasının hayatına müdahale etme. başkasının hayatı için bir yargıya varma.
Hem sanane demezler mi adama? derler. demeleri lazım.
1. tırnaklarınızı yemeyin, istemiyorsanız oje vs. sürmeyin ama, gözünü seveyim yemeyin şu tırnakları, kenarındaki etleri.
2. erkeklerden çok bahsetmeyin. bıkkınlık getirene kadar sevgilinizi anlatmayın, karşıdakinin de anlatmasını bekletmeyin. yemin ediyorum kimse merak etmiyor berkecanla yaptığınız zeka yoksunu tartışmayı.
3. kelimeleri uzatmayın, aptal gibi konuşmayın, diksiyonunuzu düzeltin, ya da bozulmasına mahal vermeyin.
4. erkeklerin sizin için para harcamasını beklemeyin, bunu onların görevi zannetmeyin, değil zira. paranız varsa siz de hesap ödemekte ısrarcı olun, siz de bir şeyler almaya, yapmaya, ısmarlamaya gönüllü olun.
5. yüzünüze alçıpan sürmeyin. teninden 5 ton açık fondotönle kimi kandırıyorsun kuzum sen?
karşılaştırma yapılamayacak iki şey arasında fark aramak gaflet, dalalet ve hatta hıyanettir. atatürk deryadır, rte { }.
atatürk yokluk dönemlerinin onur, umut ve cesaret dağıtıcısıdır; erdoğan ise görece varlıklı dönemlerin kömür dağıtıcısıdır.
allahım yaratıyosun da bari takip et dedirtmiştir..
herkesin müslüman olması gerekmediği, her müslümanın namaz kılmadığı, her namaz kılanın gerçekten müslüman olmadığı ve insanlara faydalı olmak için namaz kılmak gerekmediği göz önünde bulundurulduğunda insanın aklına "size ne baskasının kıldığı namazdan?" sorusunu getiren zihniyeti belirten kelimeler topluluğu.
ağlatma potansiyeline sahip ağrıdır. hayatı sorgulatır.
başladığında çok da umursamazsınız mesela, ama saatler ilerledikçe bir de sinirleriniz bozuksa "ağlasam mı acaba?" derken bulabilirsiniz kendinizi.