zargana
462 (kalburüstü)
üçüncü nesil silik 11 takipçi 300.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çağrı bey

    1.
  1. büyük selçuklu hükümdarı alparslan' ın babası. kardeşi tuğrul bey' le aralarındaki çekişmelere rağmen eşi az bulunur bir ikili yönetimle güçlerini sonuna kadar başarıyla kullanmışlar ve sürekli fetih hareketlerini sürdürebilmişlerdir.
    3 ...
  2. siyam balığı

    1.
  3. gençlik filmleri içinde çok özel biryere sahip ve mickey rourke'un dudaklarının ucuyla oynamaya başladığı, siyah beyaz çekilmesinin etkisini arttırdığı müthiş vurucu film.
    2 ...
  4. rüyalar ve karabasanlar

    1.
  5. stephen king' in kısa korku hikayelerini topladığı kitaplarından biri. neredeyse içindeki bütün hikayeler filme dönüştürülen kitapta; özellikle, karısının ölümünden sorumlu tuttuğu mafya lideri dolan' ı arabasıyla çölden geçerken kazdığı bir çukura gömme planları yapan adamın hikayesi akılda kalıyor.
    0 ...
  6. ruhu yatalak insanlar

    1.
  7. yaşıyor taklidi yapan insanlardır!

    sevgiye açken sevgisiz yaşamayı seçenlerdir!

    aşkın sarhoşluğunda kaybolmak için kalbinden yalvaran , diliyle aşk yok diye haykıran insanlardır!

    hayatı bir gün başlayacak bir şey sanan budalalardır!

    evlenince mutlu olacağını sanan insanlardır!

    boşanınca mutlu olacağını sanan insanlardır!

    evlenip boşanıp bir daha evlenmezse mutlu olacağını sanan insanlardır!

    çocuklarını bütün kurslara yazdırınca süper evlat sahibi olacaklarını sanan insanlardır!

    ağlamayı taviz sanan gözyaşı cimrileridir!

    ağlayarak her şeyi elde etmeye çalışan duygu orospularıdır!

    kariyerle mutluluğu aynı, güçlü olmakla güçlü görünmeyi aynı, sevmekle sevilmeyi aynı sanan körlerdir!

    gitmekten bahsetmekle gitmenin aynı, özlemekle özlediğine koşmanın aynı, anlatmakla yaşamanın aynı olduğunu sananlardır!

    okumakla anlamanın, bakmakla görmenin, sevişmekle sikişmenin, yalvarmakla duanın, eksiklikle kompleksin, güçle egonun, gururla kibirin aynı olduğunu sananlardır!
    9 ...
  8. pencere önü teyzesi

    1.
  9. doğuştan ayar verme özelliğine sahiptir. yoldan geçen çiftlere laf atmadan duramaz;

    - kızııım hiç öyle öpüşülür mü?
    - sana ne teyze. napsaydık yani.
    - dilini emsene dilini!
    - hönk!
    5 ...
  10. severse orospuyla serseri sever

    1.
  11. köpek gibi sevmekse sözkonusu olan, aşktan delirmekse, yollara düşüp perişan olmaksa, bir çift gözün peşinden seyyah olup psusulayı şaşırmaksa evet severse orospuyla serseri sever.

    --spoiler--
    Yusuf : Çocuk neden sakat abi?
    Bekir : Doğuştan... Doğuştan denmez aslında. Hamileyken babasından ağır bir dayak yemiş.
    Yusuf : Babası nerde?
    Bekir : Sinop'ta
    Yusuf : Hapishanedeki?.. Geçen gün Uğur ablayı hapisaneye giderken gördüm.
    Bekir : Sevgilisi.
    Yusuf : Onu için mi bu şehirdesiniz?.... Sen?...
    Bekir : Uzun hikaye.. Karışık.. Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. Mevlana Kapıda.. Babası zabıtaydı.. Alkolik hasta bi adamdı.. Rahmetli erken gitti zaten.. Bu anasıyla yoksul, perişan.. Bizim tuzumuz kuruydu. Hacıbabam yapmış bişeyler.. Bi de Zagor vardı.. Bizim eski evin kiracısının oğlu.. Babası filmciydi Yeşilçam'da.. Cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte.. Ama sevimli, yakışıklı oğlandı.. Bizimkini aşık etmiş kendine.. Ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar.. Öylece büyüyüp gittik işte.. Ne bok varsa askerliği bekledim hep.. Dört sene kaldı, üç sene kaldı.. Sonunda o da geldi gittik.. Bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. Ev düzüldü, kız bulundu falan filan. Nikahlandık.. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım.. Bi gün bu orospu çıka geldi.. Hiç unutmam.. Görür görmez cız etti içim.. Böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok..Üstünde açık bi bluz.. Saçlar maçlar.. Pırlanta anlıyacağın. Şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle.. Kanıma girdi o gün.. tabii taktım ben bunu kafaya.. Ertesi gün bir soruşturma.. Dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede.. Ama asıl Zagor'a kesikmiş.. Zagor da kaptiden içerde o zaman.. Bi gün süslenmiş püslenmiş zınk geçti dükkanın önünden.. Yazıldım peşine.. Tuhafiyeciye gitti.. Pastaneden çıktı.. Minibüs, otobüs geldik Sağmacılar'a.. Benim içimde bir sıkıntı.. işi anladım tabi.. Zagor'u ziyarete gidiyor.. Bir tuhaf oldum.. Piçi de kıskandım.. Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle.. O ara Zagor içerden çıktı.. Sonra bi duyduk kaçmış bunlar.. Altı ay mı, bir sene mi kayıp.. Hep rüyalarıma girerdi orospu.. O gün dükkana gelişini hiç unutmadım.. Benimkine bile dokunamaz oldum.. Sonra birde duydum ki iki kişiyi deşmiş Zagor.. Biri polis.. ikisinin de gırtlağını kesmiş.. Karakolda beş gün beş gece işkence buna.. Arkadaşlarının öcünü alıyorlar..Kaltağa da öyle... Önce öldü dediler Zagor'a; sonra komalık.. Ankara'da oluyor bunlar.. Bizimki bi gün çıka geldi mahalleye.. Zagor içerde.. En iyisinden müebbet.. Bi sabah dükkana geldim baktım bu oturuyor.. Önce tanıyamadım.. Anlayınca içim cız etti... Cız etti de ne tornavida yemiş gibi oldum.. Çökmüş... Zayıflamış..Bembeyaz bi surat, ama busefer başka güzel orospu.. Orhanın şarkıları gibi... Kalktı böyle dimdik konuşmaya başladı.. Dedi para lazım.. Çok para.. Zagor'a avukat tutacakmış.. ileride öderim dedi.. Esnafız ya biz de nasıl diye sormuş bulunduk.. Orospuluk yaparım dedi.. istersen metresin olurum.. içime bişey oturdu.. Ağlamaya başladım... Ama ne ağlamak.. işte o gün bi inandım orospuya tam yirmi yıl geçti.. Uzatmayalım Zagor'a müebbet verdiler.. Ama rahat durmaz ki piç.. Ha birini şişledi, ha firara teşebbüs, o şehir senin bu şehir benim cezaevlerini gezip duruyor.. Orospu da peşinden.. Sonunda dayanamadım ben de peşinden..Önce dükkan gitti... Ardından taksiler... Karı terketti, peder kapıları kapadı.. Yunus gibi aşk uğruna düştük yollara.. iş bilmem, zanaat yok.. Bu durmuyor hiç.. ilk yıllarda ufak kahpeliklere başladı.. Sonra alıştı.. Gözünü yumup yatıyor milletin altına.. Gel dönelim diye çok yalvardım.. Evlenelim.. Pederi kandırırım... Zagor'a bakarız... Kancık köpek gibi izini sürüyor itin.. Ne yaptı buna anlamadım.. Kaç defa dönüp gittim istanbul'a.. Yeminler ettim, doktorlar, hocalar kar etmedi.. Her seferinde yine peşinde buldum kendimi.. Bir keresinde döndüm biriyle evlenmiş bu, hamile.. Beni ağbisiyim diye yutturduk herife.. Nedense rahatladım.. Ohh dedim kurtuluyorum.. Bu da akıllanmış görünüyor.. Yüzü gözü düzelmiş.. çocuk diyor bişey demiyor.. Sinop'ta oluyor bunlar.. Ben de döndüm istanbul'a.. Doğuma yakın Zagor bir isyana karışıyor yine.. Hemen paketleyip Diyarbakır Cezaevin'e postalıyorlar.. Çok geçmeden bizimki depreşiyor yine.. O halinle kalk git sen Diyarbakır'a.. Üç gün ortadan kaybol.. Herif kafayı yiyor tabi.. Dönünce bi dayak, eşek sudan gelinceye kadar.. Kızın sakatlığı bu yüzden.. Sonra çocuğu doğuruyor.. Durum hemen anlaşılmamış.. Ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı.. Çocuğu da alıp vın Diyarbakır'a.. Zagorun peşine.. Allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor.. Ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum.. Epey bi zaman böyle geçti.. Yine her gece rüyalarımda bu.. Zagor'un Diyarbakır Cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra.. Bi gece bi büyükle eve geldim.. Hepsini içtim... Zurnayım tabi.. Bi ara gözümü açıp baktım karlı dağlar geçiyor.. Bi daha açtım başımda bi çocuk kalk abi Diyarbakır'a geldik diyor.. Baktım sahiden Diyarbakır'dayım... Bi soruşturma, Kale mahallesi vardır oranın... Bi gecekonduda buldum.. Malımı bilmez miyim.. Görünce hiç şaşırmadı.. Hiç bişey demedik.. O gece oturup düşündüm.. Oğlum Bekir dedim kendi kendime "Yolu yok çekeceksin.. isyan etmenin faydası yok.. Kaderin böyle..Yol belli... Eğ başını usul usul yürü".. O gün bu gündür usul usul yürüyoruz işte..
    --spoiler--

    (bkz: masumiyet)
    5 ...
  12. bir aşk bir çok aşktan yapılır

    1.
  13. her aşk başka bir aşkın hammaddesidir!

    Bir sabah çıkıp geleceğim kapına habersiz. Sen şehvetli bir gecenin yorgunluğu, tatlı sarhoşluğuyla, üstünde sıvılarla, tuzlarla karşılayacaksın beni. Yatağında hala o kadın-kadınlardan- biri varmıdır bilmeyeceğim, merak ta etmeyeceğim.Çünki her kadın kendini, aşık olduğu adamın gözünde, en özeli, en güzeli, en sonuncusu olduğunu düşünmez mi, istemez mi?içeriye istemeden de olsa gözümün ucuyla bakacağım, ağzına kadar dolu kül tabloları, bitmiş sigara paketleri, yerlere yuvarlanmış boş içki şişeleri, dibinde tamamı bitirilemeden- muhtemelen sevişme başladığı sırada- bir kenara bırakılmış rakı bardağı, (kenarında kırmızı ruj izi kalmış), kırışmış kanape örtüsü, yere fırlatılmış yastıklar, - muhtemelen kur yapma esnasında birbirine fırlatılmış-, bir çift erkek çorabı, kot pantolonun, gömleğin(nasıl soydu seni bilmiyorum o kadın, kadınlar heyecanlandın mı onlar seni maharetli parmaklarıyla soyarken, onlara da çok tatlısın bebeğim! Dedin mi?

    Demişsindir mutlaka..benim ne farkım varki onlardan.. Birbirine karışmış sıvı, ter kokuları , kadın, erkek parfümü karışımının o tuhaf hissi. Sen yorgun, bitkin bakacaksın bana, hemen yapışacağım herbir noktasını öptüğün kadınların tadının, sıvısının sindiği dudaklara..ikimiz, üçümüz, hepimiz öpüşeceğiz, tatlarımız sıvılarımız hislerimiz birbirine karışacak.Sen, uyku mahmuruyla öperken, kimi, niye öptüğünü anlamayacaksın. Ben de bir kadın değilmiyim işte. içine girmek için onca taktikler geliştirdiğin, sonra kendini bu sıcak karanlığa bıraktığın binlerce kadından biri değil miyim? Dağınık yatağa götüreceğim, yok hatta zorla itekleyeceğim seni . Buruş buruş olmuş çarşaflı, sıvılarla dolu yatağa atacağım seni, uzun kızıl saçlarımı sereceğim henüz kırmızılığı geçmemiş taze yanaklarına, örteceğim yüzünün her bir santimetresini, uzun alev saçlarımla, sırf yüzümü görmeyesin diye, senden aldığım hazzı görmeyesin diye saklayacağım yüzümü senden. Parmaklarımın ucuyla dokunacağım sana, incitmemek için, tıpkı bir heykeli inceleyen, keşfe çalışan sanatsever gibi, tüm iniş çıkışlarını, tüm kabartılarını ruhuma kazıyarak, hiç çıkarmamacasına seveceğim seni. Kulağına nefesimi bırakacağım beni en iyi böyle hissedebilirsin diye, uzun saçlarımı dans ettireceğim göğsünde, karnında..dudaklarımın ucuyla dokunacağım hatta yavaş yavaş içime çekip yutmaya çalışacağım seni. Memelerimin ucuyla dokunacağım ıslak dudaklarına , hepsini öpmene izin vermeden gezdireceğim yorgun ama aç dudaklarında. Dudaklarının benim , göğüslerimin ikimizin olduğunu hissedene kadar,bir avuç kum tanesinin yere dökülüşü gibi sessiz ve usulca ince ince titrek titrek seveceğim seni. Göğsünün inip kalkmasını, nefesinin hızlandığını hissedip bu güzel anı seyredeceğim. Sonra terine gözyaşım karışacak, önce anlamayacaksın, alışkın olduğun kadınsı sıvılardan biri zannedeceksin, ağladığımı farkedince şaşıracaksın . Öyle ya insan zevk alırken ağlar mı hiç? Belkide aklına kötü bir olay geldi bu kadının onun için ağlıyor deyip sen benimle sevişmiyorsun diyeceksin. Hayır Sevgilim!

    Senin ruhuna ulaşmanın en iyi yolunun ancak bedenine ulaşmakla mümkün olduğunu bildiğim için bu gözyaşları.Haz değil! Mutluluk!

    Ele geçirilememiş, bir türlü ulaşılamamış mutluluğun yaşları. Bu şekilde atıyor duygularım kendini dışarı.

    Ve zevk anı, kendinden geçiş anı. Sana herşeyi vermek istemiyorum doyup gitme, bıkma benden diye, aç ta bırakmak istemiyorum bana gelmekten vazgeçme diye, yalnızca seks seni bana yaklaştırıyor çünki.

    Zevk anı..... senin kendi dünyanda kayboluşunu, titreyişini, bir süre çok kısa bir süre, huzurlu karanlığa doğru döne döne indiğini , arada kornaları sesleri, titreyişleri birbirine harmanlayıp tek bir noktada patladığını, koptuğunu , derin iç çekişini, huzuru bulduğun anı seyredip, giyinip hemen çıkıyorum. Gecenin ayazı, soğuğu, tuzlu gözyaşlarım, dağınık yatakta senle beraber gidiyor, bende yüzlerce seni alarak yanıma evimin yolunu tutuyorum . Ve yatağında bir kez daha farklı sıvılar, kokularla başbaşa bırakıyorum seni. Yürürken içimde sıvının dolaştığını bilmek senin hala içimde olduğunu hissetmek az da olsa mutluluk veriyor. Yıkanmak istemiyorum, sevmiyorum sevişme sonrası yıkanmaları, pislikten arınmak istermiş gibi.

    Soğuk yüzüme tüm gerçekleri , yalnızlığı vururken bir tek dudaklarımdaki sana ait o
    sıcak tat ve koku beni kendime getirebiliyor. Sevişme sonrası kalmak istemiyorum yanında, o hüznü, o gerçek dünyadan kopuşu senin yanında yaşamak istemiyorum. Böyle daha uzun sürüyor benim zevkim. O yatakta bitmiyor, seni öyle bırakıp gittiğimde, seni hayal ederek, tekrar tekrar titrediğini- kaybolduğunu karanlıkta- hayal ederek, büyük zevkler yaşıyorum. Mutluluklar değil!

    Taa ki, bir sonraki karşılayışına kadar beni kapıda, tutkulu sevişmeler sonrası yorgun, içi küllerle dolu tablaları, boşalmış şişeleri ve üstüde yüzlerce sıvılarla dolu teninle beni karşılayıncaya kadar. Tekrar geleceğim, sana ait tek masum yanını, - kırmızı yanaklarını- öpmeye geleceğim ve bu tatlı kırmızılığa sermeye geleceğim, uzun kızıl saçlarımı ..

    edit: yıllar önce odama bırakılmış bir mektubun tarafımdan kurgulanmış halidir.
    13 ...
  14. sevişme öncesi ritüelleri

    1.
  15. her insan ayrı bir hikayedir, her sevişmeyse ayrı bir masal. masalın ritüeli olmaz ama başlangıcında aynı tekerlemeler söylenir. bir varmış bir yokmuş...;

    (#4000795)
    3 ...
  16. anneler ve oğullar

    1.
  17. tuzla yara gibidir!

    --spoiler--
    geçmiş olsun denmez bir anneye. çünkü geçmez çocuklar annelerinin içinden. ne şimdi, ne de sonra. başın sağolsun denmez bir anneye. çünkü başı önemli değildir çocuğunu kaybetmiş bir anne için.
    --spoiler--
    4 ...
  18. kendi bedenine hiç dokunmamış kadın

    4.
  19. bir kadının terini içmek

    16.
  20. ödünç hançer öldürmez beni sevgilim

    1.
  21. emanet akılla aşk yaşanmazın, ödünç duyguyla aşk sonlanmazın ifadesidir!

    --spoiler--
    heR yeRi boyami$sin cok guzel ama buRda biRaz kan kalmi$. zinciR kalmi$ kiRbac kalmi$. sana dokundugum gunleRde bana sevgilim deRdin, aRtik onu unuttum diyoRmu$sun cok guzel ama buRda biRaz sonbahaR kalmi$. ihanet kalmi$ bencillik kalmi$. koRkunc yolculuklaR planlaRdik insanlaRdan uzaga. elleRimizi bıRakip yuzmuzu bıRakip, ayaklaRimizi biRakip gidecektik. cok guzel ama buRda benim biRaz çocuksu safligim kalmi$. aptalligim kalmi$ du$leRim kalmi$.
    ...
    cok guzel! ama buRda biRaz heR $eye Ragmen hala benim sana hasRetim, benim senin gogsunu yumRuklaya yumRuklaya aglayi$im, benim.. benim senin bana hediyen lök gibi yalnizligim kalmi$
    --spoiler--

    unut beni,umutlanma bana diyorsun ama beni yetim bıraktığın bu zamanda kendimi ödünç hissediyorum. bu ödünç hançerin öldüremez beni! adı üstünde ödüncüm, emanetim, eğretiyim burada. duramam emanet olduğum yerde! gelir akar, yatağımı bulurum!

    unutma!

    sular birbirine karışmak için akar!
    1 ...
  22. yaşamı izlemek

    1.
  23. içinden çıkıp dışına yerleşmektir yaşamın!

    Üstadın dediği gibi; ben yaşadıkça fahişeler raks edecek beynimde. Gömmüşüm her şeyi orospu bir gülüşün oluşturduğu gamzeye. Kendimi ilmekle asıp kendimi yumruklamışım her an. Ve izlemişim. Annem söylerdi; 'sen dünyaya geldiğinde doğumhanede bulunan herkesin yüzüne baktın.' Ağlamamış ya da gülmemişim ,Sadece izlemişim. Bu hayatta bir gariplik olduğunu doğar doğmaz anlamışım. Bir gün, üç saat boyunca bir tüyün havada uçuşunu izledim. O tüyle beraber şehrin arka sokaklarına gittim. Şehrin dışındaki büyük çöplüğe indiğinde o tüyün tekrar oradan havalanması için bir üç saat daha bekledim. Çöp konteynırları gelip tüyü gömdüklerinde vazgeçtim havalanmasından. Öpüşenleri de izledim. Dilin ağız içinde takip ettiği yolu ezbere bilirim . izledim her şeyi. Ve cinayetleri. Bir gece Beyoğlu 'nun arka sokaklarında yedi kişi bir fahişeyi dövdü. canım çok sıkkındı o gece. yalnızdım. izlenecek daha renkli şeyler olacağını bilerek televizyonu kapatıp dışarı çıkmıştım. Herkes sabahlara kadar televizyondaki dizileri bininci kez izlerken ben hayatı canlı izlemeliydim. Yedi kişi, tüm kinlerini fahişenin bedeninde açtıkları yaralara gömüp gitti. Yüzü dağılan fahişenin iki adım yanına çöküp sırtımı duvara yasladım. Bir sigara yaktım. Fahişe ağzını açıp kapadı. Fakat sesi çıkmadı. izledim. Elimi uzatıp ta kurtarmak istemedim. Neyin yaşam neyin ölüm, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediğim için dokunmadım. Evreni kim yarattığını iddia ediyorsa bende her şeyi ona bıraktım. Al senin olsun dedim. 'Al senin olsun yarattığın her şey! En yürekli adamın da senin olsun. Şu an ayaklarımın dibinde yatan fahişen de.' Biliyorum o yaratıcı gücün kafasını en çok ben karıştırdım. Ben bunu bilerek yaptım. Belki de ondandır zamansız hareketlerimin nedeni. Ve hayatın içinden Boğazı yararak geçen dev bir gemi edasında geçmem. Belki de ondandır hep izleyici olmamın nedeni.....!
    1 ...
  24. sevgilinin içinde yaşama isteği

    2.
  25. biz olma isteğidir!

    sevişme sonralarını kıçını devirip inek gibi uyuyarak geçiren arkadaşları tenzih ediyorum zira her mandıranın gönlünde bir başka inek yatar! ancak sevişme sonrası kaşık pozisyonunda, sevgilinizin sırtını size yaslayıp kıvrılarak uyuyakalmanın ve kalp atışlarınızı sevgilinize sırtında dinletmenizin de emin olun salamlık inek olmaktan daha kutsal bir tarafı var. en azından et değil duygu sözkonusu!

    bazen sevgiliniz sizi; nabız gibi atan kadınlığına öyle bir hapseder; öyle bir kavrar ki sizi; orada ölmek, oraya gömülmek, orada uyuyakalmak istersiniz. ritmini bulmuş ve tamam olmuş bir sevişme sonrası; buz gibi soğuyan terleri dindirmek, bedene yayılan sızıların lezzetini kalıcı kılmak için bu kenetlenmeyi bozmamak, sevgilinin içinde kalmak; tenlerin, ruhların, duyguların, terlerin ve sıvıların karışmasıyla başka bir kimyaya kavuşan bedeni; yıllanmak için mahzende bekletilen bir şarap misali; sevdiğinizin içinde bekletmek gerekir.

    kadınınız kadınlığına sizin için az önce odaya hakim olan şehvetten çok uzak; şevkatten müteşekkil bir hamak kurar ve sizi uyutur az önce kalbinin attığı dişiliğinde. siz salınırken huzurun koynundA, O ; TERDEN SIRILSIKLAM SAÇLARINIZI OKŞAR, ENSENiZi ÖPER, RUHUNUZA SARILIR.. AĞLAR.. AĞLAR.. AĞLAR.. GÖZYAŞLARI TÜKENiNCE; SiZ UYUDUĞUNUZ HALDE, ONU DUYAMAYACAĞINIZ HALDE, RUHUNUZUN DUYACAĞINI TEMENNi EDEREK FISILDAR;

    SENi SEViYORUM RUHUM!
    5 ...
  26. en telaşlı yerlerimden aşığım sana

    1.
  27. bir erkeğin aşkından kanatlanmasının ifadesidir!
    --spoiler--
    BUGÜN BiR KADIN GEÇTi KALDIRIMIMDAN
    HAFiF iŞVELi
    YÜRÜRKEN MENDiLiNi DÜŞÜRDÜ
    KALKIP VERECEK OLDUM

    unutmuşum öldüğümü!
    --spoiler--

    EN TELAŞLI YERLERiMDEN AŞIĞIM SANA, YAŞARKEN ANLATAMADIM ÖLÜRKEN BiLESiN iSTEDiM!
    4 ...
  28. hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek

    1.
  29. salaklıktır!
    hem de daniskasıdır.

    lan oğlum/kızım ; annen mutsuzdu, baban mutsuzdu, çevrendeki herkes mutsuz. sen mutsuzsun. boşanma oranları yüzde elliye dayanmış.işini seven allahın kulu yok. herkes aşktan kaçtığını söylüyor, aşkın da peşinde koşuyor. sevmediği bir adamla/ kadınla uyuyanların haddi hesabı yok.çocuğunu nasıl eğiteceğini, hangi öğüdü vereceğini, kitap mı okutacağını, internet mi öğreteceğini bilmeyen ana babalar yığınla. iş arayan,iş bulunca bahaneler sıralayan, sıraladığı bahanelerle birlikte sayısal loto kuyruklarında bekleyen hayat sahtekarı yığınla.

    kimse evlenirken kendini ve karşısındaki insanı neyin mutlu edeceğini hesaplamıyor. sırf güzel lüks bir salonda; mahalleden bekarlık kız arkadaşlarını kıskandırmak için ve o gelinlikle bir defa açılış dansı yapmak için evlenen budala kızlarımız, özgür cinsellik yaşamak için evlenen seks zavallısı erkeklerimiz sürüyle.

    sevmediği bir işe gitmek için her sabah isteksizce uyanan, işyerindeki yapay insanlarla yapay dostluklar kuran,karı koca sosyal toplantılarda kadeh kaldırıp dişlerini birbirine göstererek kahkahalar atan ama eve vardıkları anda ayrı köşelere çekilip tek kelime sohbet edemeyen çiftler binlerce.

    ne istemediğini bilen ama ne istediğini ve nerden başlayacağını bilmeyen budala milyonlarca. kendini neyin mutsuz ettiğini gören ama yine de ondan vazgeçemeyecek kadar aciz insan sayısız.

    mutsuz evliliğini sayısız bahanelerle,annesi incinmesin, çocuğu üzülmesin, arkadaşları arkadan laf etmesin diye sürdüren kadın sayısız.

    mutsuz ve kişiliksiz evliliğini evlilik kutsallığıyla süsleyen, karısını mutsuz ettiğini asla farketmeden, fark etsede kendi kendini pohpohlayıp reddeden ve kendi acizliğini karısına güç olarak dayatan zavallı erkek milyonlarca.

    tüm bunları siz de biliyorsunuz. hatta bahsettiklerim sizlersiniz. çoğunuz şimdi hadi be ne ilgisi var ben değilim diğerlerini bilemem diyorsunuz;

    kendini kandırarak yüzeysel mutluluğunu yaşayıp gidenler sayısız ve çoğu aramızda!

    lan hadi hiçbirşey bilmiyorsunuz. nasıl bulaştığınızı bu yapış yapış mutsuzluğa siz de anlamadınız. yaşadığınız kent sıkıcı, arkadaşlarınız sıkıcı, msniniz ee naber anlat diyen ısrarcı verimsiz adamlarla dolu, özlediğiniz insanlar var ama gitmeye üşeniyorsunuz yanlarına. binbir yapaylıkla ve değersiz geçen zamanlarla süslü flörtlerinizi aşk diye kendinize satıyorsunuz, yalnız kalmaktan korktuğunzudan sürdürdüğünüz ve berbat finallerle sonlanan yaralarla dolu geçmişiniz.

    üniversiteyi bitirince herşey şahane sanmıştınız o da olmadı! iki maaş girsin eve diye başlattığınız evlilik de bol horlama ve erken boşalmalarla dolu. fasulye ayıklarken ağlayan edebiyat öğretmenleri ve okey oynamaktan elleri nasır tutan devlet memurlarıyla sarılı bir dünyan var.cicim ayları da o kadar kısacık sürdü ki! boşanmayı, işten ayrılıp yeni bir şey denemyi aklınızdan bile geçirmiyorsunuz çünkü sürekli kulağınıza anneniz fısıldıyor; elalem ne der kızım! sanki kocan erken boşalırken elalem gelip orgazm edecek kızını annesi!
    kulağına aman sigortalı iş sakın kaptırma diyen baban ne anlar hayatının tamamını maaşının izin verdiği kadar yaşamanın eksiklik duygusunu.

    tüm bunlarla neden bahsettiğimi biliyorsun. kabullenmek en zoru. insanın kendini yıkıp yeniden yapması en zoru. insanın yaşamayı göze alması en zoru.ama yaradılışımızda var bu. düştüğümüzde ilk yaptığımız ayağa kalkmaya çalışmakken sen ne hakla yaşadığın bu yüzeyselliğin seni bu kadar kuşatmasına ve yıllarca sürmesine izin veriyorsun.üstleik bunu kendine yapıyor ve mutluymuş gibi davranıyorsun.

    hadi hiçbirşey bilmiyor, çıkış bulamıyor ve çok korkuyorsun. ne yapacağını bilmiyorsun. bari basit düşün. köşeye sıkışan kedi bile kaplan olurken sen nasıl olurda bu kadar fareleştin düşün. gittiğin yol üstüne üstüne geliyorsa şarampole atla yolunu değiştir. elbette kolun bacağın kırılır ama bütün kemikler kaynar be güzelim sonunda. kaynar bütün kırıklar mutlu olursun, başka uzun ve yeni bir yolda. kaynar kemikler ama açık bir yarayı sürekli kaşırsan hep kanar.

    atla be güzelim şarampole. çık o otobanın trafiğinden. kendi yolunu kendin çiz.
    9 ...
  30. ne olursun gel ne olursa olsun gel

    1.
  31. yeter ki gel ne olacaksa olsun' un yakarışıdır. bir çift gözü, bir ürkek teni, genizde takılı kalmış bir tadı, özlenen bir kokuyu yalvararak çağırmaktır.

    gel ne olursun..
    ne olursa olsun gel
    ki vuslat son bulsun,
    ten dinsin,
    arzu demlensin
    ruh huzur bulsun..

    ne olursun gel
    bizim yüreğimiz unutmuşların yüreği değildir
    gel yalvarırım gel..
    2 ...
  32. karanlık arzuyla masum sevginin buluştuğu yer

    1.
  33. kaburga kemiklerinin altındaki kalbe zindanlık eden göğüs kafesi ile insan gizeminin ve çılgınlığının esir edildiği kasıkalrın ortasında bir yerdir.

    (#2799555)
    2 ...
  34. kadın aşkı

    1.
  35. geç ama güç aşktır!
    bir kadın zor sever. zor bağlanır, zor sunar kendini.. biz erkekler kadar aceleci değildir kadın severken de terk ederken de. çok şeyi, çok detayı düşünür bazen, bazen de tek şey, tek detay yüzünden bağlanır. tutkunun, fedakarlığın, kendini vermenin dibine tam manasıyla vurabilir kadın ama ancak emin olduğunda ya da bir duygu onu çok kışkırttığında. bir kadın bir erkeğe kendini verir ama hakettiğinde ya da bir acıyı bir erkekle takas etmek istediğinde. bazen tutulduğu için bağlanır bazen unutulduğu için;

    hatırla
    sana dizlerimi
    sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
    çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
    cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aştı
    boktu püsurdu
    hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
    senin gözlerin ham kadınsızdı
    çamurdandı
    ağzımda getirdiğim karsuyunu
    kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin
    yatağa döküldü
    yatağıma döküldün
    yatağına döküldüm
    ve ben bu sonsuz savruluşta
    o gece
    bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!
    3 ...
  36. fransız erkeği

    1.
  37. iyiniyeti abartmış erkeklerdir.

    (bkz: le gavat)
    6 ...
  38. aşk insan aklının en soylu zaafıdır

    1.
  39. insanın aklının dışına çıktığı tek yanı, aklını yitirmeyi sevdiği tek duygusu aşktır. zaaftır ama asildir ölümden bile.
    4 ...
  40. kadın olmak erkekten erkek olmaktır

    1.
  41. zorluktur;

    peri ve şan kelimeleri bir araya gelir, bu topraklarda perişan adlı kızlar yaşar

    doğu'da kızlar, kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. perilerin şanı buradan gelir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır. buna da, kadının intikamı denir.

    kendi başına doğuran mucizlerin kadını kibele dönemi biteli çok oluyor. spermlerin marifetini anlayan erkeğin çağındayız. sik çağı! boyundan büyük siki olan bereket tanrısı priapos'un kullarının çağı! bu çağda mal, sahibini zayıflatır. bu çağda savaşları, kaybedecek kadını olmayanlar kazanır. bu yüzden erkek, olabildiğince derine gömer kadını. gökte, kadına ait ne varsa onu taşıyan şeytan, yerde, erkeğe ait ne varsa onu taşıyan kadın. aralarında kalmıştır, sıkışmıştır erkek. kızgındır. bu yüzden gömer kadınını. eşit olamayacağını bildiği için üstüne çıkar, tepinir. çünkü sikini doğrultamazsa doğurtamayacağını, ama bir kadının kısır da olsa zevkten delirebileceğini bilir! erkek, kadından nefret etse de peşinden koşan, yakaladığı yerde de yumruklayan bir doğa kazasıdır. kendisinin de iddia ettiği gibi, sahip olduğu her şey sikinden küçüktür. aklı, kalbi, insanlığı, her şeyi...

    (bkz: ziyan)
    12 ...
  42. afyon hediyelik eşya fuarı

    1.
  43. an itibari ile açılışı gerçekleşmiş bulunan ve şahsımında kişilik tahlili, ilişkiler ve hediyelik eşya üzerine bir standla hizmet verdiği fuar. enteresan müşteri profiline sahip ve sayısız eğlenceli yanı bulunan yaşam alanı.
    5 ...
  44. isparta süleyman demirel sergi ve kongre sarayı

    1.
  45. isparta otobüs terminali karşısında bulunan ve genellikle fuar alanı olarak değerlendirilen kongre binası.
    2 ...
  46. nadide sultan ın göğüsleri

    1.
  47. ilk çağda akdeniz'de meydana gelen büyük bir deprem sonucu bugünkü alanya körfezinden kopup akdeniz açıklarına sürüklenmiş ve alanya körfezi ve mersin körfezini oluşturan kara parçasıdır.
    10 ...
  48. müptelalık mı aşk mı

    1.
  49. cevabı zor soru. bazen en sağlıksız duygu durumlarını barındıran aşk tehlikeli bir bağımlılığa benzemeye başlar. aMA YiNE DE AŞKTIR iŞTE VE HOR GÖRÜLEMEZ, YARGILANAMAZ. EN MAKUL GÖRÜNEN BiR KADIN, MANTIĞINDAN HiÇ TAViZ VERMEMiŞ, TOPUKLU AYAKKABILARI PLAZA KORiDORLARINI TOK TOK DiYE DÖVMÜŞ, KIZIL SAÇLARININ HER SALINIŞINDA BiR CAN YAKMIŞ BiR KADIN BiLE AŞIK OLABiLiR VE MANTIKSIZLIĞIN DiPSiZ KUYUSUNDA; AŞKIN BÜYÜSÜNDE KAYBOLABiLiR;

    Bir sabah çıkıp geleceğim kapına habersiz. Sen şehvetli bir gecenin yorgunluğu, tatlı sarhoşluğuyla, üstünde sıvılarla, tuzlarla karşılayacaksın beni. Yatağında hala o kadın-kadınlardan- biri varmıdır bilmeyeceğim, merak ta etmeyeceğim.Çünki her kadın kendini, aşık olduğu adamın gözünde, en özeli, en güzeli, en sonuncusu olduğunu düşünmez mi, istemez mi?içeriye istemeden de olsa gözümün ucuyla bakacağım, ağzına kadar dolu kül tabloları, bitmiş sigara paketleri, yerlere yuvarlanmış boş içki şişeleri, dibinde tamamı bitirilemeden- muhtemelen sevişme başladığı sırada- bir kenara bırakılmış rakı bardağı, (kenarında kırmızı ruj izi kalmış), kırışmış kanape örtüsü, yere fırlatılmış yastıklar, - muhtemelen kur yapma esnasında birbirine fırlatılmış-, bir çift erkek çorabı, kot pantolonun, gömleğin(nasıl soydu seni bilmiyorum o kadın, kadınlar heyecanlandın mı onlar seni maharetli parmaklarıyla soyarken, onlara da çok tatlısın bebeğim ! Dedin mi?

    Demişsindir mutlaka..benim ne farkım varki onlardan.. Birbirine karışmış sıvı, ter kokuları , kadın, erkek parfümü karışımının o tuhaf hissi. Sen yorgun, bitkin bakacaksın bana, hemen yapışacağım herbir noktasını öptüğün kadınların tadının, sıvısının sindiği dudaklara..ikimiz, üçümüz, hepimiz öpüşeceğiz, tatlarımız sıvılarımız hislerimiz birbirine karışacak.Sen, uyku mahmuruyla öperken, kimi, niye öptüğünü anlamayacaksın. Ben de bir kadın değilmiyim işte. içine girmek için onca taktikler geliştirdiğin, sonra kendini bu sıcak karanlığa bıraktığın binlerce kadından biri değil miyim? Dağınık yatağa götüreceğim, yok hatta zorla itekleyeceğim seni . Buruş buruş olmuş çarşaflı, sıvılarla dolu yatağa atacağım seni, uzun kızıl saçlarımı sereceğim henüz kırmızılığı geçmemiş taze yanaklarına, örteceğim yüzünün her bir santimetresini, uzun alev saçlarımla, sırf yüzümü görmeyesin diye, senden aldığım hazzı görmeyesin diye saklayacağım yüzümü senden. Parmaklarımın ucuyla dokunacağım sana, incitmemek için, tıpkı bir heykeli inceleyen, keşfe çalışan sanatsever gibi, tüm iniş çıkışlarını, tüm kabartılarını ruhuma kazıyarak, hiç çıkarmamacasına seveceğim seni. Kulağına nefesimi bırakacağım beni en iyi böyle hissedebilirsin diye, uzun saçlarımı dans ettireceğim göğsünde, karnında..dudaklarımın ucuyla dokunacağım hatta yavaş yavaş içime çekip yutmaya çalışacağım seni. Memelerimin ucuyla dokunacağım ıslak dudaklarına , hepsini öpmene izin vermeden gezdireceğim yorgun ama aç dudaklarında. Dudaklarının benim , göğüslerimin ikimizin olduğunu hissedene kadar,bir avuç kum tanesinin yere dökülüşü gibi sessiz ve usulca ince ince titrek titrek seveceğim seni. Göğsünün inip kalkmasını, nefesinin hızlandığını hissedip bu güzel anı seyredeceğim. Sonra terine gözyaşım karışacak, önce anlamayacaksın, alışkın olduğun kadınsı sıvılardan biri zannedeceksin, ağladığımı farkedince şaşıracaksın . Öyle ya insan zevk alırken ağlar mı hiç? Belkide aklına kötü bir olay geldi bu kadının onun için ağlıyor deyip sen benimle sevişmiyorsun diyeceksin. Hayır Sevgilim!

    Senin ruhuna ulaşmanın en iyi yolunun ancak bedenine ulaşmakla mümkün olduğunu bildiğim için bu gözyaşları.Haz değil! Mutluluk!

    Ele geçirilememiş, bir türlü ulaşılamamış mutluluğun yaşları. Bu şekilde atıyor duygularım kendini dışarı.

    Ve zevk anı, kendinden geçiş anı. Sana herşeyi vermek istemiyorum doyup gitme, bıkma benden diye, aç ta bırakmak istemiyorum bana gelmekten vazgeçme diye, yalnızca seks seni bana yaklaştırıyor çünki.

    Zevk anı..... senin kendi dünyanda kayboluşunu, titreyişini, bir süre çok kısa bir süre, huzurlu karanlığa doğru döne döne indiğini , arada kornaları sesleri, titreyişleri birbirine harmanlayıp tek bir noktada patladığını, koptuğunu , derin iç çekişini, huzuru bulduğun anı seyredip, giyinip hemen çıkıyorum. Gecenin ayazı, soğuğu, tuzlu gözyaşlarım, dağınık yatakta senle beraber gidiyor, bende yüzlerce seni alarak yanıma evimin yolunu tutuyorum . Ve yatağında bir kez daha farklı sıvılar, kokularla başbaşa bırakıyorum seni. Yürürken içimde sıvının dolaştığını bilmek senin hala içimde olduğunu hissetmek az da olsa mutluluk veriyor. Yıkanmak istemiyorum, sevmiyorum sevişme sonrası yıkanmaları, pislikten arınmak istermiş gibi.

    Soğuk yüzüme tüm gerçekleri , yalnızlığı vururken bir tek dudaklarımdaki sana ait o
    sıcak tat ve koku beni kendime getirebiliyor. Sevişme sonrası kalmak istemiyorum yanında, o hüznü, o gerçek dünyadan kopuşu senin yanında yaşamak istemiyorum. Böyle daha uzun sürüyor benim zevkim. O yatakta bitmiyor, seni öyle bırakıp gittiğimde, seni hayal ederek, tekrar tekrar titrediğini- kaybolduğunu karanlıkta- hayal ederek, büyük zevkler yaşıyorum. Mutluluklar değil!

    Taa ki, bir sonraki karşılayışına kadar beni kapıda, tutkulu sevişmeler sonrası yorgun, içi küllerle dolu tablaları, boşalmış şişeleri ve üstüde yüzlerce sıvılarla dolu teninle beni karşılayıncaya kadar. Tekrar geleceğim, sana ait tek masum yanını, - kırmızı yanaklarını- öpmeye geleceğim ve bu tatlı kırmızılığa sermeye geleceğim, uzun kızıl saçlarımı ..

    EDiT: YILLAR ÖNCE HÜRRiYET GAZETESiNiN GENÇLiK EKiNDE YAZDIĞIM DÖNEMDE AYNI ZAMANDA PATRONUM OLAN KIZ ARKADAŞIMIN AYRILDIĞIMIZ GÜN YAZDIĞI BiR MEKTUPTAN KURGULAYARAK YAZDIĞIM BiR HiKAYE BU. BUGÜN GERiYE DÖNÜP BAKTIĞIMDA BiLiYORUM Ki AŞK iNSANIN KENDi KALBiNE KAOS ŞIRINGA ETMESiNDEN BAŞKA BiR ŞEY DEĞiL!
    7 ...
  50. mezartaşına boş ukte vermek

    1.
  51. anlayana tokat gibi yanıttır!

    hayatımızdaki açıkları, zaaflarımızı, alışkanlıklarımızı, hissettiklerimizi, sevdalarımızı, varlıklarımızı, yokluklarımızı, yakarışlarımızı, severek paylaştıklarımızı, yeniden yeniden paylaşabileceklerimizi hiçe sayan ve ensemizde yuvalanmış kene gibi fırsat kollayan ve hayatımızdaki bütün boşlukları , çıkarları, gaddarlıkları, ikiyüzlülükleriyle dolduran insan müsveddelerine, hayatları boyunca akzdıkları mezarımıza nihayet girmişken verilecek en güzel final armağanıdır; o mezar taşına hiçbir şey yazmamak.

    ensemizde buldukları ilk boşluğa dişlerini geçiren çakallara verilecek en güzel şey; doğum günü, ölüm günü, yaşadığı, öldüğü meçhul bir adam vermektir. bırakın o boşluğu da doldursunlar ellerindeki kirle. bırakın istedikleri gibi karalasınlar oğlunuzun ağlayacağı isimsiz mermer taşın yüzeyini;

    mermer kir tutar, mahşer asla!
    3 ...
  52. kıza bak yanındaki ayıya bak

    1.
  53. boş laf!

    kızlar güzel adam görünce burun delikleri kabarır diyeceğim. ama bu on yıl önceki kızlar için geçerliydi. gerçek kadınlar gerçek erkeğin bir kokusu olduğunu bilirdi çünkü . şimdi kokuya falan gerek yok.bir erkek ne kadar erkek görünürse tikky ' lerimiz için o erkeğin tek adı var ; kıro . haa evet bu ülkede sayısız kıro var. o ayrı. ama erkek dediğin erkek gibi, kadın dediğin kadın gibi olmalı. öle kokmalı, öle konuşmalı, gücü de o nebzede olmalı. anlayan anladı.anlamayanlar zaman makinesi' nin icadını beklesinlerde seksenlere yetmişlere gidip gelsinler bi zahmet.
    erkek güzel olacak tabii. bir duruşu olacak. erkeksi yüzü, tavırları olacak. sakalı da yürüyüşüde paspallığı da yakışacak yeri geldi mi. ama kızlarımızda öle sırf dinledikleri müzik tarzından ya da üyesi oldukları partinin gençlik kollarındaki salaklıklar yüzünden erkekleşmeyecekler; giyimleriyle endamlarıyla sesleriyle. bugün neredeyse yirmi yaş civarı kızlar' ın hepsi aynı tip büyük kentlerde. moda ayrı bişey. yaşam biçimini, kadınlığını başkalarına göre biçimlendirmek apayrı bişey. ben şahsen bir kadında hem karakter hem güzellik, hem doyurucu sohbet hem de kadınlık ararım. bu da asla hor görülecek bişey değil. kadınlıktan kastım doğal bir narinlik, naiflik bir zayıflık olmalı. erkek o derece güçlü, dayanıklı ve yeri gelince daha kaba saba olmalı ki denge kurulsun. şimdi olm sen metroseksüelleri kıskanıyosun diyosanız; gerçek otuz yaşüstü o kadınalrın sadece seks için mi ya da para için mi bazı benim de sevmediğim maço heriflerin peşinde gezdiğini sanıyorsunuz derim. o kadınlar işi biliyor sadece. biliyorlar ki; tip, para, cinsellik, etiket hepsi üç gün mutlu ediyor aklı başında ne istediğini bilen bir kadını. güç ve erkekçe yaklaşım ve sahip çıkabilen bir erkek veriyor gerçek hazzı da zevki de huzuru da. yanında kimin huzurla uyuyabiliyosan ve sabahları kimin giderken dudaklarına yapışabiliyosan odur erkek. daha konuşturmayın beni. çok sinirliyim.

    edit; söylemeden geçemeyeceğim.. aralarında müşterilerimin de, kardeşim gibi sevdiğim tikky kızcağızların da olduğu bisürü arkadaşım uzun zaman sadece ortak müzik zevkine sahipler diye hep aynı gruplarla takılıyorlar, ya da solculuk, sağcılık oynarken tanıştıkları sert tatlı su oğlanlarıyla sınırlı sanıyolar aşkı da hayatı da. aradan zaman geçiyor, bakıyolar olay hep aynı. dımtıs dımtıs ya da kahrolsun faşizm komunizm hikayesi. sonra bi bakıyosun bu bebek gibi kız bir otuzyaşüstü tuhaf bir adamın kollarında. hemen yafta da hazır. hah paralı herifi buldu orospu oldu. hayır arkadaşım hayır. sen o salak converse ayakkabılardan, basket maçlarından ve 50 cent' den ibaret sandığın dünyanda dansederken senin tikky' in gözünü açtı, aşkı, erkek kokusunu, tutkuyu tanıdı. dibe vuracak şimdi. aşık olacak.. ağlayacak bağıra çağıra.. canı yanacak. e diyeceksin ki madem üzülecek bunun nesi iyi. aşk olum bu. böle yaşanır. maçan yiyosa sende gerçek bir kadın bul.acısına değiyormu gör aslanım!
    6 ...
  54. beraber yaşamak

    2.
  55. sevgili olmanın, bu eşsizliği unutulmuş kelimenin harika anlamının ve içeriğinin en güzel anlarının yaşandığı anlar beraber yaşama ortamında ortaya çıkar..

    birlikte uyumak, sabahları sevdiğin insan tarafından uyandırılmak, elele yürüyüşe çıkıp, dönüşte marketten kahvaltılık alıp, balkonda huzur ve güneşin tadına vararak kahvaltı yapmak, sonra salonda sırt sırta verip günlük gazeteleri okumak, sonra güne dair heyecan verici bir plan yapmak, arkadaşlarla buluşmak, kalabalığın içinde suskun bir anda sevgiyle gözgöze gelmek, akşamın yaklaştığını bilmek ve bitmeyen bir heyecanın yerine bir yenisini koymak, eve koşarak, dilde delidolu bir şarkıyla gitmek, salatayı ve bulaşığı paylaşmak, birlikte kucak kucağa bir film izlemek, sevdiğinizin dizlerinizde uyuyakalması, onu usulca, ve kirpiklerini öperek yatağa taşımak, uyuyuşundaki meleksiliği, ve nefes alışındaki huzuru izlemek, yanına kıvrılıp, kokusunu içine çekmek , küçük ayaklarını bacaklarınızın arasına sokmasına izin vermek ve karnını okşamak gibi yeryüzü cennetine ait güzellikleri yaşayabileceğiniz hayat tarzıdır..
    115 ...
  56. aşk acısından sarhoş olmak

    1.
  57. demini bulmaktır..

    yaşadığın acının nedeni aşktır , kalbindeki kesikler değil!

    ellerine batan kıymıklar yüreğine yürüdüğünde ; daha ortada ayrılık, ihanet, yalanlar, ayrıkotları yokken aşka dair ilk canyanmasını hissetmeye başlarsın. aşkın doğasında varolan acıya bağımlılık yaptıysa bir defa damarların, artık hiçbir umut enjektesi kesemez ağrını. damla damla kanayan bir kalple birlikte büyür aşk da. göğüskafesinde içine akıttığın gözyaşlarından, yüreğinden sızan kandan oluşan göletlerde yüzen ölü aşıklara yapılacak hiçbir hayat öpücüğü tutmaz yerini, kaygısız, beklentisiz, yarını değil o anı düşünen bir sevginin;

    --spoiler--
    dunyada hepimiz sallantili, korkuluksuz bir koprude yurur gibiyiz. tutunacak bir sey olmadi mi insan yuvarlanir. tramvaylardaki tutamaklar gibi. uzanir tutunurlar. kimi zenginligine tutunur, kimi mudurlugune, kimi isine, sanatina. cocuklarina tutunanlar vardir. herkes kendi tutamaginin en iyi, en yuksek olduguna inanir. gulunclugunu fark etmez. kagizman koylerinden birinde bir cift okuzune tutunan bir adam tanidim. okuzleri besiliydi, piril pirildi. herkesin <veli aga'nin okuzleri gibi okuz yoktur> demesini isterdi. daha guluncleri de vardir. ben, toplumdaki degerlerin ikiyuzlulugunu, sahteligini, gulunclugunu goreli beri, gulunc olmayan tek tutamagi ariyorum: gercek sevgiyi! bir kadin. birbirimize yetecegimiz, benimle birlik dusunen, duyan, seven bir kadin
    --spoiler--
    5 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük