ya arkadaşlar hiç bir konuyu da normal ele alamıyor muyuz bu sözlükte lütfen ama ya. artısını söyle, eksisini söyle devam et millet de bilgilensin her başlıkta bir küfür bu ne yani.
entry: yalnızca kitap-film hakkında yazı arşivi için kullandığım sözlük. onun dışında pek aktif yazmayı sevmem vakit de bulamam.
Seninle opusup sevismekten kendimi alamadigim hayal dünyamı sikeyim. Bu nedir abi? Psikolojik bisey mi durugoru mu bu kadar canli nasıl? Kafayı Sıyırıcam yareppim!
kötü hissetmeye en çok benim hakkım var. ne diye iyi olmamı bekliyorlar ki? dinmeyen bir baş ağrım var, hayatı sik gibi gören bir ruh halim. midem ağzıma geliyor da giden bir türlü gelmiyor işte. benim acım da bu, kime ne?
dün mesai bitiminde bütün ışıkları kapatıp 2 saat boyunca ağlamak iyi gelmedi, fazlasını hak ediyormuşum gibi canımı okumaya meyilliyim. geçmeyecek şeyler de var bu hayatta dediğinde, insanları karşına alıyorsun, sonra hiçbir şey aynısı değil.
Bazen sıçrayarak uyanıyorum. Burun ucum tam olarak o an sızlıyor işte. iyi olmadığını hissediyorum, ağlıyorum sonra. Hiç mi merak etmiyorsun? Ben deliriyorum. Sana uzun mektuplar yazmak istiyorum ama bundan vazgeçip yüzünü ellerimin arasına almak geliyor içimden.
Bazen bütün bu çırpınışlar aynı şekilde sevilmek istediğimizden aslında. Sevgisiz ailelerin, sevgisiz çocukları. Bizler! El açıp sevgi mi dileniyoruz sanki? Değil. Mutlu da değiliz, iyi de.
Rüyalarıma bile girmiyor abi! Rüyamda dahi göremiyorum. Her gün, her gün, her gün ettiğim dualar, yüzümü güldürmüyor işte. Ağlamak değil ona sarılmak istiyorum ben.
Saat 10:20 .
içimin ayazı, dondurdu elimi.
Kalbimin ağrısı, hayata küstürdü beni. Sen hala yokken ve ben boktan şarkılar dinleyip kendimi bir avuç gözyaşına boğarken bunun hiçkimsenin sikinde olmadığını da pekala biliyorum mesela.
Günün, salı olduğunu hatırlıyorken yüzünü unutmaya başlamam pek garip geliyor. Sahi bir kere doyasıya sarılmadık değil mi?
Yanında hiç ağlamayışımı, çocukluğuma ver. Bunca uzaklığı hesaba katmış olsaydım yüzüne ağlar, ellerimin ayazını göbeğinin sıcaklığına saklardım. Bana ölüm yakışır dediğimde herkes cız diyor! O nasıl söz? Sik gibi bir hayatı sevebilmişlerin orgazmı beni bağlamadı, benim boşalımım daha çok dışarı.
Ne diyordum? Hah! Saat dedim, tam 18:11 suları. Dışarısı buz. Ellerim sen soğuğu. Hiç mi merak etmiyosun, hala mı? Ölsem en çok sen üzülmez misin, kendime bile kıyamıyorum ki.
yazan, yazarken insanı bambaşka bir diyara götüren hatunun dibi.
ne demiş kendisi;
" imkân veremiyorum. Canlandıramıyorum benden uzaklaşma anını. Belki kendimden başkasını önemseyemiyorum o sahnede. Gözümün önünde birbirinden kopartılan bir anne ve çocuğu beliriveriyor. Ağlayan bir çocuk, çocuğunun kolunu tırmalayan bir anne, tutabilmek; çekebilmek için kendine. Sonra aklıma bambaşka bir hikâye geliyor. Boğulurken kuzeninin saçlarına tutunan, avuçları saç dolu ölen bir kızın hikâyesi. Hep tutunduğu elinde kalanların hikâyeleri işte. Hep bir parça kopartan. Ama işlevsiz. Ama gereksiz. Ama her şey can havliyle."
aynen böyle. hep yazsın, hep okuyayım istediğimdir.
inanılmaz etkili cilt yenileme aparatı. Lekelere, sivilce izlerine iyi geliyor. Korkulacak yanı olmamakla beraber buz kompresi ile beton gibi bir cilde sahip olunabilir.
Seni hala cok seviyorum deyip beni butun sosyal paylasim sitelerinden engelleyen adamı tamamen silip aklımdan hayatima birini mi almalı yoksa umut hala var mı bilemiyorum. Korkum kafa dengi birine denk gelip tam isler istedigim kivama geldiginde esas adamin tekrar gundeme gelip ortaya çıkması. Ne diyosunuz gençler?