Yaz tatilinde geçen çocukluğumu. Hainlik, iki yüzlülük, yalancılık, ahlaksızlık, sahtekarlık nedir bilmeden tek sıkıntımın güneş tepedeyken evde beklemek olduğu zamanı çok özledim çok...
Aşk dediğin şey duygusallığınla doğru orantılı; karşındakine yüklediğin anlam kadar verdiğin değer kadar, aradığını bulduğun kadardır. Ne kadar yükselirsen o kadar da sert düşüşü olur..
Çok şeyi merak edip öğrendiğimde keşke bilmeseydim dediğim çok oluyor. Bazen bilmek acıtıyor bilmek yaralıyor bilmek öğrenmek kolay unutmak imkansız oluyor.
Çok şey biliyorum sözlük şimdiyse unutmak istiyorum unutamıyorum. içimi kemiriyor atamıyorum..
Kalçanızın kalıbını çıkarır cinsten giydiğiniz hani o dar pantolonunuzun arka cebine telefonuzu koyuyorsunuz ya; o telefonun kamerası da nasıl denk geliyorsa artık (hep şansa) arkanızdan geleni çekecek yönde oluyor ya hani... Kim fesat kim abaza acaba?
Bir anne kaç çocuğu olursa olsun en arızalısının üzerine daha çok titrer, hep onu düşünür farketmeden eşini diğer çocuklarını ihmal eder..
Yani doğru...
Yaptığın kahpeliğin ( yalan, entrika, vicdana oynama, saf yerine kotma) karşılığını vicdanım bıraksa da şu dakika verebilsem bugünden sonra o kahkahaları atarak yaşayan ben olurdum. ilahi adalet ben yapamasam da birgün yaptıklarını başına geçirecek.