evet efendim pipim kopuyordu rüyamda.başıyla gövdesi ayrılıyordu birbirinden.bende hiçbişey olmamış gibi kopan parçayı donumun içine atıp ''sonra bi hastanede yaptırırız'' diyerek (sanki pantolonun paçalarını terziye yaptırıcakmış kadar rahatım) rüyamdaki saçma işleri yapmaya devam ediyorum.ve rüyanın sonlarına doğru ''dur lan bi bakiym acaba ne alemde'' diyip,donumu bir de açıyorum ki o da ne! kopan parça yeniden birleşmiş,eskisinden de iyi olmuş!
telefon numarası her 5 kişiden 1 inde mutlaka var bu adamın(!)
bana kalırsa bile bile değişmiyo ki herkes bunu arasın,bu da egolarını tatmin etsin.yazık ya hakkaten hasta..
bir keresinde 5-6 arkadaş otururken arayıp bir işletelim dedik.telefonu elime aldım,numarayı çevirdim ve başladım konuşmaya.yine de her ihtimale karşı ''ya ajdarın numarası değilse'' diye,sırf konuşturup sesini almak için ''ali ordamı?'' diye sordum telefonu açar açmaz.bağırdı,çağırdı ve sinirli bi şekilde yüzüme kapattı,anladım ki bu ajdar dı.bir daha aradım.
-alo?
+alo ajdar neden telefonu yüzüme kapattın?
-sen benim sinir olduğum insanları bana hatırlatarak ne yapmaya çalışıyosun! (meğersem ali ordamı diyince alihanı sorduğumu sanmış.malum o aralar dayak yemişti ya bu alihandan)
+ama ajdar falan filan cart curt
-eevet sadede gel ne istiyosun?
+ajdar bak biz burda tam 6kişiyiz.6mızda senin hayranınız.lütfen bize bi şarkı okurmusun?
-burası istek hattı değil canım.ararsın bi radyoyu,istersin şarkımı çalarlar!
(bu sefer bende sinirlendim ve..)
+ya aradım lan aradım,hiçbirinde yok anasını satiyim.sordum,sadece gerçek şarkıcıların parçalarını çalıyolarmış.salakların değil!
-sen kim oluyosunda benimle böyle konuşuyosun orospu çocuğu!
+ben yüce türk halkının adına seninle konuşuyorum ajdar!
-halkını da sikiyim seni de sikiym şerefsiz seni! hepinizi dava edicem.
+yaa demek öyle he? bak bu konuşma kayıt altında yanlız,telefonda program var.asıl ben seni dava edicem! sen yüce türk halkına,70 milyon insana küfür ettin! ve en önemlisi ne biliyomusn ajdar.bu kaydı savcılığa vermeden önce ülkücü abilerime dinleticem.işte sen asıl o zaman görüceksin!
-ben türk halkına küfür etmedim,sana ettim orospu çocuğu sanaaaa!
+kapat lan şerefsiz kapat! ananı sikicem senin.
bu konusmadan yarım saat sonra tekrar aradım,özür diledim.kabul etti,kendisininde sert çıkışlarda bulunduğunu itiraf etti.ve ''şimdi işim var bebişim'' diyip kapattı.
türkiyeyi seçseydi şuanda hala werder bremendeydi.en fazla schalkeye transfer olur,orda da bi kaç sene takıldıktan sonra türkiyede 3büyüklerden birine gelir,yeteneğini öylece eritirdi.evet,akıllılık etti almanyayı seçmekle.şuanda dünyanın en iyi futbol klüplerinden bi tanesinde.ama kendini hala türk hissediyo mu ya da hiç türk olduğundan bahsediyo mu.. bilmiyorum.
bomba gibi oldu bence.eğer bir de robinho'yu getirebilirlerse kimse tutamaz.
fakat beşiktaşlı taraftarların başkanlarına biraz destek olup en azından bu sene hiç olmazsa fırınları için tüp kullanmaları gerekiyo bana kalırsa.zira adam cebinden milyon dolarlar harcadı lan bu takım için.
tam bir golcü.galatasaraya transferi halinde barosla güzel iş çıkarırlar diye düşünüyorum.fakat keitanın gönderildiği aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum.
(bkz: niye ali abi niye)
askerliğinde bulunan 8 günlük açık nedeniyle 45gün hapis cezasına çarptırılmış,bu süre zarfında deniz gezmiş ve arkadaşları asılmasın diye imza toplamaya çalışmıştır.gündüz kılıç'la aralarındaki baba oğul ilişkisi ibretliktir.ve onu araştırırken,hapisten çıktığı ilk gece ve ertesi günkü maçın hikayesini buldum.tüylerim diken diken oldu.buyrun;
''Sene 1960. ihtilal olmuş mayıs'ın 27'sinde,askerler gelmiş iktidara. aradan dört ay geçmiş.Hayat devam ediyordu yine de,özellikle de Mithatpaşa Stadı'nda.Birinci Türkiye Ligi'nin ikincisi yeni oynanmaya başlamıştı o sıralarda.
Eylül'ün ortası.Yapılan bir ihbar üzerine sekiz gün eksik askerlik yaptığı ortaya çıkıyor Metin Oktay'ın.Sonra da "en şerefli, en mukaddes vazifeyi ihmal etmişsin" denerek cezaevine konuyor.Hem de tam 45 günlüğüne.
Metin Oktay'ın Toptaşı Cezaevi'nde yaşadıkları ayrı bir yazı konusudur.Biz kalemimizin mumunu hapisten çıktığı güne çevirelim.
28 ekim 1960.Cezaevinin kapısında üç Galatasaraylı var: Turgan Ece, Rüçhan adlı ve Kamil Altan. Metin Oktay kapıdan çıkınca sarılıp öpüşüyorlar.Gözlerde yaş var.
Ertesi gün Glatasaray'ın Karagümrük'le maçı var.Takım Çekmece'de kampta.Rüçhan Adlı'nın otomobiliyle doğrudan kampa gidiyorlar.Burada tam anlamıyla Galatasaray'ına yeniden kavuşuyor Metin Oktay.
Akşam Beyti'de yemek yeniyor tüm takımla.Ama Gündüz Kılıç sofrayı bir başka donattırıyor o akşam. Kolay mı? Hapisten yeni çıkmış taçsız kral.Takım arkadaşları yemek bitince otele dönüyorlar.Ama Baba Gündüz ve oğlu bildiği Metin Oktay yemeğe devam ediyorlar.Rakı içiyorlar, sabahın 3'üne dek..
Sonra da otele dönüyorlar.Baba Gündüz resepsiyona sıkı sıkı tembihte bulunuyor: "Metin Oktay sabah kahvaltısı için kesinlikle uyandırılmayacak.Oyorgunluğunu atıncaya kadar uyuyacak.""
Baba gündüz böyle konuşur da karşı çıkılır mı hiç? Karşı çıkmadı Metin Oktay. Üç saat sonra sahaya çıktı,antrenmansız ve geceden kalmış vaziyette.Tam iki gol attı o haliyle. Mete Basmacı'nın da bir golüyle Galatasaray,Karagümrük'ü 1960'ın Cumhuriyet Bayramı'nda 3-0 yendi.Yorgunluktan ve dermansızlıktan soyunma odasına kusa kusa gitti taçsız kral.Ama, onu seven tribünlerine kavuştuğu için hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.''