küçük yeğenim üzerinde uyguladığı mental aritmetik teknikleriyle küçük bir çocuğun nasıl bi hafıza sahip olduğunu bana ispatlayan ankara da bir mega aritmetik eğitim kurumu. kendimden utandım valla. http://yetenekakademi.com
Christopher Nolan alıştırdı bizi. beklentilerimiz hep yüksek oluyor. ondan mıdır bilinmez filimde pek bi tat alamadım. o inception daki, prestigedeki kurgu yok filimdi. tamam filmi soluksuz üç saat izliyorsunuz ama bir çok aksiyon amerikan filmlerinde de aynı olay mevcut. hep o filim sonlarında alıştığımız o senin kızın yada ben senin babanım gibi şaşırtmalardan çok yönetmenin o bilinc altına yönelik kullandığı yaratıcı girişimler beni daha çok heycanlandırırdı. amerikan filmi gibi iyiler kazandı kötüler kaybetti. kötüler kime göre kötü havasını verseydiyi yine ahanda sistem eleştirisi der puanını artırırdım ama onu da diyemedim.
hele o Anne Hathaway ın bi motordayken arkadan görüntüleri var ki imax te izliyorsanız eğer sanki hatun kucağınıza oturuyor.
"kara şövalye yükseliyor" filmiyle keşfettiğim sinema sistemi. ankara ankamall dekinin dijital olduğu bide bunun oval ekrana yansıtılanın olduğu 70mm olanı varmış ki akıllara zararmış. gözlük yok ama bazen kamera zoomlayınca hareket ediyormuşsunuz izlenimi veriyor. benim tavsiyem filime en arkadan yer alın. çünkü kocaman ekranda anca yazıları görürsünüz. ikinci tavsiyem filmden çıktıktan sonra eve gelin yatın. 12.000 wattlık seste insanın beyni zongluyor. başı ağrıyor. illa olayı yaşamak için sesi beyine sokmanında bi lüzümü yok.
Ynr Danışmanlık Avrupa birliği, KOSGEB, kalkınma ajansı, Tübitaknın açmış olduğu hibe programlarına proje yazan bir danışmanlık şirketidir. Bu firmada bir staj deneyiyim oldu ama öyle staj olarak düşünmeyin bildiğiniz hayat okulu. Özel sektörün o acımasız yüzünü size çok hoş bir şekilde gösteriyorlar. Böylece özel sektörde çalışmadan önce sektörün ne kadar acımasız olduğu konusunda deneyin ve direnç kazanıyorsunuz. Yine stajın bir parçası olduğundan patron kendi egolarını tatmin etmek isteyen bir kadına bürünmüş vaziyette. Böylece patrona nasıl davranılması gerektiğini ya da nasıl davranılmaması gerektiğini çok güzel öğretiyorlar. Uyguladıkları sistem ise çok yaratıcı. Kariyer.netten verdikleri bir stajyer ilanıyla yüzlerce stajyer arasından hoşlarına gidenleri seçip proje yazmayla, firma araştırmayla, aramayla görevlendiriyorlar. Böylece sağolsunlar birçok stajyere bir hayat eğitimi veriyorlar. Ve ayrıca öteden beriden duyduğunuz Stajyersen eziksin abi eylemini tatma imkânı sağlıyor ve ona göre bi savuna mekanizması geliştiriyor, mezun olmadan önce ona göre kalkan bir yerlerinizi törpülemenizi sağlıyorlar. istersen en iyi üniversitenin en iyi bölümünde okuyun. sen hiçbir şey bilmiyorsun, hatta kimse bişey bilmiyor, her şeyin en iyisini biz biliyoruz, en iyi projeyi biz yazarız havasını veren bir patron ve sağ kolundan oluşan koça firmanın ne kadar deneyimli patronlara sahip olduğunu görerek bu kocaman firmada stajyer olarak yer almanın bile ne kadar gurur verici olduğunu anlıyorsunuz. Sigorta yapmıyor ya da bir ücrete vermiyorlar size ama bu da stajın bi parçası aslında. Onlar size hayatta herşeyin para olmadığını bi tabak yemeğin bile ne kadar önemli olduğunu öğretiyorlar zaten. bunu nasıl mı yapıyorlar? Onlar size ölmeyeceğiniz kadar yemek vererek hayatta kalmanızı, zor koşullarda çalışmasını çok güzel öğretiyorlar. Ve proje yazma işini o kadar güzel öğreniyorsunuz ki yazılan projelerin son hallerini size göstermeyerek kendi yaratıcılığınızın başka kaynaklardan etkilenmemesini sağlıyorlar. Böylece ortaya eşsiz bi eser koyuyorsunuz. Ee noluyor tabiki proje denilen şeyin son hali gözünde büyüyor ve kutsal kitap gibi bişey oluyor. Yani meslek gözünde büyüyor hep daha iyisini yapmaya çalışan bi hal almaya çalışıyorsun. Egolarını tatmin etmekle zamanını geçiren patron hanımefendiye bi yanlışınız mı oldu. Kapının önünde kendinizi buluyorsunuz. Ama bunu yanlış anlamayın çünkü buda stajın, eğitimin bi parçası olduğuna emin olun. Çünkü patron kariyer.nette sırada bekleyen onlarca stajyere staj yapma imkanı sağlarken mezun olmadan önce piyasada senin gibi adamın çok olduğunun farkına varmanı sağlıyor. Patron mu, hiç görmedim, yanına gitmek için üç demir kapıdan geçmem gerekiyor diye düşünmeyin bu firmada birebir patron ve şağ koluyla çalışma imkanı buluyorsunuz. Bu durum firmanın sadece patronlardan ve sağ kolundan oluştuğunu, kurumsallıktan uzak bi yer olduğu fikrini kafanızda uyandırsa da asıl amaç stajyerden sonra direk patronla muhatap olduğunuzdan hiyerarşiyi en kalınından öğrenme imkanı buluyorsunuz. Kısacası bir staj olarak düşünmeyin YNR deki stajı, tam bir liderlik okulu.
Buradan bu kurumda staj yapmayı düşünen arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Gidin simit satın su satın abi . inanın daha çok şey öğrenirsiniz. Ticari zekânız gelişir. cv de de daha iyi durur valla. Çünkü hem simit satmış hem bu firmada staj yapmış biri olarak bir işveren olsam simit satmış adamı tercih ederim. Yeminle.
aman dikkat. anakart, ekran kartı ne varsa yakılabilecek durumdur. bu sebepten fanı kapatıp pcnin ısınmasına, zarar görmesine sebebiyet veren milyonlarca yurt arkadaşım var. ben dahil.
helal olsun.bu ülkede sanata saygı gösterilmiyor, değer verilmiyor diyenlere kapak olacak bi durum. serdar ortaçla düetlerinin olduğu bi konser nerden baksan 250 bin lira eder. Sonuçta geleceğe kalacak kaç sanatçımız var ki bu ülkede. değerini bilmeli.
suyun enerji üretiminden daha önemli faydalarının olduğunu bilmeyen politikacıların elindeki gücü kullanarak kapitalist şirketlere dereleri peşkeş çekmesi sonucu kurulmuş elektrik santralleri. Doğanın kanunumu üstün senin ki mi? zamanla görürsün.
bizim dizileri izleyen Ortadoğu bir ergende yarattı "vay anasına Türk olmak vardı. herkez gümgüme dum duma." sedromunun aynısını bende yaratan dizi. ben bu kadar çok kombinasyonu hiç bir yalıda görmedim.
doktorlar, bez bebek, arka sıradakiler, çocuklar duymasın gibi izlenme rekorları kırdığı için binlerce kez yayınlanmış dizilerin son jenerasyonu. Ankara'daki taksicileri bilmesek inandıracaklar bizi.
polis gibi dükkan köşelerinde apaci tipli heriflerin beklediği, karanfil kesmeye çıkıldığı, geceleri on milyona üç baksırı alabileceğiniz Ankara'nın en meşhur sokaklarından biri.
ne olursa olsun burcu kaprisini yapar kesin. en yakın arkadaşını kıskanır ve tabiki nazlıdır. ne istediğini bir çok kere bilmez. çünkü kadındır nihayetinde.
"Şu çılgın Türkler yok mu?" dedirten olimpiyatlar. Branşı olmasa da en kalabalık beşinci ülke olarak katılıp en az madalyayla bir rekora imza attığımız olimpiyatlar.
gecen bi arkadaşımın hala "artis ne arar la pazarda" adlı video karakterinin bulunduğu ve o videoya gönderme yapan bir resim paylaştığını gördüm. facebook tekkerrürden ibaret dedim kendi kendime.