hakkında ekşi sözlük'te 30 adet entry girilmesine rağmen sözlüğümüzde ilgisiz bırakılmış yazardır.
bu şekilde bir çok yazara ilgisizlik var sözlüğümüzde.
işte bu yüzden ulu-sözlük taklit bir sözlük olmaktan öteye gidemeyecektir.
bizler de yazarcık adayı olarak kalacağız buralarda.
türk tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük komedi üstadı.bütün oyunları severek izlenilen tiyatrocu.sadece tiyatrocu kalması gereken.
ve darbe istemesinin bir sebebi olsa gerek.
ama olmaz ki be ferhan abi.sivil darbe desen bi derece.
ama asker değil mi, aç karnına erik yemenin kaçınılmaz sonucunu yaratan bu ülkede.
sabri esat siyavuşgil'in çevirisini türkçe sözlükle okumanızda fayda var.bir çok kelimeyi anlamayabilirsiniz.*
-kafasının içi kafasının dışı kadar güzel mi?
serhat tutumluer'e göre maddi sıkıntı içinde olduğu için bu filmi çekmiştir ümit ünal..
zajo:ara filminin vcd'lerini piyasada göremeyecekmiyiz?
serhat tutumluer:ümit o filmi piyasaya sürecek parası olmadığı için dağıtımcı bulamadı.gölgesizleri de zaten parasızlıktan çekti.
zajo:hadiii??!!
s.t.:yani..bu işler böyle...(aforizmik bir laf daha etti ama şimdi unuttum..)
izmit'te sahnelediği oyunun oyunu bir efsanedir.
bir oyunu var ki;
prömiyer'ine bir gece kala belediye sanat kurulunca* fazla müstehcen bulunarak sahnelenmesi engellenmiştir.
türk tiyatrosu'nun yaşayan en başarılı yönetmenlerinden biridir.
mehmet ergen'in eşi.
tv ve sinema'da fazla gözükmeyen oyuncu. (bkz: korkuyorum anne)
akbank sanat'ta yeni kuşak tiyatro'da mehmet ergen'in projelerinde adını görebilirsiniz.
gerçek bir tiyatro oyuncusudur.televizyona bir kaç numara büyük gelebilir.
betül çobanoğlu'nun bağlı olduğu şehir tiyatrosu'ndan izin alamadığı için görev alamadığı oyun.
mehmet ergen'e yılın yönetmeni ödülü kazandırmıştır. enfes bir oyun.esra bezen bilgin'in oyundan önce gerçekten bişeylere sinirlendiğini düşünüyorum.*
çatışmalar'da inanılmaz bir oyunculuk gösterisi sunan, kısacık boyuna rağmen sahnede devleşen güzeller güzeli oyuncu.
bugün oyundan önce yaptığımız kısa sohbette seneye tekrar şeylerin şekli'nde oynamak istediğini söylemiştir.tabii şehir tiyatrosu yönetiminden izin alabilirse.
artık sahnelenmeyen içerdekiler'in baldızı aynı zamanda.
kalemi en keskin kürt muhaliflerindendir.
pkk'yı muhatap almayanlar bu kadını es geçmemelidir.
ne söylediği, neden söylediği,neden öyle söylediği iyi araştırılmalıdır.
siyaset bilimi öğrencilerinin dikkat etmesi gereken bir düşünür.
korkak türk aydını ile uğruna düşüncelerinin sözcülüğünü yaptığı dününden ve bugününden habersiz türk halkı arasındaki gerçek ve oyun arasındaki çelişkileri ortaya koyan, coşkun ermiş'in umutsuz çabasını anlatan oğuz atay eseri.
oyun * ilk olarak boğaziçi üniversitesi'nde sahnelenmişti.
çocuk odasının dar alanında topu duvara atıp arkadaşlarının ortaladığı harika bir ortaya vole çakan sol açık gibi ağır çekim vurmak.
kız arkadaşınızla evlendiğinizi hayal edip,arabayla pikniğe gitmek..piknik sonunda karınızın sizi öpmesi.
''uç uçabildiğin kadar.tutan mı var?'' hayalleri hamlığın hudutsuzluğunda.
....
ve o kanla yazandır.bütün yazılmışlar içinde yalnız kanla yazılanları sevendir.kan ruhtur çünkü. çünkü hayat anlamaya ve yaşamaya değerdir.
....
k dergisi,3 ağustos 2007.
seninleyken daha uysalım inan..
taze mayıs sabahlarında içimde güvercinler kanat çırpıyor..sensizlik, güvercinlerimin kanatlarını kırdı..içim yangın sonrası,cesetleri parçalayan akbabalarla dolu.sabah ezanı tenhalığı yerleşiyor bir zamanlar içimdeki boş ders sevinci yaşayan haşarı öğrenci kalabalığının arasına..
sensizlikle baş etmem için tek yapmam gereken bu aşkın bana yaşattıklarıyla avunmak..kaybettiğim/eksik yanımla teseli olmak..yokluğunun beni teselli etmesi; yaşattıklarından..yokluğunla nefes alıyorum..varlığınla yaşıyorum..yokluğunla bir ceset olan bu beden, varlığınla taze bahar çiçekleri dolduruyor ciğerlerime..dönmeni o kadar çok bekledim ki..her telefon sesi öncesi; umudumu tazeledim..her telefon sonrasında oyuncaklarına küsen çocuk gibi sensizliğe alışmaya başladım yaprak yaprak..
yelkovanına küsmüş akrep ne düşünür? düşünmenin ne faydası var? neyi değiştirir?
mayıs ayı.. yurda 12 gibi geldim.. odam iki kişilik.. odadaki kürt çocuk o gece yok... odaya girdim.. ruh gibiyim..yani etim-kemiğim yok sanki.. o kadar hafifim.. bi kitap aldım elime.. ya uzaktan bi ses geliyor ama; sanki açık unutulmuş bi walkman'in sesini farkedersin ya; odanın sessizliğinde.. aynen öyle.. bi klarnet sesi duyuyorum.. ses uzaktan çingenelerin mahallesinden geliyor...içmeden sızıyorum sonra yatağa.. burnumda bir ıslaklık,gözlerimde nemlenme..nedendir..hiçbir şey düşünmüyorum..zihnimden akan düşünce balonlarım bomboş..gözlerim ranzanın mukavvasına bakıyor.. dakikalarca.. dakikalar saatler geçmiş hissi veriyor..sensin ruhumu kilitleyen..senin alıp gittiğin yarım.. yarımım..gözkapaklarımın üzerine çöktün yine.. rüyamdasın birazdan..anlaşıldı..