kurbanda kesilen hayvanın fakirlere verilmesi gereken kısımlarıdır. fakirlere et verilmemelidir. safra kesesi, beyin, kalp ve hayvanın anüsü gibi kısımlar verilmelidir. onların bir damak zevki olmadığından etle arasındaki farkı anlamayacaklardır zaten. kendiniz yiyin etleri afiyetle, tadını ala ala. oh, mis.
mevlevilerin giysilerinin üstünde subliminal mesajlar gömülüdür. arkadan gelen müzik de hipnoz etkisi yaratır. bu ikisi de bir araya gelince beyin yıkamak kolay olur. bu mevlevileri seyretmeye gidenler zaten ya yobaz olur çıkar ya da ben pikaçuyum diyip çatıdan atlar, kaçışı yoktur. ülkemde pek çok kişi bu yöntemle beyinsiz zombiye çevrilip yobazların kuklası olmuştur. yani siz siz olun, gitmeyin burlara.
kürtler vatansever değildir, çoğunlukla vatan hainidir.
yok efendim kurtuluş savaşı'nda bizle omuz omuza mücadele vermişler, yok çanakkale'de beraber savaşmışız... nah!
bu kürtler en zor zamanlarımızda kendi aralarında cemiyetler kurmuşlar, isyanlar çıkartmışlar. bırak bize yardım etmeyi, o kargaşadan yararlanıp devlet kurmaya çalışmışlar. bunlar mı bizim dostumuz?
onlar kötü kürt, biz iyi kürdüz diyenlere kafam girsin. iyisi falan yok bunların. alayı boktan. en iyi kürt ölü kürt diyor, entrimi sonlandırıyorum.
gayet çağdaş bir imamdır. dinlerin bütünlüğünü savunur. okur fatiha suresini, sonra da patlatır amen'i. bir de çıkartır istavrozunu. namazın sonunda da halleujah ilahisi hep bir ağızdan söylenir. sonra da toplucana sinagoga gidilir. oh, mis.
türkiye'deki futbol otoriteleridir. bunlar harbiden maldır.
trabzonspor bir sene şampiyon olur, hemen bardakları basılır, wallpaperları yapılır. 4 büyükler diye anılır. şampiyonlar liginde büyük bir sıçış yaşar, büyüklükten siktir edilir.
sivasspor şampiyonluğa oynar, hemen formaları satışa çıkarılır, reklamlara çıkarlar. 4 büyükler diye anılır. şampiyonlar liginde büyük bir sıçış yaşar, büyüklükten siktir edilir.
şimdi de bursaspor...
ulan bursaspor mu büyük takım? bursaspor ne ulan? güldürmeyin beni allasen. bir sene büyük bir çıkış yakaladı diye hemen büyük mü olunuyor anasını satayım? ona bakarsan şalvarspor bile 10 senede bir çıkış yapıyor. o da mı büyük?
bu kişi harbiden maldır, kerestedir. niye bu yazıyı arkaya yazıyorsun ulan? o yazıyı ata nasıl görecek? ata'nın o yazıyı görmesi için senin arkanda olması gerekiyor. bu durumda da sen onun izinde olmuyorsun, pis yobaz. arabanın önüne yazsanıza şu yazıyı, ata da dikiz aynasından görsün. bunları da düşünün yahu!
bu devirde kolunda atatürk dövmesi bulunmayana adam mı denir, hocam?
gerek arkadaşın kurşun kalemle yapsın, gerek kendin yap, gerek profesyonel dövmeciye yaptır, yaptır! yaptır yani bir şekilde. atatürk dövmesi lazımdır arkadaş!
götüne kanat dövmesi yaptıracağına, omzuna joker dövmesi yaptıracağına, koluna atatürk dövmesi yaptır. nedir yani yobaz mısın?
siz küçük bir atatürk dövmesi yaptırsanız bile yeter peki ya ben? ben de ne mi var? benim arkamda komple atatürk dövmesi var, kafamı bile kazıttım o dövme için. benim gibi atatürk aşkından kendini dağlara taşlara vuran, yeraltı mahzenlerinde kendini ibadete vuran biri için az bile.
kurtlar vadisi'ni izler, derin devleti anladığını sanar. ulen angutzade mahmut ekrem paşa, sen harbiden angutsun! azıcık araştırın, okuyun. daha hayatında bir kitap okumamış aptal kendini bir bok biliyormuş sanıyor. alayınız yobazsınız işte.
hatırla sevgili falan izleyerek kendini komünist sanan da bulunuyor türkiye'de. ulan kıçımın komünistleri, devrimci ezik liselileri, siz kim olasınız ki komünist olasınız ha? che tişörtü giymekle komünist olunsaydı, yurdumun eşşekleri bile komünist olurdu. bir kere atatürk gibi devrimci varken niye sadece che?
dedeler nedir? kaç çeşit dede vardır? nedirler, ne değildirler? bir, dayak nedir? iki, neden atılır? öhm neyse...
bu dedeler harbiden gereksizdirler yahu. 80 yaşına kadar yaşıyorlar, başımızı ağrıtıyorlar. göçün gidin artık, dünya populasyonunu niye sikiyorsunuz be?
evde öksürürler, tıksırırlar. 50 sene sigara içtiklerinden hayvan gibi balgam çıkartırlar. pek temiz değildirler. çok cimridirler. 10 lirayı verirken bile içi sızlar, başka da para yok derler.
boktan hikayeleriyle çocukların beyinlerinlerini sulandırırlar. baş ağrıtırlar kısaca. huzur evine verin, kurtulun.
yurdumda aşılamamış bir tabu. bazıları aştı ama bu çılgın yobazlar...
sahilde el ele yürüyorsunuz. sevgilinizle romantik dakikalar... yanağına bir buse kondurmanın vakti geldi, değil mi? tam buseyi konduracakken o da ne? karşıdan gelen bir yobaz size bakıp "cık cık cık, şu gençliğin haline bak hele!, yüce allah sizi ıslah ede!, cehennemde yanacaksınız piç kuruları!" gibi şeyler diyor. oradan uzaklaşıyorsunuz.
bir bankta oturuyorsunuz. gene romantik dakikalar... bu sefer dudaktan öpüşeceksiniz, belli. tam öpüşecekken o da nesi? karşıdan gelen odun yobaz, at gözlükleriyle size bakıp bakıp "geberesiciler!, naha depremde yerin dibine giresiciler!, naha kafirler!" gibi şeyler saydırıyor gene. bu sefer oradan uzaklaşmıyorsunuz ulan. "sikerim ulan seni!" diyerek çember sakallı, örümcek kafalı yobaza doğru koşuyorsunuz. yobaz, "bre kafir! bre zındık! gelmeee! gelmeee ulannn! bismillahirahmanirahhimm!" diyor. acımıyorsunuz ibneye. kafasına bir uçan tekme, yobaz yerlerde. buldu belasını işte. benim gibi saykoya bulaşılınır mı ulan?
bunlar resmen işi götürüyor. oradan geçen bir yobaz da, "meeaaşallah, meeaaşallah! ne kadar güzel! türbanlı kızımız öpüşüyor. olur böyle şeyler, daha gençtir bunlar! yeter ki dinden ödün vermesinler!" diyor. o sinirle bir de bunlara dayak... kavgada türbanlının donu düşüyor. ama o da nesi ulan? tanga giymiş pezemenk! http://galeri.uludagsozlu...püşen-türbanlı-kız-37610/
tabii böyle olunca kafir biziz, onlar tam randımanlı müslüman... bir türban takan zaten hacı oluyor anasını satayım!
beyinlere taktığınız türban, zorla taktırdığınız türban ne işe yarar sorarım sizlere angutzade yobazlar?
şimdi mesela dua ediyorsunuz. karşınızda bir taş var, tabii siz bunun farkında bile değilsiniz. elinizi açtınız başladınız duaya. bitti dua. burnunuz akıyor. cebinizden bir adet mendil çıkartıp burnunuzu siliyorsunuz. tabii etrafta da meraklı gözler var. sanki bir bok yapıyorsunuz yahu, değil mi? neyse...
ertesi gün o taşın oradan geçiyorsunuz. bir bakıyorsunuz, o da nesi lan? bir sürü türbanlı yaşlı, genç kadınlar gelmiş o taşın önünde dua ediyor. sonra da ceplerinden bir mendil çıkartıp burunlarını siliyorlar ve taşın üstüne koyuyorlar. taş, sümüklü mendilden geçilmiyor.
meraklanıyorsunuz. gidip soruyorsunuz "neler oluyor lan burada?" diye. aldığınız cevapla bir kez daha şok oluyorsunuz. neymiş efendim burası türbeymiş, sümük baba türbesi. burada dua edip sümüklü mendilini taşa koyan bir daha grip olmuyormuş. yok efendim çocuğu da grip olmuyormuş, burun akıntısı olmuyormuş. yok efendim burada dua edip mendil koyanın sümüğü altına dönüşüyormuş. pes vallahi ya.
yıllar sonra o taşın önünden tekrar geçiyorsunuz. artık o taş olduğunu da zor anlıyorsunuz yani. çünkü resmen türbeye çevrilmiş! taş, mezar taşı gibi olmuş, etrafı çevrilmiş falan...
sürücü kursuna gidersiniz. size ilk soracakları soru şudur: "daha önce araba kullandın mı?". eğer, "evet, babamın arabasını sörekli gullanıyom abey!" diye cevap verirseniz, "ooo çok eyi! senin o zaman araba gollanmana gerek yok!" derler. e oldu mu şimdi yani?
eğer hayır cevabını verirseniz sizi kursa almak istemezler. neden mi? e siz bilmem kaç saat araba kullanacaksınız, araba benzin yakacak, onlar arabaya benzin koymak zorunda kalacak, paraları gidecek. o parayı ceplerinde tutmak istiyorlar tabi açıkgözlüler. 20 saat kullanmanız gerekiyorsa 2 saat kullandırtırlar sonra sizi siktir ediverirler başlarından.
gideceksiniz sürücü kursuna, elinizi vuracaksınız masaya, tutacaksınız gavatı yakasından, kaldıracaksınız havaya. diyeceksiniz, "araba kullanıcam ulan ben!". hayır falan diyemez, bu sizin yasal hakkınız. enayi yerine konulmayın. yobazların tuzaklarına düşmeyin. ah ulen ah! hep bu yobazların başının altından çıkıyor işte bunlar!
18 yaşına giren akıl yoksunu yobazlar koşuyorlar ehliyet almaya. tabi türkiye'de ehliyetler bakkaldan almaktan daha kolay olduğu için gerzek çocuğumuz ehliyetini almakta sorun yaşamıyor. araba benzini gitmesin diye araba bile kullandırtmayan sürücü kursları var, malumunuz. neyse, ona başka bir mükemmel entrimde değineceğim.
şimdi aldı bu maloş ehliyeti. ne isteyecek? araba... şımarık oğlunun bir dediğini iki etmeyen pısırık baba kabul edecek tabi bu isteği. çılgın yobaz...
18 yaşındaki çocuk ne anlar ulen arabadan? potansiyel trafik canavarı olur! daha okulun bitmemiş ki -bunların okuduklarını sanmıyorum, bunlar ameledir inşaatta muhtemelen- sen niye araba alırsın? işini bile eline almamışsın... çılgın yobaz...
araba aldım diye kutlama yapmış, kafayı çekmiş bizim kereste. eve gidecek, bindi arabaya, düt dürü düt düt gidiyor. pat! çarptı mendilci çocuğun tekine sonra da girdi dükkanın tekine... eee? suçlu kim şimdi? 18 yaşındaki aptal oğluna araba alan domdom babada mı, göt kadar boyuna bakmayıp araba isteyen kereste çocukta mı?
ah şu çılgın yobazlar! bir gün beni kalpten götüreceksiniz.
fethullah gülen nasıl ünlendi, nasıl tanındı? fethullah gülen kimdir, kaç çeşit modeli vardır? bir, dayak nedir, iki, neden atılır? öhm, neyse.
fethullah gülen nasıl bu kadar tanınan biri oldu sorusu birçok kişinin aklını kurcalıyordur muhtemelen. cevabı bende saklı.
kendisi gençlik yıllarında headbang yaparak yani kafa sallayarak ünlendi. yaş kemale erince; kafa sallayacak hal kalmayınca kafadan sallamaya başladı. zaman geçtikçe sahte gözyaşı dökme ve böğürme sanatında ustalaştı. kendisine birçok mürid topladı, bu müridlerin beyinlerini çamaşır suyuyla iyice yıkadı, çitiledi, kuruladı, astı. sonra da işlemeye başladı o beyinleri. kendisi, mübarek program yazılımcısıydı. küçük, yeşil, sakallı adamlar programladı, etrafa saldı. tarikatı genişledi de genişledi. kendine yeni bir isim takmayı da unutmadı. conquerullah rosemost. bunu ilkokul ingilizcesiyle kendisi bulmuştu. conquer:feth(etmek), rose:gül, most:en idi onun kafasında. yeni ülkesi amerika'da bu ismi kullanmaya başladı. artık iyice ünlenmişti.
tabii bu benim teorim. çılgınnn, çılgınnn, çıllllllgınnn yobazlarr sizi.
ilk önce tabaktaki yemeği erol taş'ın tavuk yiyiş stiliyle yerler. sonra aç gibi ellerindeki bir dilim bayat ekmekle tabağı ölesiye sıyırırlar. şaka mısınız ulan? tabağın boyasını bile çıkartır bunlar. son derece açtırlar. dün gece kafa sallayıp hohladıklarından beyinleri sulanmıştır bunların.
bir de buna kendilerince isim bulmuşlar; tabağı sünnet etmek. ulen çılgın yobazlar, siz adamı öldürürsünüz. yok efendim tabakta artık kalırsa arkamızdan ağlarmış, yok pirinç tanesi kalırsa onu ahirette göz kapağımzla toplamamız gerekirmiş, yok gece bizi öldürürmüş. *çağdaşlarda böyle birşey asla yoktur. yemeğin hepsini yiyene ayı derler, ayı. yemeğin yarısı mutlaka tabakta bırakılmalıdır. kibarlık gösterisidir bu.
bu heryerde gördüğümüz çiçek desenli türbanların artık insanda kusma isteğine yol açmasıdır.
bu nedir yahu? yok manolya desenli türban, yok papatya desenli, yok kaktüs desenli, yok menekşe desenli... en fazla da gül desenli!
vallahi kabak tadı verdi. allah'tan kabak desenlisi yok...
bunlara anlam veremiyorum. neden çiçek desenli olmak zorunda? neden herkes aynı türbanları giymek zorunda? tarikat mısınız alayınız? aşiret misiniz? yobaz olduğunuz kesin de.
günümüzde pek çok şarlatana "hoca efendi" deniyorsa, kerestelere "son peygamber" deniyorsa türkan saylan gibi çağdaş bir kadına da hazreti denmelidir. onun gibisi var mıdır?
bazı odun kafalı çam yarması yobazlar tarafından çirkin iftiralara uğramıştır hazreti türkan saylan efendimiz. cahil halk da bunlara inanıp sevmiyor canım efendimizi. böyle şeyler olmamalıdır, lütfen.