Yaşamayı bile çekilmez hale getiren iğrenç bir etkidir.Üstelik o başarısızlık sadece maddiyatta kalmaz çoğu zaman, tüm hayatına bir zehir gibi yayılır.
Okulu bitirirsin, iyi kötü bir işe başlarsın tabi eğer şanslıysan, sonra bir bakarsın kendin için yaptığın şey koca bir hiç. Yerimi sağlamlaştırayım,aileme yeteyim, kardeşlerimin hayatını kolaylaştırayım. Peki, sen? Sen nerdesin?
Babansa, onun bununla yediği paraların hesabını sana vermeyeceğini, senin onun evladın olduğunu, kendinin yapabileceğini ama kız evladı olarak senin asla bundan cesaret alıp da namusuna leke getiremeyeceğin palavralarını sıralarken,sen hiç bilmediğin bir yere,sadece bir sırt çantasıyla gitme hayalleri kurarsın. Asla gerçekleşmeyeceğini bildiğin hayaller. Korkudan değil sorumluluktan, babanın sen daha doğarken cebine iliştirdiği sorumluluktan. Gitmek kardeşlerini gördüğün ilk an silinir aklından. Çünkü sen yükünü umursamazca onların omuzlarına devredemezsin, hayatta en çok benzemek istemediğine benzemek düşüncesi ürpertir. Onun için kendi hayatını bir yere bırakır, başka hayatlara pusula olursun.
Parçanın adı Unut Beni. Adında hüzün var ama içinde rüya gibi bir başlangıç. "Bana hüzün yapma bu gece, gelemem. " diye ses kontrol yapıyor Feridun, hah diyorsun, bu muzır şarkı böyle gider, kapatır uyurum diyorsun. "Ölü düşlerim sarhoş, gözlerim düşüncelerimden efkarlı. " Uykusuzluktandır diyorsun, kendi yalanını kendin söylüyorsun. "Bana biraz yalan söyle bu gece, ihtiyacım var. " Bu yüzden şarkılara parça derlermiş, hangi parçandan eksiksen oraya ekleyebilesin diye.
Hala amacının ne olduğunu anlayamadığım sınavdır. Son zamanlarda en sıkıldığım sınavdı. Çıktıktan sonra benim bildiğim ingilizceyse bu neydi lan diye tepki verdim.
haklı bir çemkirmedir.
şimdi aylık burs 280 tl, ygs başvuru 50 tl, kpss bir oturum ücreti 40 lira,cumartesi sabah ve diğer üç oturum ücretinden herhangi ikisine gireceğimi varsayarsam 120 lira, ales 50 lira, gmat 225$, toefl 185$ kurum sınavlarını ve ankara'ya gidişteki masrafları saymıyorum bile. bir baltaya sap olamama düşüncesi yüzünden uykuların kaçması paha biçilemez.
vergilerden ve geri ödemedeki zamlardan bahsetme gereği duymadım. henüz öğrenciyken sınav ücreti adı altında giren çıkanın haddi hesabı yok siz daha verilen aylık 280 tl nin hesabını yapın görgüsüz yobazlar.
ülkücüler, hiçbir zaman komünistler gibi tek gezemeyen, sürü gibi dolaşıp, 20 kişi bir kişiye dalmayı kendilerine yedirebilen yaratıklar olduğu için olabilecek durumdur.
edit: imla
kardeşim: ne zaman geleceksin, çok özledim seni?
ben: bilmem, bayramda gelirim belki, tabi o an ki ruh halime ve senin vadettiklerine bağlı ?
kardeşim: öncelikle abla diyeceğim, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağım, sen bir gel, elini yüzünü yıkarken lavabo kapısında bekleyip havlu tutacağım, en sevdiğin yemekleri yaparken anneme yardım edeceğim..
ben: tamam sakin ol lan duygulandım.
kardeşim: diyecektim ki bu ukala ve iğrenç tavrınla karşılaşıp vazgeçtim, gelme allah belanı versin gelme. anneee gel al şu telefonu bir daha da bu malla beni muhattap etme.
( bu arada ben de çok özledim. *)
cinayet davasının zaman aşımına uğramasına beş gün kalan merhum gazetecidir. vicdanıyla götü yer değiştiren insanların tekelinde olan sözde adaletimizin kazıklarına alıştık gerçi biz. bu da güzel ülkemin tarih sayfalarına kara bir leke olarak geçer, geçer de kim ders alır orası muamma..
benim için kimle eşleşirsem eşleşeyim fark etmeyecek olan turnuva. neticede yenmek de var yenilmek de tabi ama iki gün önce serveti adına iddiaya girenlerin bugün verdiği tepki çok hoş.*
iğrençliktir. haksızlıktır. madem kuyruk acın var, madem bitiremedin bir şeyleri neden yeni ilişkiye başlayıp karşındakinin de dengesini alt üst ediyorsun?
- her şeyden önce sevdiğini hissettirmesini ister. bak göstersin demiyorum hissettirse de yeter.
- kıskansın tabi ama ayarını tuttursun, kıroluğa kaçmasın ister.
- saygı göstersin ister.
- sadık olsun ister.
- dışarda maço olsun eve gelince sözümü dinleyen bir adam olsun ister.
- yeri geldiğinde bana sözünü dinletsin ister.
- yaptığı yemek kötü olduğunda ' ne bu lan' değil de 'hadi dışardan bir şeyler söyleyelim ' demesini ister.
- küçük sürprizler yapsın, kadın sürpriz yaptığında öküz gibi bakmasın gelip sarılsın ister.
- oturup saatlerce sohbet edebilmek, her konudan konuşabilmek ister.
- yeri geldiğinde kalbine dokunabilsin, bazı şeyler yüzeysel olmasın ister.
- omzuna yatıp saatlerce ağlayabilmek ister.
- kayıtsız şartsız güvenebilmek ister.
- birlikte eğlenebilmek, tavla, pes, batak gibi oyunlar oynayabilmek, ufak ufak didişmek ister.
- öyle hep dip dibe de olmak istemez, kendine de biraz vakit ayırdığında, mesela bir akşam da kendi kız arkadaşlarıyla evde olduğunda da ses çıkarmasın, anlayışlı olsun ister.
ve aslında her kadın bunların bir tek bünyede toplanmadığını bilir, ama umudunu kaybetmez.
an itibariye organizatörümüz paradise05 ı, canım dostumu mağlup ettiğim turnuvadır. kendisine bu zevkli maç ve organizasyon için teşekkür etmekle birlikte öpücüklerimi gönderiyorum.*
seni düşündüğümde keşke yalnız iyi şeyler gelseydi aklıma..
koskoca bir yıldır evime gelmeme sebebimsin ama yine de telefonda sesini duyunca neden özlüyorum ağlayacak gibi oluyorum inan ben de bilmiyorum, yakıştıramıyorum kendime.
hani babalar kızlarının kahramanıdır ya baba sen neden değilsin?
evet, maddi hiç bir şeyi esirgemedin, her şeyim tam belki ama içimde sayende koskoca bir güvensizlik büyüttüm herkese karşı. annemi aldattığını öğrendiğim o gün var ya baba hani dünyanın başıma yıkıldığı gün. işte o gün otoritesine kayıtsız şartsız teslim olduğum, saygı duyduğum adamı kaybettim ben.
sen ki beni annemden daha çok severdin, ben ki aramıza kimseyi almaz sadece sana anlatırdım derdimi.
şimdi birbirimize kurduğumuz iki üç içi boş cümle, adetten sayılan hal hatır sorma, gelmemek, görmemek için yaratılmış bir düzine bahane. sen de biliyorsun senden kaçtığımı ama kendine itiraf edemiyorsun. bunları sana çok benzediğim için biliyorum baba, anlatmasan da biliyorum. en çok da bana bu yaşta bu kadar sorumluluğu yüklediğin, kendi annemin bile yüzüne bakarken suçlu hissettirdiğin için affetmeyeceğim seni. bunu sen de biliyorsun. aramıza koyduğun mesafeyi asla aşamayacağını bildiğin gibi.