Atatürk bir gün yakın çalışma arkadaşlarıyla Beyoğlu´nda yeni açılan Turkuvaz isimli bir lokantaya gitti.
Lokantanın sahibesi, Atatürk´ü karşısında görünce hemen özel bir masa hazırlamaya girişti. Ama Atatürk onu engelledi, bulduğu boş bir masaya ilişti. Modern görünümlü insanlar keyif içinde yemek yiyor, mekânın şıklığı dikkat çekiyordu.
Burada gördükleri çok etkilemişti Atatürk´ü... Böyle bir lokantanın yaşaması gerektiğini düşünerek kadına, "Sizin için ne yapabilirim?" diye sordu.
Kadın da böyle bir lokali geliştirmek için çok para gerektiğini ama hiç parası kalmadığını anlattı.
Bunun üzerine, yaverinden çek karnesini istedi Mustafa Kemal ve o günler için hatırı sayılır miktarda bir para yazdı. Çeki kadına uzatacaktı ki tam bu sırada uzanan bir el, onun elini tuttu.
Bu elin sahibi, genç bir doktor olan Reşid Galib´ti.
Atatürk´ün kulağına eğildi Reşid Galib ve fısıldadı:
- Bu parayı vermemelisiniz efendim!
Şaşkınlıkla "Neden?" diye sordu Atatürk...
- Çünkü bu para amaca uygun harcanmış olmaz!
"Allah, Allah... " diye söylendi Türkiye Cumhuriyeti´nin kurucusu ve çıkıştı:
- Benim param değil mi, nereye istersem oraya harcarım!
Genç doktor kibarca direndi:
- Hayır efendim, sizin paranız değil. Milletin parası... Size, sadece emanet o para!
Atatürk genç doktorun gözlerinin içine bakarak önce çeki yırttı, sonra da oturduğu yerden kalkarak mekândan ayrıldı, Ankara´ya döndü.
Birkaç gün sonra istanbul´da kalan Reşid Galib´e bir telefon geldi. Karşıdaki ses, "Maarif Vekilliği´ne atandığını" (Milli Eğitim Bakanı) müjdeliyordu.
Böyle bir insana diktatör diyemezsiniz. Her devlet başkanı gibi otoriterdi ama diktatör asla.
Savaş zamanı işgale uğrayan tek şehir izmir değildi. Gaziantep, adana, kahramanmaraş ve daha nice şehirler işgal altındaydı. Bir zamanlar işgal altında kalan şehirlerde yaşayan insanların türk olmadığı gibi bir mantık söz konusuysa ve bunu söyleyen insan türkse, türk olmayalım biz zaten.
Gece yatarken, sabah uyandığınızda, içki içerken, şarkı dinlerken, bu gibi durumların bir veya birkaçında aklınıza gelen kişi eski sevgiliniz ise eğer, üzgünüm ne yazık ki unutamamışsınız.
Türkiye'de çok büyük sesleri kaybettik. Günümüzde o kadar çok boş kendilerini sanatçı diye tanıtan insanlar varken, Müslüm Gürses'i kaybetmek çok büyük kayıp olur. Tek dileğimiz en yakın zamanda iyileşip, sevenleriyle kavuşmasıdır.
trajikomik bir durumdur. Ped dağıtımı sonrası, kızların çok önemli ve gizli bir şeymiş gibi pedleri kimsenin görmeyeceği bir yere saklama, erkeklerin ise ipneliğine, kızların o halini görmek, yakalamak için bin bir takla atma hallerine sebebiyet veren durumdur
Sıkıntılı ama güzel bir durumdur. Fazla ürüne bakamaz, deneyemezsiniz, babanızın hoşuna gitmeyen türden şeyler alamazsınız. Fakat düşünme, fiyat gibi karın ağrıtan kısımlarda kurtulursunuz. Tek başınıza gitseniz fiyatından dolayı alamayacağınız ürünleri, babanızla bi kaç dakika gibi bir süre alıp çıkabilirsiniz.
Kolay yol diye bir şey yoktur birden çok yolu vardır. Parayla aşık edemezsin sadece etkilersin. Yakışıklı, romantik, eğlenceli, anlayışlı, zeki, kültürlü, gibi özelliklere sahip olmak gerekir bir kızı kendinize aşık etmek için.
iktidarların daha rahat hareket edebilmeleri için yaratmaya çalıştıkları okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan insan türüdür. Bu tür pek bir dünya görüşü olmayan, sürü psikolojisi ile hareket eden boş beleş insan türüdür. ve son olarak bu kişiler genellikle ailelerinin oy verdiği partiye oy verirler.
Psikoloji bölümü öğrencisi bir kişinin, o insanlardan herhangi biri üzerinde inceleme yapıp, tez hazırlayabileceği, her biri farklı karakterlere sahip olan sıcak ama boş insan türüdür.
Deniz kenarında salaş bir meyhanede arkadaşlarla hoş bir sohbet , plakta müzeyyen senar, masada bi büyük rakı yanında kavun, beyaz peynir, haydari ve bir paket sigara, bir insanın ortalama olarak 1 aylık huzur ihtiyacını karşılamaktadır.
Sevişirken bayanların erkeklerin gururlarını okşama, karşıya kendini özel hissettirme ve \" Bak daha önce hiç yapmadım, ilk defa yapıyorum. \" amacıyla söylenmiş ve genellikle koca bir yalan olan cümledir.