bilhassa akdeniz'de gezintiler ve akdeniz gezgini belgeselleri ile bilinen, 1946 doğumlu, 8 şubat 2007 günü aramızdan ayrılan sualtı belgeselcisi, balıkadam. insanımıza sualtını sevdiren kişidir.
"istanbul Üniversitesi iktisat Fakültesini bitirdi. 1964 yılında başladığı sualtı fotoğraf ve film çalışmalarıyla sayısız ödül aldı. Su altı konusuyla ilgili yazılar yazdı, konferanslar verdi.
Cecan, 1975 yılında italya'dan 8 milimetrelik su altı kamera kabini getirdi. 1982 yılında istanbul Balıkadamlar Kulübü 2. Başkanlığına seçilen Cecan, aynı yıl ilk su altı film ödülünü aldı.
TRT için 1988'de ilk Türk su altı belgeselinin çekimlerini gerçekleştiren Cecan, 1990'dan itibaren Türkiye'de ve uluslararası festivallerde çok sayıda ödülün sahibi oldu.
iTÜ Su Altı Sporları Kulübü Film Fotoğraf bölümününde yöneticilik yapan Cecan, çeşitli lise, üniversite ve su altı kulüplerinde su altı belgeselciliği konusunda konferans ve paneller verdi, film gösterileri gerçekleştirdi.
Uzun süredir savaştığı akciğer zarı kanserine yenilerek, 8 Şubat 2007'de ölmüştür. Mezarı Kanlıca Mihrimah Sultan mezarlığındadır."
"bazı ödülleri:
1990 Fransa Dünya Sualtı Film Festivali ikincilik Ödülü,
1992 Fransa Dünya Sualtı Film Festivali En Fantastik Film Ödülü,
1992 Fransa Doğa Filmleri Festivali 2.lik Ödülü,
1996 Fransa 23. Dünya Sualtı Filmleri Festivali Dimitri Rabikoff Ödülü,
1997 Tunus Tabarka Uluslararası Film Festivali birincilik Ödülü,
2000 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başarı Ödülü,
2005 Fransa Dünya Sualtı Filmleri Festivali En Fantastik Film Ödülü,
2005 Belgrad Uluslararası Sualtı Filmleri Festivali Onur Ödülü."
"Ömrümce o saf aşkını sînemde yaşatsam
Kirletmem onu kendimi hicrâna da atsam
Bezminde geçen bir geceyi bin yıl uzatsam
Doymam o güzel sînede ömrümce de yatsam..."
başımdaki durum. bundan muzdaripseniz öncelikle herhangi bir enstrüman çalamazsınız. ha "canım çalanlar yok mu" diyeceksiniz, var ama bir solağın sağ elle çalınan enstrümanı çalması, bir sağlak'ın çalmasıyla hiçbir zaman aynı olamaz. enstrümana benzer bir durum ile örneklemek gerekirse, "mouse"u ben gibi sağ elle kullanabilirsiniz -ki herkes sağ eliyle kullanır- ama bir yere kadar. "o yer neresi" dediğinizi duyar gibiyim. orası şu, "mouse"u etkin bir biçimde kullanabilmenizi gerektiren bir yazılım ile dumura uğrarsınız. "photoshop"ta kasım kasım kasılır, "cad" yazılımlarında şaşıp kalır, kimi "fps" oyunlarında da silahın sağ elinizde olmasına anlam veremezsiniz. bunun gibi şeyler. yoksa web'de gezinmede, efendime söyleyeyim entari gammazlamada pek bir sıkıntı yok.
"Aşkın o sihirli elini hisseder gibiyim
Kederli olamam ben artık gülerim neşeliyim
Dünya ne güzel sevmek ne güzel
Sevilmek ne güzel ne tatlı şey yaşamak
Artık benide anlayacak çok seven biri var
Onunla doludur bu gönlüm seveni sevmeliyim
Dünya ne güzel sevmek ne güzel
Sevilmek ne güzel ne tatlı şey yaşamak"
"Ayrılmak ne kadar zor, unutulmak çok acı
Dün gülen bakışların bugün bana yabancı
Bu kadar zâlim olma bu mahzûn kalbe karşı
Dün gülen bakışların bugün bana yabancı"
"Bir göz aşinalığı var aramızda
Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz
isterim ki seninle birleşsin kaderimiz
Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz"
"Sevgi deli gönülden gönüle bir akıştır
izi hiç silinmeyen ilk yakıcı bakıştır
Gün olur yeşil bahar, gün olur kara kıştır
izi hiç silinmeyen ilk yakıcı bakıştır"
sözleri şöyledir:
"Varalım kûyi dilârâya gönül hû diyerek
Kokalım güllerini goncai hoşbû diyerek
Şerbeti lali hayali bizi öldürdü meded
Gidelim kûyuna yârin bir içim su diyerek"