ne kadar manisalı varsa hepsinde bulunan eziklik. nedense hep bir izmirli gibi görünmeye çalışmalar, "ben izmir'i çok iyi bilirim"cilik, manisa'yı memleketten saymamalar, "nerelisin" sorusuna "manisalıyım ama daha çok izmir'de yaşadım" cevapları...
akp denen oluşumun çok güzel bir istismarı. vay efendim şu kadar bölünmüş yol yapmışlar, her yere doğal gaz getirmişler, bu kadar tesis açılışı yapmışlar falan feşmekan... ee? ya ne olacağıdı? ankara'da 2.80 yatıp paracıkları mı sayacaktınız? gerçi yine sayıyorsunuz da...
"bakın biz istemesek bu hizmetleri yapmazdık ama nasıl da milletimizi düşünüyoruz. oylarınızı yine bize verin ha." mesajını ancak hiçbir şeyden haberi olmayan kitleler yutar. bilmezler ki halk tarafından atanmış bir hükümetin görevi yine o halka hizmet etmektir. hal böyleyken bu icraatları türk halkına bir lütufmuş gibi anlatmak tam anlamıyla şark kurnazlığıdır.
sen bana ülke çapındaki demokratik ortamdan, özgürlüklerden, yaşam standartlarından, fırsat eşitliğinden, refah ve huzur seviyesinden haber ver. maalesef bu konularda çoook ama çok geriyiz. sadece duble yol yapmayla olmuyor bu işler.
aman allah'ım tam bir kabus. dolmuşlarda, otobüslerde, metrobüste, sinemalarda... o ter ve açlık sebebiyle oluşan ağız kokusundan oluşan muazzam karışım... umarım bir an evvel sona erer bu işkence.
bu müminlerin davranışları gerçekten çok enteresan. varlığı veya yokluğu hakkında tam bir mutabakata varılmamış bir olgu için yılda 30 gün aç kalmak neyle açıklanabilir bilmiyorum. sonuçta %50 şans... ya var ya da yok. onu ölünce göreceğiz. varsa siz doğrusunu yapmışsınız demektir ama yoksa da ben hayatımı boş işlerle harcamadığım için sizden daha şanslıyım demektir.
o değil de ben bu halimle bile cennete gidersem o zaman çok gülerim.
büyük yanlış. el alem atomlarla, moleküllerle oynarken allah'a inanmak, camilerde ve kiliselerde zaman öldürmek tam anlamıyla kayıptır. bence daha önemli uğraşlar edinmeliyiz. namaz kılmak yerine nanoteknolojiye kafa yormalı ve yatırım yapmalıyız.
biliyorsunuz, ergenekon olsun balyoz olsun bu saçma sapan soruşturmalar tamamen hayal ürünü ve gerçeklikle uzaktan yakından alakası yok. bunların muhalif kesimin sesini kesmek için uydurulmuş senaryolar olduğunu herkes yavaş yavaş görüyor. sahte deliller yaratarak, gerçeklerin üzerini örterek, hukuk sistemi dolandırılarak bir yere varılamayacağı anlaşıldı. bitmek bilmeyen davalar, sonu gelmeyen tutukluluk süreleri artık bu işin sulandığının en güzel göstergesi.
emekli subayların darbe yapabileceğini veya varlığı kanıtlanmamış darbe planlarına yardım ve yataklık edebileceğini düşünen gerzekler bu masalı dinlemeye devam edebilir.
ulan gazetecinin darbeyle ne işi olur beyinsizler? allah akıl fikir ihsan eylesin size.
akp'nin açıkça dillendiremediği söylem. anasını satayım sanki akp'li olmayan herkes örgüt üyesi, bölücü, kukla, oyuncak, maşa... bu ülke bir tek sizin ülkeniz. çok fena küfür yiyorsunuz da neyse.
recep tayyip erdoğan'dır. hani çok müslüman ya, hani türkiye'yi çok seviyor, her hizmeti türkiye için yapıyor, 2023'te en büyük 10 ekonomi arasına sokacak ya. işte o adamdır. yeri gelince allah, islam, din, kitap edebiyatında mangalda kül bırakmaz ama oğlunu ezan bile okunmayan ecnebi bir memlekette yaşatmaktan da geri kalmaz. ulan madem senin ülken güllük gülistanlık, her şey dört dörtlük, hiçbir sorun yok, o zaman çağır oğlunu da ne yapıyorsa burada yapsın.
işte bu ve bunun gibi ikiyüzlü, tutarsız zihniyet yüzünden bu memleket adam olmaz.
akp'nin amerika birleşik devletleri'nin bir oyunu olduğunun en güzel göstergesi. siyasetten men edilmiş birinin bu cezaya muhalefet ederek bir siyasi parti kurması daha büyük bir cezayı gerektirirken hiç kimse ses çıkarmamış ve meclisteki, chp dahil, diğer partiler de bu yasağın kalkması için destek vermişlerdir? baba evladına yapmaz bu kıyağı.
şu durumda herkes anayasayı ve mahkumiyetleri istediği gibi manipüle etme ve yok sayma hakkını haiz midir değil midir? bence haizdir.
bu dini hassasiyeti yüksek koyunlardan müteşekkil halkı kontrol altında tutabilecek bir çoban ihtiyacı sebebiyle ortaya çıkan durum. amerika da "bunu yapsa yapsa tayyip efendi yapar" demiş ve siyasi yasağını kaldırtarak başımıza bakan yapmıştır. siz de hala sidik yarıştırın chp ile, onla bunla.
amerika istemese tayyip efendinin orada 1 dakika durabileceğini mi sanıyordunuz?
donanım, kültür ve izan meselesi. tüm bunlar yetersiz olunca tabii ne olacak? kulaktan dolma şekilde haybeden sallanacak, sorulan bir soruya doğrudan cevap vermek yerine ad hominem'e başvurulacak, laf salatası ve demagojiyle işin içinden çıkılacak. ne boş insanlarsınız siz ya.
hahahaha ulan koskoca türkiye cumhuriyeti başbakanının bulduğu bahaneye bak. onlarca yardımcı, yüzlerce danışman bir araya gelmiş, bula bula bunu bulmuş. yemin ediyorum ben akp'li olsam bu cevap üzerine ömür boyu sokağa çıkamam. ama sizin için zor olmayacaktır.
yakın zamanda yüce milletimizin vekili olacak ulu şahsiyet ve bilge kişilik hakan şükür'ün nanoteknoloji hakkında düşündükleri. biliyorsunuz artık nanoteknoloji çağındayız. eminim ki bir milletin vekili de bu konuda oldukça donanımlıdır. soru sorulduğunda görüşlerini çatır çatır açıklar.
büyük türk filozofu recep tayyip erdoğan'ın yakışıklı evladı majesteleri bilal erdoğan'ın gemiciğine, teknelerine, hücumbotuna, otomobillerine 1.5 liradan mazot satılmasıdır.
çiftçi mazotu 4 liradan kullanırken bazı hazretlerin 1.5 liradan kullanması enteresan tabii ki. bunu neyle açıklayabiliriz, anayasanın hangi maddesine dayandırabiliriz bilmiyorum. şu dünyada türk başbakanın oğlu olmak varmış yeminle.
ama olsun. o bizim yüce başbakanımız. hem de dindar. oğlunun da o kadarcık hakkı olsun yahu. yiyor ama çalışıyorlar.
gözleri o kadar kör olmuştur ki olan bitenin zerre farkında değillerdir. tıpkı bir zamanlar adolf hitler'i çılgınca destekleyen alman halkı gibi. tabii sonradan çoğu pişman oldu ama olan olmuştu artık.
artık recep tayyip erdoğan'ı denetleyebilecek herhangi bir kurum kalmamıştır bu ülkede. ne meclis ne yargı ne de ordu... hele ki şu seçimlerden 367 milletvekili çıkarsın ve arkasına aldığı bu rüzgarla başkanlık sistemine geçelim, işte o zaman siz görün gümbürtüyü. zaten şimdiden ayrıştırma başladı. nasıl hitler almanya'sında yahudiler aşağı ırk idiyse, türkiye'de de iktidar muhalifleri aynı kategoride yer alıyor. iş bulamıyorlar, küçük görülüyorlar, sesleri kesiliyor, baskı görüyor, hapislere atılıyor, meydanlarda dayak yiyor ve hatta öldürülüyorlar...
yanisi, bu ülkenin geleceği hiç ama hiç parlak görünmüyor. gidişat bu. çünkü kontrolsüz güç, güç değildir. defteriniz varsa yazın.