dogru ellerde, kullanıcı ile birlikte önce voltranı oluşturur sonrasında yavaş yavaş "ses ile ilgili anlatım kazanabilme" yetisi verir size.Örnekse, (bkz: Mat Zo)
kapitalin senden yükselmen için tek istediği şey olan "erdemsizlik" kavramını dibine kadar yerine getirmesi kaynaklı sahip olduğu ilgi ile, yüksek kültürlü/araştırmacı/zevk sahibi/kültür mozaiği(!) milletimin yüksek çoğunluğunun hakettiğidir.yavşak olanları tenzih ediyorum o apayrı bir konu.
5-10 sene üzerine ciddi anlamda araştırma yapmadan, sahip olunan göt kadar mantık ufkuyla kavranılmaya çalışılan ve sonrasında yine bu göt kadar akıl ile kavranılamadığında "aslında hiç olmamakla" itham edilen, herşey.tamam dinini olabildiğince yaşayabilecen bir insan değilim ama var abi, üzgünüm.yok diyene de saygım sonsuz ama allah'ın azap çekilmesi için tüm hayal gücünü kullandığı cehennemde götümle de gülerim hertürlü, canlarım benim.
fenerbahçeli/galatasaraylı/beşiktaşlı olmakla bu takımların öncesine "ergen" sıfatını koyup, takımını desteklemek/fikir belirtmek arasındaki farkı göremedikten sonra bir boka yaramayacak olan iki hoş ünvan.
yüce türk milletinin müzik zevki/beğenisi/bilgisi açısından ne kadar boka battığının, boy verme misali ortaya konulması açısından güzel işlev gören bir başlık biçimi.
25 temmuz günündeki programı şu an izliyorum ve bu müzik ile uyuşturucu arasındaki bağlantı hakkında bıdı bıdı ediyorlar.yapılan kamuoyu araştırmasında elektronik müzik ile uyuşturucu diğer janrlara göre daha bir bağdaştırılmış onu anlatıyorlar falan sora da okan bayülgen -evet, rockçılar değil technoculardır bu işin asıl müptelası-na getiriyor işi falan da, ufaktan fikir belirteyim dedim.şimdi hepsinden önce okan bayülgen'in techno-trance-electronic üçlemi hakkında önyargılarının oluşmasını sağlayan ufak bilgiler dışında bir hakimiyeti olmadıgına eminim, en azından sallarken (kafadan atma anlamında değil, laf sokarken anlamında) genelde yaptıgı gibi iyice bilgi sahibi olup ordan önyargısız bir fikriyata ulaşmasını isterim, hatta isterim değil öyle olmak zorunda.kendi savundugu kesim olan rockerlar, her müzik janrının takipçisi olan insanlara (pop hariç) saygı duydugum kesimlerden biri.ne gerek var ki bu kitleyi temize çıkaracım diye yanlış yaftalama yapmaya.elektronik müzik dinleyenlerin (trance/tech-trance/minimal vs vs) de rock müzik dinleyenlerin de birbiri kadar, anlatılmak istenen olayı yanlıs anlamıs olan kesimleri var.elektronik müzik takipçisinde de var esrar ve türevleri/ecstasy/kokain gibi şeyler, rock takipçisinde de var esrar/eroin/kokain gibi şeyler.uzaktan bakarak hangisinde bu işin daha yaygın oldugunu anlamak o kadar da mümkün değil çünkü bu bir tarz değil, kişiden kişiye değişen bir zihniyet meselesi.elektronik müzik takipçilerinde de var bu işi sırf ortam yapmak/uyuşturucu mezesi yapmak/bir boktan anlıyorum bak ben de mesajı vermek için yapan, rockerlarda da var.çoğunlugun dinlediği cuppa cuppa mantalitesine dayalı müzik kitlesi üzerinden total bir elektronik müzik kitlesi yorumu cıkarılamaz, tıpkı benim kadar bile rock tarihçesi/rock'ın aslında dinleyicisine hissettirmek istediği duyguyu yakalamak hakkında bilgi-becerisi olmayan adamların, cogunlukta oldugu kişiler üzerinden rockerlar yaftalanamayacagı gibi.
büyüklüğü totalde çok da fazla bir şey katmaz insana fakat küçüklüğü, bu yola baş koymuş insanlarda öyle yönelmelere yol açar ki, partnerin karşısına menü koyabilecek raddeye getirir er kişiyi.
sanırım kadınların, çeşitli sebeplerden ötürü uzun süreli beraber olacağı erkeği dünyevi dürtülerle seçip (yukarıdaki örneklerde olduğu gibi (şöhret, para, son on yıl içindeki popülerlik), aslında beraber olunacak kişiyi, derinlik, duygusal ve asil olan kavramlar üzerinden seçmesi gerektiğini bilmesi dolayısıyla da herşeyden önce o adama aşık olarak bu tür sorumlulukları yerine getirdiği noktasında kendini tatmin ederek bu işe başlaması daha bir enteresan durumdur.
Beşiktaşlısından galatasaraylısına, ordusporlusundan adanasporlusuna kadar herkesin katılacağını tahmin ettiğim, Türk futbol tarihine yapılmış en güzel ortalardan biriydi o eşleşme.fenerbahçe taraftarı dışında tüm türk taraftarlarının da içinin yağlarını eriten bir klaslıkta vuruldu bu ortaya ve o demir çivili topun yunan taraftarının suratında patlaması ise...sadece tebessüm ediyorum, herhangi bir tanım bulamıyorum.
Şu an trttürk'te çevre bakanı olduğu iddia edilen birisi yardırıyor bu 23:59'u hesapta açıklamak bağbında.Gürültü kirliği, yok öğrencilerin performansını etkiliyor, yok yaşlılar/hastalar var, yok vatandaşların ne mecburiyeti var gürültüye maruz kalmaya vs vs.fatality'i de "dediklerimiz yanlış anlaşılmasın başka taraflara çekilmesin, herkes eğlensin ama eğlenirken rahatsız etmesin insanları diyor".bayağ bildiğin ironilemiş kendini.kafası karışmış gibi konuşuyor zaten.ulan sanki her hafta event oluyor güzel ülkemde, her ay büyük festivaller falan.
bu hayvani dedikleri sesi veren yerler, sokum sokum piyasa müziği çalan, bok kafalıların parayı sıçarak harcadığı yerler.hayır madem tek sorunun bu ses düzeyi, ona göre demir perde ördürt anasını satayım veya ne bileyim müzik kısımlarını zemin kata veya daha altına gömülmesini şart koş.Para sıkıntı olmaz onlarda zaten sıçıyorlar.Anılarından örneklemelere geçti şimdi de, ben gittiğimde şu otelde kalıyordum şehrin göbeğinde ama çıt yok falan diyor.Ulan senin gidip uyuyacak yer aradıgın yer ile eğlence için 20-30 yaş arası insanların gittiği yer aynı mı.hayır bu pvd'ler armin'ler markus'lar yüzlerce event videosunu bilgisayar ortamında mı çekiyor böyle millet yıkılıyor mekanda.Teknoloji almıs yürümüş demek ki.ahanda şimdi de almanya'ya falan bağlanıyorlar işte görüyorsunuz trafik ne kadar yogun ama bir tane korna sesi bile yok bik bik diye, sonra sayın bakanımız yine yardırıyor "ya ne olacadı ortaam, oraları hep öyle,fransa/hollanda/almanya" falan da filan.zaten bu loveparade'yi de çölde yapıyor bu gevurlar.
an geçmiyor ki bakanımız çılgın atmasın.birlik beraberliğe ihtiyacı var bu ülkenin, huzura ihtiyacı var diye bağladı son olarak da.sürreal bir çalışma olmuş bugünkü program.
benim sadık yarim.daima aynı şeyi ister, daha fazlasını.başkalarıyla tanıştırılmaz ve yalnızca yüz yüze devam edilir ise hayat hakkındaki müzakerelere, göreceksiniz ki o kadar cıvık ve şeytani bir olgu değil.
6 aydan uzun kullananlar üzerinden değerlendirilirse, kişiliğe göre değişen bir durumdur.kimisi vardır içtiğindeki halinin kaygısızlıgına, sahip oldugu daha başka bakış açısına özlem duyar istisnasız her anınıve, zihnen kullanmış olmayı tercih eder.bazısı ise bunu gerekli şartlar altında/ortamda/kendine vakit ayırmak istediğinde/keyfi olarak tercih ettiği bir zaman diliminde bazı düşüncelerden arınıp, daha başka düşüncelerle mesgul olma aracı olarak görebilir.sigara, hormonlu ve genetiğiyle oynanmış yiyecekler, insanın sosyal/kültürel/psikolojik şartlarının anasını pervasızca yalama yapan çalışma şartları, 3-133 yaş arası dişilere olan cinsel sapıklık, okullarda cinsel taciz gibi konular varken gelipte bu konu hakkında bik biklemek komiktir, çayım demli olsun canım denilesidir.içmediğinde pisleştiğin sigara kadar değiştirmez seni, cinsel sapık olma ihtimalini artırmaz o soktuğumun ahlak kalıpların gibi.kısacası kasmaya gerek yoktur, yukarıda saydıklarımdan daha kötü birşey değildir.
ne olursa olsun illa ki bir şans verilen kişilerdir kendilerine, yoksa bu kadar kalın kütikulalara sahip varlıklar ne şekilde el ele gezecek, trip atabilecek, sevgi görmek sandıkları ego dolum eylemini gerçekleştirebilecek hatun kişileri bulabiliyorlar, ha?
edit: eksileyen zihniyetin, sebebini de görmek isterim (odun olmak dışında da başka hobileri var ise eğer).
Dj, vokalist, prodüktör gibi hoş özellikleri bünyesinde barındıran amerikalı bir hanımefendi.trance janrında başarılı setleri vardır solar power sessions adı altında.kendi prodüksiyonları hakkında pek bir fikrim olmasa da setleri takip edilesidir.
barcelona'lı pedro kadar potansiyeli olan, türkiye'de teknik, beceri, yaratıcılık, ne yapacağı doksan dakikakada da merakla beklenen kişi bakımından alex'den sonraki tek adamdır, türk vatandaşları içinde ise tartışmasız bir numaralı potansiyel ve kinetik enerjidir.sanmıyorum ki galatasaray'ın totti'si, del piero'su olsun.çünkü bu adamlar demir gibi bir kendine güvene, perdeleyebildikleri duygusallıklara sahipler.arda ise galatasaray'a veyahut gittiği takımlara, içinde bulunduğu onbirde en fazla katkı yapan üç oyuncu arasına girebilecek bir yetenektir.beşiktaş maçında attığı golden sonra reklam panolarına çıkıp taraftarı selamladığında tüyleri diken diken olan, kadıköydeyken ağlamaklı olduğunda "yavaş olacaksın ki saçın başın dağılmasın" diyen bir adam olarak, şu an potansiyeli türkiye'nin "en"i olan fakat hiçbir zaman o güçlü, asla yılmayan kişiliğe sahip olabileceğine, muazzam tekniğini ve yaratıcılığını taç çizgisinin oralarda değil de yayın oralarda yapacak olan biri olabileceğine inanmayarak hayal kırıklıgına uğruyorum.kendi adıma söyleyeyim, arda konusunda bik bikleyen galatasaraylılara anlatamadıgım sey şudur, sizler gözlerinizdeki parıltıyla, onu anlatırken kullandıgınız edebiyatla arda'dan değil çok büyük kaptanlardan bahsediyorsunuz ve arda en fazla barcelonalı pedro, arsenalli arshavin çizgisinde gidip gelecek, bir düşün bakayım bu adamlarla karşılaştırdığımıza göre kıskanıyor muyuz yoksa sizin kafanızdaki arda ile arda'nın olabilecekleri arasındaki farka mı itiraz ediyoruz.
bu tür inancınız olan insanlara karşı ironiye kurban gitmektir çoğu zaman.bir insanın isimi halkın çogunluguna ulaşıyorsa en ilkelinden (kulaktan kulaga) en modern (medya) iletişim kurma yollarıyla, yapılması gereken yoksaymaktır ki zamanla kendi zevkini başkaları üzerinden şekillendiren o büyük çoğunluk sizin anlatmak istediklerinizi duysun,kendi zevklerinizin iyi veya kötü yönlerine ne kadar ilgi duyar ve duyulmasını saglarsanız yukarı bahsettiğim medya cart curt şeklinde, işte o zaman yoksaydıgınız o zevksiz kültür! zamanla unutulacaktır.hitap edilen kitlenin en büyük zaafı unutkanlıktır cunku.yok saymak kadar etkili değildir başka hiçbir yöntem.
Maddi manevi herşeyin en iyisini amaçlayan ama bu amaç uğruna gerekli olan çalışmayı/imkanı sağlama noktasında yetersiz kalıp on kuruşluk işi üç kuruşa yapmaya çalışıp aradaki fark yüzünden ruhen yaşadığı sıkıntıdır heralde.heralde diyorum ama bak hemen heyecan yapma.