elinize bir kağıt alın ve yazın. eksilerini ve artılarını yazın. sizi kırdığı, üzdüğü zamanları düşünün, onunla mutlu olduğunuz anları unutun bu süreçte.
Ölümüne üzüldüğüm allahtan rahmet dilediğim insan evladı. Bundan da acı insaniyetlikten nasibini almamış bazı yaratıkların ''oh olsun'', ''güne iyi başlama sebebim'', ''iyi oldu'' ''zevkten dört köşe oldum'' minvalindeki insan kanını donduran söylemlere rastlamış olmak. Ama doğru ya bu çocuğun ölümüne sevinenler aynı zamanda Van depreminde de böyle sevinmişti... Allah ıslah etsin vahşet, kin, nefretle doldurduğunuz kalbinizi arındırmanız dileğiyle.
Son zamanlarda izlediğim en iyi film diyebilirim. Hatta izlediğim bütün filmler arasında en iyi yerde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. ilk defa 4 gün önce izledim 1 gün sonra bir daha izledim sıkılmadan tekrar tekrar izleyebilirim. Üzerimde bıraktığı etkiyi ise bir türlü açıklayamıyorum, uygun kelimeleri, cümleleri bulamıyorum. Neden bu kadar çok sevdim ki ben bu filmi? Tamam ben de zaman zaman bi sırt çantasını sırtlayıp çok uzaklara gitmek istemişimdir ama gelip geçici olmuştur bu duygu bende. Ayrıca Eddie Wedder harikalar yaratmış. Emile Hirsch konusuna hiç girmek istemiyorum zaten çok başka sevdim ben bu çocuğu *
Kısacası izleyin, izleyin, izleyin.
Ben ağzım açık, meleklerin büküp doğuya sapladığı renkli, oval boruya bakarken ''Reyhan, sen dünyadaki bütün eczanelerden alınabilecek en şifalı kapsül, en tatlı tablet, en kıvamlı şurupsun'' dedi.
''Hı?'' Adımı nereden biliyordu?
''Bu akşam beraber Allahüekber Dağları'na çıkalım mı?''
''Bana çıkma mı teklif ediyorsun-uz?'' Gıcıklık etme sırası bendeydi.Gözlerimi kısıp burnumu kırıştırdım.
Yüzüne abartılı, donuk bir ifade yerleşti. ''Evet...''
''Şaka yapıyorsun, değil mi?''
''Şakaysa şu ebemkuşağı ebeme girsin!''
Ona inandım.
Onu bunu bilmem ama beni burçlara inandıran erkeklerdir.
Neyse efendim...
ilk başlarda ağır başlı ve ciddi görünmeye çalışırlar, bu halleriyle sempatik ve sevecen görünürler. Konuştukça konuşası gelir insanın çünkü karşısındakini nasıl etkileyeceğini iyi bilirler. ilkin duygularını belli etmemeye çalışırlar düşündüklerinin %90'ını saklarlar hatta ve hatta düşündüklerinin tam aksini söylerler karşı tarafa. Gizemli olan her şey onları kendilerine çeker eğer dikkatlerini çekmek istiyorsanız mümkün olduğunca uzak durup pek fazla konuşmamalısınız kendisiyle. Durup durupken bir şey söyleyecekmiş gibi doğrulup sonra vazgeçerler, kasıntıdırlar. Bir dakikaları ikinci dakikalarına uymaz, dengesizdirler zira. Bugün ''seni seviyorum'' deyip yarın; ''ayrılmak istiyorum'' diyebilirler. iyi arkadaştırlar ama asla ilişki adamı değildirler. Çünkü bi ilişkinin sorumluluğunu kaldıramazlar ve özgürlüklerine düşkündürler! Ha bi de hakikaten yakışıklıdırlar *
Sırf feridun düzağaç için keşke ben de gidebilseydim dediğim zirve. Davet etmek isteyenlere uçak biletimin kesilmesi şartıyla gelebileceğimi duyuruyorum. *
son günlerde hayatıma fon müziği yaptığım enfes şarkı. teoman'ın aşk ve gurur albümünün bence en güzel şarkısı.
--spoiler--
bir yanım anlamsız ve tutarsız bir telaşta
bir yanım küllenmiş zoraki sevdada
Bir bulut saklıyor sanki akacak yaşları uykusuz gözlerimden
bir vapur kalkışı bir başka zoraki firar verdiğim sözlerimden
--spoiler--
ah sözlük, bugün 21. yaş günüm ve sadece eski sevgili hatırladı. an itibariyle saat 15:03 hala birilerinden bir atak bekliyorum mesela kapı çalsın birilerinin elinde bir pasta ''iyi ki doğduuunnnnn'' falan desinler. ne bileyim yani her şeyi de ben mi söyleyeceğim. ama yok. iç sesim devreye giriyor hemen;
-kızım 21 yıldır hangi doğum gününde biri pastayla kapıyı çalıp iyi ki doğdun dedi ki?
moral bozar efendim 1.67 boyum için 55 kilo çok idealdi halbuki lakin 53'e düşmüş bulunmaktayım millet evde oturunca kilo alıyor ben kilo veriyorum bu nasıl iştir anlamadım ya.
yorgunum gücüm tükenmiş
sesim az, ellerim çaresiz
sen hiç benim gibi düştün mü?
yüreğimde gece bitmemiş
yolum dar, yağmurum kar benim
sen hiç hayattayken öldün mü?
umutsuzluk biriktirdim
küçük küçük kumbaramda
bak, hayallerim bile başka hayatlardan bozma...
yoktur öyle bir kuaför.
kırıkları al diyorsun makas yetmiyor bir de usturayla girişiyor caaanım saçlara. sonra bir bakıyorsun saç bırakmamış, saç düşmanı kadın.
hayır bir de ''çok yakıştı, revaçta olan bu saç modeli'' demezler mi. bir daha ki saç kesimine kadar kuaföre tövbe ettirirler.