4 kişilik çekirdek ailem 3 gündür eve hapsolmuş durumda.. babam kömürlükten çıkardığı sirkeyi süzüyor can sıkıntısından.. bayramın önceki günlerden tek farkı oruç tutmadığımızdan sabahları kahvaltı ediyor olmamız.. bir de benim sigara içmek için gündüzleri de evden çıkıp on dakika dolanıp geliyor olmam..
babamın siyasi geçmişinden dolayı tayyip bey sinop'a sürdü bizi.. bayram sabahları sitkom tadında hiç kapanmayan kapımız daha bi kere çaldı, o da para istemeye gelen davulcuydu.. telefonlar hiç susmuyor saolsun eş dost arıyor ama nereye kadar.. ikinci gün onlar da sessiz..
memur maaşı, benim üniversite masraflarım, kardeşimin dersanesi iyice bindi babamın omzuna.. gidemekdik memlekete..
çok hüzünlüğüm sözlük.. çok sıkıldım.. selena'nın tekrar bölümlerini izliyorum.. yakın tarihteki en büyük beklentim taraftarı bile olmadığım beşiktaş'ın uefa maçı.. dün de avrupa yakası'ni bekliyordum mesela..
kendim için aslında çok da sıkıntım yok.. yalnızlığı severim zaten.. çok ilişilsin istemem ama babamgili gördükçe içim burkuluyor ne bileyim..
osmanli'nın sırbistanın başkenti kosavada inşaa ettiği bir camii..
osmanlılar zamanında 250 kadar caminin bulunduğu belgrad'da ibadete açık tek cami olarak kalan bayraklı camii, kosova'da meydana gelen olaylardan sonra 18 mart 2004'te yakıldı. fakat daha sonra yeniden tamir edildi..
arterin iç tabakasının kalınmaşması ve bu kalınlaşan kısımda yağlı bir maddenin birikmesiyle özellik gösteren bir atardamar duvarı hastalığıdır. bu yağ birikimleri, açık renkli alanlar halinde görülür
ya ameliyatla milliyetçilik, gurur gibi duyguları aldıracaksın ya da bu futbol sevdasından vazgeçeceksin arkadaş.. bi milli takım her maç yarım düzine gol yer mi ??
düşünün bi iki dakka nolur?? hani biz takım kötü oynayınca bile hocaya, futbolcuya, çaycıya herkeze sövüyoruz.. adamlar ne yapsın ya! gelen atıyo giden atıyo.. maç sonrası gazetelerde neler yazıyor acaba??
katılmayalım şu turnuvalara, rezil etmeyelim kendimizi diyen yok mu??
biri uğruna ağlayabiliyorsanız eğer , bir sevgiliniz var demektir..
aklı başında bir çok insan evladı için bu sözlerin öyle derin bir anlamı yok.. ama diyelim ki yaşamınızda biri var, ve yine diyelim ki, bu birlikte olduğunuz insan için hiç ağlamamışsınız.. bu durumda kesinlikle emin olabilirsiniz, o sevgiliniz değil.. başka bir şey..
ancak, siz, o, ve ağlama eylemi bir arada görülüyorsa, işte o zaman ortada bir sevgili var demektir..
niye böyledir, bilmiyorum.. ama içimden bir ses hiç utanmadan "haklısın" diyor..
önceleri sadece kendi babama has bi durum olduğunu sanırdım.. nerde bi şarkıcı türkücü manken görse küfredip geçen herif sibel can'ı gördümü en az 20 saniye mola veriyo.. gözler dalıp gidiyo falan.. içten içe abaza hisler besliyo herif..
sonra arkadaşın evini gittik geçen babası zap yaparken aynı bizim peder gibi kitlendi kaldı sibel can'ı görünce.. ohaa dedim bi de bizim yanımızda..
arkadaş arasında geyiğini açtık çoğu kişinin babasında varmış bu hastalık.. anneler de benimsemiş durumu.. benim annem " seninki " diye bahsediyor mesela sibel can'dan..
nedir arkadaş bunun hikmeti?? abazalıktan öte ayrı bi şey var.. piyasa taş hatun dolu niye onlardan biri değil de üç çocuklu, koca kıçlı sibel can??
pestilence'in dağılmadan önce 1993 yılında çıkardığı albümü..
içerisinde:
demise of time
personal energy
aurian eyes
mind reflections
gibi değme eserler bulunmaktadır..
gırtlağı keserek dili ordan çıkarıp kıravat gibi salladırarak yapılan işkence.. bildiğim kadarıyla kişi uzun süre ölmüyor.. kolombiya ile ne ilgisi var onu bilmiyorum..
az daha kazılsa çekirdek tabakaya inebileceklerini tahminettiğim inmesi bi dert çıkması ayrı dert olan çıkış...
üçüncü vagonun ön kapısındandan inersinez direk yaya çıkışına çıkıp kalabalıkğın en önünde ordusunun başındaki komutan edasıyla yürüyebilirsiniz.. ilk gelişinizde yürüme bantlarının ve yürüyen merdivenlerin uzunluğu sizi şaşırtabilir, kenardaki nostaljik resimler sizi duygulandırabilir (yalan a.q. hiç duygulanmadım laf olsun diye diyorum işte).. her daim orada müzik yapan birileri ve size kart satmaya çalışan bankacı arkadaşlar vardır.. ha bi de emektar english time'cıları unutmayalım onlar da oranın müdavimlerindendir..
o hiç bitmeyecekmiş gibi görünen yürüyen merdivenlerin sonundaki ışığa bakıp iç geçirmekte ayrı bi güzeldir.. ama bütün bu zorlukları atlatıp yeryüzüne çıktınıza her şeye değdiğindini farkedersiniz (sanki denizleri aştık a.q.) taksim tüm ihtişamı ve güzelliği ile karşınızdadır.. tabii yandaki mendilci ve kapkaççıları saymazsak...