şöyle kötü böyle kötü diye bok atmak marifetten sayılırmış kendisine. peki sosyal medya nasıl? alçaklıklarımız; ezik şiddetimiz, ucuz kabadayılığımız, sevilmeye düşkünlüğümüz... hepsi de bağımsız, özgür ve sansürsüz biçimde dile getiriliyor. istediğimiz bu muydu? yoksa bütün problem medya (haberleşme aracı) olmakta mı?
hangi mesleği seçtiğimizden daha değerli olan, o mesleği gelecekte nasıl icra edeceğimizdir. işletme okursunuz ama o arada öyle uzmanlaşırsınız ki, (tabii ya daha yüksek lisans var) hem sizin kariyerinizin hem de işinizden aldığınız tadın bir benzeri olmaz.
işletme'yi bitirince hemen bir şirkete ceo olacağını ve iyi para kazanacağını sanan, görünüşte pek aklı başında olan lakin günümüz gerçeklerinden uzak kitle.
hayat tarzlarımız üzerinden kavga edip duruyoruz. muhafazakarlar şurada, liberaller burada, solcular ve ötekiler orada... oysa gündelik hayatın iktisadı hepimizin elinden "hayat" denen şeyi çekip aldı. hepimiz boğazımıza kadar borçlandırılmış, sosyal veya geleneksel medyayla sersemletilmiş ve kafayı güvenliğe takmış fakat hep güvensiz insanlardan oluşan global bir toplumsal yapının parçalarıyız.