nice memurlar vardır , elinin altında bilgisayar olan. bırakın msn'e girip chat yapmayı , çolu cocuğu yanına geldiği zaman kafasını kaldırıp derdini soramayan. nice memurlar da vardır ki , msn'den bir dünya kurmuştur kendisine , çolu cocugu yine işi düşüp yanına geldiğinde yine başını kaldırıp da derdini soramaz..2 ayrı memur tipi vardır. msn'e girenler ve msn'e giremeyenler..msn'e giremeyenler dendiyse , bilemediği için değil , zamanı olmadığı içindir.. bizim milletimiz cindir , 2 dakkada işi kapar , msn'de ortamını yapar. önemli olan kişinin işyerinde ne yaptığı ve dışarı nasıl göründüğü değil , vicdanen rahat edip edemediğidir.. eve gidip yatağına yattığında , akşama kadar msn'den yaptığı ve yapacağı sohbetleri düşünen memur zaten salın gitsindir. adam olmaz , artık o memur okumazdır. bunun önüne geçmek mümkündür. işyerlerine bağlantı sağlayan hatlara çekilecek filtrelerle , istenilen herşey yasaklanabilir. demek ki önemli olan , istemektir. istenirse bu da yasaklanabilir ama nerdeeeeeeeedir..
bu tercihleri yapan birinci ; 4.tercihini yapacakken , babası kafasına soba borusu ile vurmuş ve ''senden utanıyorum!!'' demiştir. bu sözlerin birincinin zoruna gitmesi ile öss birincisinin 24 tercih yapması skandalının bir nebze olsun önüne geçilmiştir. buna da şükürdür..
2 somun ekmek ve 3 tane fırat gri boru eşliğinde yenmesi muhtemel yiyecektir. ateş üstünde durmaktan dibi kapkara olmuş bir kap içerisinde yapılan bu besleyici besin maddesi , insana 11 kaplan gücü vermekle beraber , 12 çimento torbasını tek elle kaldırma ve 45 tuğla badi parmağında oynatabilme yetisi kazandırır.. yenmesi şiddetle tavsiye olunur..afiyet olsundur..
kitap okuma zevkini tadanların bilebileceği , dünyada başka bir yerde bulamayacağınız , sayfaları şöyle hızlıca ''pırrr'' diye çevirdiğinizde burnunuza dolan taze kağıt kokusudur..
(bkz: tuhafiyeden yeni alınmış giysi kokusu) da bir başka türevidir. *
çaylaklık aşamasında 90 karakterden az içerikli entryleri kabul etmeyen sözlüğümüz yüzünden şu anda acaba 90 oldu mu düşüncesini kafamda oluşturan entrydir.
Yaşadığı şehirden bulunduğu ortamdan kısacası yaşantısından sıkılan bir adam cebindeki az miktar para ile yanına hiçbir şey almadan bulunduğu kenti terk edip daha önce hiç bilmediği bir ülkeye gitmiş.
Oraya henüz alışmaya çalışırken birden bir ses duymuş. Bir çığırtkan avazı çıktığı kadar meydanda bağırıyormuş:
- Tiyatro Gelin Kaçırmayın Bu akşam Tiyatro..
Adam hayatında hiç tiyatroya gitmemiş ve inanılmaz derecede merak etmiş. Biletin nereden alındığını öğrenmiş. Bilet fiyatı cebindeki tüm para kadar olmasına rağmen hiç tereddütsüz bileti almış. Başlamış merakla oyunu izlemeye.
Oyun bitmiş herkes dağılmış ve bizim meraklı öylece kalmış izlediği muhteşem oyun karşısında. O sırada temizlikçi tarafından salonu boşaltmak için ikaz almış. Adamsa:
- Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir şey konuşmam gerek! demiş.
Seyrettiği oyunun etkisi ile müdür ile konuşmuş ve ne olursa olsun ne iş
olursa olsun buranın bir parçası olmak için çalışmak istediğini belirtmiş. Müdür çok şanslı olduğunu şu sıralarda bir temizlikçi aradığını fakat önce onu denemesi gerektiğini ifade etmiş ve denemek üzere aylardır el değmemiş bir kütüphanenin temizliğini uygun bulmuş.
- işte burayı temizle. Eğer beğenirsem seni işe alırım.
demiş ve gitmiş.
Tiyatro aşkının verdiği şevk ile temizlik beklenenden kısa sürede bitmiş.
Müdür odayı görmeden adamın samimiyetine inanmamış. Onu diğerleri gibi işi savsaklayan biri sanmış. Fakat odanın temizliğini görünce hayretler içinde kalmış. Aylardır içeriye girilmeyen oda gıcır gıcır oluvermiş. Müdür bu çabuk ve becerikli adamı işe almaya karar vermiş.
- Tamam seni işe alıyorum
- Fakat benim yatacak yerim yok.
- O zaman burada yatarsın ve işe daha erken başlarsın.
istediği olan tiyatro tutkunu huzurlu bir şekilde odayı terk ederken müdür.
Bu hikaye hem insanı dehşete düşürücü hem de ilham verici.
Sheaksper tiyatro yaşantısına bu şekilde başlamış. Tam kırk (40) yaşında Tiyatroyu o yıllarda tanımış ve büyük bir azimle o muhteşem oyunları yazmış. Üstelik büyük bir fedakarlık göstermiş mesleği için. Meslek hayatı boyunca sadece üç saat uyuyarak yaşamını sürdürmüş. Sabah erken kalkıp oyun provasını yapıyor oyununu oynuyor ve akşam yeniden oyun yazıyor.. Bu böyle sürüp gitmiş...
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
isimli harika şiirin yazarıdır..an gelir..atilla ilhan ölür ve öldü.. *
sözlüğün varlığından beni haberdar eden değerli insandır kendisi.. yeri gelir tdk sözlük olur , yeri gelir tıp profesörü , yeri gelir geyiği tavana vurdurur..